Meclis’teki ‘âkiller’ yetmez…
21 AĞUSTOS 2011
CHP Başkanı Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı ile (bundan sonra mutad olacağı belirtilen) görüşmesinden sonra demiş ki: “Kürt sorununun çözümü için Meclis’te Âkil Adamlar Komisyonu kuralım…”
Henüz Meclis’te yemin etmemiş olan BDP’nin Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş atlamış önerinin üzerine: “Hemen yarın bir 'âkil adamlar çalışma grubu' oluşturalım. İmralı dahil her yere gitsin”…
Olmayacak duaya âmin konusunda muhalefetin üstüne yok…
Milli mutabakat sağlamak için âkil adamları bir araya getirmek iyi fikir… Ancak bu işi Meclis çatısı altında sınırlar ve hükümetin işine soyunursanız, öneriniz mutabakat yerine reaksiyon üretir…
O halde ne yapmak gerekir? Milli mutabakatı sağlayacak ve bunun için bir ön platform oluşturacak bir âkil adamlar çalışmasına fırsat vermek…
Dünyayı ve ülkeyi sadece tek yönden değil her yönden ‘okuyabilen âkil adamlar’a ihtiyaç var… İç dünyası zengin âdil ve âkil insanlara...
Tüm ‘derin’ konuların, çeşitli dünya görüşleri açısından ele alınmasına olanak verecek “irfan sahibi, âdil ve âkil adamlarımız”ın tam da bu dönemlerde milli mutabakatı tetiklemek adına devreye alınmalarında sayısız yarar var.
İrfan dairesi içinde yerini belirlediği tartışmasız kabul edilen “dürüst ve akil adamlarımız”ın “ne yapmalı?” sorusuyla birlikte “nasıl yapmalı?”yı aralarında tartışmaları gerekir. Nefislerini terbiye edebilmeyi başarmış, telafi edilemeyecek hataların bedellerini öngörebilen, bilgisi derin düşünce ve sanat adamlarımızdan... Red ve kabulün birarada yaşanabileceğini idrak edeli yıllar olmuş ve ülkesine “esenlik” duygusuyla bakan değerli insanlarımızdan...
Bu özelliklerde bizde çok sayıda düşünce adamı var. STK’lardan da destek alınarak sistem harekete geçirilebilir… “Nerede bunlar canım?” diye kendi kendine tasalanıp ‘tosuranlar’ onları görmüyorlarsa, görmek istemediklerindendir… Bir de tabii ‘uygulamayla’, ‘fikrî yeniden üretimi’ birbirine karıştıran “Hükümet her şeyi zaten bilir, her şeye hükmeder, bu arayışlar vakit kaybıdır” diye çemkirecek kraldan çok kralcı ‘cahiliye tayfası’ dökülecektir ortalığa… Onlara da kulak asmamak, tarihte ‘milli mutabakat’ nasıl sağlanmışsa öyle sağlanacağına inanmak gerek…
Sayın Başbakan’ın start vereceği bir çalışma başlatılabilir mesela. Sonrası gelir zaten. Dolmabahçe toplantıları gibi peşinin bırakılmaması lazım. Bizim 3 İ kuralı devrede tutulmalı: İstişare, İkna ve İttifak… “İktidarın her yaptığına karşı çıkmamız gerekir” kompleksinden sıyrılmış bir muhalefet, bu çalışmaya yapıcı destek verirse puan kazanır aslında…
Çıkan sonuçlar Meclis’e, siyasi partilere ve hükümete arz edilebilir… Oradan halkımıza bir ittifak metni olarak sunulabilir… Özel şirketler hatta bazı devlet kurumları bunu aslanlar gibi yapabiliyorlar… Devleti yönetenler niye yapmasın?.. Yeter ki 3 İ’nin büyülü bir çözüm yolu olduğuna inanalım…
Gülper Refiğ hep böyle yapar…
Sevgili Prof. Gülper Refiğ, bir e-posta göndermese, haberim olmayacak… Klasik müzik dünyasının önünde eğildiği bizim ise ‘sevmeyi öğrenmekte’ bir hayli yaya kaldığımız Ahmet Adnan Saygun ile ilgili dünyada bir şeyler oldu mu, o mutlaka bilgi sahibi olur… “Sizi hâlâ uyuyun!’ der gibi de bizi bilgilendirir…
Bu kez söz konusu olan, 9 Temmuz işe 28 Ağustos arasında Lübeck, Kiel, Hamburg gibi Kuzey Almanya kentlerinde düzenlenen Schleswig-Holstein (Eyaleti) Musik Festivali… Sadece Festival Orkestrası’nı yöneten Christoph Eschenbach’ın Saygun’un Opus 14 Süitini çaldırıyor olmasından bihaber olmam değildi mahçubiyet duymama neden olan... Üstüne üstlük, bu yıl ‘Merhaba Türkiye’ başlığı altında düzenlenen dünyanın bu önemli müzik festivalinde neler olup bittiğinden en ufak bir bilgim de yoktu. Herhalde necip basınımız yazmış, göklere çıkarmıştır da; biz atlamış olmalıyız (!)…
Bakın, Saygun ve onun yanı sıra bazı besteleri çalınmış olan Ulvi Cemal Erkin, Nevit Kodallı’nın yanı sıra başka hangi isimler gözüme çarptı: Borusan Dörtlüsü, Mehmet C. Yeşilcay, Burhan Öçal (Dün gece çaldı), Ferhan ve Ferzan Önder Kardeşler, Gülsin Onay, Fazıl Say, Hüseyin Sermet, Bilkent Senfoni (Saygun yorumlamışlar), Volkan Yılmaz, Hande Özyürek, Selim Sesler…
Pek çok uluslar arası virtüözün de katıldığı Festivalin hacmi ve anlamı için bkz. www.shmf.de
Gülper hanım beni hem mahçup etti hem de sevindirdi.
Henüz Meclis’te yemin etmemiş olan BDP’nin Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş atlamış önerinin üzerine: “Hemen yarın bir 'âkil adamlar çalışma grubu' oluşturalım. İmralı dahil her yere gitsin”…
Olmayacak duaya âmin konusunda muhalefetin üstüne yok…
Milli mutabakat sağlamak için âkil adamları bir araya getirmek iyi fikir… Ancak bu işi Meclis çatısı altında sınırlar ve hükümetin işine soyunursanız, öneriniz mutabakat yerine reaksiyon üretir…
O halde ne yapmak gerekir? Milli mutabakatı sağlayacak ve bunun için bir ön platform oluşturacak bir âkil adamlar çalışmasına fırsat vermek…
Dünyayı ve ülkeyi sadece tek yönden değil her yönden ‘okuyabilen âkil adamlar’a ihtiyaç var… İç dünyası zengin âdil ve âkil insanlara...
Tüm ‘derin’ konuların, çeşitli dünya görüşleri açısından ele alınmasına olanak verecek “irfan sahibi, âdil ve âkil adamlarımız”ın tam da bu dönemlerde milli mutabakatı tetiklemek adına devreye alınmalarında sayısız yarar var.
İrfan dairesi içinde yerini belirlediği tartışmasız kabul edilen “dürüst ve akil adamlarımız”ın “ne yapmalı?” sorusuyla birlikte “nasıl yapmalı?”yı aralarında tartışmaları gerekir. Nefislerini terbiye edebilmeyi başarmış, telafi edilemeyecek hataların bedellerini öngörebilen, bilgisi derin düşünce ve sanat adamlarımızdan... Red ve kabulün birarada yaşanabileceğini idrak edeli yıllar olmuş ve ülkesine “esenlik” duygusuyla bakan değerli insanlarımızdan...
Bu özelliklerde bizde çok sayıda düşünce adamı var. STK’lardan da destek alınarak sistem harekete geçirilebilir… “Nerede bunlar canım?” diye kendi kendine tasalanıp ‘tosuranlar’ onları görmüyorlarsa, görmek istemediklerindendir… Bir de tabii ‘uygulamayla’, ‘fikrî yeniden üretimi’ birbirine karıştıran “Hükümet her şeyi zaten bilir, her şeye hükmeder, bu arayışlar vakit kaybıdır” diye çemkirecek kraldan çok kralcı ‘cahiliye tayfası’ dökülecektir ortalığa… Onlara da kulak asmamak, tarihte ‘milli mutabakat’ nasıl sağlanmışsa öyle sağlanacağına inanmak gerek…
Sayın Başbakan’ın start vereceği bir çalışma başlatılabilir mesela. Sonrası gelir zaten. Dolmabahçe toplantıları gibi peşinin bırakılmaması lazım. Bizim 3 İ kuralı devrede tutulmalı: İstişare, İkna ve İttifak… “İktidarın her yaptığına karşı çıkmamız gerekir” kompleksinden sıyrılmış bir muhalefet, bu çalışmaya yapıcı destek verirse puan kazanır aslında…
Çıkan sonuçlar Meclis’e, siyasi partilere ve hükümete arz edilebilir… Oradan halkımıza bir ittifak metni olarak sunulabilir… Özel şirketler hatta bazı devlet kurumları bunu aslanlar gibi yapabiliyorlar… Devleti yönetenler niye yapmasın?.. Yeter ki 3 İ’nin büyülü bir çözüm yolu olduğuna inanalım…
Gülper Refiğ hep böyle yapar…
Sevgili Prof. Gülper Refiğ, bir e-posta göndermese, haberim olmayacak… Klasik müzik dünyasının önünde eğildiği bizim ise ‘sevmeyi öğrenmekte’ bir hayli yaya kaldığımız Ahmet Adnan Saygun ile ilgili dünyada bir şeyler oldu mu, o mutlaka bilgi sahibi olur… “Sizi hâlâ uyuyun!’ der gibi de bizi bilgilendirir…
Bu kez söz konusu olan, 9 Temmuz işe 28 Ağustos arasında Lübeck, Kiel, Hamburg gibi Kuzey Almanya kentlerinde düzenlenen Schleswig-Holstein (Eyaleti) Musik Festivali… Sadece Festival Orkestrası’nı yöneten Christoph Eschenbach’ın Saygun’un Opus 14 Süitini çaldırıyor olmasından bihaber olmam değildi mahçubiyet duymama neden olan... Üstüne üstlük, bu yıl ‘Merhaba Türkiye’ başlığı altında düzenlenen dünyanın bu önemli müzik festivalinde neler olup bittiğinden en ufak bir bilgim de yoktu. Herhalde necip basınımız yazmış, göklere çıkarmıştır da; biz atlamış olmalıyız (!)…
Bakın, Saygun ve onun yanı sıra bazı besteleri çalınmış olan Ulvi Cemal Erkin, Nevit Kodallı’nın yanı sıra başka hangi isimler gözüme çarptı: Borusan Dörtlüsü, Mehmet C. Yeşilcay, Burhan Öçal (Dün gece çaldı), Ferhan ve Ferzan Önder Kardeşler, Gülsin Onay, Fazıl Say, Hüseyin Sermet, Bilkent Senfoni (Saygun yorumlamışlar), Volkan Yılmaz, Hande Özyürek, Selim Sesler…
Pek çok uluslar arası virtüözün de katıldığı Festivalin hacmi ve anlamı için bkz. www.shmf.de
Gülper hanım beni hem mahçup etti hem de sevindirdi.