Ne kadar ekmek, o kadar köfte...
01 Mayıs 2023
Nisan’ın son haftasında TÜGVA’nın İhtisas Akademi’sinde bir sunumumuz vardı: “Medya, Diplomasi ve Algılama Yönetimi”
İşin gereği, konuyu biraz araştırdık… Ortaya çıkan tablo, gerçekten hem şirketler ve markalar hem de devletler adına hayli şaşırtıcıydı. Mesela Coca-Cola’nın 2022 yılı iletişim bütçesi 4,32 milyar doları bulmuş… Yani 86 milyar liradan fazla… Ford ise 2022’de sadece reklama 2,2 milyar dolar (44 milyar lira) harcamış.
Türkiye’ye gelince… “2022 yılı Medya ve Reklam Yatırımları Raporu”na göre ülkemizdeki reklam yatırımlarının tamamı 10 milyar 97 milyon liraymış. Yani 505 milyon dolara yakın… Yani, Coca-Cola’nın 8’de 1’i…
Hani “Türkiye’den uluslararası marka nasıl çıkar” sorusu tartışılıyor ya… Ona ışık tutması için bu rakamların ve aradaki farkların akılda kalmasında yarar var…
Yine de çok da hayıflanmaya gerek yok… Benzer bir durum başka alanda da söz konusu… Bundan bir süre önce ABD’nin kamu diplomasisinin son derece önemli parçası sayılan, popüler kültür enstrümanlarını kullanarak içeride ve uluslararası platformlarda ABD algısını yönetmek için neler yaptığını anlatan bir kitap Batı’nın gündeminde epeyce yer bulmuştu…
Kitabın adı “National Security Cinema” (Millî Güvenlik Sineması) … İki yazarı var. Gazeteci, yazar, araştırmacı tarihçi ve podcast yayıncısı Tom Secker ve İngiltere’deki Bath Üniversitesi’nde hocalık yapan Matthew Alford…
Yazarlar, ABD’de Pentagon ve CIA ile Amerikan sinema ve TV sanayinin merkezi Hollywood arasındaki ilişkiyi incelemişler.
Mesela Usame Bin Ladin’in öldürülmesini anlatan filmin senaryosunun tamamen CIA tarafından yazıldığı tespit edilmiş… 2005 ile kitabın basıldığı 2017 yılları arasında ABD TV’lerinde devlet tarafından 900’den fazla yapıma doğrudan müdahale edilmiş. Kitabın tamamını okuyamasanız da şu adrese girip Matthew Alford’un yazdığı özet makaleye göz atabilirsiniz: https://goo.gl/7c69ZZ
Pentagon’un 1948’den bu yana bir ‘eğlence departmanını’ devreye soktuğunu söyleyen söyleyen yazarlar, CIA’in de benzer bir örgütlenmeye 1996 yılında gittiğini kaydediyorlar. Her iki kuruluş da danışmanlık hizmeti ve ordu olanaklarının kullandırılması karşılığında senaryolara müdahale ediyormuş.
24, Homeland, Transformers, Iron Man, The Terminator, NCIS, Flight 93 gibi yapımlara doğrudan müdahale eden devlet, Meet The Parents gibi komedilere bile karışmış. Mesela bu filmde, Robert de Niro’nun CIA’in işkence el kitabıyla dalga geçtiği sahneyi montajda çıkartırmışlar…
Her devlet ve her marka (dizi ve filmlerdeki ürün yerleştirmeye dikkat) kendini ifade etmek için ‘algılamayı’ yönetme adına ciddi teknikler uygulamak ve bunun için belli bir bütçe ayırmak zorunda…
Bu bağlamda bir de istihbarat bütçelerini karşılaştırmakta yarar var… ABD her yıl, askeri ve ulusal istihbarat bütçelerini açıklar…
Örneğin, ABD’nin son üç yıl bazında istihbarat bütçelerinin toplamı şöyle seyretmiş: 2020’de 85,8 milyar dolar, 2021’de 84,1 milyar dolar, 2022’de ise 89,8 milyar dolar. Ki bildiğimiz kadarıyla ABD istihbarat bütçelerine saha operasyonlarının giderleri dâhil değil…
Bizim Millî İstihbarat Teşkilatı’mızda (MİT) ise durum şöyle; 2020’de 2,6 milyar lira (130 milyon dolar), 2021’de 3 milyar 115 milyon 407 bin lira (156 milyon dolar) ve 2022’de 5 milyar 176 milyon lira (259 milyon dolar)… 2023 yılı içinse 7 milyar 729 milyon liralık (386 milyon 500 bin dolar) bütçe planlanmış.
Pek çok alanda kendimizi dünyanın en büyük devletleriyle karşılaştırma cesareti gösterirken istihbarat ve iletişim konusunda sus pus olmamız beklenmemeli…
Bu, devletimiz için geçerli olduğu kadar, esas olarak, şirketlerimiz için de geçerlidir…
Şu halk deyişini zaman zaman hatırlamakta yarar var: “Ne kadar ekmek, o kadar köfte...”
İşin gereği, konuyu biraz araştırdık… Ortaya çıkan tablo, gerçekten hem şirketler ve markalar hem de devletler adına hayli şaşırtıcıydı. Mesela Coca-Cola’nın 2022 yılı iletişim bütçesi 4,32 milyar doları bulmuş… Yani 86 milyar liradan fazla… Ford ise 2022’de sadece reklama 2,2 milyar dolar (44 milyar lira) harcamış.
Türkiye’ye gelince… “2022 yılı Medya ve Reklam Yatırımları Raporu”na göre ülkemizdeki reklam yatırımlarının tamamı 10 milyar 97 milyon liraymış. Yani 505 milyon dolara yakın… Yani, Coca-Cola’nın 8’de 1’i…
Hani “Türkiye’den uluslararası marka nasıl çıkar” sorusu tartışılıyor ya… Ona ışık tutması için bu rakamların ve aradaki farkların akılda kalmasında yarar var…
Yine de çok da hayıflanmaya gerek yok… Benzer bir durum başka alanda da söz konusu… Bundan bir süre önce ABD’nin kamu diplomasisinin son derece önemli parçası sayılan, popüler kültür enstrümanlarını kullanarak içeride ve uluslararası platformlarda ABD algısını yönetmek için neler yaptığını anlatan bir kitap Batı’nın gündeminde epeyce yer bulmuştu…
Kitabın adı “National Security Cinema” (Millî Güvenlik Sineması) … İki yazarı var. Gazeteci, yazar, araştırmacı tarihçi ve podcast yayıncısı Tom Secker ve İngiltere’deki Bath Üniversitesi’nde hocalık yapan Matthew Alford…
Yazarlar, ABD’de Pentagon ve CIA ile Amerikan sinema ve TV sanayinin merkezi Hollywood arasındaki ilişkiyi incelemişler.
Mesela Usame Bin Ladin’in öldürülmesini anlatan filmin senaryosunun tamamen CIA tarafından yazıldığı tespit edilmiş… 2005 ile kitabın basıldığı 2017 yılları arasında ABD TV’lerinde devlet tarafından 900’den fazla yapıma doğrudan müdahale edilmiş. Kitabın tamamını okuyamasanız da şu adrese girip Matthew Alford’un yazdığı özet makaleye göz atabilirsiniz: https://goo.gl/7c69ZZ
Pentagon’un 1948’den bu yana bir ‘eğlence departmanını’ devreye soktuğunu söyleyen söyleyen yazarlar, CIA’in de benzer bir örgütlenmeye 1996 yılında gittiğini kaydediyorlar. Her iki kuruluş da danışmanlık hizmeti ve ordu olanaklarının kullandırılması karşılığında senaryolara müdahale ediyormuş.
24, Homeland, Transformers, Iron Man, The Terminator, NCIS, Flight 93 gibi yapımlara doğrudan müdahale eden devlet, Meet The Parents gibi komedilere bile karışmış. Mesela bu filmde, Robert de Niro’nun CIA’in işkence el kitabıyla dalga geçtiği sahneyi montajda çıkartırmışlar…
Her devlet ve her marka (dizi ve filmlerdeki ürün yerleştirmeye dikkat) kendini ifade etmek için ‘algılamayı’ yönetme adına ciddi teknikler uygulamak ve bunun için belli bir bütçe ayırmak zorunda…
Bu bağlamda bir de istihbarat bütçelerini karşılaştırmakta yarar var… ABD her yıl, askeri ve ulusal istihbarat bütçelerini açıklar…
Örneğin, ABD’nin son üç yıl bazında istihbarat bütçelerinin toplamı şöyle seyretmiş: 2020’de 85,8 milyar dolar, 2021’de 84,1 milyar dolar, 2022’de ise 89,8 milyar dolar. Ki bildiğimiz kadarıyla ABD istihbarat bütçelerine saha operasyonlarının giderleri dâhil değil…
Bizim Millî İstihbarat Teşkilatı’mızda (MİT) ise durum şöyle; 2020’de 2,6 milyar lira (130 milyon dolar), 2021’de 3 milyar 115 milyon 407 bin lira (156 milyon dolar) ve 2022’de 5 milyar 176 milyon lira (259 milyon dolar)… 2023 yılı içinse 7 milyar 729 milyon liralık (386 milyon 500 bin dolar) bütçe planlanmış.
Pek çok alanda kendimizi dünyanın en büyük devletleriyle karşılaştırma cesareti gösterirken istihbarat ve iletişim konusunda sus pus olmamız beklenmemeli…
Bu, devletimiz için geçerli olduğu kadar, esas olarak, şirketlerimiz için de geçerlidir…
Şu halk deyişini zaman zaman hatırlamakta yarar var: “Ne kadar ekmek, o kadar köfte...”