Millî sosyal medya platformuna selam
05 Eylül 2020 - yeni Şafak
İletişim alanında dünyaya son 10-15 yıldır yön veren en önemli fenomenleri sayın deseler, herhâlde sosyal medya platformları listenin başlarında yer alır…
Birbirimizle kurduğumuz ilişki ve iletişimden haber alma yöntemlerimize kadar pek çok hususta farklı özellikleriyle öne çıkan bu platformların ağırlığını hayatımızda hissetmemek mümkün değil…
Şüphesiz ki teorik olarak incelenmeye, sürekli evrilen yapıları nedeniyle hukuki boyutta düzenlenmeye, devasa bir pazar oluşturdukları için yatırım yapılmaya devam edilmesi gereken bir alan…
Öte yandan yaygın kullanılan, tüm dünyayla etkileşime fırsat sağlayan bu mecralarla ilgili bazı çelişkiler de söz konusu…
Bütün araştırmalarda, sosyal medyaya ‘güven’in hayli düşük olmasına rağmen ‘haber alma sıklığı’ konusunda bu platformların, tercih edilen mecralar arasında neredeyse ilk sıralarda yer aldığı gösteriliyor.
Bir başka çelişki de manipülasyon konusunda ortaya çıkıyor. ‘Cambridge Analytica – Facebook – ABD’ seçimleri üçgeni hâlâ akıllardadır. Aynı kuruluşun İngiltere’deki Brexit oylamasında yürüttüğü algılama operasyonları da… Kamu diplomasisi uygulamalarında geniş kitleler üzerinde ne kadar etkili oldukları da bilinen bir gerçek…
Hâl böyleyken bazı ülkelerin “Yahu, bunun yapılmışı var; biz niye kendi ürünümüzü çıkarmaya uğraşalım” demeyip, konuya millî bağımsızlık meselesinin bir parçası olarak yaklaştıklarını; ellerini taşın altına koyduklarını biliyoruz.
Çinliler’in WeChat’i, Güney Koreliler’in Line’ı bunların en çok bilinenleri… Türkiye de bu konuda yüreğini ortaya koyanlardan…
Önce Turkcell’in WhatsApp’ı ikame eden uygulaması BİP… Şimdi de Appyap’ın tüm sosyal medya uygulamalarına kafa tutacak yeni aplikasyonu Yaay…
Yaay’a gönülden hoş geldin diyoruz… Neden gönülden? Çünkü…
Millî bağımsızlık meselesi sadece altyapıda, yani ekonomik bağımsızlık alanında tecelli etmez… Belki de altyapıda ve onun belirleyici özelliği nedeniyle her zaman dikkatle ele alınması gereken üstyapıda kendini gösterir.
İnanç ve iman, imkân ve kabiliyetleri her zaman belirlemiş ve yönlendirmiştir… Türkiye, millî bağımsızlık yolunda özellikle ekonomi ve çeşitli altyapı yatırımları konusunda çok ciddi adımlar atarken üstyapıyı ihmal edemezdi… Bu stratejinin bir parçası olarak hayata geçirilen Yaay, önemli bir boşluğu dolduracaktır… O nedenle gönülden destekliyoruz…
Appyap CEO’su Emre Meriç, “Yaay’ı yurt dışında da ilgi uyandıracak bir mecra olarak konumlandırdık… Çevre ülkelerde de Yaay’ın kabul göreceğine inanıyoruz. Tüm altyapı geliştirmelerimizi evrensel bir sosyal medya dili ve görsellik algısı üzerinden şekillendirdik” demiş…
Meriç’in bu açıklamasını sadece ticari hamleye ilişkin okumamak gerekir… Yerli bir sosyal medya platformu olan Yaay, ülkemizin son yıllarda uluslararası ilişkilerde ortaya koyduğu stratejiler çerçevesinde, -belki küresel güç boyutuna değil ama- moda deyimle “transregional power” (Türkçe’de ‘bölgesel üstü’ ya da ‘bölgeler arası’ olarak karşılanabilir) boyutuna gelmiş etkililiğine katma değer getirecektir.
Sadece altyapı, ekonomik ve millî bağımsızlık çizgisini korumakla “transregional” güç olunmaz. Aynı zamanda ‘soft power’ (yumuşak güç) kapsamına giren ‘veri güvenliği’nin millî düzeyde sağlanması da bu konuda kritik başarı faktörü hâline gelmiştir.
İşte bu nedenle Yaay, önemsenmesi ve sahip çıkılması gereken bir değerdir…
Birbirimizle kurduğumuz ilişki ve iletişimden haber alma yöntemlerimize kadar pek çok hususta farklı özellikleriyle öne çıkan bu platformların ağırlığını hayatımızda hissetmemek mümkün değil…
Şüphesiz ki teorik olarak incelenmeye, sürekli evrilen yapıları nedeniyle hukuki boyutta düzenlenmeye, devasa bir pazar oluşturdukları için yatırım yapılmaya devam edilmesi gereken bir alan…
Öte yandan yaygın kullanılan, tüm dünyayla etkileşime fırsat sağlayan bu mecralarla ilgili bazı çelişkiler de söz konusu…
Bütün araştırmalarda, sosyal medyaya ‘güven’in hayli düşük olmasına rağmen ‘haber alma sıklığı’ konusunda bu platformların, tercih edilen mecralar arasında neredeyse ilk sıralarda yer aldığı gösteriliyor.
Bir başka çelişki de manipülasyon konusunda ortaya çıkıyor. ‘Cambridge Analytica – Facebook – ABD’ seçimleri üçgeni hâlâ akıllardadır. Aynı kuruluşun İngiltere’deki Brexit oylamasında yürüttüğü algılama operasyonları da… Kamu diplomasisi uygulamalarında geniş kitleler üzerinde ne kadar etkili oldukları da bilinen bir gerçek…
Hâl böyleyken bazı ülkelerin “Yahu, bunun yapılmışı var; biz niye kendi ürünümüzü çıkarmaya uğraşalım” demeyip, konuya millî bağımsızlık meselesinin bir parçası olarak yaklaştıklarını; ellerini taşın altına koyduklarını biliyoruz.
Çinliler’in WeChat’i, Güney Koreliler’in Line’ı bunların en çok bilinenleri… Türkiye de bu konuda yüreğini ortaya koyanlardan…
Önce Turkcell’in WhatsApp’ı ikame eden uygulaması BİP… Şimdi de Appyap’ın tüm sosyal medya uygulamalarına kafa tutacak yeni aplikasyonu Yaay…
Yaay’a gönülden hoş geldin diyoruz… Neden gönülden? Çünkü…
Millî bağımsızlık meselesi sadece altyapıda, yani ekonomik bağımsızlık alanında tecelli etmez… Belki de altyapıda ve onun belirleyici özelliği nedeniyle her zaman dikkatle ele alınması gereken üstyapıda kendini gösterir.
İnanç ve iman, imkân ve kabiliyetleri her zaman belirlemiş ve yönlendirmiştir… Türkiye, millî bağımsızlık yolunda özellikle ekonomi ve çeşitli altyapı yatırımları konusunda çok ciddi adımlar atarken üstyapıyı ihmal edemezdi… Bu stratejinin bir parçası olarak hayata geçirilen Yaay, önemli bir boşluğu dolduracaktır… O nedenle gönülden destekliyoruz…
Appyap CEO’su Emre Meriç, “Yaay’ı yurt dışında da ilgi uyandıracak bir mecra olarak konumlandırdık… Çevre ülkelerde de Yaay’ın kabul göreceğine inanıyoruz. Tüm altyapı geliştirmelerimizi evrensel bir sosyal medya dili ve görsellik algısı üzerinden şekillendirdik” demiş…
Meriç’in bu açıklamasını sadece ticari hamleye ilişkin okumamak gerekir… Yerli bir sosyal medya platformu olan Yaay, ülkemizin son yıllarda uluslararası ilişkilerde ortaya koyduğu stratejiler çerçevesinde, -belki küresel güç boyutuna değil ama- moda deyimle “transregional power” (Türkçe’de ‘bölgesel üstü’ ya da ‘bölgeler arası’ olarak karşılanabilir) boyutuna gelmiş etkililiğine katma değer getirecektir.
Sadece altyapı, ekonomik ve millî bağımsızlık çizgisini korumakla “transregional” güç olunmaz. Aynı zamanda ‘soft power’ (yumuşak güç) kapsamına giren ‘veri güvenliği’nin millî düzeyde sağlanması da bu konuda kritik başarı faktörü hâline gelmiştir.
İşte bu nedenle Yaay, önemsenmesi ve sahip çıkılması gereken bir değerdir…