Manipülasyon taktikleri yine devrede
26 şubat 2022 - Yeni Şafak
Dezenformasyon, manipülasyon ve hile gibi taktikler neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Şu sıra dikkatimizi daha çok çekmelerinin nedeni; internet vasıtasıyla evimizden içeri daha yoğun biçimde girmeleridir…
Tarihe şöyle bir bakıp bazı büyük ‘numaraları’ hatırlamakta yarar var: Truva Atı’nı… Almanya’nın Polonya’yı işgaline ‘bahane’ olan Polonya askeri kılığındaki yedi Alman SS askerinin, Almanya’ya ait Gleiwitz radyo kulesi baskınını… Amerikan İstihbarat Servisinin dünya kamuoyunu Irak savaşına ikna etmek için dolaşıma soktuğu, ancak Saddam’la da Irak’la da ilgisi olmayan Kuzey Denizi’nde petrole bulanarak ölmüş kuşların görüntülerini… Hindistan ve Pakistan’ın birbirlerini kışkırtmak için Keşmir sınırı boyunca yaşandığını iddia ettikleri düzmece saldırıları.. Rusya’nın Kırım’ı ilhakının ilk günlerinde, Rus askerleri gibi giyinmiş ve silahlanarak dolaşan adamların yerel "meşru müdafaa gruplarının" üyeleri olduklarını, kıyafet ve ekipmanı mağazadan satın aldıklarını… Bunları arada bir hatırlamakta yarar var…
Algılama Yönetimi kavramını ilk kez tanımlayan ABD Savunma Bakanlığı olmuştu. Şöyle diyorlardı: “Algılama Yönetimi, her seviyedeki istihbarat birimleri ve liderler de dâhil olmak üzere, yabancı ülkelerdeki geniş kitlelerin, ABD hedefleri doğrultusunda tavır almalarını ve resmi adımlar atmalarını sağlamak amacıyla seçilmiş bilgi akışını ve somut belgeleri yönlendirerek ya da reddiyelerini oluşturarak, kitlelerin hislerini, güdülenmelerini, düşünce sistemlerini, etki altına almaya çalışmak için yürütülen eylemlerin tamamıdır. Algılama Yönetimi, çeşitli yolları kullanarak gerçekleri yansıtma, operasyon güvenliği sağlama, gerçeği gizleme, çarpıtma ve psikolojik operasyonları yönetme gibi unsurların bileşkesinden oluşur.”
Özellikle hayatın dijitalleşmesiyle hayli yaygınlaşan ve kolaylaşan manipülasyon ve dezenformasyon, Ukrayna-Rusya krizinde de aldı başını gidiyor…
teyit.org’un Bundle ile birlikte derlediği birkaç örneğe bakalım…
Güneyimizde bize saldıran ve ülke güvenliğini tehdit eden PKK-YGP unsurlarına karşı NATO müttefiki olan Türkiye’yi destekleyeceğine “DAEŞ’e karşı savaşıyorlar” bahanesiyle Türkiye düşmanı terör örgütlerine milyarlarca dolarlık yardımları akıtmakta tereddüt etmeyen ABD, bölgede ‘koalisyon güçleri’(!) gibi uydurma bir kavram altında İngiltere ve Fransa ile iş tutuyor…
Şimdi de NATO üyesi diye Türkiye’den medet umuyorlar… Ancak Ankara bu oyunlara gelmez…
Tarihe şöyle bir bakıp bazı büyük ‘numaraları’ hatırlamakta yarar var: Truva Atı’nı… Almanya’nın Polonya’yı işgaline ‘bahane’ olan Polonya askeri kılığındaki yedi Alman SS askerinin, Almanya’ya ait Gleiwitz radyo kulesi baskınını… Amerikan İstihbarat Servisinin dünya kamuoyunu Irak savaşına ikna etmek için dolaşıma soktuğu, ancak Saddam’la da Irak’la da ilgisi olmayan Kuzey Denizi’nde petrole bulanarak ölmüş kuşların görüntülerini… Hindistan ve Pakistan’ın birbirlerini kışkırtmak için Keşmir sınırı boyunca yaşandığını iddia ettikleri düzmece saldırıları.. Rusya’nın Kırım’ı ilhakının ilk günlerinde, Rus askerleri gibi giyinmiş ve silahlanarak dolaşan adamların yerel "meşru müdafaa gruplarının" üyeleri olduklarını, kıyafet ve ekipmanı mağazadan satın aldıklarını… Bunları arada bir hatırlamakta yarar var…
Algılama Yönetimi kavramını ilk kez tanımlayan ABD Savunma Bakanlığı olmuştu. Şöyle diyorlardı: “Algılama Yönetimi, her seviyedeki istihbarat birimleri ve liderler de dâhil olmak üzere, yabancı ülkelerdeki geniş kitlelerin, ABD hedefleri doğrultusunda tavır almalarını ve resmi adımlar atmalarını sağlamak amacıyla seçilmiş bilgi akışını ve somut belgeleri yönlendirerek ya da reddiyelerini oluşturarak, kitlelerin hislerini, güdülenmelerini, düşünce sistemlerini, etki altına almaya çalışmak için yürütülen eylemlerin tamamıdır. Algılama Yönetimi, çeşitli yolları kullanarak gerçekleri yansıtma, operasyon güvenliği sağlama, gerçeği gizleme, çarpıtma ve psikolojik operasyonları yönetme gibi unsurların bileşkesinden oluşur.”
Özellikle hayatın dijitalleşmesiyle hayli yaygınlaşan ve kolaylaşan manipülasyon ve dezenformasyon, Ukrayna-Rusya krizinde de aldı başını gidiyor…
teyit.org’un Bundle ile birlikte derlediği birkaç örneğe bakalım…
- Sosyal medyada paylaşılan bir videonun güncel çatışmalar sırasında Ukrayna’nın Kharkov kentine paraşütle inen Rusya birliklerini gösterdiği iddia edilmiş. Oysa görüntüler 2018’de Rusya’nın yaptığı bir tatbikattanmış…
- Yine sosyal medyada paylaşılan, şiddetli patlamaları içeren bir başka görüntünün Kharkov’da yaşanan güncel bir olay olduğu iddia edilmiş. Oysa görüntüler, 12 Ağustos 2015’te Çin’in liman bölgelerinden Tianjin şehrinde meydana gelen bir patlamaya aitmiş.
- Avrupalı yetkililerin ‘Rusya’ya karşı Türkiye’nin silahlandırılması’ gerektiğini açıkladıkları iddiası da yine ortalıkta dolaşıyormuş… İddiaların kaynağı Eurasia Review adlı sitede yayınlanan bir ‘görüş’ yazısıymış… Yazıda, Türkiye’nin bölgesel, ekonomik ve askeri olarak, ABD ve NATO ittifakı ile, Rusya’ya karşı koyabilecek tek ülke olduğu belirtilmiş. Yani, Avrupalı yetkililer ya da resmi bir açıklama söz konusu bile değil…
- Ukrayna’nın Kharkov şehrine Rus bayrağı çekildiğini gösterdiği iddia edilen fotoğraf… O da 2014 senesinden… Ukrayna’daki protestolar sırasında çekilmiş... Orijinal fotoğrafa Reuters’ın internet sitesinden ulaşılabiliyormuş…
- NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Rusya Ukrayna çatışmasıyla ilgili “Yüzyılın en büyük savaşı olacak” dediği iddiası… NATO Genel Sekreteri’nin böyle bir sözü bulunamamış. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in benzer bir sözü olsa da yanlış çeviri söz konusuymuş. Guterres, “Avrupa’da yüzyılın en kötü savaşı olabilecek bu savaşın başlamasına izin vermeyin” demiş.
Güneyimizde bize saldıran ve ülke güvenliğini tehdit eden PKK-YGP unsurlarına karşı NATO müttefiki olan Türkiye’yi destekleyeceğine “DAEŞ’e karşı savaşıyorlar” bahanesiyle Türkiye düşmanı terör örgütlerine milyarlarca dolarlık yardımları akıtmakta tereddüt etmeyen ABD, bölgede ‘koalisyon güçleri’(!) gibi uydurma bir kavram altında İngiltere ve Fransa ile iş tutuyor…
Şimdi de NATO üyesi diye Türkiye’den medet umuyorlar… Ancak Ankara bu oyunlara gelmez…