Migros’un 23 Nisanı’nı kutlarım!
18 NİSAN 2007
İlki 1995 yılında düzenlenmiş. Bizde iş ve iletişim yönetiminde sürekliliği sağlamak zor iştir. Oysa Kültür Bakanlığı Devlet Tiyatroları ve Migros, 23 Nisan Tiyatro Şenliği’nin bu yıl 18-30 Nisan tarihleri arasında 13’üncüsünü düzenliyorlar. Koç Holding de uluslararası şenlikte uzun süredir TRT’yi destekler.
Aradan onca iktidar, bakan, genel müdür geçmiş... Zor iş... Bırakın uygulamadaki başarıyı, sadece bu istikrar için bile tarafları kutlamak gerek.
Etkinlik 12 ili kapsıyormuş. Alışveriş mecburiyeti yokmuş. Migros mağazalarını ziyaret eden herkes davetiyeleri ücretsiz olarak edinebiliyormuş. Bu yıl etkinlik çerçevesinde 12 ilde 15 farklı oyun ve 52 temsile 18 binden fazla çocuğun katılımı bekleniyormuş. Geçmiş 12 yılda ise 230.000’den fazla çocuk şenliğe katılmış.
İlle de “dikensiz gül bahçesi olmaz” bir şeyler öner diye ısrar ederseniz, söyleyebileceğim iki şey olabilir: 1. Migros’un, belki özel tiyatrolarla da işbirliği yaparak il ve katılımcı sayısını artırmanın yollarını araması yerinde olur. Çünkü Migros bütün Türkiye’yi kapsamak durumundadır. 2. Migros, çocuklar için mutlaka yıl boyu bir şeyler yapıyordur. Onların bu etkinlikle bütünleştirilmesi iyi olur...
PR’da kaliteyi artırmanın yolu...
Migros’un desteği ile 13’üncüsü düzenlenen 23 Nisan Tiyatro Şenliği’nden Nurten Yalçın Erüs’ten aldığım bir e-posta ile haberdar oldum. Heyecan duydum. Hem Migros adına hem de Nurten Hanım adına...
Nurten Hanım’ı gazetecilik günlerinden tanırım. Bizim grupta çalışmışlığı vardır. Platin Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğü, Akşam’da köşe yazarlığı bir iletişimci için önemli kilometre taşlarıdır...
Şimdilerde Lobby Halkla İlişkler’e Medya İlişkileri Koordinatörü olarak ‘yatay geçiş’ yapmış. Bence çok da iyi yapmış. PR sektörünün medyayı bilen; neyin gerçekten haber, neyin zorlama haber olacağından anlayan iyi yetişmiş arkadaşlara ihtiyacı var.
Lobby’yi yakından izliyorum. Ünal Uzun işleri, iyi eğitim almış çocukları Özge ve Ömer’e kaydırınca firma sıçrama yaptı. Tecrübesi de, kadrosu da, müşterileri de iyi. Etkinlik şirketi algısından sıyrılıp danışmanlık platformuna geçerek, uluslararası standartlara sıçramasının ve Türkiye’nin A ligini oluşturan, İDA’da (İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği) diğer 15 iletişim danışmanlığı şirketinin yanında yer almasının zamanı çoktan gelmiş...
Çelebi bu sonucu mu istedi?
İş dünyası ilişki ve iletişim yönetimine sonuç odaklı bakar. Yani şunu sorar: “O bunu dedi, bu şunu dedi; o bunu yaptı, bu şunu yaptı. Sonunda ne oldu? Kim bu işten kârlı çıktı?”
İş bağlamında ilişki ve iletişim yönetimi aslında bu kadar basittir. Soruları sondan başa doğru yanıtlayarak geleceksin. Tabii ki çok geç olmadan. Şimdi biz iş işten geçtikten sonra yapalım o analizi.
Antalya Havalimanı İşletmesi ihalesine üç firma giriyor. Bunlardan biri ihaleyi alıyor. Kaybeden iki taraftan TAV hiç sesini çıkarmıyor. Ama Çelebi hop oturup hop kalkıyor. Canan Çelebioğlu’nun açıklaması şöyle: “Belgelerinizde hata var dediler ama belgelerimizde hiçbir eksiklik yok. Bize ihalede büyük haksızlık yapıldı, itibarımızla oynandı!”
Dün de gazetelerde Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin açıklaması vardı: “Belgelerin uygunluğunu kanıtlama yeri ihale salonudur. Çelebi, Cumhuriyet tarihinin en büyük kiralama ihalesine gölge düşürmeye çalışmaktadır!”..
Açıklamada, herkesin gözü önünde yapılan ihalede Çelebi’nin ihale şartnamesi kriterlerini üç belgede (‘Dış Zarf Belgesi’ ne demekse, onlarda) sağlayamayınca, yeterlilik belgesi alamadığı ifade ediliyordu...
Şimdi ne oldu? Bu iki açıklamayı okuyan ne düşünüyor, sizce? Çelebi o açıklamayla bu sonucu mu elde etmeyi hedefledi? İnanmak zor...
İletişimi iş bağlamında yönetmek için önce bizim yukarıdaki analizi yapmak gerekir. Ancak sonra, doğru ifade biçimleri bulunur....
Aradan onca iktidar, bakan, genel müdür geçmiş... Zor iş... Bırakın uygulamadaki başarıyı, sadece bu istikrar için bile tarafları kutlamak gerek.
Etkinlik 12 ili kapsıyormuş. Alışveriş mecburiyeti yokmuş. Migros mağazalarını ziyaret eden herkes davetiyeleri ücretsiz olarak edinebiliyormuş. Bu yıl etkinlik çerçevesinde 12 ilde 15 farklı oyun ve 52 temsile 18 binden fazla çocuğun katılımı bekleniyormuş. Geçmiş 12 yılda ise 230.000’den fazla çocuk şenliğe katılmış.
İlle de “dikensiz gül bahçesi olmaz” bir şeyler öner diye ısrar ederseniz, söyleyebileceğim iki şey olabilir: 1. Migros’un, belki özel tiyatrolarla da işbirliği yaparak il ve katılımcı sayısını artırmanın yollarını araması yerinde olur. Çünkü Migros bütün Türkiye’yi kapsamak durumundadır. 2. Migros, çocuklar için mutlaka yıl boyu bir şeyler yapıyordur. Onların bu etkinlikle bütünleştirilmesi iyi olur...
PR’da kaliteyi artırmanın yolu...
Migros’un desteği ile 13’üncüsü düzenlenen 23 Nisan Tiyatro Şenliği’nden Nurten Yalçın Erüs’ten aldığım bir e-posta ile haberdar oldum. Heyecan duydum. Hem Migros adına hem de Nurten Hanım adına...
Nurten Hanım’ı gazetecilik günlerinden tanırım. Bizim grupta çalışmışlığı vardır. Platin Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğü, Akşam’da köşe yazarlığı bir iletişimci için önemli kilometre taşlarıdır...
Şimdilerde Lobby Halkla İlişkler’e Medya İlişkileri Koordinatörü olarak ‘yatay geçiş’ yapmış. Bence çok da iyi yapmış. PR sektörünün medyayı bilen; neyin gerçekten haber, neyin zorlama haber olacağından anlayan iyi yetişmiş arkadaşlara ihtiyacı var.
Lobby’yi yakından izliyorum. Ünal Uzun işleri, iyi eğitim almış çocukları Özge ve Ömer’e kaydırınca firma sıçrama yaptı. Tecrübesi de, kadrosu da, müşterileri de iyi. Etkinlik şirketi algısından sıyrılıp danışmanlık platformuna geçerek, uluslararası standartlara sıçramasının ve Türkiye’nin A ligini oluşturan, İDA’da (İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği) diğer 15 iletişim danışmanlığı şirketinin yanında yer almasının zamanı çoktan gelmiş...
Çelebi bu sonucu mu istedi?
İş dünyası ilişki ve iletişim yönetimine sonuç odaklı bakar. Yani şunu sorar: “O bunu dedi, bu şunu dedi; o bunu yaptı, bu şunu yaptı. Sonunda ne oldu? Kim bu işten kârlı çıktı?”
İş bağlamında ilişki ve iletişim yönetimi aslında bu kadar basittir. Soruları sondan başa doğru yanıtlayarak geleceksin. Tabii ki çok geç olmadan. Şimdi biz iş işten geçtikten sonra yapalım o analizi.
Antalya Havalimanı İşletmesi ihalesine üç firma giriyor. Bunlardan biri ihaleyi alıyor. Kaybeden iki taraftan TAV hiç sesini çıkarmıyor. Ama Çelebi hop oturup hop kalkıyor. Canan Çelebioğlu’nun açıklaması şöyle: “Belgelerinizde hata var dediler ama belgelerimizde hiçbir eksiklik yok. Bize ihalede büyük haksızlık yapıldı, itibarımızla oynandı!”
Dün de gazetelerde Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin açıklaması vardı: “Belgelerin uygunluğunu kanıtlama yeri ihale salonudur. Çelebi, Cumhuriyet tarihinin en büyük kiralama ihalesine gölge düşürmeye çalışmaktadır!”..
Açıklamada, herkesin gözü önünde yapılan ihalede Çelebi’nin ihale şartnamesi kriterlerini üç belgede (‘Dış Zarf Belgesi’ ne demekse, onlarda) sağlayamayınca, yeterlilik belgesi alamadığı ifade ediliyordu...
Şimdi ne oldu? Bu iki açıklamayı okuyan ne düşünüyor, sizce? Çelebi o açıklamayla bu sonucu mu elde etmeyi hedefledi? İnanmak zor...
İletişimi iş bağlamında yönetmek için önce bizim yukarıdaki analizi yapmak gerekir. Ancak sonra, doğru ifade biçimleri bulunur....