Medela müşteriyi ‘sürece’ bağlamış…
08 TEMMUZ 2011
Firmanın Ankara’daki merkezinde telefonumu bağladıkları Nurten Hanım öyle dedi bana: “Firmamızın prosedürleri böyle!”…
‘Satış sonrası hizmet’ meselesine –özellikle de oylarını aldıkları seçmenlerle ‘sonrası’ ilişkilere- önem veren herkesin ibretle dinlemesi gereken olay şu…
Medela, yeni doğum yapmış anneler için çok başarılı sağlık ürünleri, üstün kaliteli göğüs pompaları ve emzirme aksesuarları sunan, 1961’den beri üretim yapan köklü bir firma…
Ebebek, olağanüstü başarılı bebek ve anne için çeşitli ürünler satan bir kuruluş… Ebebek, Madela ürünleri de satıyor… Eşime bir arkadaşı çok başarılı olduğuna inandığı bir Madela ürününü buradan alıp hediye olarak getiriyor…
Ürün arızalı çıkıyor. Eşim iade ediyor. Günler geçiyor ses yok… Bunun üzerine Ebebek’i arıyor… Onlar diyorlar ki “Merkeze yolladık bekliyoruz, gelmiyor!”… Eşim bu kez Madela’nın İstanbul’daki şubesini arıyor… Onlar, “Satın aldığınız yer sorun!” diyorlar, “Vakko’nun eşarbını serbest pazardan alsanız, bozuk çıksa bunda Vakko’nun sorumluluğu olur mu?”…
Hayda…
Ben bunun üzerine Ankara Merkezi arıyorum… Nurten Hanım’ın bağlıyorlar… Nurten Hanım’ın bana bir fırça atmadığı kalıyor… Yukarıdaki cümleyi ettiği anda da telefonu kapatıyorum zaten…
Pazarlama iletişimini ‘ön sevişmeye’ benzetirim, ben. Birleşme atkının kendisini satışa… Satış sonrası hizmeti de, sevişme sonrası şefkat dakikalarına… Eğitimlerde sorarım: “Pazarlama iletişimi ile satış sonrası hizmet süreci bulunmazsa geriye ne kalır?” Sorunun yanıtı her zaman doğru olarak gelir: “Tecavüz!”…
Ben de işte dün tecavüze uğramış gibi hissettim kendimi…
Aynı şey siyasi iletişim için geçerlidir… Seçim sonrası şefkat dönemi çok önemlidir… Bakanlar Kurulu’nun terkibi bu şefkatin bir parçasıdır… Son Bakanlar Kurulu bir istikrar ve sürdürülebilirlik ifadesi… Bir puan oradan…
İkinci puan futbol krizinden… ‘Hâkimi mutlak’ olarak lanse edilmek istenen Başbakan Erdoğan’ın Fenerbahçeli ve Kongre üyesi olmasına rağmen, adaletin tecellisinde FB ve Başkanı’nın kayırılmaması…
Üçüncü puan Deniz Feneri soruşturmasına ‘start’ verilmesinden…
Başbakan ‘şefkat’ puanlarını almayı sürdürüyor… Muhalefet ne alemde sizce? Onlar öğrenme sürecinde… İkinci, üçüncü adımları düşünülmemiş adımlarda…
Şimdilerde beklenti Başbakan’dan bir dördüncü adımı atmas yolunda… Muhalefete de şefkat yapması bekleniyor… Çok mu?
Çevreyi unutmayalım…
Çevre, Orman ve Şehircilik’ten sorumlu çiçeği burnunda Bakan, eski TOKİ Başkanı (Türk Telekom Arena’nın açılışı sırasındaki konuşması akıllardadır) Sayın Erdoğan Bayraktar, ayağının tozuyla ilk beyanatını vermiş: “Bu dönemde fakir fukaraya daha fazla ev vermek için çalışacağız. Bunlar 20-25 yıl vadeli olacak. Yeni evlenenlere 25 yıl vadeyle ev vereceğiz". Geniş bir kitleyi ilgilendiriyor… Güzel (şefkatli)… Ben aynı güzelliği çevre konularında da bekliyor olacağım… Hatırlatayım, dedim…
‘Satış sonrası hizmet’ meselesine –özellikle de oylarını aldıkları seçmenlerle ‘sonrası’ ilişkilere- önem veren herkesin ibretle dinlemesi gereken olay şu…
Medela, yeni doğum yapmış anneler için çok başarılı sağlık ürünleri, üstün kaliteli göğüs pompaları ve emzirme aksesuarları sunan, 1961’den beri üretim yapan köklü bir firma…
Ebebek, olağanüstü başarılı bebek ve anne için çeşitli ürünler satan bir kuruluş… Ebebek, Madela ürünleri de satıyor… Eşime bir arkadaşı çok başarılı olduğuna inandığı bir Madela ürününü buradan alıp hediye olarak getiriyor…
Ürün arızalı çıkıyor. Eşim iade ediyor. Günler geçiyor ses yok… Bunun üzerine Ebebek’i arıyor… Onlar diyorlar ki “Merkeze yolladık bekliyoruz, gelmiyor!”… Eşim bu kez Madela’nın İstanbul’daki şubesini arıyor… Onlar, “Satın aldığınız yer sorun!” diyorlar, “Vakko’nun eşarbını serbest pazardan alsanız, bozuk çıksa bunda Vakko’nun sorumluluğu olur mu?”…
Hayda…
Ben bunun üzerine Ankara Merkezi arıyorum… Nurten Hanım’ın bağlıyorlar… Nurten Hanım’ın bana bir fırça atmadığı kalıyor… Yukarıdaki cümleyi ettiği anda da telefonu kapatıyorum zaten…
Pazarlama iletişimini ‘ön sevişmeye’ benzetirim, ben. Birleşme atkının kendisini satışa… Satış sonrası hizmeti de, sevişme sonrası şefkat dakikalarına… Eğitimlerde sorarım: “Pazarlama iletişimi ile satış sonrası hizmet süreci bulunmazsa geriye ne kalır?” Sorunun yanıtı her zaman doğru olarak gelir: “Tecavüz!”…
Ben de işte dün tecavüze uğramış gibi hissettim kendimi…
Aynı şey siyasi iletişim için geçerlidir… Seçim sonrası şefkat dönemi çok önemlidir… Bakanlar Kurulu’nun terkibi bu şefkatin bir parçasıdır… Son Bakanlar Kurulu bir istikrar ve sürdürülebilirlik ifadesi… Bir puan oradan…
İkinci puan futbol krizinden… ‘Hâkimi mutlak’ olarak lanse edilmek istenen Başbakan Erdoğan’ın Fenerbahçeli ve Kongre üyesi olmasına rağmen, adaletin tecellisinde FB ve Başkanı’nın kayırılmaması…
Üçüncü puan Deniz Feneri soruşturmasına ‘start’ verilmesinden…
Başbakan ‘şefkat’ puanlarını almayı sürdürüyor… Muhalefet ne alemde sizce? Onlar öğrenme sürecinde… İkinci, üçüncü adımları düşünülmemiş adımlarda…
Şimdilerde beklenti Başbakan’dan bir dördüncü adımı atmas yolunda… Muhalefete de şefkat yapması bekleniyor… Çok mu?
Çevreyi unutmayalım…
Çevre, Orman ve Şehircilik’ten sorumlu çiçeği burnunda Bakan, eski TOKİ Başkanı (Türk Telekom Arena’nın açılışı sırasındaki konuşması akıllardadır) Sayın Erdoğan Bayraktar, ayağının tozuyla ilk beyanatını vermiş: “Bu dönemde fakir fukaraya daha fazla ev vermek için çalışacağız. Bunlar 20-25 yıl vadeli olacak. Yeni evlenenlere 25 yıl vadeyle ev vereceğiz". Geniş bir kitleyi ilgilendiriyor… Güzel (şefkatli)… Ben aynı güzelliği çevre konularında da bekliyor olacağım… Hatırlatayım, dedim…