‘Umut varsa gelecek de vardır’
24 Mayıs 2022 - Yeni Şafak
Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik ve sosyal sorunların kaynağını anlamak için en kısa yol, meseleyi, üç kanaldan incelemekten geçiyor.
Birincisi, yer aldığımız coğrafyada hakimiyet kurmak için Hristiyan Batı’nın her yolu mubah kabul ederek Haçlı Seferleri’nden bu yana vazgeçmediği mücadele… ABD Başkanı Carter’ın dört yıl ‘ulusal güvenlik danışmanlığını’ da yapan Zbigniew Brzezinski’nin “Büyük Satranç Tahtası” adlı kitabındaki tespitini hatırlamakta, hatta hiç unutmamakta yarar var: “Avrasya’ya hâkim olan dünyaya hâkim olur.”
Peki, haritaya şöyle bir bakalım… Avrasya’nın merkezi nere ola ki?.. Ona da Napoléon Bonaparte işaret etmiş: "Dünya tek bir devlet olsa başkenti İstanbul olurdu."
Hristiyan Batı’nın bütün bu reflekslerine ikinci olarak, Attilâ İlhan’ın deyişiyle, iş, akademi, kültür ve bürokrasi dünyamızın Batı kültür ve değerlerine teslim olmuş kesiminin Tanzimat’tan bu yana ülke içinden bu dış unsurlara verdiği desteği ekleyin…
Üçüncü olarak da hepsinin üstüne Dr. Berat Albayrak’ın “Burası Çok Önemli! Enerjiden Ekonomiye Tam Bağımsız Türkiye” adlı kitabının 187 ve 189. sayfalarında yer alan aşağıdaki analizini koyun… Eminim hayli ufuk açıcı olacaktır…
“Başlattığımız bu ekonomik dönüşüm çerçevesinin bizden sonraki dönemde de tavizsiz şekilde sürdürülmesinin ülkemizin kalkınması ve ekonomik güvenliği açısından son derece önemli olduğuna inanıyorum. Taşlar yerine oturana kadar birtakım sınamalar ve zorluklar olacaktır.
Örneğin, yıllardır dış finansmanı gizli ve açık bir tehdit unsuru olarak kullanarak ülkemize yön vermeye alışmış çevreler, sıcak paraya dayalı sistemden nemalanan yatırımcılar, rekabetten uzak ve verimsiz bir anlayışla faaliyetlerini yürütmeye alışmış bazı iş çevreleri, çalışıp yorulmadan kazanmaya alışmış rant çevreleri, bürokrasideki oligarşik yapılar bizim dönemimizde olduğu gibi bu değişime direnmeye devam edecek ve girişecekleri finanse operasyonlar ve oluşturacakları algı kampanyalarıyla dönüşüme engel olmaya çalışacaktır...
…Ekonomik dönüşüm stratejisinin ısrarla ve azimle sürdürülmesini temenni ediyorum. Bu mücadelede en önemli konulardan biri de bürokratik oligarşinin değişime karşı ortaya koyduğu direncin kararlı bir şekilde yönetilmesi, bürokraside yetkinlik ve performans bazlı bir yapıya geçişin devam ettirilmesidir.”
Dr. Albayrak kitabını, umutla, 2030’da Türkiye’nin çok daha iyi bir noktada olacağı inancıyla bitiriyor. Bu inancı da somut verilere dayandırıyor. “Tek Umut Türkiye” kitabının yazarı Halit Refiğ ile özünde buluştukları ne kadar çok yer var…
Gözümüze takılanlar…
Birincisi, yer aldığımız coğrafyada hakimiyet kurmak için Hristiyan Batı’nın her yolu mubah kabul ederek Haçlı Seferleri’nden bu yana vazgeçmediği mücadele… ABD Başkanı Carter’ın dört yıl ‘ulusal güvenlik danışmanlığını’ da yapan Zbigniew Brzezinski’nin “Büyük Satranç Tahtası” adlı kitabındaki tespitini hatırlamakta, hatta hiç unutmamakta yarar var: “Avrasya’ya hâkim olan dünyaya hâkim olur.”
Peki, haritaya şöyle bir bakalım… Avrasya’nın merkezi nere ola ki?.. Ona da Napoléon Bonaparte işaret etmiş: "Dünya tek bir devlet olsa başkenti İstanbul olurdu."
Hristiyan Batı’nın bütün bu reflekslerine ikinci olarak, Attilâ İlhan’ın deyişiyle, iş, akademi, kültür ve bürokrasi dünyamızın Batı kültür ve değerlerine teslim olmuş kesiminin Tanzimat’tan bu yana ülke içinden bu dış unsurlara verdiği desteği ekleyin…
Üçüncü olarak da hepsinin üstüne Dr. Berat Albayrak’ın “Burası Çok Önemli! Enerjiden Ekonomiye Tam Bağımsız Türkiye” adlı kitabının 187 ve 189. sayfalarında yer alan aşağıdaki analizini koyun… Eminim hayli ufuk açıcı olacaktır…
“Başlattığımız bu ekonomik dönüşüm çerçevesinin bizden sonraki dönemde de tavizsiz şekilde sürdürülmesinin ülkemizin kalkınması ve ekonomik güvenliği açısından son derece önemli olduğuna inanıyorum. Taşlar yerine oturana kadar birtakım sınamalar ve zorluklar olacaktır.
Örneğin, yıllardır dış finansmanı gizli ve açık bir tehdit unsuru olarak kullanarak ülkemize yön vermeye alışmış çevreler, sıcak paraya dayalı sistemden nemalanan yatırımcılar, rekabetten uzak ve verimsiz bir anlayışla faaliyetlerini yürütmeye alışmış bazı iş çevreleri, çalışıp yorulmadan kazanmaya alışmış rant çevreleri, bürokrasideki oligarşik yapılar bizim dönemimizde olduğu gibi bu değişime direnmeye devam edecek ve girişecekleri finanse operasyonlar ve oluşturacakları algı kampanyalarıyla dönüşüme engel olmaya çalışacaktır...
…Ekonomik dönüşüm stratejisinin ısrarla ve azimle sürdürülmesini temenni ediyorum. Bu mücadelede en önemli konulardan biri de bürokratik oligarşinin değişime karşı ortaya koyduğu direncin kararlı bir şekilde yönetilmesi, bürokraside yetkinlik ve performans bazlı bir yapıya geçişin devam ettirilmesidir.”
Dr. Albayrak kitabını, umutla, 2030’da Türkiye’nin çok daha iyi bir noktada olacağı inancıyla bitiriyor. Bu inancı da somut verilere dayandırıyor. “Tek Umut Türkiye” kitabının yazarı Halit Refiğ ile özünde buluştukları ne kadar çok yer var…
Gözümüze takılanlar…
- Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 2003-2020 yılları arasında araç sayısının yüzde 170 ve taşıt hareketliliğinin yüzde 150 düzeyinde artmasına rağmen yeni yollar sayesinde can kayıplarının yüzde 81 oranında azaldığını açıkladı. Tam “sıra özel sektörde” diyecekken gözümüze bir çalışma takıldı. Araç kiralama firmaları Avis ve Budget, trafikte güvenlik ve kurallara dikkat çeken “Güvenli Sürüş” projesini hayata geçirmişler. (Şükrü Tan, Faselis)
- Dün, Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) düzenlediği 11. Sigorta Haftası’nın uluslararası zirveye katılma fırsatı bulduk. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Murat Zaman, TSB Başkanı Atilla Benli ile SEDDK Başkan Vekili Ali Ersoy, sektörün yerli ve yabancı konuklarına hitapla müthiş bir başarı ve ekonomiye katkı tablosu çizdiler. Bizce haftanın en önemli yanı, çeşitli ülkelerden uluslararası temsilcilerin katılması ve bugün Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerinin sigorta birlikleri temsilcilerinin katılımıyla, birlikte çalışmanın kapısını açacak Mutabakat Zaptı’nın imzalanması.
- KOAH Hastaları Derneği ve Solunum Derneği, “Nefes Al Nefes Ol” adıyla bir proje başlatmışlar. Her gün attığımız adımları sosyal medya üzerinden bağışlamak mümkün olacakmış. Projenin adı ve ‘kilit mesajı’ her şeyi anlatıyor… Fazla söze gerek kalmadan derdini anlatmak meziyet ister… Yine de emir kipi kullanmamaya dikkat edilse iyi olur… (Ezgi Aktaş, Do Medya)
- Bepanthol Baby’nin “İyiliğe Ninniler” projesi, Sezen Aksu ve Sertab Erener’i bir düetle buluşturmuş. “Yavrucanım İyilikle Büyüsün” isimli ninninin dijital dinlenme gelirleri AÇEV’e bağışlanacakmış. Firma, ‘varoluş nedenine’ uygun bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi tasarlayarak doğru bir iş yapmış. Proje tasarımı tamam, aynı başarıyı iletişimde de sürdürürlerse itibarlarına itibar katabilirler… (Züleyha Keskin Kaymakçı, Sobraz İletişim)