Müphemiyeti piyasa da sevmez, siyaset de…
06 Şubat 2021 - Yeni Şafak
İş insanı müphemiyet sevmez… Çalışan, belirsizlikten nefret eder… Yatırımcı, müphemiyet gördüğü yerden uzak durur…
‘İstikrar’ ve ‘öngörülebilirlik’, algılama meselesindeki en önemli unsurlardandır…
Bu durum siyaset için de böyledir… ‘Söz’ dili ile ‘davranış’ dilinin, fikir ile zikrin arasındaki uyum ve tutarlılığa bakılır…
Geçen hafta “Bir dost gibi davran bana” başlıklı yazımızı bu köşede yayınlamıştık… Orada HDP’nin dört siyasi partiye randevu taleplerini ele almış, siyasi iş birliklerini görünür kılma niyetleri için “HDP belli ki artık karanlıkta göz kırpılmasına, -mış gibi yapılmasına, ittifakların kapalı kapılar arkasında yürütülmesine daha fazla tahammül etmek istemiyor” demiştik.
HDP için durum böyleydi… Randevu talep edilmeyenler açısından da sorun yoktu… Peki ya diğerleri?..
Onlar için de şöyle demiştik: “Aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyık…
Hah! Bugün ortaya çıkan manzara, tam da atasözünü doğrular nitelikte…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mithat Sancar başkanlığındaki HDP heyetini dün kabul etmiş.
Görüşme sonrası diğer ziyaretlerden farklı olarak ortak basın açıklaması yapılmamış… Basın mensuplarının karşısına geçen yalnızca HDP olmuş…
Bilindiği üzere, bütün siyasi partilerin liderleri bu tür ikili görüşmelerde aynı ritüeli uyguluyorlar… Önce kapıda üst düzey karşılama; sonra içeride en az bir saat muhabbet… Muhabbet sonrası iki kürsü arkasında iki liderin kameraların karşısına geçip sırayla günün mana ve ehemniyetini anlatan konuşmaları…
Bu tablo, işin içine HDP girince bozuluveriyor… Aynı “Bir dost gibi bana, herkes bizi böyle bilsin” şarkısında olduğu gibi… Mış gibi yapmaya devam… Karanlıkta göz kırpmaya, “Biz yönetimle değil, halkla ittifak hâlindeyiz” gibi ifadelerin arkasına sığınmaya devam…
Öyle bir atmosfer oluşturuluyor ki o ‘müphemiyet bulutu’ içinde söylediklerinin hiçbir kıymetiharbiyesi de kalmıyor… Aralarında ne konuştular; hangi anlaşmalar doğrultusunda hangi iş birliklerini zımnen kabul ettiler?
Bunların hepsi meçhul… Geriye ise CHP’nin üzerine gelip yapışan “PKK’nın siyasi uzantısıyla iş birliği yapıyor” algısını pekiştiren hareketlerden başka bir şey kalmadı…
Aynen şarkıda olduğu gibi: “Bugün burada bütün olanlar, saklı gizli sürüp gitsin…”
“HDP legal bir partidir. Millet Meclisi’nde başkan vekilliği yapmaktalar. Kırmızı plakalı araç kullanıyorlar. Hazineden ödenek alıyorlar” numaraları da artık sökmüyor…
Çünkü insana “Madem öyle, çık ve aslanlar gibi yanında poz ver; birlikte açıklama yap” derler…
O nedenle sökmüyor…
‘İstikrar’ ve ‘öngörülebilirlik’, algılama meselesindeki en önemli unsurlardandır…
Bu durum siyaset için de böyledir… ‘Söz’ dili ile ‘davranış’ dilinin, fikir ile zikrin arasındaki uyum ve tutarlılığa bakılır…
Geçen hafta “Bir dost gibi davran bana” başlıklı yazımızı bu köşede yayınlamıştık… Orada HDP’nin dört siyasi partiye randevu taleplerini ele almış, siyasi iş birliklerini görünür kılma niyetleri için “HDP belli ki artık karanlıkta göz kırpılmasına, -mış gibi yapılmasına, ittifakların kapalı kapılar arkasında yürütülmesine daha fazla tahammül etmek istemiyor” demiştik.
HDP için durum böyleydi… Randevu talep edilmeyenler açısından da sorun yoktu… Peki ya diğerleri?..
Onlar için de şöyle demiştik: “Aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyık…
Hah! Bugün ortaya çıkan manzara, tam da atasözünü doğrular nitelikte…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mithat Sancar başkanlığındaki HDP heyetini dün kabul etmiş.
Görüşme sonrası diğer ziyaretlerden farklı olarak ortak basın açıklaması yapılmamış… Basın mensuplarının karşısına geçen yalnızca HDP olmuş…
Bilindiği üzere, bütün siyasi partilerin liderleri bu tür ikili görüşmelerde aynı ritüeli uyguluyorlar… Önce kapıda üst düzey karşılama; sonra içeride en az bir saat muhabbet… Muhabbet sonrası iki kürsü arkasında iki liderin kameraların karşısına geçip sırayla günün mana ve ehemniyetini anlatan konuşmaları…
Bu tablo, işin içine HDP girince bozuluveriyor… Aynı “Bir dost gibi bana, herkes bizi böyle bilsin” şarkısında olduğu gibi… Mış gibi yapmaya devam… Karanlıkta göz kırpmaya, “Biz yönetimle değil, halkla ittifak hâlindeyiz” gibi ifadelerin arkasına sığınmaya devam…
Öyle bir atmosfer oluşturuluyor ki o ‘müphemiyet bulutu’ içinde söylediklerinin hiçbir kıymetiharbiyesi de kalmıyor… Aralarında ne konuştular; hangi anlaşmalar doğrultusunda hangi iş birliklerini zımnen kabul ettiler?
Bunların hepsi meçhul… Geriye ise CHP’nin üzerine gelip yapışan “PKK’nın siyasi uzantısıyla iş birliği yapıyor” algısını pekiştiren hareketlerden başka bir şey kalmadı…
Aynen şarkıda olduğu gibi: “Bugün burada bütün olanlar, saklı gizli sürüp gitsin…”
“HDP legal bir partidir. Millet Meclisi’nde başkan vekilliği yapmaktalar. Kırmızı plakalı araç kullanıyorlar. Hazineden ödenek alıyorlar” numaraları da artık sökmüyor…
Çünkü insana “Madem öyle, çık ve aslanlar gibi yanında poz ver; birlikte açıklama yap” derler…
O nedenle sökmüyor…