Ne var bunda?..
13 eKİM 2010
Galatasaray’ın ve milli takımın yıldız oyuncusu Arda Turan ameliyat olmuş…
Nerede olmuş ameliyatı?
Almanya’nın Münih kentinde… Dün bizim gazete haberi şu başlıkla vermiş: “Sihirli Neşter!”… Neden sihirli? Yanıtı çok net: Operasyon sadece bir saat sürmüş. Arda 8 gün sonra koşmaya, 14 gün sonra da takımla idmana çıkmaya başlayacakmış.
Hem sporcunun ruhsal durumuna hem de spor ekonomisine müthiş bir katma değer… Arda’yı Dr. Ulrike Muschaweck ameliyat etmiş. Ulrike hanımın işinin ehli olduğuna şüphe yok… Aynı vakadan yaklaşık 2 bin adet elinden geçmiş…
Beklediğim şey hemen gerçekleşti ve bazı tıp uzmanları ve medyadan sansasyon arayan arkadaşlar işi büyütmek için yola koyuldular.
Buyurun size üç hekimden üç başlık: “Asistanlara yaptırılan ameliyat”… “SGK’sı ile bedava yapardık”, “Avrupalı hekimler bizden öğreniyor…”
Bu tavır hayli eskidir… Özelleştirmeler sırasında da rastlamışızdır, “Milli değerlerimiz satılıyor”, “Stratejik kalelerimiz tek tek elden gidiyor”… “Yabancılar bizim milli şirketlerimizi bizden daha mı iyi yönetecek?”
Bu abartının altında sadece ve sadece küreselleşmeyi, küresel rekabeti adam gibi kavrayamamayan zihniyet yatar... Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki bugün artık, neyi nerede ürettiğinizin hiçbir anlamı yoktur… İsveç malı, Vietnam’da üretilmiş, ABD’den pazarlaması yapılıyor… Ya da tersi… Bunu anlamak bununla rekabet etmek gerekir… Arda Almanya’ya niye gitti, diye karalar bağlamak değil…
Ben Galatasaray Kulübü’nün Sağlık Sponsoru Medical Park’ın ne diyeceğini merak etmiştim. Onlar da hislenecekler miydi acaba?..
Açıklamayı Sabah gazetesinde gördüm. Medical Park Hastaneler Grubu Sporcu Sağlığı Koordinatörü Prof. Dr. Semih Gür şöyle demiş:
“Arda'ya osteitis pubis cerrahi tedavisi yapılmıştır, operasyon son derece iyi geçmiş. Dünyanın her yerinde yapılan ameliyatların hepsi Türkiye'de de yapılmaktadır. Bu operasyon da Türkiye'de yapılıyordu. Ancak Dr. Ulrike Muschaweck'e bu operasyonla ilgili bir hayli hasta akışı vardır. Bu nedenle deneyimi fazladır. O açıdan kulüp ameliyatın Almanya'da yapılmasını tercih etmiştir. Bize de danışıldı ve doktorun deneyimi nedeniyle olur verdik. Osteitis pubis 'sporcu kasığı' olarak bilinen bir hastalıktır ve sporcuların yüzde 80'inde mevcut. Birkaç yoldan tedavi edilebilirdi. Sporcunun sahalardan çok uzak kalmaması için bu yol tercih edildi.”
Anlaşılan o ki, olayın ‘kahramanlarından’ Medical Park yetkilileri de Arda’ya vize vermişler… Yaklaşımları son derece doğal. Oyuncunun ve kulübün tercihine saygı göstermişler…
Bu olaydan sadece Türk futbol ve spor camiası değil dünyayı İstanbul ya da Türkiye ile sınırlı olarak görenlerin de kendilerine ders çıkarmaları gerekir…
Yoksa THY’nin F.C. Barcelona’ya ve Manchester United’e sponsor olmasını ne biz anlayabiliriz, ne de İspanyollar ve İngilizler… O zaman, Londralı taraftarların, Chelsea’nın sahaya bazen dokuz yabancı iki yerli oyuncu ile çıkmasını da hazmedememeleri gerekirdi. Ya da yabancılara satılan statlarını, kulüplerini… Bizde özelleştirilen sanayi işletmeleri, duygusal bağlamda bunların yanında solda sıfır kalır…
Ekonominin, bilimin, ticaretin sınırı nasıl kalmamışsa, tıbbi hizmetin de sınırları kalmamıştır… Buradan bakıldığında “Türk tıbbı Avrupa’daki tababet kadar gelişmiş değildir…” mesajının çıkacağı vehmine kapılmak yanlıştır:
Türkiye’de bu ameliyatın daniskası yapılıyor olabilir. Ancak bu, Arda’nın ve kulübün şahsi tercihidir. Meseleyi Türkiye’de bu ameliyatı yapacak hekimlerin olup olmadığı noktasında elde alırsanız, aynı mantığın ters köşesiyle bu sefer Sezen Aksu’nun ameliyatını neden Prof. Dr. Orhan Bilge’ye yaptırdığını tartışmanız da gerekir.
Ya da en karmaşık ve sofistike beyin ameliyatlarını yapan Prof. Dr. Ali Çetin Sarıoğlu’na yurt dışından ve Türkiye’den gelen çok sayıda hastayı açıklamakta zorlanırsınız… Türkiye’deki çok sayıda özel hastane ve üniversite hastanesi ve alanında yetkin pek çok hekim, nice başarılı ameliyatları gerçekleştirirken, Arda Turan’ın bir özel konuda Münih’te binlerce kişiyi sağlığına kavuşturup meleke kesbetmiş bir usta hekime başvurmasını kompleks malzemesi yapmak artık bizim gibi bir ülkeye yakışmıyor…
Nerede olmuş ameliyatı?
Almanya’nın Münih kentinde… Dün bizim gazete haberi şu başlıkla vermiş: “Sihirli Neşter!”… Neden sihirli? Yanıtı çok net: Operasyon sadece bir saat sürmüş. Arda 8 gün sonra koşmaya, 14 gün sonra da takımla idmana çıkmaya başlayacakmış.
Hem sporcunun ruhsal durumuna hem de spor ekonomisine müthiş bir katma değer… Arda’yı Dr. Ulrike Muschaweck ameliyat etmiş. Ulrike hanımın işinin ehli olduğuna şüphe yok… Aynı vakadan yaklaşık 2 bin adet elinden geçmiş…
Beklediğim şey hemen gerçekleşti ve bazı tıp uzmanları ve medyadan sansasyon arayan arkadaşlar işi büyütmek için yola koyuldular.
Buyurun size üç hekimden üç başlık: “Asistanlara yaptırılan ameliyat”… “SGK’sı ile bedava yapardık”, “Avrupalı hekimler bizden öğreniyor…”
Bu tavır hayli eskidir… Özelleştirmeler sırasında da rastlamışızdır, “Milli değerlerimiz satılıyor”, “Stratejik kalelerimiz tek tek elden gidiyor”… “Yabancılar bizim milli şirketlerimizi bizden daha mı iyi yönetecek?”
Bu abartının altında sadece ve sadece küreselleşmeyi, küresel rekabeti adam gibi kavrayamamayan zihniyet yatar... Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki bugün artık, neyi nerede ürettiğinizin hiçbir anlamı yoktur… İsveç malı, Vietnam’da üretilmiş, ABD’den pazarlaması yapılıyor… Ya da tersi… Bunu anlamak bununla rekabet etmek gerekir… Arda Almanya’ya niye gitti, diye karalar bağlamak değil…
Ben Galatasaray Kulübü’nün Sağlık Sponsoru Medical Park’ın ne diyeceğini merak etmiştim. Onlar da hislenecekler miydi acaba?..
Açıklamayı Sabah gazetesinde gördüm. Medical Park Hastaneler Grubu Sporcu Sağlığı Koordinatörü Prof. Dr. Semih Gür şöyle demiş:
“Arda'ya osteitis pubis cerrahi tedavisi yapılmıştır, operasyon son derece iyi geçmiş. Dünyanın her yerinde yapılan ameliyatların hepsi Türkiye'de de yapılmaktadır. Bu operasyon da Türkiye'de yapılıyordu. Ancak Dr. Ulrike Muschaweck'e bu operasyonla ilgili bir hayli hasta akışı vardır. Bu nedenle deneyimi fazladır. O açıdan kulüp ameliyatın Almanya'da yapılmasını tercih etmiştir. Bize de danışıldı ve doktorun deneyimi nedeniyle olur verdik. Osteitis pubis 'sporcu kasığı' olarak bilinen bir hastalıktır ve sporcuların yüzde 80'inde mevcut. Birkaç yoldan tedavi edilebilirdi. Sporcunun sahalardan çok uzak kalmaması için bu yol tercih edildi.”
Anlaşılan o ki, olayın ‘kahramanlarından’ Medical Park yetkilileri de Arda’ya vize vermişler… Yaklaşımları son derece doğal. Oyuncunun ve kulübün tercihine saygı göstermişler…
Bu olaydan sadece Türk futbol ve spor camiası değil dünyayı İstanbul ya da Türkiye ile sınırlı olarak görenlerin de kendilerine ders çıkarmaları gerekir…
Yoksa THY’nin F.C. Barcelona’ya ve Manchester United’e sponsor olmasını ne biz anlayabiliriz, ne de İspanyollar ve İngilizler… O zaman, Londralı taraftarların, Chelsea’nın sahaya bazen dokuz yabancı iki yerli oyuncu ile çıkmasını da hazmedememeleri gerekirdi. Ya da yabancılara satılan statlarını, kulüplerini… Bizde özelleştirilen sanayi işletmeleri, duygusal bağlamda bunların yanında solda sıfır kalır…
Ekonominin, bilimin, ticaretin sınırı nasıl kalmamışsa, tıbbi hizmetin de sınırları kalmamıştır… Buradan bakıldığında “Türk tıbbı Avrupa’daki tababet kadar gelişmiş değildir…” mesajının çıkacağı vehmine kapılmak yanlıştır:
Türkiye’de bu ameliyatın daniskası yapılıyor olabilir. Ancak bu, Arda’nın ve kulübün şahsi tercihidir. Meseleyi Türkiye’de bu ameliyatı yapacak hekimlerin olup olmadığı noktasında elde alırsanız, aynı mantığın ters köşesiyle bu sefer Sezen Aksu’nun ameliyatını neden Prof. Dr. Orhan Bilge’ye yaptırdığını tartışmanız da gerekir.
Ya da en karmaşık ve sofistike beyin ameliyatlarını yapan Prof. Dr. Ali Çetin Sarıoğlu’na yurt dışından ve Türkiye’den gelen çok sayıda hastayı açıklamakta zorlanırsınız… Türkiye’deki çok sayıda özel hastane ve üniversite hastanesi ve alanında yetkin pek çok hekim, nice başarılı ameliyatları gerçekleştirirken, Arda Turan’ın bir özel konuda Münih’te binlerce kişiyi sağlığına kavuşturup meleke kesbetmiş bir usta hekime başvurmasını kompleks malzemesi yapmak artık bizim gibi bir ülkeye yakışmıyor…