Ne oldu da böyle oldu?
22 EYLÜL 2007
12 Eylül sürecini yaşamış bir 68 kuşağı ferdi olarak kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. CHP, aydınların ve bürokratların bir kısmı kalkıp 1982 Anayasası’nı savunacaklar...
Böyle düşünmemde o Anayasa’ya ‘Hayır’ demiş olmamdan kaynaklanan bir ‘ukalalık’ önceliği hakkını kendimde görme duygusunun rol oynadığını itiraf etmeliyim. En yakınlarımın, “Zarflar ince, ‘Hayır’ dediğin belli olur; seni fişlerler. Ver ‘Evet’i, zaten o zaman daha kolay demokrasi gelir” türünden muhteşem akıllar(!) vermelerine rağmen ‘Hayır’ atmıştım şeffaf zarfa; 25 yıl sonra ukalalık edebilme hakkına göğsümü gere gere sahip olabilmek adına...
Sonradan deline deline kalbura döndürülmüş olan 1982 Anayasası’na ‘Hayır’ diyenlerin oranı %10’u bile bulmuyordu. O zaman bireysel özgürlüklerin köküne kibrit suyu ekilmesine ‘evet’ diyenlerin büyük çoğunluğu zaman içinde değiştiler, akılları başlarına geldi; bugün ‘Hayır’ noktasına ulaştılar ve yeni bir Anayasa hazırlamak için kolları sıvadılar... İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış. Ama çözümün parçası olma çabasına girdiler, sorunun değil...
Peki ‘bizimkilere’ ne oldu? Ne oldu ki, Erdoğan Teziç Hocam gibi, ‘durup durup’ neyin olmayacağını, neyin yapılmaması gerektiğini anlatıp, yıllarca eleştirdikleri Anayasa’yı savunur hale geldiler? Hele de kendileri ortaya hiçbir yenilik, hiçbir alternatif koymadan, neyin nasıl daha iyi olacağını söylemeden... Sadece karşı çıkarak. Bu davranışlarıyla gelecek ilk halk oylamasında bir kez daha burun üstü çakılmalarının kaçınılmaz olduğunu görmemek için ya aşırı saf olmak lazım ya kötü niyetli...
‘Ne oldu da böyle oldu?..’ sorusunun yanıtı acaba ‘durup durup’ sözünde mi gizli?
‘Keşke bir hafta sonra açılsaymış’
Yeni bir “alışveriş” –yoksa “yaşam” mı demeliyiz?- merkezi daha açıldı: İstinye Park... Açıldı dememe bakmayın, henüz yerleşmeye çalışan mağazaların hazırlıkları, altyapı çalışmaları ve eksikliklerin giderilmesi sürüyor ama kokusu ve ruhu oluşmaya başlamış. Matraş markasının yeni kuşak liderlerinden Erdal Matraş’ın tespiti şöyle: “Louis Vuitton marka binlerce YTL değerinde bir çantanın karşısında duruyorsunuz. Neredeyse dizlerinize kadar çamur içindesiniz”. Benim moda danışmanım, Derimod Başkan Yardımcısı Sedef Orman da, “Keşke çarşı bir hafta sonra adam gibi açılsaymış!” diyor. Cep telefonlarının da alışveriş merkezinde doğru dürüst çalışmadığından müşteki...
Gazetelere verilmiş tam sayfa ‘prestij ilanları’... Ve de ‘yok satan’, insanların satın almak için torpil yaptırdıkları süper lüks dairelerin haberleri, beklenti çıtasını çok yukarılara çekmişti. Alışveriş Merkezleri (AVM) dünyasında uzun süredir tüm dikkatler İstinye Park üzerindeydi. Bazılarına göre, her yeni açılan AVM Akmerkez’in konumunu kuvvetlendiriyordu. Diğerleri ise, koridorları soğuk hava koşullarına açık Kanyon’un Akmerkez karşısında zorlandığını ancak İstinye Park’ın üst profil hedef kitleyi kendine çekeceğini, Akmerkez’in artık eski kaldığını iddia ediyorlardı. İşte sektörün duayeni Abdullah Kiğılı’nın sözleri: “Geleceğin en büyük AVM’si. Bu kadar çok ünlü ve nitelikli markada çok az AVM’de biraraya gelmiştir. Başta Akmerkez, diğerleri kendilerine çekidüzen vermeli...”
Gerek İstinye Park’ın konsepti, gerekse tek tek mağazaların pazarlanmasında önemli bir rol oynayan Avi Alkaş dostumuz, sistemin ortakları ve içeride mağazaları bulunan iş adamları ile uzun zamandır sohbet ediyoruz. Herkes sonuçtan emin. Bu kez iş başka!...
Böyle düşünmemde o Anayasa’ya ‘Hayır’ demiş olmamdan kaynaklanan bir ‘ukalalık’ önceliği hakkını kendimde görme duygusunun rol oynadığını itiraf etmeliyim. En yakınlarımın, “Zarflar ince, ‘Hayır’ dediğin belli olur; seni fişlerler. Ver ‘Evet’i, zaten o zaman daha kolay demokrasi gelir” türünden muhteşem akıllar(!) vermelerine rağmen ‘Hayır’ atmıştım şeffaf zarfa; 25 yıl sonra ukalalık edebilme hakkına göğsümü gere gere sahip olabilmek adına...
Sonradan deline deline kalbura döndürülmüş olan 1982 Anayasası’na ‘Hayır’ diyenlerin oranı %10’u bile bulmuyordu. O zaman bireysel özgürlüklerin köküne kibrit suyu ekilmesine ‘evet’ diyenlerin büyük çoğunluğu zaman içinde değiştiler, akılları başlarına geldi; bugün ‘Hayır’ noktasına ulaştılar ve yeni bir Anayasa hazırlamak için kolları sıvadılar... İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış. Ama çözümün parçası olma çabasına girdiler, sorunun değil...
Peki ‘bizimkilere’ ne oldu? Ne oldu ki, Erdoğan Teziç Hocam gibi, ‘durup durup’ neyin olmayacağını, neyin yapılmaması gerektiğini anlatıp, yıllarca eleştirdikleri Anayasa’yı savunur hale geldiler? Hele de kendileri ortaya hiçbir yenilik, hiçbir alternatif koymadan, neyin nasıl daha iyi olacağını söylemeden... Sadece karşı çıkarak. Bu davranışlarıyla gelecek ilk halk oylamasında bir kez daha burun üstü çakılmalarının kaçınılmaz olduğunu görmemek için ya aşırı saf olmak lazım ya kötü niyetli...
‘Ne oldu da böyle oldu?..’ sorusunun yanıtı acaba ‘durup durup’ sözünde mi gizli?
‘Keşke bir hafta sonra açılsaymış’
Yeni bir “alışveriş” –yoksa “yaşam” mı demeliyiz?- merkezi daha açıldı: İstinye Park... Açıldı dememe bakmayın, henüz yerleşmeye çalışan mağazaların hazırlıkları, altyapı çalışmaları ve eksikliklerin giderilmesi sürüyor ama kokusu ve ruhu oluşmaya başlamış. Matraş markasının yeni kuşak liderlerinden Erdal Matraş’ın tespiti şöyle: “Louis Vuitton marka binlerce YTL değerinde bir çantanın karşısında duruyorsunuz. Neredeyse dizlerinize kadar çamur içindesiniz”. Benim moda danışmanım, Derimod Başkan Yardımcısı Sedef Orman da, “Keşke çarşı bir hafta sonra adam gibi açılsaymış!” diyor. Cep telefonlarının da alışveriş merkezinde doğru dürüst çalışmadığından müşteki...
Gazetelere verilmiş tam sayfa ‘prestij ilanları’... Ve de ‘yok satan’, insanların satın almak için torpil yaptırdıkları süper lüks dairelerin haberleri, beklenti çıtasını çok yukarılara çekmişti. Alışveriş Merkezleri (AVM) dünyasında uzun süredir tüm dikkatler İstinye Park üzerindeydi. Bazılarına göre, her yeni açılan AVM Akmerkez’in konumunu kuvvetlendiriyordu. Diğerleri ise, koridorları soğuk hava koşullarına açık Kanyon’un Akmerkez karşısında zorlandığını ancak İstinye Park’ın üst profil hedef kitleyi kendine çekeceğini, Akmerkez’in artık eski kaldığını iddia ediyorlardı. İşte sektörün duayeni Abdullah Kiğılı’nın sözleri: “Geleceğin en büyük AVM’si. Bu kadar çok ünlü ve nitelikli markada çok az AVM’de biraraya gelmiştir. Başta Akmerkez, diğerleri kendilerine çekidüzen vermeli...”
Gerek İstinye Park’ın konsepti, gerekse tek tek mağazaların pazarlanmasında önemli bir rol oynayan Avi Alkaş dostumuz, sistemin ortakları ve içeride mağazaları bulunan iş adamları ile uzun zamandır sohbet ediyoruz. Herkes sonuçtan emin. Bu kez iş başka!...