Mitingde başka üslup, reklamda başka…
14 MAYIS 2011
Bugün 14 Mayıs. 61 yıl önce 1950’de Demokrat Parti 487 sandalyeden 416’sını alarak iktidar olmuştu…
O seçimde CHP’nin son İstanbul mitinginde on binler Taksim meydanını doldurmuştu… Kalabalık, olayı İsmet Paşa’ya “İşte İstanbul Paşam!” diye sunan Vali ve Belediye Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay dahil pek çok kişiyi yanıltmıştı…
O zamandan beri mitinglerin siyasi propaganda adına ne işe yaradığı tartışma konusudur… Buna rağmen bu anlamsız ‘gövde gösterisinden’ ülkemizde kimse vazgeçmez… İkinci dünya savaşı öncesi daha çok sosyalist ve faşist ülkelerde görülen bu sahnelerin artık Avrupa’da esamesi okunmamaktadır… Bizde ise ne yazık ki bu seçimlerde de esas işlevi sadece diğer liderlere ‘saldırmak’mış gibi algılanan mitingleri izlemeye devam edeceğiz…
İletişim boyutunda ve iş sonuçları anlamında hiçbir işe yaramayan bu ‘propaganda’ etkinliklerinde kullanılan ‘ses tonu’ ile partilerin reklam filmlerindeki yumuşacık, duygusal, başkasına saldırmayan, sadece kendisini ifade etmeye çalışan ‘yaklaşım tarzı’ arasındaki uçurum, partilerin algısını alabildiğine ‘kirletmektedir’… Bu kirlilik içinden en etkili bir biçimde çıkma şansını, ‘duygusallığı’ sadece reklamlarda değil ‘sahalarda’ da göstermeyi bilecek parti yakalayacaktır…
‘Sosyal Şımarıklar’ Necdet Turan’ı izlesin
Adını “1. Bozcaada Yarı Maratonu ve 10K Koşusu” koymuşlar. Bugün 14.00’de start veriliyormuş. Spor ayakkabı markası New Balance’ın sponsormuş. Bilhassa vurguluyoruz ki bu tür sponsorluklar artsın…
21.1 km koşulacakmış. Tek tur… Onun için “Yarım Maraton” demişler. Tam’ı bilindiği üzere 42.195 m. Gidiş-dönüş olarak gerçekleşecek ‘10K’ yarışının mesafesi ise 5 km imiş. Kısmen deniz kenarından kısmen de üzüm bağlarının arasından geçen bir parkur…
Etkinliğin favorisi tabii ki Bozcaada… Kim kazanırsa kazansın, bizim ada kazanacak… Adalı kardeşim Prof. Dr. Haluk Şahin dostumun sevgili eşi Belgin Hanım’ın kulakları çınlasın…
Yarışın favorisi ise, Yonca Tokbaş…
Dünkü yazısında atletlerden birini öyle bir anlatmış ki, bir dolu etkilendim. “Türkiye’nin ilk görme engelli dağcısı ve milli atleti” Necdet Turhan’ın web sitesini bu yazıdan sonra keşfettim.
23 yaşında kornea sorunları nedeniyle görme yeteneğini tümüyle kaybeden Necdet Turhan, 1988 yılında son sınıf derslerini dışarıdan vererek lise öğrenimini tamamlamış ve ertesi yıl ilk tercihini kazanarak üniversite yaşamına ODTÜ'de başlamış. ODTÜ, o’nun spor ocağı olmuş. ODTÜ Dağcılık ve Kış Sporları Kolu'nda çalıştığı yıllarda keşfedilen çan sesini izleme tekniğiyle temel dağcılık eğitimlerini almış... Başarılı tırmanışlarını, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nden mezun olduktan sonra da sürdüren Necdet Turhan, dağcılığın bir kondisyon çalışması olarak sürdürdüğü atletizmde işi ilerleterek 2000 yılı Avrasya Maratonu'nun 15 km. etabına katılmış. Avrasya Maratonu'na katılan ilk görme engelli, 2002 Yılı'nda da Ağrı Zirvesi'ne ulaşan ilk Türk görme engelli olarak spor tarihine adını yazdırmaya başlamış. “Engelimiz bize engel değil” diyen ve parkurlardaki, dağlardaki mücadeleleriyle “hayatı maraton” olan Necdet Turhan kardeşime bir Bozcaadalı olarak “Adamıza hoş geldiniz!” diyorum.
Türk Telekom’un tanıtım filminde izlediğimiz, TT takımından, doğuştan tek kollu ‘basketbolcu’ ve ‘yüzücü’ kızımızı anlattığımız yazımıza “Halinden şikayetçi olan bu filmi izlesin” başlığını koymuşuz… Bugün de “Halinden şikayetçi olan Necdet Turan’ı izlesin” demek geldi içimizden…
O seçimde CHP’nin son İstanbul mitinginde on binler Taksim meydanını doldurmuştu… Kalabalık, olayı İsmet Paşa’ya “İşte İstanbul Paşam!” diye sunan Vali ve Belediye Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay dahil pek çok kişiyi yanıltmıştı…
O zamandan beri mitinglerin siyasi propaganda adına ne işe yaradığı tartışma konusudur… Buna rağmen bu anlamsız ‘gövde gösterisinden’ ülkemizde kimse vazgeçmez… İkinci dünya savaşı öncesi daha çok sosyalist ve faşist ülkelerde görülen bu sahnelerin artık Avrupa’da esamesi okunmamaktadır… Bizde ise ne yazık ki bu seçimlerde de esas işlevi sadece diğer liderlere ‘saldırmak’mış gibi algılanan mitingleri izlemeye devam edeceğiz…
İletişim boyutunda ve iş sonuçları anlamında hiçbir işe yaramayan bu ‘propaganda’ etkinliklerinde kullanılan ‘ses tonu’ ile partilerin reklam filmlerindeki yumuşacık, duygusal, başkasına saldırmayan, sadece kendisini ifade etmeye çalışan ‘yaklaşım tarzı’ arasındaki uçurum, partilerin algısını alabildiğine ‘kirletmektedir’… Bu kirlilik içinden en etkili bir biçimde çıkma şansını, ‘duygusallığı’ sadece reklamlarda değil ‘sahalarda’ da göstermeyi bilecek parti yakalayacaktır…
‘Sosyal Şımarıklar’ Necdet Turan’ı izlesin
Adını “1. Bozcaada Yarı Maratonu ve 10K Koşusu” koymuşlar. Bugün 14.00’de start veriliyormuş. Spor ayakkabı markası New Balance’ın sponsormuş. Bilhassa vurguluyoruz ki bu tür sponsorluklar artsın…
21.1 km koşulacakmış. Tek tur… Onun için “Yarım Maraton” demişler. Tam’ı bilindiği üzere 42.195 m. Gidiş-dönüş olarak gerçekleşecek ‘10K’ yarışının mesafesi ise 5 km imiş. Kısmen deniz kenarından kısmen de üzüm bağlarının arasından geçen bir parkur…
Etkinliğin favorisi tabii ki Bozcaada… Kim kazanırsa kazansın, bizim ada kazanacak… Adalı kardeşim Prof. Dr. Haluk Şahin dostumun sevgili eşi Belgin Hanım’ın kulakları çınlasın…
Yarışın favorisi ise, Yonca Tokbaş…
Dünkü yazısında atletlerden birini öyle bir anlatmış ki, bir dolu etkilendim. “Türkiye’nin ilk görme engelli dağcısı ve milli atleti” Necdet Turhan’ın web sitesini bu yazıdan sonra keşfettim.
23 yaşında kornea sorunları nedeniyle görme yeteneğini tümüyle kaybeden Necdet Turhan, 1988 yılında son sınıf derslerini dışarıdan vererek lise öğrenimini tamamlamış ve ertesi yıl ilk tercihini kazanarak üniversite yaşamına ODTÜ'de başlamış. ODTÜ, o’nun spor ocağı olmuş. ODTÜ Dağcılık ve Kış Sporları Kolu'nda çalıştığı yıllarda keşfedilen çan sesini izleme tekniğiyle temel dağcılık eğitimlerini almış... Başarılı tırmanışlarını, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nden mezun olduktan sonra da sürdüren Necdet Turhan, dağcılığın bir kondisyon çalışması olarak sürdürdüğü atletizmde işi ilerleterek 2000 yılı Avrasya Maratonu'nun 15 km. etabına katılmış. Avrasya Maratonu'na katılan ilk görme engelli, 2002 Yılı'nda da Ağrı Zirvesi'ne ulaşan ilk Türk görme engelli olarak spor tarihine adını yazdırmaya başlamış. “Engelimiz bize engel değil” diyen ve parkurlardaki, dağlardaki mücadeleleriyle “hayatı maraton” olan Necdet Turhan kardeşime bir Bozcaadalı olarak “Adamıza hoş geldiniz!” diyorum.
Türk Telekom’un tanıtım filminde izlediğimiz, TT takımından, doğuştan tek kollu ‘basketbolcu’ ve ‘yüzücü’ kızımızı anlattığımız yazımıza “Halinden şikayetçi olan bu filmi izlesin” başlığını koymuşuz… Bugün de “Halinden şikayetçi olan Necdet Turan’ı izlesin” demek geldi içimizden…