Muharrem bey, HDP’yi hükümete alacak mı?…
17 Mayıs 2018 - Yeni Şafak
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının, başlıktaki sorunun yanıtını net, açık ve sade bir biçimde vermesi gerekir. Bu soru nereden mi çıktı?
Anlatalım…
Bilindiği üzere, en çok konuşan, en çok konuştuğu için partisinin niyet ve görüşlerinin arka planı hakkında da en çok açık veren CHP yöneticisi tabii ki Özgür Özel beydir…
Bu hafta içinde Şirin Payzın’a konuk oldu ve dedi ki, “İlk defa bu kadar yüksek motivasyonla ve olumlu bir hava ile seçimlere gidiyoruz… Her şey yolunda gidiyor.”
Herhalde S&P’nin Türkiye değerlendirmesini Ağustos’tan üç ay geriye çekerek Türkiye’nin kredi notunu düşürmesini kastediyor. Ya da Doların 4.50 TL’ye çıkarılmasını… İş dünyasında yayılmaya çalışılan “Bankalardaki hesaplara el koyacaklar” şeklinde dedikoduları… Ya da “herkes ülkeyi terk edip İngiltere’ye, Kanada’ya göç ediyor” diye köpürtülen şeamet tellallığını… Ya da ABD’nin bölgeyi kan gölü haline çevirmek için birbiri peşi sıra giriştiği saldırgan politikaları…
Ya da hepsini birden.
Alman Bakanın Türkiye’ye gelip Akşener hanıma Kürt oylarının kendilerine geleceğini müjdelemesi, Hollanda ve Avusturya’nın her seçimde olduğu gibi bu seçimde de Sayın Cumhurbaşkanı’na karşı her türlü ithamı yöneltmeleri ve de gerek Türkiye’de Hayır’cıların yanında yer alan, gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimine maydanoz olan bazı İslam ve Batı ülkelerinin bu kez de benzer bir tavır sergilemeleri; tüm bu ‘melanet cephesi’, Sayın Özel ve arkadaşlarını bu kez ümitlendirmiş olabilir…
Ancak şimdilik görünen o ki, Kılıçdaroğlu başkanlığında 9 kez başarısız oldukları gibi 10’uncu kez de benzer bir başarısızlığa doğru koşmaktadırlar… Çünkü AK Parti’nin 16 yıllık iktidarında reflekslerinde 7 düvele ve onun ülke içindeki işbirlikçilerine karşı mücadele etmek gibi önemli hasletler gelişmiştir…
Hazırlanmış olan (Amerika, Japonya, G. Kore ile kıyaslamalarla, pek kimsenin aklında kalmayacak (Gel birlikte olsun) sloganlarla donatılmış ve bir hayli entelektüel bir havaya bürünmüş kampanya filmi o kadar etkili olmayabilir. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı siyasi iletişim bağlamında o kadar etkilidir ki, tüm farkları bir anda kapatabilir… O nedenle “işler iyi gidiyor” diye boş yere zehaba kapılmanın âlemi yoktur.
Çünkü bu tür zehaplar gerçekleşmeyince ciddi agresif sonuçlar doğurabilmektedir… “Hayır kazandı… Bu seçimin sonuçları gayri meşrudur… Aslında Ekmeleddin Bey kazandı… Aslında büyük şehirlerde, kıyılarda biz kazandık” gibi illüzyonlara neden olabilmektedir…
Bir de Salı günkü yazımızda belirttiğimiz bir husus var. Özgür Özel beyin Şirin Payzın’a söylediklerinin önemini göz önünde bulundurarak bir kez daha hatırlatmakta yarar var:
“Sayın İnce ikinci tura kaldığında, diğer liderlere teklif götürecektir muhakkak. Bir Saadet Partili, bir İYİ Partili, bir HDP’li ikinci turda sandığa gittiğinde kendi partisinden bir cumhurbaşkanı yardımcısına, bakanlara oy vermeye giden bir motivasyon içinde olmalıdır. O motivasyonun ikinci turu kazandıracağını düşünüyorum”…
PKK ile, Kandil’le, İmralı’yla arasına mesafe koymayı şiddetle reddeden ve PKK’yı bir terör örgütü olarak değil gerilla hareketi olarak görmekte ısrar eden, Türk Silahlı Kuvvetlerine değil PYD’ye destek veren HDP’nin oyları olmadan Muharrem İnce’nin, eğer ikinci tura kalınırsa, ipi göğüslemesinin mümkün olmadığını bilen Sayın Özel şunu demeye getiriyor:
Muharrem İnce Cumhurbaşkanı olursa üç tane Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak. Biri İP’den, diğeri SP’den, diğeri de PKK’nın siyasal temsilcisi HDP’den…
Yani özetle Muharrem İnce’ye verilecek her oy PKK sempatizanlarının ve yancılarının Hükümete ve devletin en üst yönetimine girmesine yarayacak…
Bu gerçeğin seçmen kitlelerine iyi anlatılması lazım… Kararı tabii ki millî irade verecek…
Eğer bu doğru değilse, doğrusunu mutlaka Sayın Muharrem İnce’nin açıklaması gerekir. Açık ve net bir şekilde…
Anlatalım…
Bilindiği üzere, en çok konuşan, en çok konuştuğu için partisinin niyet ve görüşlerinin arka planı hakkında da en çok açık veren CHP yöneticisi tabii ki Özgür Özel beydir…
Bu hafta içinde Şirin Payzın’a konuk oldu ve dedi ki, “İlk defa bu kadar yüksek motivasyonla ve olumlu bir hava ile seçimlere gidiyoruz… Her şey yolunda gidiyor.”
Herhalde S&P’nin Türkiye değerlendirmesini Ağustos’tan üç ay geriye çekerek Türkiye’nin kredi notunu düşürmesini kastediyor. Ya da Doların 4.50 TL’ye çıkarılmasını… İş dünyasında yayılmaya çalışılan “Bankalardaki hesaplara el koyacaklar” şeklinde dedikoduları… Ya da “herkes ülkeyi terk edip İngiltere’ye, Kanada’ya göç ediyor” diye köpürtülen şeamet tellallığını… Ya da ABD’nin bölgeyi kan gölü haline çevirmek için birbiri peşi sıra giriştiği saldırgan politikaları…
Ya da hepsini birden.
Alman Bakanın Türkiye’ye gelip Akşener hanıma Kürt oylarının kendilerine geleceğini müjdelemesi, Hollanda ve Avusturya’nın her seçimde olduğu gibi bu seçimde de Sayın Cumhurbaşkanı’na karşı her türlü ithamı yöneltmeleri ve de gerek Türkiye’de Hayır’cıların yanında yer alan, gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimine maydanoz olan bazı İslam ve Batı ülkelerinin bu kez de benzer bir tavır sergilemeleri; tüm bu ‘melanet cephesi’, Sayın Özel ve arkadaşlarını bu kez ümitlendirmiş olabilir…
Ancak şimdilik görünen o ki, Kılıçdaroğlu başkanlığında 9 kez başarısız oldukları gibi 10’uncu kez de benzer bir başarısızlığa doğru koşmaktadırlar… Çünkü AK Parti’nin 16 yıllık iktidarında reflekslerinde 7 düvele ve onun ülke içindeki işbirlikçilerine karşı mücadele etmek gibi önemli hasletler gelişmiştir…
Hazırlanmış olan (Amerika, Japonya, G. Kore ile kıyaslamalarla, pek kimsenin aklında kalmayacak (Gel birlikte olsun) sloganlarla donatılmış ve bir hayli entelektüel bir havaya bürünmüş kampanya filmi o kadar etkili olmayabilir. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı siyasi iletişim bağlamında o kadar etkilidir ki, tüm farkları bir anda kapatabilir… O nedenle “işler iyi gidiyor” diye boş yere zehaba kapılmanın âlemi yoktur.
Çünkü bu tür zehaplar gerçekleşmeyince ciddi agresif sonuçlar doğurabilmektedir… “Hayır kazandı… Bu seçimin sonuçları gayri meşrudur… Aslında Ekmeleddin Bey kazandı… Aslında büyük şehirlerde, kıyılarda biz kazandık” gibi illüzyonlara neden olabilmektedir…
Bir de Salı günkü yazımızda belirttiğimiz bir husus var. Özgür Özel beyin Şirin Payzın’a söylediklerinin önemini göz önünde bulundurarak bir kez daha hatırlatmakta yarar var:
“Sayın İnce ikinci tura kaldığında, diğer liderlere teklif götürecektir muhakkak. Bir Saadet Partili, bir İYİ Partili, bir HDP’li ikinci turda sandığa gittiğinde kendi partisinden bir cumhurbaşkanı yardımcısına, bakanlara oy vermeye giden bir motivasyon içinde olmalıdır. O motivasyonun ikinci turu kazandıracağını düşünüyorum”…
PKK ile, Kandil’le, İmralı’yla arasına mesafe koymayı şiddetle reddeden ve PKK’yı bir terör örgütü olarak değil gerilla hareketi olarak görmekte ısrar eden, Türk Silahlı Kuvvetlerine değil PYD’ye destek veren HDP’nin oyları olmadan Muharrem İnce’nin, eğer ikinci tura kalınırsa, ipi göğüslemesinin mümkün olmadığını bilen Sayın Özel şunu demeye getiriyor:
Muharrem İnce Cumhurbaşkanı olursa üç tane Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak. Biri İP’den, diğeri SP’den, diğeri de PKK’nın siyasal temsilcisi HDP’den…
Yani özetle Muharrem İnce’ye verilecek her oy PKK sempatizanlarının ve yancılarının Hükümete ve devletin en üst yönetimine girmesine yarayacak…
Bu gerçeğin seçmen kitlelerine iyi anlatılması lazım… Kararı tabii ki millî irade verecek…
Eğer bu doğru değilse, doğrusunu mutlaka Sayın Muharrem İnce’nin açıklaması gerekir. Açık ve net bir şekilde…