Müslüman mahallesinde salyangoz…
27 Ağustos 2022 - Yeni Şafak
Lafın tamamı şudur: “Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz”… Pazarlama iletişiminde çok sık kullanırız. Reklam ve halkla ilişkilerde ‘iletişim dili’ belirlenirken yapılan ilk iş, hedef kitle ile onun kültür ve değerlerini tespit etmektir… Eğer, o kültür ve değerlere uygun bir ‘dil ve vaat sistematiği’ kullanmazsanız, çakılırsınız… Emek, zaman ve para kaybedersiniz… Bir de itibar tabii… Öğrencilere de bunu anlatır dururuz…
Peki, bunun tersi yapılamaz mı? Evet, yapılır… Hedef kitlenin kültür ve değerlerine çomak sokar, gündemi belirlemeye çalışırsınız… Belki başarılı da olursunuz ama çok ağır bir bedel karşılığı…
Yani Gülşen Hanım bakımından ‘mission is completed’… Sahne kostümü, dansı, konserinde LGBTİ bayrağı açması derken, İmam Hatiplilere yönelik sözleriyle ülkede ne kadar spot ışığı varsa kendisine çevirmeyi başardı… Amaç da buydu zaten…
İletişim terminolojisinde buna ‘publicty’ deniliyor… Yani, ‘medyada görünürlük’… ‘Popülerler’ peşinde koşar… Zannederler ki görünür olunca, beğenilir de olacaklar… Muhteviyatı ne olursa olsun tanınmış kişileri sadece görmenin dahi yettiği bir güruh da vardır elbette… Onun için görünürlüğün bir süre için ‘popülerlere’ kazandırdığı da doğrudur… Sonra?
Sonra yetmez olur… Daha genci, daha güzeli, daha ilginci, daha heveslisi sırada beklemektedir… Zalim bir iştir bu sahneler, nankördür… Zalimin, nankörün koyduğu kuralla oynayacaksan ellerini kirletmeye de hazır olmalısın… Eh yoldan çıkıverirsin tabii…
O nedenle publicity, iki kenarı da keskin bir bıçaktır... O bıçağı elinde tutanı kesmesi muhtemeldir… Ne derinlikte keseceği de belli olmaz.
Dindarlığı ve inanmışlığı, mürtecilik, gericilik, şeriatçılık ile eş anlamlı kullanmaya odaklanmış bir kitle, Kılıçdaroğlu’nun işaret fişeği üzerine harekete geçti ve haydaaa…
Şarkıcı Gülşen oldu mu size ‘özgürlük savaşçısı’… Hukuk ve insan hakları alanında çalışan, okumuş bir iki arkadaşa sorduk: “Düpedüz nefret söylemidir” dediler… Hakaret olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz zaten… Bu işin şakası olmaz, incineni de çok olur ki oldu…
Öyle “Dört ay önceydi” ile kurtulmak da mümkün olmaz… Ya da sorgu sırasında işlerin pek de istenildiği gibi gitmediğini anlayınca ‘özür’ yayınlamakla… Çünkü hakaret, müruruzamana uğramaz…
İmam Hatipliler tek tek dava açmayı düşünüyorlarmış, açsınlar… Yargılama sürecinin sonunda en ağır ceza verilsin… Ancak yargılama tutuksuz olarak devam edip de münafıkların yelkeninden rüzgâr alınsaydı, daha iyi olmaz mıydı?..
Gözümüze takılanlar…
Peki, bunun tersi yapılamaz mı? Evet, yapılır… Hedef kitlenin kültür ve değerlerine çomak sokar, gündemi belirlemeye çalışırsınız… Belki başarılı da olursunuz ama çok ağır bir bedel karşılığı…
Yani Gülşen Hanım bakımından ‘mission is completed’… Sahne kostümü, dansı, konserinde LGBTİ bayrağı açması derken, İmam Hatiplilere yönelik sözleriyle ülkede ne kadar spot ışığı varsa kendisine çevirmeyi başardı… Amaç da buydu zaten…
İletişim terminolojisinde buna ‘publicty’ deniliyor… Yani, ‘medyada görünürlük’… ‘Popülerler’ peşinde koşar… Zannederler ki görünür olunca, beğenilir de olacaklar… Muhteviyatı ne olursa olsun tanınmış kişileri sadece görmenin dahi yettiği bir güruh da vardır elbette… Onun için görünürlüğün bir süre için ‘popülerlere’ kazandırdığı da doğrudur… Sonra?
Sonra yetmez olur… Daha genci, daha güzeli, daha ilginci, daha heveslisi sırada beklemektedir… Zalim bir iştir bu sahneler, nankördür… Zalimin, nankörün koyduğu kuralla oynayacaksan ellerini kirletmeye de hazır olmalısın… Eh yoldan çıkıverirsin tabii…
O nedenle publicity, iki kenarı da keskin bir bıçaktır... O bıçağı elinde tutanı kesmesi muhtemeldir… Ne derinlikte keseceği de belli olmaz.
Dindarlığı ve inanmışlığı, mürtecilik, gericilik, şeriatçılık ile eş anlamlı kullanmaya odaklanmış bir kitle, Kılıçdaroğlu’nun işaret fişeği üzerine harekete geçti ve haydaaa…
Şarkıcı Gülşen oldu mu size ‘özgürlük savaşçısı’… Hukuk ve insan hakları alanında çalışan, okumuş bir iki arkadaşa sorduk: “Düpedüz nefret söylemidir” dediler… Hakaret olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz zaten… Bu işin şakası olmaz, incineni de çok olur ki oldu…
Öyle “Dört ay önceydi” ile kurtulmak da mümkün olmaz… Ya da sorgu sırasında işlerin pek de istenildiği gibi gitmediğini anlayınca ‘özür’ yayınlamakla… Çünkü hakaret, müruruzamana uğramaz…
İmam Hatipliler tek tek dava açmayı düşünüyorlarmış, açsınlar… Yargılama sürecinin sonunda en ağır ceza verilsin… Ancak yargılama tutuksuz olarak devam edip de münafıkların yelkeninden rüzgâr alınsaydı, daha iyi olmaz mıydı?..
Gözümüze takılanlar…
- Çevrim içi eğitim platformu GoStudent, anlama, telaffuz veya dilbilgisi gibi yabancı dil becerilerini geliştirmek için müziğin etkili bir araç olduğunu söylemiş. Hem müzikle yabancı dil öğrenmek için bazı ipuçları paylaşmış hem de bu amaçla Spotify’dan dinlenebilecek popüler 10 şarkıyı listelemiş. İletişim çalışmalarının altın kurallarından biri de ‘farklılaşmaları yönetebilmek’tir. Marka, bu çalışmasıyla farklılaşmayı başarmış… (Didem Kartal, GoStudent)
- İletişim çalışmalarında sürdürülebilirlik, ‘aynı noktaya sürekli atış yapmak’ başarılı sonuçlar için anahtar vazifesi görürler… Bunun en doğru örneklerinden biri Garanti BBVA’nın 21 yıldır Türk basketboluna verdiği aralıksız destek… A Erkek Millî Basketbol Takımı’nın ana sponsoru olan marka, Avrupa Basketbol Şampiyonası için bir de reklam filmi (https://www.youtube.com/watch?v=PlcgMhpt5Sg) hazırlamış. Başarılı iş sonuçlarının kapısını açacak ‘itibara’ yatırım yapmanın önemini bilenler, bu yolda istikrarla yürümeyi de ihmal etmemeliler. (Selin Kabataş, A&B İletişim)
- Selpak, “Tuvalete Merhaba” platformunun marka yüzü olması için çocuklara yönelik çalışmalarıyla bilinen Ezo Sunal ile anlaşmış. (Güliz Şengüler, Essance İstanbul). Katar Turizm ise 21 Kasım - 18 Aralık tarihleri arasında düzenlenecek 2022 FIFA Dünya Kupası öncesinde David Beckham’ı tercih etmiş. (Ece Okumuş, Cora Communication). Marka yüzü de iletişimdeki diğer tüm unsurlar gibi hedef kitleye uygun olursa çalışır…
- “Abartıdan Uzak, Şıklığa Yakın”… Cümlenin ilk bölümü tamam da ‘şıklığa yakın’ ifadesinin tüketiciyi nasıl cezbedeceğini hiç anlamadık… Bu başlık Diesel’in yeni erkek saatini tanıtmak için hazırlanan basın bülteninde kullanılmış… İletişim çalışmalarında üç şey olmazsa olmazdır: “Derinlik, ciddiyet ve merak” Bu üç hususun, özellikle de Türkçe kullanımında devrede olması gerek… Yoksa hedef kitleyi kendinize çekeceğinize itmeniz işten bile değil… (Elif Çekingen, Excel)