‘Meşazın’ kadar güçlüsün!
16 Şubat 2017 - Yeni Şafak
Arama motoruna ‘Meşazını aldım videosu’ yapıp arayanların bir ‘Türkiye gerçeği’ ile karşılaşacaklarını hemen belirtelim. Romanda okusa, filmde seyretse ‘Yanlış Türkçe’ diye katiyen burun kıvırmayacağı bu ifadenin etrafında dönen videoyla dalga geçenlerin ‘meşazları’na da göz atmanızı öneririz. Bu videoyu Konya Altınekin’den bazı gençler cep telefonlarıyla çekmişler. Yoksul ve neşeli gençler oldukları anlaşılıyor.
“Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır” diyen Cumhurbaşkanı’nın sesiyle başlayan videoda ilk konuşan Harun diyor ki:
“Cumhurbaşkanım meşazınızı aldım. Büyük Türkiye ve güzel yarınlar için ben de evet diyorum. Yunus kardeşim sen de var mısın?”
Söz, Harun’dan Yunus’a, sonra birbirlerinden devraldıkları sırayla Rahman’a, Mehmet’e, Halil’e, Selman kardeşe, Sami kardeşe ve Mustâ abiye geçiyor. Ayan beyan bir naiflik… Videonun yayınlandığı Youtube sayfasındaki yorumların bir kısmı ise içler acısı… Destek verenleri ve elbette küfürleri çıkartarak bazılarına göz atalım:
- ‘Hayır’ demek için bir neden.
- Bunların meşazı alabilmeleri bile mucize
- Arda, Rıdvan falan milyon dolarlar için "meşaz" alıyorlar. Onları anlıyorum da siz neyin "meşaz"ını alıyorsunuz anlayamıyorum sefilcanlar? Günde 12 saat 7 gün köle gibi çalışmaya devam edersiniz bu kafayla, o da iş bulabilirseniz. #Hayır yani bu neyin kafası onu hiiç anlamıyorum ?
-ahahhaha aynı telefonla aynı evin farklı odalarında çekmişler videoyu. 0.55 deki elemanın arkasındaki koltuk örtüsüyle 1.01 deki elamanın arkasındaki koltuk örtüsü aynı.
-Sorsan neye evet dediklerini bile bilmiyorlardır
- Mesaj diyebilselerdi ne kadar etkili olurdu
İşte ‘Türkiye gerçeği’ dememin nedeni bu ucube karşıtlık… Hazin olan, rahmetli Attilâ İlhan’ın deyişiyle ‘halka boka bakar gibi bakanlar’ın toplumsallık duygusundan bir nebze nasiplenmemiş oldukları halde ülke kaderine dair böylesine kibirle, işkembe-i kübradan atıp tutmaya çalışmaları…
Videoyu gönderen damardan solcu bir arkadaşımız, “Sosyalistler çekemedi böyle videoyu… Görüntüyü al, farklı sesle, farklı mesajlarla monte et, ardından ‘işçiyiz güçlüyüz sosyalistiz, de. Türkiye İşçi Partisi’nin sloganlarına ihtiyaç duyulan bir dönemden geçiyoruz. O parti hâlâ yeni; çünkü eskitemediler” diyerek noktayı koymuş aslında.
Gülse Birsel’in “Nilhan Sultan Hanımefendi Hazretleri, canınıza da yetse, yapacak bir şey yok. Ayaklar baş oldu, sorma bacım!” diyerek eğlendiği (!) ‘ayakların baş olma’ durumunun özeti bu videoda tüm çıplaklığıyla ortadadır.
Tarihi de, yoksulu da hor görmenin cezasını yine bu millet çekmiyor mu?
Mesajın kimden alınıp, kime verileceğini, hedef kitlesinin doğru tanınıp tanınmamasının önemini zihninde ve vicdanında değerlendirmesini beceremeyenlerin sosyal medyada ahkam kesmesinin doğallığı bir ölçüde anlaşılabilir de, bu türe dahil körebe oyuncularının siyasette boy göstermelerine akıl sır erdirmek kolay değil vesselam…
İletişimin alfabe sözcüklerinin en kallavisi olan, (özle direkt ve en dibinden temasta olduğu için) ‘mesajı’ bu günlerde Konya Altınekinli gençlerimiz kadar pürüzsüz, net veren kaç muhalif siyasetçimiz var acaba?
Öze dokunan mesajını biliyorsan, ‘yerinde ve doğru’ ifade edebiliyorsan, hedef kitleni tanıyorsan, ne istediğini biliyorsun demektir.
Ne istediğini bilmeyenlerin mesajlarından doğan kirli gürültü dumanını dağıtmasını başarabilen her iletişim çalışması, sahibini güçlü kılar.
‘Kararsızlar’ın belirlemediği seçim mi var?
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP'nin yaptırdığı anketlerin sonuçlarını ekrandan açıklarken diyordu ki:
"Anayasa Komisyonuna metin gitmeden önce yüzde 43 Evet yüzde 41 Hayır'dı. Anayasa komisyonu bittikten sonra bizdeki ankete göre 6 puan Hayır, Evet'in önüne geçti. Ama AKP'nin ve bir kaç bağımsız anket kuruluşunun yaptırdığı anketin bu farkın 4 puan olduğu söyleniyor. Yani 6 puanlık bir değişim var. Bunu neye bağlıyoruz? Kararsızlar azaldıkça hayır artıyor"
Umut yine kararsızlarda… ‘Kararsızlar belirleyecek?’ ifadesinin belirleyici olmadığı hangi seçim ya da referandum vardır acaba?
Yine her seçimde olduğu gibi bu referandum öncesinde de anket sonuçlarından üç aşağı beş yukarı hesaplamalarla yorganı kendi üstüne çekip, diğerlerini açıkta bırakırcasına sonuçlar çıkarmak da bir tür seçmeni etkileme modası haline dönüşmüş durumda. Bu çabaların boşuna nefes tüketmek anlamına geldiğini bir kez daha belirtelim.
Geçen haftaki yazımızda ifade ettiğimiz gibi, AK Partili uzmanların bile sonuçlarını doğru tahmin edemedikleri %49,48'lik 1 Kasım AK Parti Zaferi’ni ve 2002 seçimlerinde AK Parti ve Tayyip Erdoğan'ın neredeyse tüm medyanın aleyhte yayın yapmalarına rağmen iktidar olduğunu sık sık hatırlamakta yarar vardır.
“Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır” diyen Cumhurbaşkanı’nın sesiyle başlayan videoda ilk konuşan Harun diyor ki:
“Cumhurbaşkanım meşazınızı aldım. Büyük Türkiye ve güzel yarınlar için ben de evet diyorum. Yunus kardeşim sen de var mısın?”
Söz, Harun’dan Yunus’a, sonra birbirlerinden devraldıkları sırayla Rahman’a, Mehmet’e, Halil’e, Selman kardeşe, Sami kardeşe ve Mustâ abiye geçiyor. Ayan beyan bir naiflik… Videonun yayınlandığı Youtube sayfasındaki yorumların bir kısmı ise içler acısı… Destek verenleri ve elbette küfürleri çıkartarak bazılarına göz atalım:
- ‘Hayır’ demek için bir neden.
- Bunların meşazı alabilmeleri bile mucize
- Arda, Rıdvan falan milyon dolarlar için "meşaz" alıyorlar. Onları anlıyorum da siz neyin "meşaz"ını alıyorsunuz anlayamıyorum sefilcanlar? Günde 12 saat 7 gün köle gibi çalışmaya devam edersiniz bu kafayla, o da iş bulabilirseniz. #Hayır yani bu neyin kafası onu hiiç anlamıyorum ?
-ahahhaha aynı telefonla aynı evin farklı odalarında çekmişler videoyu. 0.55 deki elemanın arkasındaki koltuk örtüsüyle 1.01 deki elamanın arkasındaki koltuk örtüsü aynı.
-Sorsan neye evet dediklerini bile bilmiyorlardır
- Mesaj diyebilselerdi ne kadar etkili olurdu
İşte ‘Türkiye gerçeği’ dememin nedeni bu ucube karşıtlık… Hazin olan, rahmetli Attilâ İlhan’ın deyişiyle ‘halka boka bakar gibi bakanlar’ın toplumsallık duygusundan bir nebze nasiplenmemiş oldukları halde ülke kaderine dair böylesine kibirle, işkembe-i kübradan atıp tutmaya çalışmaları…
Videoyu gönderen damardan solcu bir arkadaşımız, “Sosyalistler çekemedi böyle videoyu… Görüntüyü al, farklı sesle, farklı mesajlarla monte et, ardından ‘işçiyiz güçlüyüz sosyalistiz, de. Türkiye İşçi Partisi’nin sloganlarına ihtiyaç duyulan bir dönemden geçiyoruz. O parti hâlâ yeni; çünkü eskitemediler” diyerek noktayı koymuş aslında.
Gülse Birsel’in “Nilhan Sultan Hanımefendi Hazretleri, canınıza da yetse, yapacak bir şey yok. Ayaklar baş oldu, sorma bacım!” diyerek eğlendiği (!) ‘ayakların baş olma’ durumunun özeti bu videoda tüm çıplaklığıyla ortadadır.
Tarihi de, yoksulu da hor görmenin cezasını yine bu millet çekmiyor mu?
Mesajın kimden alınıp, kime verileceğini, hedef kitlesinin doğru tanınıp tanınmamasının önemini zihninde ve vicdanında değerlendirmesini beceremeyenlerin sosyal medyada ahkam kesmesinin doğallığı bir ölçüde anlaşılabilir de, bu türe dahil körebe oyuncularının siyasette boy göstermelerine akıl sır erdirmek kolay değil vesselam…
İletişimin alfabe sözcüklerinin en kallavisi olan, (özle direkt ve en dibinden temasta olduğu için) ‘mesajı’ bu günlerde Konya Altınekinli gençlerimiz kadar pürüzsüz, net veren kaç muhalif siyasetçimiz var acaba?
Öze dokunan mesajını biliyorsan, ‘yerinde ve doğru’ ifade edebiliyorsan, hedef kitleni tanıyorsan, ne istediğini biliyorsun demektir.
Ne istediğini bilmeyenlerin mesajlarından doğan kirli gürültü dumanını dağıtmasını başarabilen her iletişim çalışması, sahibini güçlü kılar.
‘Kararsızlar’ın belirlemediği seçim mi var?
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP'nin yaptırdığı anketlerin sonuçlarını ekrandan açıklarken diyordu ki:
"Anayasa Komisyonuna metin gitmeden önce yüzde 43 Evet yüzde 41 Hayır'dı. Anayasa komisyonu bittikten sonra bizdeki ankete göre 6 puan Hayır, Evet'in önüne geçti. Ama AKP'nin ve bir kaç bağımsız anket kuruluşunun yaptırdığı anketin bu farkın 4 puan olduğu söyleniyor. Yani 6 puanlık bir değişim var. Bunu neye bağlıyoruz? Kararsızlar azaldıkça hayır artıyor"
Umut yine kararsızlarda… ‘Kararsızlar belirleyecek?’ ifadesinin belirleyici olmadığı hangi seçim ya da referandum vardır acaba?
Yine her seçimde olduğu gibi bu referandum öncesinde de anket sonuçlarından üç aşağı beş yukarı hesaplamalarla yorganı kendi üstüne çekip, diğerlerini açıkta bırakırcasına sonuçlar çıkarmak da bir tür seçmeni etkileme modası haline dönüşmüş durumda. Bu çabaların boşuna nefes tüketmek anlamına geldiğini bir kez daha belirtelim.
Geçen haftaki yazımızda ifade ettiğimiz gibi, AK Partili uzmanların bile sonuçlarını doğru tahmin edemedikleri %49,48'lik 1 Kasım AK Parti Zaferi’ni ve 2002 seçimlerinde AK Parti ve Tayyip Erdoğan'ın neredeyse tüm medyanın aleyhte yayın yapmalarına rağmen iktidar olduğunu sık sık hatırlamakta yarar vardır.