Müptezelliğin anlamı yok
01 Ağustos 2009 Akşam Gazetesi
Münevver cinayetinin filmi çekiliyormuş... Müptezellik sadece bizim millete özel bir şey mi yoksa pek çok başka ülke insanında da rastlanan bir tür ortak ruhi şekillenme mi?..
Böylesi soruları yanıtlarken kitle segmentasyonuna Marxist'lerin getirdiği bakış bazen hayat kurtarıcı olabilir: 'Müptezellik küçük burjuvazinin davranış özelliğidir' der geçer gidersin.
Her hafta pek çok benzer cinayet haberi gazetelerin üçüncü sayfasında yer almasına rağmen medyanın da desteğiyle, aileler de 'sıradan halk'ın biraz üstünde sosyoekonomik statüden geldikleri için konu kamu vicdanının cız dediği bir konuma yerleştirildi.
Türk Dil Kurumu müptezel kelimesini şöyle karşılıyor: Çokluğundan dolayı değerini yitiren, değersiz.
Olay sonuçlanmadan, katil yakalanmadan, ailenin acısı tazeliğini korurken işi ticarete dökmek, film yapmak müptezellik değil de nedir?
Münevver Karabulut cinayetinde biraz itidal, biraz Münevver'e saygı beklemek çok mu?
İtidal ama katili bulmakla yükümlü taraflara sürekli baskı... Yapılması gereken bu... Bunu da başta Akşam, bir iki medya organı çok büyük başarıyla yerine getiriyor.
Berk artık yok
Şirketlerin sağlamlığı ile ilgili önemli referanslardan bir tanesi de eskilikleriydi. Onlarca yıllık şirket demek pek çok badireyi atlatmış, krizlerin üstesinden gelmiş, gemisini fırtınalardan geçirmiş demekti.
Amerika'nın dünyaya sunduğu son (en son değil) küresel kriz bu algıyı altüst etti. Köklü geçmişlere sahip pek çok devasa şirket paldır küldür gitti. Artık evlilikler gibi eskimişlik esenlik için bir 'mazhariyet', kalite güvencesi, sürdürülebilirlik garantisi değil.
Dün gazetelerde vardı. 50 yıllık çorap devi Berk devrilmiş. İflasını açıklamış. Dükkanlarına el konmuş, kapanmış. Akıl alır gibi değil.
Berk'ten alışveriş etmeyenin böyle bir markanın batışından duyulan hüznü anlaması zordur. Sanki bir devir bitmiş gibi. Çocukluğumdan beri gözümün önünde olan bir marka artık yok. Vahşi kapitalizm işte budur. Amansız, acımasız, hoşgörüsüz..
Yazık olmuş... Çok üzüldüm...
Bu krizden fırsat doğdu
Obama'nın bira partisi nihayet gerçekleşmiş. Belki her kriz değil ama bazı krizler kesinlikle fırsata dönüştürülebiliyor. Bunu en iyi becerenlerden biri de şüphesiz Obama'nın çevresindeki ilişki ve iletişim yönetimi uzmanları...
Hikayeyi biliyorsunuz. Zenci bir Harvard profesörü gece evine girerken komşuları tarafından hırsız olduğu şüphesiyle polise ihbar ediliyor. Polis biraz da sert bir tavırla hocayı merkeze götürüyor. Sonra konu anlaşılıyor. Adam serbest bırakılıyor. Hoca meseleyi ırkçılığa bağlayarak şikayetçi olacağını söylüyor.
Hikayeyi boş bir anını yakalayıp Obama'ya soruyorlar. O da boş bulunup beyaz polisi aptalca hareket etmekle suçluyor. Arkasından özür diliyor. 'Ben öyle demek istemedim' falan...
Hop PR'cılar devreye giriyor. Beyaz Saray'ın bahçesinde bira ve fıstık partisi... Kim hangi sertlikte bira içti? 30 saniye görüntü izni... Arkadan beyanatlar. Kazan-kazan ilişkisi. Herkes memnun. En başta da medya... Bir ton sütun/cm haber...
Bu numaralar bizde neden olmaz? Çünkü bizde siyasiler her şeyi bilir, en başta da iletişimi...
Susunuz lütfen
Kürt açılımı konusunda başarılı bir siyasi iletişim uygulaması sergileyen ve 3İ Kuralı'na start veren hükümetin, Savcılar ve Yargıçlar Kararnamesi'nin iletişimi konusunda eli ayağı birbirine dolanmış vaziyette. Bu gibi durumlarda doktor (!) tek şey tavsiye eder: Konuşma Perhizi.
Biraz susacaksınız. Bazen susmak da önemli bir iletişim ve ilişki yöntemi olarak ortaya çıkar. Yoksa durduk yerde yeni bir cephe açar, bilek güreşi (power play) algısı yaratır, yakaladığınız olumlu havanın kara bulutlar arkasında kalmasına neden olabilirsiniz.
Münevver cinayetinin filmi çekiliyormuş... Müptezellik sadece bizim millete özel bir şey mi yoksa pek çok başka ülke insanında da rastlanan bir tür ortak ruhi şekillenme mi?..
Böylesi soruları yanıtlarken kitle segmentasyonuna Marxist'lerin getirdiği bakış bazen hayat kurtarıcı olabilir: 'Müptezellik küçük burjuvazinin davranış özelliğidir' der geçer gidersin.
Her hafta pek çok benzer cinayet haberi gazetelerin üçüncü sayfasında yer almasına rağmen medyanın da desteğiyle, aileler de 'sıradan halk'ın biraz üstünde sosyoekonomik statüden geldikleri için konu kamu vicdanının cız dediği bir konuma yerleştirildi.
Türk Dil Kurumu müptezel kelimesini şöyle karşılıyor: Çokluğundan dolayı değerini yitiren, değersiz.
Olay sonuçlanmadan, katil yakalanmadan, ailenin acısı tazeliğini korurken işi ticarete dökmek, film yapmak müptezellik değil de nedir?
Münevver Karabulut cinayetinde biraz itidal, biraz Münevver'e saygı beklemek çok mu?
İtidal ama katili bulmakla yükümlü taraflara sürekli baskı... Yapılması gereken bu... Bunu da başta Akşam, bir iki medya organı çok büyük başarıyla yerine getiriyor.
Berk artık yok
Şirketlerin sağlamlığı ile ilgili önemli referanslardan bir tanesi de eskilikleriydi. Onlarca yıllık şirket demek pek çok badireyi atlatmış, krizlerin üstesinden gelmiş, gemisini fırtınalardan geçirmiş demekti.
Amerika'nın dünyaya sunduğu son (en son değil) küresel kriz bu algıyı altüst etti. Köklü geçmişlere sahip pek çok devasa şirket paldır küldür gitti. Artık evlilikler gibi eskimişlik esenlik için bir 'mazhariyet', kalite güvencesi, sürdürülebilirlik garantisi değil.
Dün gazetelerde vardı. 50 yıllık çorap devi Berk devrilmiş. İflasını açıklamış. Dükkanlarına el konmuş, kapanmış. Akıl alır gibi değil.
Berk'ten alışveriş etmeyenin böyle bir markanın batışından duyulan hüznü anlaması zordur. Sanki bir devir bitmiş gibi. Çocukluğumdan beri gözümün önünde olan bir marka artık yok. Vahşi kapitalizm işte budur. Amansız, acımasız, hoşgörüsüz..
Yazık olmuş... Çok üzüldüm...
Bu krizden fırsat doğdu
Obama'nın bira partisi nihayet gerçekleşmiş. Belki her kriz değil ama bazı krizler kesinlikle fırsata dönüştürülebiliyor. Bunu en iyi becerenlerden biri de şüphesiz Obama'nın çevresindeki ilişki ve iletişim yönetimi uzmanları...
Hikayeyi biliyorsunuz. Zenci bir Harvard profesörü gece evine girerken komşuları tarafından hırsız olduğu şüphesiyle polise ihbar ediliyor. Polis biraz da sert bir tavırla hocayı merkeze götürüyor. Sonra konu anlaşılıyor. Adam serbest bırakılıyor. Hoca meseleyi ırkçılığa bağlayarak şikayetçi olacağını söylüyor.
Hikayeyi boş bir anını yakalayıp Obama'ya soruyorlar. O da boş bulunup beyaz polisi aptalca hareket etmekle suçluyor. Arkasından özür diliyor. 'Ben öyle demek istemedim' falan...
Hop PR'cılar devreye giriyor. Beyaz Saray'ın bahçesinde bira ve fıstık partisi... Kim hangi sertlikte bira içti? 30 saniye görüntü izni... Arkadan beyanatlar. Kazan-kazan ilişkisi. Herkes memnun. En başta da medya... Bir ton sütun/cm haber...
Bu numaralar bizde neden olmaz? Çünkü bizde siyasiler her şeyi bilir, en başta da iletişimi...
Susunuz lütfen
Kürt açılımı konusunda başarılı bir siyasi iletişim uygulaması sergileyen ve 3İ Kuralı'na start veren hükümetin, Savcılar ve Yargıçlar Kararnamesi'nin iletişimi konusunda eli ayağı birbirine dolanmış vaziyette. Bu gibi durumlarda doktor (!) tek şey tavsiye eder: Konuşma Perhizi.
Biraz susacaksınız. Bazen susmak da önemli bir iletişim ve ilişki yöntemi olarak ortaya çıkar. Yoksa durduk yerde yeni bir cephe açar, bilek güreşi (power play) algısı yaratır, yakaladığınız olumlu havanın kara bulutlar arkasında kalmasına neden olabilirsiniz.