Millî irade şaşmaz
23 Ekim 2021 - Yeni Şafak
2023’te, üç alandaki farklı ‘duruş’ oylanacak.
Bir, eski ile yeni… İki, Batı’ya endeksli dünya görüşü ile millî bağımsızlık… Üç, yalan iletişimi yapanlar ile gerçek icraatlarla ülkeyi donatanlar…
BİR: Türkiye’nin başına çeşitli çoraplar örmüş, çelişki ve atalet dolu, geçmişte acı tecrübeleri defalarca yaşanmış Parlamenter Sistem ile uyum yasaları tamamlanmadığı için kısmi sorunları olan, ancak zaman içinde bize uygunluğu kanıtlanmış yapısıyla gelişimi tetikleyici özü sınanmış Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi arasında…
İKİ: 10 ülkenin büyükelçilerinin örgütlenerek bir müstemleke ülkesine ‘parmak sallar’ gibi Türkiye’nin içişlerine, hukukuna müdahale etmesini ‘anlayışla karşılayan’, geçmişinde binlerce insanlık suçunu, mezalimi taşıyan, 1880-1920 yılları arasında Kongo nüfusunun yarıya inmesine neden olan, 70’li yıllarda bile Ruanda’da uyguladıkları politikalarla ‘kafa tası’ ölçümü yapıp önce halkı ikiye ayıran, sonra da kaderlerine terk edip onları birbirine kırdırarak, 1994 yılında, 30 günde 1 milyon kişinin palalarla öldürülmesine zemin hazırlayan, Vietnam, Afganistan, Irak’ta ve üslerin bulunduğu bilumum ülkede ‘insan hakları’ tanımayan Hristiyan Batı’nın bu hâlini görmezden gelip ‘evrensel’ kavramı altında getirdiği değerleri kendisine düstur edinerek bunlara ‘hoş görünmek’ isteyenler ile millî bağımsızlık mücadelesi yolunda Millî Enerji ve Maden Politikası, millî savunma sanayi yatırımlarını gerçekleştirenler, Mavi Vatan’ı, ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunanlar, burnumuzun dibinde ‘terör devleti’ kurulmasına izin vermeyenler, “Dünya beşten büyüktür” diyenler arasında …
ÜÇ: Gündemini belirlemek için her türlü yalana tevessül edip televizyon programlarında tartışma odağına oturmayı marifet sananlar ile ülkenin altyapısı, donanımı, üstyapısı ve kültürü için büyük yatırımlara girişenler arasında…
Üç alanda, bu iki zihniyet arasında seçmen kararını verecek…
Merkez Bankası’nın son kararını da bu bağlamda değerlendirmek lazım. Yurt dışından yükselen seslere yurt içinden koro ile destek veren muhalefetin şöyle düşündüğünü düşünmek mi gerekiyor: Cumhurbaşkanı 200 baz puan düşürün diye talimat veriyor, amacı da dolar yükselsin, hayat pahalılığı ve enflasyon artsın, ülkenin ekonomisi batsın!
Bu mudur yani?!
Hükûmetin risk aldığı besbelli… Makro ekonomik göstergelerin neredeyse hepsi son derece olumlu…
2021 küresel büyüme tahminini yüzde 5,9 olarak açıklayan Uluslararası Para Fonu (IFM), 2021 Türkiye büyüme beklentisini yüzde 5,8’den yüzde 9’a çıkardı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verisine göre; takvim etkisinden arındırılmış sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplam ciro endeksi, Ağustos’ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 48,1 arttı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi ve TÜİK verilerine göre, son 13 ayın 11’inde aylık bazda ihracat rekoru kırıldı. Eylül’de de ilk defa 20 milyar dolar sınırı geçildi.
Yine TÜİK’in açıklamasına göre; sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2021 Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %9,4 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 12 milyon 552 bin 434 kişi iken, 2021 yılı Ağustos ayında 13 milyon 732 bin 736 kişi oldu.
Politika faizinin 200 baz puan düşürülmesi de makro ekonomik bir karardır. Diğer makro ekonomik göstergeler gibi bunun mikro ekonomiye yansıması, yani halkın günlük hayatına olumlu etki etmesi, ekonomistlere göre, 6-8 ayı bulacakmış… İşte risk de burada zaten. Eğer 8 ayda hedeflenen sonuç alınmazsa hükûmet bunun siyasi bedelini en ağır şekilde öder…
Millî irade nasıl takdirde şaşmıyorsa tekdirde de şaşmaz.
Bir, eski ile yeni… İki, Batı’ya endeksli dünya görüşü ile millî bağımsızlık… Üç, yalan iletişimi yapanlar ile gerçek icraatlarla ülkeyi donatanlar…
BİR: Türkiye’nin başına çeşitli çoraplar örmüş, çelişki ve atalet dolu, geçmişte acı tecrübeleri defalarca yaşanmış Parlamenter Sistem ile uyum yasaları tamamlanmadığı için kısmi sorunları olan, ancak zaman içinde bize uygunluğu kanıtlanmış yapısıyla gelişimi tetikleyici özü sınanmış Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi arasında…
İKİ: 10 ülkenin büyükelçilerinin örgütlenerek bir müstemleke ülkesine ‘parmak sallar’ gibi Türkiye’nin içişlerine, hukukuna müdahale etmesini ‘anlayışla karşılayan’, geçmişinde binlerce insanlık suçunu, mezalimi taşıyan, 1880-1920 yılları arasında Kongo nüfusunun yarıya inmesine neden olan, 70’li yıllarda bile Ruanda’da uyguladıkları politikalarla ‘kafa tası’ ölçümü yapıp önce halkı ikiye ayıran, sonra da kaderlerine terk edip onları birbirine kırdırarak, 1994 yılında, 30 günde 1 milyon kişinin palalarla öldürülmesine zemin hazırlayan, Vietnam, Afganistan, Irak’ta ve üslerin bulunduğu bilumum ülkede ‘insan hakları’ tanımayan Hristiyan Batı’nın bu hâlini görmezden gelip ‘evrensel’ kavramı altında getirdiği değerleri kendisine düstur edinerek bunlara ‘hoş görünmek’ isteyenler ile millî bağımsızlık mücadelesi yolunda Millî Enerji ve Maden Politikası, millî savunma sanayi yatırımlarını gerçekleştirenler, Mavi Vatan’ı, ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunanlar, burnumuzun dibinde ‘terör devleti’ kurulmasına izin vermeyenler, “Dünya beşten büyüktür” diyenler arasında …
ÜÇ: Gündemini belirlemek için her türlü yalana tevessül edip televizyon programlarında tartışma odağına oturmayı marifet sananlar ile ülkenin altyapısı, donanımı, üstyapısı ve kültürü için büyük yatırımlara girişenler arasında…
Üç alanda, bu iki zihniyet arasında seçmen kararını verecek…
Merkez Bankası’nın son kararını da bu bağlamda değerlendirmek lazım. Yurt dışından yükselen seslere yurt içinden koro ile destek veren muhalefetin şöyle düşündüğünü düşünmek mi gerekiyor: Cumhurbaşkanı 200 baz puan düşürün diye talimat veriyor, amacı da dolar yükselsin, hayat pahalılığı ve enflasyon artsın, ülkenin ekonomisi batsın!
Bu mudur yani?!
Hükûmetin risk aldığı besbelli… Makro ekonomik göstergelerin neredeyse hepsi son derece olumlu…
2021 küresel büyüme tahminini yüzde 5,9 olarak açıklayan Uluslararası Para Fonu (IFM), 2021 Türkiye büyüme beklentisini yüzde 5,8’den yüzde 9’a çıkardı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verisine göre; takvim etkisinden arındırılmış sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplam ciro endeksi, Ağustos’ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 48,1 arttı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi ve TÜİK verilerine göre, son 13 ayın 11’inde aylık bazda ihracat rekoru kırıldı. Eylül’de de ilk defa 20 milyar dolar sınırı geçildi.
Yine TÜİK’in açıklamasına göre; sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2021 Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %9,4 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 12 milyon 552 bin 434 kişi iken, 2021 yılı Ağustos ayında 13 milyon 732 bin 736 kişi oldu.
Politika faizinin 200 baz puan düşürülmesi de makro ekonomik bir karardır. Diğer makro ekonomik göstergeler gibi bunun mikro ekonomiye yansıması, yani halkın günlük hayatına olumlu etki etmesi, ekonomistlere göre, 6-8 ayı bulacakmış… İşte risk de burada zaten. Eğer 8 ayda hedeflenen sonuç alınmazsa hükûmet bunun siyasi bedelini en ağır şekilde öder…
Millî irade nasıl takdirde şaşmıyorsa tekdirde de şaşmaz.