Mizah bir sosyal zekâ göstergesidir
24 NİSAN 2010
Sevgili dostum Gani Müjde Yeni Şafak gazetesine bir ‘değerlendirme’ yapmış.
Konu, Başbakan’ın edebiyatçı ve yazarlarla düzenlediği ‘Demokratik Açılım’ toplantısı… Müjde, "Keşke bunu bugüne kadar diğer bütün hükümetler yapabilseydi. Süreçten umutlu olmak istiyorum" demiş...
Haber şöyle devam ediyor:
“Başbakan Erdoğan'ın açılım toplantılarını bir PR (halka ilişkiler ve imaj çalışması) olarak görenler olduğuna dikkat çeken Müjde, ‘Ben de öyle görüyorum; ama bunun hiçbir mahsuru yok. Yani bir PR olacaksa da böyle olmalı zaten. Bu kadar insan, PR şirketlerine dünyanın parasını veriyor. Sadece imaj değil, yön bulmak için bu şirketlere bir servet yatırıyorlar. Tut ki, Başbakan bu konuda iyi bir rol buldu, mahsuru yok’ ifadesini kullandı.”
***
Bu noktada sevgili Gani Müjde’ye bazılarının gerçekten olmuş bir olay gibi anlattıkları çok bilinen bir fıkrayı hatırlatmakta yarar var:
Tıp fakültesinde anatomi dersi sınavı var. Sözlü sınav. Her halinden hayli muhafazakâr olduğu anlaşılan bir hanım kızın sırası geliyor ve geçiyor hocalarının karşısına. Dersin hocası o sırada bir önceki öğrencinin puanı yazmakla meşgul. Kafasını kaldırmadan soruyor: “Heyecan anında kendisinin 7 katı büyüyen insan uzvu hangisidir?”
Kız kızarıyor, bozarıyor. Ter içinde kalıyor. Önüne bakmakla yetiniyor… Karşısındakinden ses çıkmadığını fark eden hoca başını kaldırıyor ve hafiften gergin, “Konuşsana kızım!” diye çıkışıyor…
Kız, utanç içinde önüne eğilmiş başını iki yana hafifçe sallayarak belli belirsiz bir ses ve hafiften ‘Başka soracak şey bulamadınız mı’ tonla, “Affedin hocam” diyor “Yanıt veremeyeceğim…”
Hoca çok kısa bir süre kız öğrencisiyle göz göze gelmeye çalışıyor. Sonra da yanındaki heyetle mutabakat aramadan konuşmaya başlıyor:
“Sana üç şey söyleyebilirim kızım. Birincisi: Bu dersten kaldın! Çünkü doğru yanıt ‘gözün irisi’ olmalıydı… İkincisi: Yorum ve tahminlerinde son derece hatalı ve de ayrıca hayli kötü niyetlisin. Üçüncüsü: Evlenince büyük düş kırıklığına uğrayacaksın!”
Sevgili Gani Müjde’ye bir iki bilgi notu: Türkiye’de Reklam pastası yaklaşık 3 milyar dolar civarındayken PR pastası taş çatlasa 50 milyon dolar mertebesini geçmez… PR şirketlerine ‘dünyanın parasının’ verildiği; ‘yön bulmak için bu şirketlere bir servet’ yatırıldığı bir şehir efsanesi olabilir, ancak külliyen gerçek dışıdır…
Dünyada bu durum biraz farklıdır. Reklam pastası ile PR pastası birbirine yakındır; hatta şirketlerin PR yatırımları reklam yatırımlarının önüne geçmektedir. Bu nedenle de bazı reklam ajansları kendi bünyelerinde PR hizmeti veren birimler kurmaktadırlar…
***
Gani Müjde’nin söyleşisinde bir bölüm var ki, çok daha düşündürücü. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Bülent Tanla ile çalıştığı dönemde kendisinden konuşmaları için metin istemiş. Bülent Tanla, “Baykal konuşmasını renklendirmek istiyor, ne dersin?” diye sormuş. Gani de, “Çok zor”, demiş. “Çünkü mizahçıların dili, politikacıların diliyle her zaman örtüşmez. Ancak kendisinin renklendirmesi daha doğru olur. Çünkü stand-up yazılmaz; ancak anlatılırsa yapılır. Yazılı bir metin antipatik olabilir. Baykal'ın mizah metinleri talebiyle ilgili projesi ne oldu bilmiyorum."
Gani bugün hâlâ Baykal'ı dinlerken içinden "Herhalde bu espriyi kendisi bulmamıştır" diye geçiriyormuş…
Bizim politikacıların mizah anlayışı neden bir iki istisna hariç bu kadar geridir acaba… Hepsi ‘ağır delikanlı’ mıdır? Hepsi espriye gülmeyi, kendileri de espri yapmayı bilirler de yapmazlar mı yoksa? Mizah anlayışı ‘sosyal zekâ’nın bir göstergesi değil midir? Peki sosyal zekâsı kıt olan birine bu ülkenin geleceği nasıl temsil edilir…
Ben de bu arada seçimlere hazırlanıyorum (!)… Şimdilik üç kriter ile ilgili soru oluşturdum: Programlarında ‘canlılığın sürdürülebilirliği’ konusunda ne var?… İkincisi, kadrolarının ve liderlerinin ‘sense of humor’u (espri anlayışı, mizah yeteneği, duyarlılığı) –sosyal zekâsı- gelişmiş mi?.. Üçüncüsü, Atatürk’ün ‘devletin temelidir’ dediği ve bugün üzerinde herhangi bir mutabakatın sağlanamadığı ‘milli kültür’ meselesine sağlam bir bakışı var mı?
Bunların dışındakileri zaten sistemin kendisi hallediyor… O konuda fazla seçim şansı yok…
Konu, Başbakan’ın edebiyatçı ve yazarlarla düzenlediği ‘Demokratik Açılım’ toplantısı… Müjde, "Keşke bunu bugüne kadar diğer bütün hükümetler yapabilseydi. Süreçten umutlu olmak istiyorum" demiş...
Haber şöyle devam ediyor:
“Başbakan Erdoğan'ın açılım toplantılarını bir PR (halka ilişkiler ve imaj çalışması) olarak görenler olduğuna dikkat çeken Müjde, ‘Ben de öyle görüyorum; ama bunun hiçbir mahsuru yok. Yani bir PR olacaksa da böyle olmalı zaten. Bu kadar insan, PR şirketlerine dünyanın parasını veriyor. Sadece imaj değil, yön bulmak için bu şirketlere bir servet yatırıyorlar. Tut ki, Başbakan bu konuda iyi bir rol buldu, mahsuru yok’ ifadesini kullandı.”
***
Bu noktada sevgili Gani Müjde’ye bazılarının gerçekten olmuş bir olay gibi anlattıkları çok bilinen bir fıkrayı hatırlatmakta yarar var:
Tıp fakültesinde anatomi dersi sınavı var. Sözlü sınav. Her halinden hayli muhafazakâr olduğu anlaşılan bir hanım kızın sırası geliyor ve geçiyor hocalarının karşısına. Dersin hocası o sırada bir önceki öğrencinin puanı yazmakla meşgul. Kafasını kaldırmadan soruyor: “Heyecan anında kendisinin 7 katı büyüyen insan uzvu hangisidir?”
Kız kızarıyor, bozarıyor. Ter içinde kalıyor. Önüne bakmakla yetiniyor… Karşısındakinden ses çıkmadığını fark eden hoca başını kaldırıyor ve hafiften gergin, “Konuşsana kızım!” diye çıkışıyor…
Kız, utanç içinde önüne eğilmiş başını iki yana hafifçe sallayarak belli belirsiz bir ses ve hafiften ‘Başka soracak şey bulamadınız mı’ tonla, “Affedin hocam” diyor “Yanıt veremeyeceğim…”
Hoca çok kısa bir süre kız öğrencisiyle göz göze gelmeye çalışıyor. Sonra da yanındaki heyetle mutabakat aramadan konuşmaya başlıyor:
“Sana üç şey söyleyebilirim kızım. Birincisi: Bu dersten kaldın! Çünkü doğru yanıt ‘gözün irisi’ olmalıydı… İkincisi: Yorum ve tahminlerinde son derece hatalı ve de ayrıca hayli kötü niyetlisin. Üçüncüsü: Evlenince büyük düş kırıklığına uğrayacaksın!”
Sevgili Gani Müjde’ye bir iki bilgi notu: Türkiye’de Reklam pastası yaklaşık 3 milyar dolar civarındayken PR pastası taş çatlasa 50 milyon dolar mertebesini geçmez… PR şirketlerine ‘dünyanın parasının’ verildiği; ‘yön bulmak için bu şirketlere bir servet’ yatırıldığı bir şehir efsanesi olabilir, ancak külliyen gerçek dışıdır…
Dünyada bu durum biraz farklıdır. Reklam pastası ile PR pastası birbirine yakındır; hatta şirketlerin PR yatırımları reklam yatırımlarının önüne geçmektedir. Bu nedenle de bazı reklam ajansları kendi bünyelerinde PR hizmeti veren birimler kurmaktadırlar…
***
Gani Müjde’nin söyleşisinde bir bölüm var ki, çok daha düşündürücü. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Bülent Tanla ile çalıştığı dönemde kendisinden konuşmaları için metin istemiş. Bülent Tanla, “Baykal konuşmasını renklendirmek istiyor, ne dersin?” diye sormuş. Gani de, “Çok zor”, demiş. “Çünkü mizahçıların dili, politikacıların diliyle her zaman örtüşmez. Ancak kendisinin renklendirmesi daha doğru olur. Çünkü stand-up yazılmaz; ancak anlatılırsa yapılır. Yazılı bir metin antipatik olabilir. Baykal'ın mizah metinleri talebiyle ilgili projesi ne oldu bilmiyorum."
Gani bugün hâlâ Baykal'ı dinlerken içinden "Herhalde bu espriyi kendisi bulmamıştır" diye geçiriyormuş…
Bizim politikacıların mizah anlayışı neden bir iki istisna hariç bu kadar geridir acaba… Hepsi ‘ağır delikanlı’ mıdır? Hepsi espriye gülmeyi, kendileri de espri yapmayı bilirler de yapmazlar mı yoksa? Mizah anlayışı ‘sosyal zekâ’nın bir göstergesi değil midir? Peki sosyal zekâsı kıt olan birine bu ülkenin geleceği nasıl temsil edilir…
Ben de bu arada seçimlere hazırlanıyorum (!)… Şimdilik üç kriter ile ilgili soru oluşturdum: Programlarında ‘canlılığın sürdürülebilirliği’ konusunda ne var?… İkincisi, kadrolarının ve liderlerinin ‘sense of humor’u (espri anlayışı, mizah yeteneği, duyarlılığı) –sosyal zekâsı- gelişmiş mi?.. Üçüncüsü, Atatürk’ün ‘devletin temelidir’ dediği ve bugün üzerinde herhangi bir mutabakatın sağlanamadığı ‘milli kültür’ meselesine sağlam bir bakışı var mı?
Bunların dışındakileri zaten sistemin kendisi hallediyor… O konuda fazla seçim şansı yok…