Ne kadar 'Yeni Normal'leşeceğiz?...
01 Şubat 2010 Akşam Gazetesi
Epeydir gözüme ilişiyordu ama Bursa’dan iletişim uzmanı arkadaşımız (bu arada master’ını Bilgi’de tamamlamış; kutlarız) Tolga Yücel iyice uyandırdı... Ben de konuyu yakın markaja aldım... Tolga, bu yıl Davos’a damgasını vuran en ilginç kavramdan söz ediyordu... “Yeni Normal”...
Cuma günü bizim gazete de değinmiş: “Daha az risk, daha çok ihtiyatın aranacağı yeni küresel mali sistemde ‘yeni normal’, daha çok düzenleyici ve denetleyici önlem içeriyor... Eski standart ve sistemlerin yerine, yeni normalleşmenin kuralları tartışılıyor... Bankacılık sistemindeki ihtiyatların artırılmasını da öngören sistem, ekonomistlere göre, bir anlamda ‘ak akçe, kara gün içindir’ prensibiyle hareket edecek.” Anlaşılan bu kavramla sık sık karşılaşacağız. Öncelikle Deniz Gökçe Hoca’dan bu konuda yol gösterici ‘racon’ bekliyoruz... Örneğin, bu yaklaşım sektörlere göre nasıl bir farklılık gösterecek? Bizi öncelikle ilgilendiren ise, iş - ilişki -iletişim yönetiminde nasıl bir ‘paradigma’ değişikliği gerekeceği?.. Bu arada Davos’un Türkiye bağlamında bu yılki yıldızları bizce üç kişiydi: Ferit Şahenk, Durmuş Yılmaz ve Muhtar Kent... Hele Şahenk’in yürekli “One minute” açıklamaları ve buzda Audi lansmanı, iletişimde ciddi hazırlıkların nasıl ciddi sonuçlar doğurabileceğini göstermesi yönüyle mutlaka kayıtlara geçecektir...
Alper Sezer’den ders almak isteyenlere not!..
‘İlişki yönetimi’ ile ‘iletişim yönetimi’ arasındaki fark, kelime anlamı çok kolay olsa da karşılıklı duruşları zor anlaşılan, ‘birbirinin içine geçmiş’ kavramların aralarındaki girift bağ gibi, kolay kolay özümsenemez... Aşk - Sevgi; Müşteri (Customer) - Özel müşteri (Client); Akıl - Zekâ; Tin ve Ruh (Geist - Seele) vb...
Bu nedenle konuyu pratikte kavramaya yarayacak hiçbir örnek kaçırılmamalı...
Bugün gelen bir e-posta, ‘ilişki yönetimi’ (yakın çevre ilişkisi) için ideal örnek olabilir. Buyurun! “Sayın Ali Saydam Ağabey. Ben İstanbul (Erkek) Lisesi öğrencisi Alper Sezer (‘2011). Sizden bir ricamız olacaktı. Sinema Kulübü olarak 6 yıldır Türkiye’nin ilk ve tek ulusal liseler arası kısa film yarışmasını düzenliyoruz. Geçtiğimiz yıl yarışmamıza 24 farklı ilden 114 film katıldı. Bu sene de yarışmamızın 7.si düzenlenecek. Sizden ricamız köşenizde ve/veya televizyon programınızda yarışmamızdan bahsederek duyurumuza katkıda bulunmanız. Afişimiz ve basın bültenimiz ekte bulunuyor. Desteğiniz için şimdiden teşekkür ederiz, iyi çalışmalar. İstanbul (Erkek) Lisesi Sinema Kulübü adına Alper Sezer.”
Nasıl ama?..
Yarışmaya son katılma tarihi 10 Mayıs... Biz o yaşlarda olsak bu mektubu 1-2 Mayıs gibi gönderirdik. Üç ay önce değil. Nitekim sordum kendisine, “Erken değil mi? Mayısa yakın bir tarihte yazarız?..” Cevap verdi: “Şimdi yazın; sonra tekrar yazarsınız...”
İyi mi?..
Amma ilginç bir kuşak yetişiyor... Basın bültenine jüri üyelerini eklemiş. Meraklısına kuramsal not: “Üçüncü tarafların desteği”nin (third party endorsement) ikna için kullanımı!... “Yarışma jürisinde; oyuncu Erkan Can, Serra Yılmaz, Güven Kıraç, Ruhi Sarı, Hasibe Eren, Bennu Yıldırımlar, Serdar Orçin, Akasya Asıltürkmen; senarist ve yönetmen Ümit Ünal; yönetmen Selim Demirdelen, Selim Evci; sinema eleştirmeni ve yazar Yekta Kopan, Yeşim Tabak, Ceylan Özçelik; İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ceyhan Kandemir, CNBC-e Dergisi sinema editörü Süha Çalkıvik ve İELEV Genel Müdürü Kemal Kafadar yer alıyor.”
Alper Sezer’in liseden mezun olmasına daha iki yıl var. Onu da ‘2011 diye belirtmiş; hani garantiymiş gibi... Bu yaşta yolladığı basın bülteni, çifte kavrulmuş bir profesyonellik edasıyla kaleme alınmış.
İşte budur... Bana yazıyı yazdırdı... Özlem Gürses’le yaptığımız (daha doğrusu onun yaptığı benim katıldığım) Skytürk’teki “Bildiğin Gibi Değil”de cuma akşamı sözünü edeceğim...
İlişki yönetimi ve yakın çevre ilişkisi (community relations) konusunda belki kuramsal değil ama pratik ders almak isteyenler varsa, şu adres ve telefona başvurabilir. www.ielsinema.com; (0212) 514 15 70... Şaka değil son derece ciddiyim...
Epeydir gözüme ilişiyordu ama Bursa’dan iletişim uzmanı arkadaşımız (bu arada master’ını Bilgi’de tamamlamış; kutlarız) Tolga Yücel iyice uyandırdı... Ben de konuyu yakın markaja aldım... Tolga, bu yıl Davos’a damgasını vuran en ilginç kavramdan söz ediyordu... “Yeni Normal”...
Cuma günü bizim gazete de değinmiş: “Daha az risk, daha çok ihtiyatın aranacağı yeni küresel mali sistemde ‘yeni normal’, daha çok düzenleyici ve denetleyici önlem içeriyor... Eski standart ve sistemlerin yerine, yeni normalleşmenin kuralları tartışılıyor... Bankacılık sistemindeki ihtiyatların artırılmasını da öngören sistem, ekonomistlere göre, bir anlamda ‘ak akçe, kara gün içindir’ prensibiyle hareket edecek.” Anlaşılan bu kavramla sık sık karşılaşacağız. Öncelikle Deniz Gökçe Hoca’dan bu konuda yol gösterici ‘racon’ bekliyoruz... Örneğin, bu yaklaşım sektörlere göre nasıl bir farklılık gösterecek? Bizi öncelikle ilgilendiren ise, iş - ilişki -iletişim yönetiminde nasıl bir ‘paradigma’ değişikliği gerekeceği?.. Bu arada Davos’un Türkiye bağlamında bu yılki yıldızları bizce üç kişiydi: Ferit Şahenk, Durmuş Yılmaz ve Muhtar Kent... Hele Şahenk’in yürekli “One minute” açıklamaları ve buzda Audi lansmanı, iletişimde ciddi hazırlıkların nasıl ciddi sonuçlar doğurabileceğini göstermesi yönüyle mutlaka kayıtlara geçecektir...
Alper Sezer’den ders almak isteyenlere not!..
‘İlişki yönetimi’ ile ‘iletişim yönetimi’ arasındaki fark, kelime anlamı çok kolay olsa da karşılıklı duruşları zor anlaşılan, ‘birbirinin içine geçmiş’ kavramların aralarındaki girift bağ gibi, kolay kolay özümsenemez... Aşk - Sevgi; Müşteri (Customer) - Özel müşteri (Client); Akıl - Zekâ; Tin ve Ruh (Geist - Seele) vb...
Bu nedenle konuyu pratikte kavramaya yarayacak hiçbir örnek kaçırılmamalı...
Bugün gelen bir e-posta, ‘ilişki yönetimi’ (yakın çevre ilişkisi) için ideal örnek olabilir. Buyurun! “Sayın Ali Saydam Ağabey. Ben İstanbul (Erkek) Lisesi öğrencisi Alper Sezer (‘2011). Sizden bir ricamız olacaktı. Sinema Kulübü olarak 6 yıldır Türkiye’nin ilk ve tek ulusal liseler arası kısa film yarışmasını düzenliyoruz. Geçtiğimiz yıl yarışmamıza 24 farklı ilden 114 film katıldı. Bu sene de yarışmamızın 7.si düzenlenecek. Sizden ricamız köşenizde ve/veya televizyon programınızda yarışmamızdan bahsederek duyurumuza katkıda bulunmanız. Afişimiz ve basın bültenimiz ekte bulunuyor. Desteğiniz için şimdiden teşekkür ederiz, iyi çalışmalar. İstanbul (Erkek) Lisesi Sinema Kulübü adına Alper Sezer.”
Nasıl ama?..
Yarışmaya son katılma tarihi 10 Mayıs... Biz o yaşlarda olsak bu mektubu 1-2 Mayıs gibi gönderirdik. Üç ay önce değil. Nitekim sordum kendisine, “Erken değil mi? Mayısa yakın bir tarihte yazarız?..” Cevap verdi: “Şimdi yazın; sonra tekrar yazarsınız...”
İyi mi?..
Amma ilginç bir kuşak yetişiyor... Basın bültenine jüri üyelerini eklemiş. Meraklısına kuramsal not: “Üçüncü tarafların desteği”nin (third party endorsement) ikna için kullanımı!... “Yarışma jürisinde; oyuncu Erkan Can, Serra Yılmaz, Güven Kıraç, Ruhi Sarı, Hasibe Eren, Bennu Yıldırımlar, Serdar Orçin, Akasya Asıltürkmen; senarist ve yönetmen Ümit Ünal; yönetmen Selim Demirdelen, Selim Evci; sinema eleştirmeni ve yazar Yekta Kopan, Yeşim Tabak, Ceylan Özçelik; İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ceyhan Kandemir, CNBC-e Dergisi sinema editörü Süha Çalkıvik ve İELEV Genel Müdürü Kemal Kafadar yer alıyor.”
Alper Sezer’in liseden mezun olmasına daha iki yıl var. Onu da ‘2011 diye belirtmiş; hani garantiymiş gibi... Bu yaşta yolladığı basın bülteni, çifte kavrulmuş bir profesyonellik edasıyla kaleme alınmış.
İşte budur... Bana yazıyı yazdırdı... Özlem Gürses’le yaptığımız (daha doğrusu onun yaptığı benim katıldığım) Skytürk’teki “Bildiğin Gibi Değil”de cuma akşamı sözünü edeceğim...
İlişki yönetimi ve yakın çevre ilişkisi (community relations) konusunda belki kuramsal değil ama pratik ders almak isteyenler varsa, şu adres ve telefona başvurabilir. www.ielsinema.com; (0212) 514 15 70... Şaka değil son derece ciddiyim...