'Marilyn Monroe olsan da gel!..'
20 Mart 2009 Akşam Gazetesi
Başka ne zaman çıkacaktı? Tabii ki seçimler yaklaşınca döküldü etekteki taşlar... Sulukule işinden söz ediyorum... Aslında her şey yasal... Ancak işin sonunda kendisine avantaj sağlandığı algısını alt alta yazdığınız insanların tablosu feci... Akılda kalan tortu: Bal tutan parmağını yalamış. Balı da hep aynı çevre tutmuş. AK Parti çevresindeki sen, ben, bizim oğlan...
Bir Turgut Özal klasiğidir... Adam gibi kadrolaşmak... Kişinin inancına, kilosuna bakmadan; eşinin başının bağlı olup olmadığına aldırmadan, iş hedefine uygunsa, gözünü kırpmadan yoluna devam etmek... Özal, bu sayede yepyeni kadrolar çıkarmıştı siyaset sahnesine...
Galatasaray Kulübü'nün dergisinin son sayısında yer alan Işın Çelebi ile yapılmış röportajın en can alıcı yeri, Işın Bey'in Turgut Özal'la partiye katılma görüşmesidir...
'Seni istiyoruz' demiş Turgut Özal...
Işın Bey ayak sürüyecek olmuş: 'Ama ben sosyal demokratım Turgut Bey!'
Özal'ın cevabı: 'Marilyn Monroe olsan da gel!'..
Anavatan'da bu anlayışın çivisi çıktığında çözülme başlamıştı...
AK Parti'de durum nedir sizce?..
Siyasi iletişim kirliliğinden geçilmiyor
Bazen basit sorulara basit yanıtlar vererek 'şeyleri' oldukları gibi görmek giderek kolaylaşabilir.
Yerel seçim sürecindeki siyasi iletişim 'işlerine' gelin basit sorularla yaklaşmayı deneyelim.
l Seçim sürecinde bir partinin siyasi iletişim çalışması yapması gerekli ve önemli midir?
l Evet, gerekli ve önemlidir.
l Siyasi iletişim çalışmalarında da artistik ve standart hareketler var mıdır?
l Evet, vardır.
l Nedir bu standart hareketler?
l Tüm siyasi partilerin afiş ve bayraklarını cadde, sokak ve meydanlarda hangisinin kime ait olduğunun belli olamayacağı şekilde asmak ve ciddi görüntü kirliliği yaratmak; seçim ofisi adı altında bir mekan kiralamak ve o mekana yakın çevrede bulunanlara rahatsızlık vermek; ülkede bulunan tüm ses sistemli araçları kiralayıp, giydirdikten sonra bağırta bağırta günün her saatinde gürültü kirliliği yaratmak; her ilde, her ilçede miting düzenlemek ve diğer adaylara veya parti liderlerine saldırmak; seçim yatırımı çerçevesinde bitmemiş projelere hız kazandırmak; tüm kitle iletişim araçlarını kullanarak parti içinde ilgili, ilgisiz, aday olan, olmayan herkesin birbirinden habersiz ve bağımsız, mesajı belli olmayacak derecede karışık beyanatlar vermesine göz yummak; kapı kapı dolaşıp broşür dağıtmak; aday bölgesinde halkla, esnafla, ileri gelenlerle el sıkışıp, öpüşmek; mümkünse oturup çay, kahve içmek...
l Peki niçin herkes aynı şeyi yapıyor, niçin kimse farklılaşamıyor?
l Çünkü Türk siyasi hayatında yapılan tüm seçimlerde kazananı belirleyenin standart hareketler olduğu sanılıyor. Standart hareketler iletişimin amacı olan iş hedefine ulaşmada yardımcı olur ancak sonuca ulaştıramayabilir. Fark yaratacak, başarıyı yakalatacak ve iş hedefine ulaştıracak olan artistik hareketlerdir.
l Bu süreçte artistik hareketleri kullanan var mı?
l Hayır yok.
l Kilit mesajlarıyla ayrışanlar?
l Yok
l O zaman kim kazanacak?
l Lideri etkili olan...
l O halde bu seçimlerde de seçim iletişimi adı altında harcanan paraların çoğu, kafa karıştıran bayrak ve afişler gibi çöpe gitti!
l Ne yazık ki evet!
Başka ne zaman çıkacaktı? Tabii ki seçimler yaklaşınca döküldü etekteki taşlar... Sulukule işinden söz ediyorum... Aslında her şey yasal... Ancak işin sonunda kendisine avantaj sağlandığı algısını alt alta yazdığınız insanların tablosu feci... Akılda kalan tortu: Bal tutan parmağını yalamış. Balı da hep aynı çevre tutmuş. AK Parti çevresindeki sen, ben, bizim oğlan...
Bir Turgut Özal klasiğidir... Adam gibi kadrolaşmak... Kişinin inancına, kilosuna bakmadan; eşinin başının bağlı olup olmadığına aldırmadan, iş hedefine uygunsa, gözünü kırpmadan yoluna devam etmek... Özal, bu sayede yepyeni kadrolar çıkarmıştı siyaset sahnesine...
Galatasaray Kulübü'nün dergisinin son sayısında yer alan Işın Çelebi ile yapılmış röportajın en can alıcı yeri, Işın Bey'in Turgut Özal'la partiye katılma görüşmesidir...
'Seni istiyoruz' demiş Turgut Özal...
Işın Bey ayak sürüyecek olmuş: 'Ama ben sosyal demokratım Turgut Bey!'
Özal'ın cevabı: 'Marilyn Monroe olsan da gel!'..
Anavatan'da bu anlayışın çivisi çıktığında çözülme başlamıştı...
AK Parti'de durum nedir sizce?..
Siyasi iletişim kirliliğinden geçilmiyor
Bazen basit sorulara basit yanıtlar vererek 'şeyleri' oldukları gibi görmek giderek kolaylaşabilir.
Yerel seçim sürecindeki siyasi iletişim 'işlerine' gelin basit sorularla yaklaşmayı deneyelim.
l Seçim sürecinde bir partinin siyasi iletişim çalışması yapması gerekli ve önemli midir?
l Evet, gerekli ve önemlidir.
l Siyasi iletişim çalışmalarında da artistik ve standart hareketler var mıdır?
l Evet, vardır.
l Nedir bu standart hareketler?
l Tüm siyasi partilerin afiş ve bayraklarını cadde, sokak ve meydanlarda hangisinin kime ait olduğunun belli olamayacağı şekilde asmak ve ciddi görüntü kirliliği yaratmak; seçim ofisi adı altında bir mekan kiralamak ve o mekana yakın çevrede bulunanlara rahatsızlık vermek; ülkede bulunan tüm ses sistemli araçları kiralayıp, giydirdikten sonra bağırta bağırta günün her saatinde gürültü kirliliği yaratmak; her ilde, her ilçede miting düzenlemek ve diğer adaylara veya parti liderlerine saldırmak; seçim yatırımı çerçevesinde bitmemiş projelere hız kazandırmak; tüm kitle iletişim araçlarını kullanarak parti içinde ilgili, ilgisiz, aday olan, olmayan herkesin birbirinden habersiz ve bağımsız, mesajı belli olmayacak derecede karışık beyanatlar vermesine göz yummak; kapı kapı dolaşıp broşür dağıtmak; aday bölgesinde halkla, esnafla, ileri gelenlerle el sıkışıp, öpüşmek; mümkünse oturup çay, kahve içmek...
l Peki niçin herkes aynı şeyi yapıyor, niçin kimse farklılaşamıyor?
l Çünkü Türk siyasi hayatında yapılan tüm seçimlerde kazananı belirleyenin standart hareketler olduğu sanılıyor. Standart hareketler iletişimin amacı olan iş hedefine ulaşmada yardımcı olur ancak sonuca ulaştıramayabilir. Fark yaratacak, başarıyı yakalatacak ve iş hedefine ulaştıracak olan artistik hareketlerdir.
l Bu süreçte artistik hareketleri kullanan var mı?
l Hayır yok.
l Kilit mesajlarıyla ayrışanlar?
l Yok
l O zaman kim kazanacak?
l Lideri etkili olan...
l O halde bu seçimlerde de seçim iletişimi adı altında harcanan paraların çoğu, kafa karıştıran bayrak ve afişler gibi çöpe gitti!
l Ne yazık ki evet!