Mefhum-u muhalif*
13 mayıs 2023 yeni şafak
Eğer, Türkiye’nin ABD’nin ve AB’nin uydusu hâline gelmesini istiyorsanız…
Eğer, kendi hakkınız olan Doğu Akdeniz’i ve Ege’yi emperyal güçlere ve onun uşağı Yunanistan’a terk etmeyi doğru buluyorsanız…
Eğer, uluslararası hukuk tarafından tanınan, şehit kanlarıyla çizilmiş sınırlarımızın PKK istedi diye Güneydoğu’da, Yunanistan istedi diye Ege’de yol geçen hanına dönmesini içinize sindiriyorsanız…
Eğer, sınırımızın hemen dibinde kurulmaya çalışan terör devleti ve Türkiye’nin güneydoğusundan “Bakur [Kuzey] Kürdistan” diye bahsedilmesi içinize siniyorsa…
Eğer, PKK ve HDP’nin yerel özerklik, eyalet sistemi gibi politikalarının desteklendiği ‘Ortak Mutabakat Metni’nin arkasında duruyor, Apo’nun heykelinin dikilmesini onaylıyorsanız…
Eğer, Kanun Hükmünde Kararnameler ile görevlerinden uzaklaştırılan FETÖ’cü ve PKK’lı terör sevicilerinin derhal işlerine iade edilmelerini tasvip ediyorsanız…
Eğer, can Azerbaycan’ın terk edilip, Ermenistan’ın desteklenmesini doğru buluyorsanız…
Eğer, Anayasa’nın ilk dört maddesini falan takmıyor, “Türk milleti, Türk bayrağı, İstiklal Marşı, Cumhuriyet, başkent Ankara, Atatürk milliyetçiliği, insan hakları, adalet, toplum huzuru, sosyal devlet anlayışı neden kırmızı çizgimiz olsun, bir çırpıda silip atılır” diye düşünüyorsanız…
Eğer, Batı’nın dahi “Modern savaş yönetimini değiştirdi” diyerek göklere çıkardığı ve dünyanın satın almak için sıraya girdiği başta SİHA ve İHA’lar olmak üzere millî savunmamızı güçlendiren yerli-millî gurur projelerimizin sonlandırılmasını, hatta yerlerine CIA iltisaklı ABD’li şirketlerle çalışılmasını destekliyorsanız…
Eğer, Türkiye’nin IMF’e teslim olmasını doğru buluyorsanız…
Eğer, metroların inşaatına beton dökülmesini, dev projelerin devletleştirilip çalışamaz ve zarar eder hâle getirilmesinin uygun olduğunu düşünüyorsanız…
Eğer, Batı’nın “Barış!” dediğiyle barışmakta, “Küs!” dediğiyle küsmekte bir beis görmüyor, Avrupa’dan “Aferin” almak için kendinizi yırtıyorsanız…
Eğer, binlerce yıllık kültürü, onlarca büyük medeniyetin getirdiği geleneğe, değerler sistemini, toplumumuzun ve çeşitliliğimizin sağladığı birikimi görmüyor, “Medeniyetin merkezi Batı’dır, biz onun ışığına uçan pervaneler gibi hep eksik kalıyoruz” kompleksiyle yaşayıp gidiyorsanız…
…
O zaman hiç düşünmeden gidip oyunuzu Sayın Kılıçdaroğlu’na ve HDP-PKK destekli Millet İttifakı’na verebilirsiniz…
* Bkz. Kubbealtı Lugatı: Konuşma ve beyanlarda sözü geçmediği halde belirlenenin muhâlifi, karşıtı olan ve söylenenin aksine delâlet eden şey: Meselâ vâkıf vakfiyesinde, “Vakfımın gallesi erkek evlâtlarıma verilsin” dese bunun mefhûm-ı muhâlifi kız evlâtlarıma verilmesin demektir (Ali H. Berki).
Günün sözü
“Kötü bir işin en gizli şahidi, vicdanımızdır.”
Hz. Ömer
Gözümüze takılanlar…
Eğer, kendi hakkınız olan Doğu Akdeniz’i ve Ege’yi emperyal güçlere ve onun uşağı Yunanistan’a terk etmeyi doğru buluyorsanız…
Eğer, uluslararası hukuk tarafından tanınan, şehit kanlarıyla çizilmiş sınırlarımızın PKK istedi diye Güneydoğu’da, Yunanistan istedi diye Ege’de yol geçen hanına dönmesini içinize sindiriyorsanız…
Eğer, sınırımızın hemen dibinde kurulmaya çalışan terör devleti ve Türkiye’nin güneydoğusundan “Bakur [Kuzey] Kürdistan” diye bahsedilmesi içinize siniyorsa…
Eğer, PKK ve HDP’nin yerel özerklik, eyalet sistemi gibi politikalarının desteklendiği ‘Ortak Mutabakat Metni’nin arkasında duruyor, Apo’nun heykelinin dikilmesini onaylıyorsanız…
Eğer, Kanun Hükmünde Kararnameler ile görevlerinden uzaklaştırılan FETÖ’cü ve PKK’lı terör sevicilerinin derhal işlerine iade edilmelerini tasvip ediyorsanız…
Eğer, can Azerbaycan’ın terk edilip, Ermenistan’ın desteklenmesini doğru buluyorsanız…
Eğer, Anayasa’nın ilk dört maddesini falan takmıyor, “Türk milleti, Türk bayrağı, İstiklal Marşı, Cumhuriyet, başkent Ankara, Atatürk milliyetçiliği, insan hakları, adalet, toplum huzuru, sosyal devlet anlayışı neden kırmızı çizgimiz olsun, bir çırpıda silip atılır” diye düşünüyorsanız…
Eğer, Batı’nın dahi “Modern savaş yönetimini değiştirdi” diyerek göklere çıkardığı ve dünyanın satın almak için sıraya girdiği başta SİHA ve İHA’lar olmak üzere millî savunmamızı güçlendiren yerli-millî gurur projelerimizin sonlandırılmasını, hatta yerlerine CIA iltisaklı ABD’li şirketlerle çalışılmasını destekliyorsanız…
Eğer, Türkiye’nin IMF’e teslim olmasını doğru buluyorsanız…
Eğer, metroların inşaatına beton dökülmesini, dev projelerin devletleştirilip çalışamaz ve zarar eder hâle getirilmesinin uygun olduğunu düşünüyorsanız…
Eğer, Batı’nın “Barış!” dediğiyle barışmakta, “Küs!” dediğiyle küsmekte bir beis görmüyor, Avrupa’dan “Aferin” almak için kendinizi yırtıyorsanız…
Eğer, binlerce yıllık kültürü, onlarca büyük medeniyetin getirdiği geleneğe, değerler sistemini, toplumumuzun ve çeşitliliğimizin sağladığı birikimi görmüyor, “Medeniyetin merkezi Batı’dır, biz onun ışığına uçan pervaneler gibi hep eksik kalıyoruz” kompleksiyle yaşayıp gidiyorsanız…
…
O zaman hiç düşünmeden gidip oyunuzu Sayın Kılıçdaroğlu’na ve HDP-PKK destekli Millet İttifakı’na verebilirsiniz…
* Bkz. Kubbealtı Lugatı: Konuşma ve beyanlarda sözü geçmediği halde belirlenenin muhâlifi, karşıtı olan ve söylenenin aksine delâlet eden şey: Meselâ vâkıf vakfiyesinde, “Vakfımın gallesi erkek evlâtlarıma verilsin” dese bunun mefhûm-ı muhâlifi kız evlâtlarıma verilmesin demektir (Ali H. Berki).
Günün sözü
“Kötü bir işin en gizli şahidi, vicdanımızdır.”
Hz. Ömer
Gözümüze takılanlar…
- Herhâlde ‘ödül sezonu’ açılmış olacak ki eposta kutumuz “En iyi iş veren” ödülü aldığını söyleyen markaların bültenleriyle doldu taştı. Hepsini kutlarız tabii ama bol keseden dağıtılan ödülleri almanın itibara pek bir katkısı olmadığını da bilmelerini isteriz. Ödüller, veren kuruluşun itibarıyla doğru orantıda bir etkiye sahiptir. Yoksa, başvuru için yatırdığınız paradan olduğunuzla kalır, ‘ödüllü markalar yığını’ arasındakilerden sadece biri olursunuz…
- Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, makam aracı olarak kullanacağı Türkiye’nin yerli ve millî otomobili Togg’u teslim almış. İlk sürüşünü Köken’in yaptığı Togg’a vatandaşların ilgisi yoğunmuş, pek çok kişi fotoğraf ve video çekmiş. İletişim uygulaması açısından bakıldığında bu aksiyonun iki yönü söz konusu. İlki, ‘liderlik iletişimi’ kapsamında Başkan Köken’in görünürlüğe getirdiği katma değer… İkincisi de Togg’un uyandırdığı heyecan taptazeyken ‘gündem yönetimi’… (Burak Öztürk, Eyüpsultan Belediyesi Basın Danışmanı)
- İletişimde en etkili sonuçlar, duygulara hitap edilmesiyle alınıyor. Çünkü insanlar ‘satın alma’ kararını daha çok duygularıyla veriyorlar. Öyle ya eşitler arasında bir seçim yapacağımız durumlarda tercihimiz ‘sevdiğimizden’ yana olmuyor mu?.. Bu bağlamda Vakıfbank’ın 69. yılı için yayınlamaya başladığı ‘itibar’ filmi (reklamı) duygulara hitap etmeyi başarmış görünüyor. Hem köklü geçmişi hem de dinamik yapıyı aynı anda vurgulamak kolay iş değildir. Reklam filmi özellikle de Nilüfer’in seslendirdiği “Dünya Dönüyor” şarkısını kullanarak bu sonuca ulaşabilmiş. (Aynur Çetin, Ogivly)
- Hükûmetler arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) “Sentez Raporu”, iklim kriziyle ilgili en güncel bilgileri içeriyormuş. Rapora göre; atmosferik CO2 konsantrasyonları 2019 itibarıyla son 2 milyon yılın en yüksek seviyesine ulaşmış. İklim değişikliğine neden olan diğer iki sera gazı sayılan metan ve azot oksit de atmosferdeki 800 bin yıllık rekorlarını kırmış. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “insanlık için hayatta kalma rehberi” olarak nitelendirdiği raporu Yuvam Dünya Derneği Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Levent Kurnaz da yorumlamış. Kurnaz: “Rapor, iklim değişikliğinin küresel ölçekte ve insan faaliyetleriyle ilişkili olduğunu doğruluyor ve bu değişikliğin etkilerinin arttığını ortaya koyuyor. Bu konuda yapılması gereken değişiklikler, özellikle enerji üretimi ve tüketimi, ulaşım, gıda üretimi ve tüketimi, sanayi ve inşaat gibi sektörlerde yapısal dönüşümleri içeriyor.” (Damla Açıkalın, Effect BCW)