Ne olacak bu futbolun hâli?
13 Mart 2021 - Yeni Şafak
Çocukluk yıllarımda babam ve yakın arkadaşları, haftada en az bir kez içlerinden birinin evinde toplanıp o malum soruyu sorduktan sonra saatler süren tartışmalara başlarlardı:
“Ne olacak bu memleketin hâli?!”
İleriki yıllarda bu soru o kadar çeşitlendi ki… Mesela “Ne olacak bu kulüplerimizin hâli?!” ya da “Ne olacak Türk futbolunun, hakemlerimizin hâli?!”
Bu sonuncusu hâlâ sürüyor…
Son yıllarda memnuniyetsizliğin tavan yaptığı, sporculardan çok yöneticilerin konuşarak hayli sert açıklamalarda bulundukları, milyonlarca taraftarın tahrik edildiği garip bir dönem yaşıyoruz.
Futbol fanatikleri, sosyal medya üzerinden yönetime yön vermek için baskı kuruyorlar… Bu baskılar zaman zaman etkili de oluyor… Sıklıkla ‘skor basını’ olmakla itham edilen ve ‘günah keçisi’ gibi horlanan spor basını ise ‘taraflı’ davranmakla suçlanarak itibar suikastına uğruyor…
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu bu gidişata daha fazla seyirci kalamadı. Düzelmesi için bir süre izlediği, kendi iç dinamiklerini devreye almasına fırsat tanıdığı futbol dünyamızdaki huzursuzluğun uzamasına izin vermemek üzere çözüm odaklı hamlelerine başladı.
Her gün taraftarların ve onlardan çok daha ileride kulüp yöneticilerinin tepkileriyle boğuşmak durumunda kalan basın mensupları ve yöneticileriyle buluştu. Dertlerini ve önerilerini dinleyerek onlarla ‘ortak akıl’ oluşturma yolunda çok önemli bir adım attı.
Bu toplantı, sadece bir bilgilendirme ve fikir alışverişi etkinliği değildi. Aynı zamanda gençlik ve sporun ülkemizde üst düzeyde temsil edildiği makamın, bu dünyanın en çok ihmal edilen paydaşlarının arkasında durduğunun da net bir işaretiydi.
Sosyal, dijital ve analog spor medyasının önde gelen sorumlularının katıldığı toplantıda Bakan, dile getirilen tüm öneri ve sorunları tek tek not aldı… Ortak kanaat, bunların hiç kimsenin kafasında müphemiyet bırakmayacak şekilde yanıtlandığı yolundaydı.
‘Spor Yasası’ da gündemdeydi… Yasanın Meclise sunulduğunu hatırlatan Kasapoğlu, bu Yasa sayesinde sporda çok önemli reformların gerçekleşeceğine inandığını belirtti. Son günlerin tartışma konusu olan futbol sahalarının iyileştirilmesi için de gerekli denetleme ve yaptırımlara başlanacağını ifade etti…
Hem geniş taraftarı hem de arkasındaki ekonomi düşünülünce ülkemizin spor yaşamında futbolun yerinin büyük bir alan kapladığı malumunuz… Biraz da bu nedenle futbol dışı branşlarda elde edilen müthiş başarılar ne yazık ki gölgede kalabiliyor…
Gönül isterdi ki futbolumuz, kulüplerimiz ve yöneticiler birbirlerini yedikleri hikâyelerle değil, uluslararası sportif başarıları ve düzenli ekonomileriyle gündeme gelsinler…
Oysa, mesela dünyanın en etkili basın kuruluşlarından The New York Times, futbolumuzun başarılarından çok krizlerimize yer veriyor… Çarşamba günü yayınladıkları geniş haberde, sadece Fenerbahçe ile beIN SPORTS arasındaki gerginlik anlatılıyor; bu durumun ekonomik anlamda Türk futbolunun marka değerine verebileceği zarardan dem vuruluyordu.
Biri ülkemizin en nadide takımlarından, diğeri de dünyanın en güçlü spor yayın kuruluşlarından… Aralarında ‘kazan-kazan ilişkisi’ kurabilmeleri için her türlü koşul hazır… Yapacakları tek şey şu: Seyirci gazına gelmeyecekler…
“Ne olacak bu memleketin hâli?!”
İleriki yıllarda bu soru o kadar çeşitlendi ki… Mesela “Ne olacak bu kulüplerimizin hâli?!” ya da “Ne olacak Türk futbolunun, hakemlerimizin hâli?!”
Bu sonuncusu hâlâ sürüyor…
Son yıllarda memnuniyetsizliğin tavan yaptığı, sporculardan çok yöneticilerin konuşarak hayli sert açıklamalarda bulundukları, milyonlarca taraftarın tahrik edildiği garip bir dönem yaşıyoruz.
Futbol fanatikleri, sosyal medya üzerinden yönetime yön vermek için baskı kuruyorlar… Bu baskılar zaman zaman etkili de oluyor… Sıklıkla ‘skor basını’ olmakla itham edilen ve ‘günah keçisi’ gibi horlanan spor basını ise ‘taraflı’ davranmakla suçlanarak itibar suikastına uğruyor…
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu bu gidişata daha fazla seyirci kalamadı. Düzelmesi için bir süre izlediği, kendi iç dinamiklerini devreye almasına fırsat tanıdığı futbol dünyamızdaki huzursuzluğun uzamasına izin vermemek üzere çözüm odaklı hamlelerine başladı.
Her gün taraftarların ve onlardan çok daha ileride kulüp yöneticilerinin tepkileriyle boğuşmak durumunda kalan basın mensupları ve yöneticileriyle buluştu. Dertlerini ve önerilerini dinleyerek onlarla ‘ortak akıl’ oluşturma yolunda çok önemli bir adım attı.
Bu toplantı, sadece bir bilgilendirme ve fikir alışverişi etkinliği değildi. Aynı zamanda gençlik ve sporun ülkemizde üst düzeyde temsil edildiği makamın, bu dünyanın en çok ihmal edilen paydaşlarının arkasında durduğunun da net bir işaretiydi.
Sosyal, dijital ve analog spor medyasının önde gelen sorumlularının katıldığı toplantıda Bakan, dile getirilen tüm öneri ve sorunları tek tek not aldı… Ortak kanaat, bunların hiç kimsenin kafasında müphemiyet bırakmayacak şekilde yanıtlandığı yolundaydı.
‘Spor Yasası’ da gündemdeydi… Yasanın Meclise sunulduğunu hatırlatan Kasapoğlu, bu Yasa sayesinde sporda çok önemli reformların gerçekleşeceğine inandığını belirtti. Son günlerin tartışma konusu olan futbol sahalarının iyileştirilmesi için de gerekli denetleme ve yaptırımlara başlanacağını ifade etti…
Hem geniş taraftarı hem de arkasındaki ekonomi düşünülünce ülkemizin spor yaşamında futbolun yerinin büyük bir alan kapladığı malumunuz… Biraz da bu nedenle futbol dışı branşlarda elde edilen müthiş başarılar ne yazık ki gölgede kalabiliyor…
Gönül isterdi ki futbolumuz, kulüplerimiz ve yöneticiler birbirlerini yedikleri hikâyelerle değil, uluslararası sportif başarıları ve düzenli ekonomileriyle gündeme gelsinler…
Oysa, mesela dünyanın en etkili basın kuruluşlarından The New York Times, futbolumuzun başarılarından çok krizlerimize yer veriyor… Çarşamba günü yayınladıkları geniş haberde, sadece Fenerbahçe ile beIN SPORTS arasındaki gerginlik anlatılıyor; bu durumun ekonomik anlamda Türk futbolunun marka değerine verebileceği zarardan dem vuruluyordu.
Biri ülkemizin en nadide takımlarından, diğeri de dünyanın en güçlü spor yayın kuruluşlarından… Aralarında ‘kazan-kazan ilişkisi’ kurabilmeleri için her türlü koşul hazır… Yapacakları tek şey şu: Seyirci gazına gelmeyecekler…