‘Seninle çok mutlu oldum...”
24 ŞUBAT 2012
İlk kez adını Ajans Ada’yla duyuran ve reklam dünyasının Lowe Adam gibi en saygın mevzilerinde kendisine yer tutan isimlerden biridir Nesteren Davutoğlu... Türk sinemasının dün kaybettiği usta yönetmen Yusuf Kurçenli için verdiği ilanda ‘keşke gitmeyebilseydin...’ demiş. Sonra da eklemiş:
“Senden çok şey öğrendim, seninle çok mutlu oldum. Seni hep özleyeceğim.”
Ne kadar yalın, ne kadar da derinlikli bir ‘mesaj’…
Bir kadının ya da bir erkeğin yitirdiği sevgilisine söyleyebileceği en anlamlı dört cümle...
Sabahattin Ali’den uyarladığı ‘Gramofon Avrat’ ve de 1986 yılında çektiği, Anadolu sermayesinin İstanbul’daki ayak seslerini gayet iyi hissettiren filmi ‘Merdoğlu Ömer Bey’ ile tanıyorum Yusuf Kurçenli’yi. Bir de son filmi ‘Yüreğine Sor’u DVD’den izlemiştim. Yusuf Kurçenli’yi sevgili dostlarım Ülkü ve Kemal Karaosmanoğlu’ndan dinlemişliğim vardır. Özellikle yetmişli yıllara dair anılar... Ülkü de Kemal de yirmili yaşlarındalar... Fatih Camii külliyesinin içindeki Fatih Halkevi’nin bahçesinde Eisenstein’den Vittorio De Sica’ya uzanan unutulmaz film gösterimleri akşamları... Bahçedeki iskemleleri Fatihliler’in doldurduğu yaz akşamları... Sinemadan tiyatroya, folklordan liseler arası münazaralara, pek çok kültürel alanda çalışan, sohbet eden, arkadaşlıklar kuran gençlere ‘ağabey’ce destek veren, sohbetinden mutlaka bir ‘öz’ çıkarılabilen bir usta yönetmen... Ardında yukarıdakilerden başka bir dolu ‘sağlam’ film bıraktı: Ve Recep Ve Zehra Ve Ayşe, Taşların Sırrı, Gönderilmemiş Mektuplar...
Tanışma fırsatını ne yazık ki bulamadığım Yusuf Kurçenli’ye Allah’tan rahmet, Nesteren Davutoğlu kardeşim ve onun şahsında tüm yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
Farklı ve saygılı...
Can Bonomo’yu sevmeyen kalmamış... Şoförler, CHP’liler, AK Partililer, beyaz ve mavi yakalılar, müzikten anlayanlar, anlamayanlar... Bir gün içinde kime rastladıysam hepsi...
Anlaşılan o ki Can Bonomo’nun ‘Love Me Back’ adlı İngilizce şarkısı üzerinde ‘milli mutabakat’ sağlanmış.
Sertap Erener, Athena, Hadise ve Manga da beğenilmişti. Ancak bu sefer sanki durum biraz daha farklı gibi. ‘Meczup’ adlı şarkısıyla ‘kemik hayran kitlesi’ni yaratmış olan bu genç arkadaşımızın sorgusuz sualsiz gönül kapılarından içeriye süzülüvermesinin ardında yatan neden üzerinde düşünmek lazım.
Can Bonomo ne yapmıştır da dikkatleri üzerine çekerken insanlara ‘kıl oldum’ duygusundan uzak tutarak ‘pekala olmuş’ dedirtebilmiştir.
Bence mesele ‘pin kodu’ ile alâkalı... Cem Yılmaz’ın dediği gibi ‘bizim halkın pin kodu” olan ‘tevazu’, Can Bonomo’nun ‘farklı’ duruşunu taçlandıran bir özellik olup çıkmış. TV programlarında, basına verdiği röportajlardaki hali ve tavrıyla karşısındaki her insana istisnasız saygı duyduğunu ve bu saygının da katiyen yapmacık olmadığını şıp diye ortaya koyuveriyor.
Herkesin dünyasından biri değil. Farklı ve saygılı!
Daha ne olsun?
Yüz üzerinden yüz almak şart...
Sinpaş GYO bir etkinlik düzenlemişti. “Sürdürülebilir Başarı İçin Liderlik” başlıklı konferans… Konuk konuşmacı seçimi süperdi. Reklam filmlerinde de oynattıkları Real Madrid teknik direktörü Jose Mourinho gelecekti. Lütfen geleceğinizi bildirin, demişlerdi. Biz de bildirmek için aramış, etkinliğin gerekçesiz olarak iptalini öğrenmiş, olayı ‘Kaş yaparken göz her an çıkabilir’ başlığı ile dile getirmiştik.
Dün Sinpaş GYO’nun Pazarlama ve Kurumsal İletişim’den sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Ekinci’den ıslak imzalı bir mektup aldım. Diyor ki:
“Konferansımızın tarihini aylar öncesinden 27-28 Şubat olarak belirlemiştik. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Mehmet Ali Aydınlar’ın istifa kararı ile TFF’nin seçim sürecine girmesi ve bu seçimlerin de konferansımızla aynı tarihte (27 Şubat, çoğunluk sağlanamazsa 28 Şubat) yapılacağı belli olunca konferans tarihine çok az bir zaman kalmasına rağmen konferansımızı erteleme kararı aldık … Bu kararı misafirlerimize gönderdiğimiz 2. bilgilendirme mektubu ile paylaşıyoruz ... Call center yetkililerinden de davetlilerimizi tek tek arayarak erteleme kararımızı iletmelerini istedik … Yeni tarihlerimiz belli olduğunda güvenlik kartlı davetiyemiz hem posta hem de e-mail ile tekrar misafirlerimize gönderilecektir.”
Neyse, anladık ki, ortada iptal yok. Erteleme var. Gerekçe sağlam. Ayrıca Barış Bey mini krizleri yönetmeyi iyi biliyor. Bir de o önemli dersin altını bir kez daha çizdik. Etkinlik yönetiminde yüz üzerinden 99 ile sınıfta kalabilirsiniz. Bütün işe bakıldığında çok önemli bir halka olarak görülmeyebilecek çağrı merkezindeki bir anlık gaf, ciddi çamlar devrilmesine neden olabilir…
“Senden çok şey öğrendim, seninle çok mutlu oldum. Seni hep özleyeceğim.”
Ne kadar yalın, ne kadar da derinlikli bir ‘mesaj’…
Bir kadının ya da bir erkeğin yitirdiği sevgilisine söyleyebileceği en anlamlı dört cümle...
Sabahattin Ali’den uyarladığı ‘Gramofon Avrat’ ve de 1986 yılında çektiği, Anadolu sermayesinin İstanbul’daki ayak seslerini gayet iyi hissettiren filmi ‘Merdoğlu Ömer Bey’ ile tanıyorum Yusuf Kurçenli’yi. Bir de son filmi ‘Yüreğine Sor’u DVD’den izlemiştim. Yusuf Kurçenli’yi sevgili dostlarım Ülkü ve Kemal Karaosmanoğlu’ndan dinlemişliğim vardır. Özellikle yetmişli yıllara dair anılar... Ülkü de Kemal de yirmili yaşlarındalar... Fatih Camii külliyesinin içindeki Fatih Halkevi’nin bahçesinde Eisenstein’den Vittorio De Sica’ya uzanan unutulmaz film gösterimleri akşamları... Bahçedeki iskemleleri Fatihliler’in doldurduğu yaz akşamları... Sinemadan tiyatroya, folklordan liseler arası münazaralara, pek çok kültürel alanda çalışan, sohbet eden, arkadaşlıklar kuran gençlere ‘ağabey’ce destek veren, sohbetinden mutlaka bir ‘öz’ çıkarılabilen bir usta yönetmen... Ardında yukarıdakilerden başka bir dolu ‘sağlam’ film bıraktı: Ve Recep Ve Zehra Ve Ayşe, Taşların Sırrı, Gönderilmemiş Mektuplar...
Tanışma fırsatını ne yazık ki bulamadığım Yusuf Kurçenli’ye Allah’tan rahmet, Nesteren Davutoğlu kardeşim ve onun şahsında tüm yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
Farklı ve saygılı...
Can Bonomo’yu sevmeyen kalmamış... Şoförler, CHP’liler, AK Partililer, beyaz ve mavi yakalılar, müzikten anlayanlar, anlamayanlar... Bir gün içinde kime rastladıysam hepsi...
Anlaşılan o ki Can Bonomo’nun ‘Love Me Back’ adlı İngilizce şarkısı üzerinde ‘milli mutabakat’ sağlanmış.
Sertap Erener, Athena, Hadise ve Manga da beğenilmişti. Ancak bu sefer sanki durum biraz daha farklı gibi. ‘Meczup’ adlı şarkısıyla ‘kemik hayran kitlesi’ni yaratmış olan bu genç arkadaşımızın sorgusuz sualsiz gönül kapılarından içeriye süzülüvermesinin ardında yatan neden üzerinde düşünmek lazım.
Can Bonomo ne yapmıştır da dikkatleri üzerine çekerken insanlara ‘kıl oldum’ duygusundan uzak tutarak ‘pekala olmuş’ dedirtebilmiştir.
Bence mesele ‘pin kodu’ ile alâkalı... Cem Yılmaz’ın dediği gibi ‘bizim halkın pin kodu” olan ‘tevazu’, Can Bonomo’nun ‘farklı’ duruşunu taçlandıran bir özellik olup çıkmış. TV programlarında, basına verdiği röportajlardaki hali ve tavrıyla karşısındaki her insana istisnasız saygı duyduğunu ve bu saygının da katiyen yapmacık olmadığını şıp diye ortaya koyuveriyor.
Herkesin dünyasından biri değil. Farklı ve saygılı!
Daha ne olsun?
Yüz üzerinden yüz almak şart...
Sinpaş GYO bir etkinlik düzenlemişti. “Sürdürülebilir Başarı İçin Liderlik” başlıklı konferans… Konuk konuşmacı seçimi süperdi. Reklam filmlerinde de oynattıkları Real Madrid teknik direktörü Jose Mourinho gelecekti. Lütfen geleceğinizi bildirin, demişlerdi. Biz de bildirmek için aramış, etkinliğin gerekçesiz olarak iptalini öğrenmiş, olayı ‘Kaş yaparken göz her an çıkabilir’ başlığı ile dile getirmiştik.
Dün Sinpaş GYO’nun Pazarlama ve Kurumsal İletişim’den sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Ekinci’den ıslak imzalı bir mektup aldım. Diyor ki:
“Konferansımızın tarihini aylar öncesinden 27-28 Şubat olarak belirlemiştik. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Mehmet Ali Aydınlar’ın istifa kararı ile TFF’nin seçim sürecine girmesi ve bu seçimlerin de konferansımızla aynı tarihte (27 Şubat, çoğunluk sağlanamazsa 28 Şubat) yapılacağı belli olunca konferans tarihine çok az bir zaman kalmasına rağmen konferansımızı erteleme kararı aldık … Bu kararı misafirlerimize gönderdiğimiz 2. bilgilendirme mektubu ile paylaşıyoruz ... Call center yetkililerinden de davetlilerimizi tek tek arayarak erteleme kararımızı iletmelerini istedik … Yeni tarihlerimiz belli olduğunda güvenlik kartlı davetiyemiz hem posta hem de e-mail ile tekrar misafirlerimize gönderilecektir.”
Neyse, anladık ki, ortada iptal yok. Erteleme var. Gerekçe sağlam. Ayrıca Barış Bey mini krizleri yönetmeyi iyi biliyor. Bir de o önemli dersin altını bir kez daha çizdik. Etkinlik yönetiminde yüz üzerinden 99 ile sınıfta kalabilirsiniz. Bütün işe bakıldığında çok önemli bir halka olarak görülmeyebilecek çağrı merkezindeki bir anlık gaf, ciddi çamlar devrilmesine neden olabilir…