Mavi Jeans'ten mektup var!..
27 Eylül 2009 Akşam Gazetesi
Bizce tartışma ilginç. Onun için burada tekrar ele almakta yarar var. Bir hafta önceki yazımızda Mavi Jeans'in 'Burası İstanbul' adını verdikleri yeni kampanyalarından ve TV filminden söz ettiğimiz yazımızın başlığı şöyleymiş: 'İyi yapılmış, doğru olmayan film!..'
İçinde de özetle demişiz ki:
Onca yıl 'millilik' kavramına vurgu yapan Mavi Jeans'teki bu 'yabancılaşma', 'ecnebilik', 'üslup değişikliği' nereden kaynaklanıyor?.. 'Mavi Jeans hedef kitlesini mi değiştiriyor?.. Ürünlerini daha mı pahalıya ve daha mı dar bir kesime satmaya karar vermiş?.. Geniş halk kitlelerini bırakıp biraz daha 'fan-fin-fon' bir gruba mı yöneliyor... 'Başka İstanbul yok!' söylemi, 'kıro' diye anılan, aslında İstanbul'da bile halkın kahir çoğunluğunu içeren kesimden insanlarla 'kafa bulmak' için kullanılan bir deyim değil mi?..
O zaman hedeflenen kesimin 'ortak ruhi şekillenmesi' ne ki?
Mavi Jeans Genel Müdürü Cüneyt Yavuz çok hoş bir mektup yazmış... Hemfikir olunmamasına rağmen medenice nasıl tartışılır sorusuna mükemmel bir yanıt.
Diyor ki:
'Yeni reklam kampanyamız 'Burası İstanbul' ile ilgili yazınızı dikkatle okuduk, her zaman olduğu gibi yine çok şey öğrendik. Kaleminize sağlık... Bu vesileyle, kampanyamızın temel yaklaşımıyla ilgili bazı bilgileri sizinle paylaşmak istiyoruz.
...Mavi'nin reklam kampanyalarıyla yansıtılan iletişim stratejisi, yıllar içinde tematik ve stratejik bütünlük sergiliyor. Markanın gelişim sürecinde; Çok Oluyoruz ve Çok İleri Gittik ile oluşan 'benim markam' algısı; Kafana Göre ve Burası İstanbul ile 'Mavi beni anlar ve tarzımı en iyi şekilde yansıtır' duygusuyla daha da güçleniyor.
...Bildiğiniz gibi Mavi, İstanbul'da doğan ve bu şehirden ilham alarak dünyaya açılan ilk moda markası... İstanbul ise yüz yıllardır Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından farklı kültürleri, tarzları içinde barındıran; etkilendiği her kültürden izler taşıyan, artık Türkiye'yi de aşan bir dünya kenti, önemli bir evrensel değer... Artık İstanbul denince, New York-Amerika / Londra-İngiltere / Paris-Fransa örneğinde olduğu gibi akla Türkiye geliyor. İstanbul taşıdığı tüm değerlerle dünyada Türkiye'yi temsil ediyor. Mavi de benzer bir şekilde moda alanındaki temsilci...
ÖBu yaklaşımdan hareketle hazırladığımız 'Burası İstanbul' kampanyasının fonuna, Türkiye'nin özeti olduğuna inandığımız, İstanbul'u taşıyoruz. 'Burası İstanbul' aslında bir sembol. Dünyanın neresinde olursa olsun kendi stilini yaratmanın ve sahip çıkmanın bir ifadesi... 'Giyim' odaklı bu kampanyayla, ruhu genç kitlelerin stil özgürlüğüne dikkat çekerken günlük hayatta sıkça kullanılan diyaloglara mizahi bir üslupla gönderme yapıyoruz.
...Kampanyanın bir diğer amacı da, milli değerlerden uzaklaşmanın, kopmanın tam aksine önemli bir milli değer olduğunu düşündüğümüz İstanbul'u, dünyanın gündemine taşımak... Kampanya görsellerini, 'Here is İstanbul' sloganıyla New York, Berlin, Moskova, Vancouver, Montreal, Milano gibi şehirlerin outdoor'larında kullanarak, 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul'un uluslararası arenadaki rekabet gücüne katkı sağlamak bizi heyecanlandırıyor. Mavi bu vesileyle, 18 yıl önce doğduğu bu şehre bir armağan veriyor.
...Yazınızda, 'benim markam' diyerek benimsediğiniz Mavi ile ilgili görüşleriniz, bizim için çok değerli. Amacımız, herkesin ilgi alanına girdiğini düşündüğümüz 'giyinme özgürlüğü'ne dikkat çekerek, 'Mavi beni ve tarzımı anlar' duygusunu güçlendirmek. Bunu yaparken, Mavi'de her zaman sizin zevkinize ve genç ruhunuza uygun ürünler sunmaktan mutluluk duyacağız...'
Bu mektubu alın, dilediğiniz üniversitede ve/veya seminerlerde 'İkna' (Persuasion); 'Siyasi Dürüstlük' (Political Correctness),
'Müzakere teknikleri' (Negotiation Techniques) konusunun geçtiği derslerde hiç çekinmeden örnek metin olarak kullanın... Dileyenlere Cüneyt Bey'in izniyle mektubun tamamını e-posta ortamında gönderebilirim.
Görüşlerine katıldığımı söyleyemem... Bir kampanya bu kadar izahat istiyorsa, zaten çekin kuyruğundan gitsin... Reklamı her izleyene bir Cüneyt Bey gerekecek, demektir... Ayrıca reklamda ve Cüneyt Bey'in mektubunda İstanbul'a yüklenmeye çalışılan anlamın sübjektif olduğunu, günümüz İstanbulu'nun böyle betimlenemeyeceğini düşünüyorum. Bunun için son genel ve yerel seçimlerdeki seçmen tercihlerine ve Prof. Dr. Yılmaz Esmer Hoca'nın (Bahçeşehir Üniversitesi) Değerler Araştırması'na bir bakmak ve o rakamları 'Doğru Okumak' yeterlidir...
Az sonra: Yerimiz kısıtlı olduğu için üç konu yarına kaldı. Şimdiden 'anonslayalım'...
1. 'Türk Dişhekimleri Birliği'nden Kamuoyuna Duyuru'... Bildiğiniz gibi bu 'kamuoyu duyuruları' bir iki tanesi hariç tamamen etkisizdir ve genellikle ters teper...
2. Beko'nun FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası ile ilgili verdiği mükemmel ilan ve Antalya'nın nasıl bir fırsat kaçırmış olduğunun bizzat FIBA Genel Sekreteri'nin ağzından teyidi...
3. Mahsun Kırmızıgül'ün bizim de takdirle izlediğimiz filmi 'Güneşi Gördüm' hakkında yapılan gereksiz derecede abartılı yayının aslında bu gaza (!) hiç ihtiyacı olmayan Kırmızıgül'e nasıl zarar verebileceği...
Bizce tartışma ilginç. Onun için burada tekrar ele almakta yarar var. Bir hafta önceki yazımızda Mavi Jeans'in 'Burası İstanbul' adını verdikleri yeni kampanyalarından ve TV filminden söz ettiğimiz yazımızın başlığı şöyleymiş: 'İyi yapılmış, doğru olmayan film!..'
İçinde de özetle demişiz ki:
Onca yıl 'millilik' kavramına vurgu yapan Mavi Jeans'teki bu 'yabancılaşma', 'ecnebilik', 'üslup değişikliği' nereden kaynaklanıyor?.. 'Mavi Jeans hedef kitlesini mi değiştiriyor?.. Ürünlerini daha mı pahalıya ve daha mı dar bir kesime satmaya karar vermiş?.. Geniş halk kitlelerini bırakıp biraz daha 'fan-fin-fon' bir gruba mı yöneliyor... 'Başka İstanbul yok!' söylemi, 'kıro' diye anılan, aslında İstanbul'da bile halkın kahir çoğunluğunu içeren kesimden insanlarla 'kafa bulmak' için kullanılan bir deyim değil mi?..
O zaman hedeflenen kesimin 'ortak ruhi şekillenmesi' ne ki?
Mavi Jeans Genel Müdürü Cüneyt Yavuz çok hoş bir mektup yazmış... Hemfikir olunmamasına rağmen medenice nasıl tartışılır sorusuna mükemmel bir yanıt.
Diyor ki:
'Yeni reklam kampanyamız 'Burası İstanbul' ile ilgili yazınızı dikkatle okuduk, her zaman olduğu gibi yine çok şey öğrendik. Kaleminize sağlık... Bu vesileyle, kampanyamızın temel yaklaşımıyla ilgili bazı bilgileri sizinle paylaşmak istiyoruz.
...Mavi'nin reklam kampanyalarıyla yansıtılan iletişim stratejisi, yıllar içinde tematik ve stratejik bütünlük sergiliyor. Markanın gelişim sürecinde; Çok Oluyoruz ve Çok İleri Gittik ile oluşan 'benim markam' algısı; Kafana Göre ve Burası İstanbul ile 'Mavi beni anlar ve tarzımı en iyi şekilde yansıtır' duygusuyla daha da güçleniyor.
...Bildiğiniz gibi Mavi, İstanbul'da doğan ve bu şehirden ilham alarak dünyaya açılan ilk moda markası... İstanbul ise yüz yıllardır Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından farklı kültürleri, tarzları içinde barındıran; etkilendiği her kültürden izler taşıyan, artık Türkiye'yi de aşan bir dünya kenti, önemli bir evrensel değer... Artık İstanbul denince, New York-Amerika / Londra-İngiltere / Paris-Fransa örneğinde olduğu gibi akla Türkiye geliyor. İstanbul taşıdığı tüm değerlerle dünyada Türkiye'yi temsil ediyor. Mavi de benzer bir şekilde moda alanındaki temsilci...
ÖBu yaklaşımdan hareketle hazırladığımız 'Burası İstanbul' kampanyasının fonuna, Türkiye'nin özeti olduğuna inandığımız, İstanbul'u taşıyoruz. 'Burası İstanbul' aslında bir sembol. Dünyanın neresinde olursa olsun kendi stilini yaratmanın ve sahip çıkmanın bir ifadesi... 'Giyim' odaklı bu kampanyayla, ruhu genç kitlelerin stil özgürlüğüne dikkat çekerken günlük hayatta sıkça kullanılan diyaloglara mizahi bir üslupla gönderme yapıyoruz.
...Kampanyanın bir diğer amacı da, milli değerlerden uzaklaşmanın, kopmanın tam aksine önemli bir milli değer olduğunu düşündüğümüz İstanbul'u, dünyanın gündemine taşımak... Kampanya görsellerini, 'Here is İstanbul' sloganıyla New York, Berlin, Moskova, Vancouver, Montreal, Milano gibi şehirlerin outdoor'larında kullanarak, 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul'un uluslararası arenadaki rekabet gücüne katkı sağlamak bizi heyecanlandırıyor. Mavi bu vesileyle, 18 yıl önce doğduğu bu şehre bir armağan veriyor.
...Yazınızda, 'benim markam' diyerek benimsediğiniz Mavi ile ilgili görüşleriniz, bizim için çok değerli. Amacımız, herkesin ilgi alanına girdiğini düşündüğümüz 'giyinme özgürlüğü'ne dikkat çekerek, 'Mavi beni ve tarzımı anlar' duygusunu güçlendirmek. Bunu yaparken, Mavi'de her zaman sizin zevkinize ve genç ruhunuza uygun ürünler sunmaktan mutluluk duyacağız...'
Bu mektubu alın, dilediğiniz üniversitede ve/veya seminerlerde 'İkna' (Persuasion); 'Siyasi Dürüstlük' (Political Correctness),
'Müzakere teknikleri' (Negotiation Techniques) konusunun geçtiği derslerde hiç çekinmeden örnek metin olarak kullanın... Dileyenlere Cüneyt Bey'in izniyle mektubun tamamını e-posta ortamında gönderebilirim.
Görüşlerine katıldığımı söyleyemem... Bir kampanya bu kadar izahat istiyorsa, zaten çekin kuyruğundan gitsin... Reklamı her izleyene bir Cüneyt Bey gerekecek, demektir... Ayrıca reklamda ve Cüneyt Bey'in mektubunda İstanbul'a yüklenmeye çalışılan anlamın sübjektif olduğunu, günümüz İstanbulu'nun böyle betimlenemeyeceğini düşünüyorum. Bunun için son genel ve yerel seçimlerdeki seçmen tercihlerine ve Prof. Dr. Yılmaz Esmer Hoca'nın (Bahçeşehir Üniversitesi) Değerler Araştırması'na bir bakmak ve o rakamları 'Doğru Okumak' yeterlidir...
Az sonra: Yerimiz kısıtlı olduğu için üç konu yarına kaldı. Şimdiden 'anonslayalım'...
1. 'Türk Dişhekimleri Birliği'nden Kamuoyuna Duyuru'... Bildiğiniz gibi bu 'kamuoyu duyuruları' bir iki tanesi hariç tamamen etkisizdir ve genellikle ters teper...
2. Beko'nun FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası ile ilgili verdiği mükemmel ilan ve Antalya'nın nasıl bir fırsat kaçırmış olduğunun bizzat FIBA Genel Sekreteri'nin ağzından teyidi...
3. Mahsun Kırmızıgül'ün bizim de takdirle izlediğimiz filmi 'Güneşi Gördüm' hakkında yapılan gereksiz derecede abartılı yayının aslında bu gaza (!) hiç ihtiyacı olmayan Kırmızıgül'e nasıl zarar verebileceği...