Ne zaman susacaksınız?
09 Ocak 2020 - Yeni Şafak
Türk Dil Kurumu, ‘dezenformasyon’ kelimesini gayet anlaşılır bir şekilde açıklamış: “Bilgi çarpıtma…”
Buna, ‘yalan yanlış’ bilginin yayılması da denilebilir… Ana gündemle ilgisiz, başka herhangi bir konunun öne çıkarak asıl konuşulması gerekeni gölgelemesi de…
Özetle, Batı dilinde ‘yanlış enformasyon’ anlamına gelen dezenformasyon, bir şekilde hakikatin bilinmesine engel olmanın yaygın bir yolu…
İletişimciler tarafından çok iyi bilinen Televizyon Öldüren Eğlence: Gösteri Çağında Kamusal Söylem adlı kitabında Neil Postman, durumun vahametini anlatmak için şu soruyu sorar: “Cehalet daima düzeltilebilir bir durumdur. Ancak cehaleti bilgi olarak kabul ettiğimiz zaman ne yapabiliriz?”
Dezenformasyon bunu yapar işte… Birkaç kişi kasıtlı olarak yalan ya da gündem dışı haberleri dolaşıma sokar, bu haberlerin doğruluğunu sınamaktan kaçınan kitleler de hakikate değil, bu yalanlara inanır… Böylece cehaletin çemberinde koşturup dururlar ama aslında oldukları yerde saydıklarını da bir türlü anlamazlar…
Tabii bu işin anavatanı artık sosyal medya oldu… İdeolojik tasallutlar da devreye girdi mi yemin billah etsen inandıramazsın… Aslında ünlü atasözümüzdeki durumu hatırlatıyor… “Bir deli kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış” …
İstanbul Havalimanı da daha proje aşamasındayken üniversitelerde okutulacak türden ‘şiddetle dezenformasyona maruz kalma’ örneği hâline geldi…
Mesela iki yıl önce çıkan bir yalan haber az da olsa toz kaldırmıştı… Cumhuriyet gazetesi, havalimanında çalıştığını iddia eden bir kamyon şoförünün iddiasına dayanarak 400 işçinin inşaatlar sırasında hayatını kaybettiğini yazmıştı…
Külliyen yalandı tabii… Konunun olurunu olmazını bilmeyen biri bile haberde yer alan ögelere bakarak bunun yalan olduğunu anlayabilirdi…
Allah korusun, inşaat sırasında gerçekten 400 kişi ölseydi, bunu bir kamyon şoföründen başkası bilmez miydi mesela? 400 kişinin cenazesini saklamak olası bir durum muydu ya da onca kişinin bir tane bile mi yakını, akrabası yoktu?
Bazen benzer soruları sormak bile yeter de ideolojik tasallutlar devreye gelince herkes kulağının üstüne yatıyor galiba…
İstanbul Havalimanı’yla ilgili en vahim dezenformasyon örneği buydu ama yalanın dolanın ardı arkası hiç kesilmedi… Say say bitmez…
Son mesele de İstanbul’da etkili olan fırtına vesilesiyle önümüze geldi… İstanbul’da yaşayanlar zaten bilir de diğer kardeşlerimiz için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamasıyla karşımızdaki tabloyu anlamaya çalışalım: “Fırtına nedeniyle 108 çatı uçtu, 128 ağaç devrildi ve 3 istinat duvarı çöktü. İki günde birçok noktada metrekareye 100 kg yağış düştü. 61 noktada göllenme ve su baskınları oluştu”.
Tabii fırtına, İstanbul Havalimanı’nı karalamak isteyenler için harika (!) bir fırsat oldu. Fırtına gerçeğini aldılar, yalanlarla birleştirdiler ve ortaya acemi işi senaryolar çıkardılar. Şöyle:
“Uçaklar İstanbul Havalimanı’na inemiyormuş, Atatürk Havalimanı’na yönlendirilmiş, İstanbul Havalimanı uçuşlara kapatılmış, Putin güvensiz olduğu için Atatürk Havalimanı’na inmiş…”
Bunlardan biri de CHP Milletvekili Engin Özkoç’tu… Dezenformasyonun yayılması için çok müsait bir ortam olan internet ve sosyal medyayı tam da böyle kullanmış. Şöyle bir tweet atmış: “Putin Atatürk Havalimanı’na indi. Şu an İstanbul’da çalışan tek havalimanı Atatürk. Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum…”
Özkoç söyleyeceğini söylemiş zaten, daha ne diyecekti acaba?… Bilginin doğruluğunu kontrol etmeden peşine takılıp giden de bol… Yalan söylemek yerine ne zaman susmanın erdeminden yararlanacaklar?
Gelelim hakikatlere… Atatürk Havalimanı hâlen işleyen bir havalimanı… VİP uçuşlar ve özel jetler tarafından kullanılıyor… Putin’ın uçağı da buraya zorunluluktan değil, devlet erkânı zaten Atatürk Havalimanı’nı kullandığı için indi…
Çok sevdikleri sosyal medyada küçücük bir arama yapanlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bazı bakanların da yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde Atatürk Havalimanı’nı kullandıklarını görecekler… Fırtına olsun ya da olmasın…
Meraklısı için hakikatlerden devam edelim… İstanbul Havalimanı tarafından yapılan açıklamadan öğreniyoruz ki; uçuşlar, planlandığı şekilde sorunsuz yapılmış…
İstanbul Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı’nın fırtına nedeniyle uçuşlara kapatıldığı, 7 Ocak 2020 günü saat 10.00’dan 8 Ocak 2020 günü saat 06:00’a kadar geçen 20 saatlik süre zarfında, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yönlendirilen 50 uçağa ev sahipliği yapmış… Pistin kapalı olması nedeniyle yönlendirme yapmadan Sabiha Gökçen yerine İstanbul Havalimanı’ndan gidiş seferi düzenleyen uçuş sayısı da yine 50 olmuş...
Neticede, İstanbul Havalimanı’nda fırtınanın hâkim olduğu 20 saatlik süre içinde 1.194 uçuş gerçekleşmiş… 7 Ocak tarihinde ise toplamda 187.185 yolcu taşınmış…
Bir de oynanmış, değiştirilmiş ya da sıfırdan üretilmiş görseller dolaşıyor tabii internet ortamında… Şu şu uçuşlar İstanbul Havalimanı’na inemedi diyen, çok da ciddi duran bir liste… Buna yalanlama, bilginin ana kaynağından İGA İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Kadri Samsunlu’dan gelmiş… Sosyal medyada paylaşılan bu görseli, kendi Twitter hesabından yalanlamış Samsunlu… “Listedeki uçakların tümü İstanbul Havalimanı’na inmiştir.”
Değerli okurumuza naçizane bir tavsiye… Siz bu yalancıların ve onların kuyruğuna takılanların durumuna düşmeyin… Kontrol edin, araştırın, cehalete geçit vermeyin…
Buna, ‘yalan yanlış’ bilginin yayılması da denilebilir… Ana gündemle ilgisiz, başka herhangi bir konunun öne çıkarak asıl konuşulması gerekeni gölgelemesi de…
Özetle, Batı dilinde ‘yanlış enformasyon’ anlamına gelen dezenformasyon, bir şekilde hakikatin bilinmesine engel olmanın yaygın bir yolu…
İletişimciler tarafından çok iyi bilinen Televizyon Öldüren Eğlence: Gösteri Çağında Kamusal Söylem adlı kitabında Neil Postman, durumun vahametini anlatmak için şu soruyu sorar: “Cehalet daima düzeltilebilir bir durumdur. Ancak cehaleti bilgi olarak kabul ettiğimiz zaman ne yapabiliriz?”
Dezenformasyon bunu yapar işte… Birkaç kişi kasıtlı olarak yalan ya da gündem dışı haberleri dolaşıma sokar, bu haberlerin doğruluğunu sınamaktan kaçınan kitleler de hakikate değil, bu yalanlara inanır… Böylece cehaletin çemberinde koşturup dururlar ama aslında oldukları yerde saydıklarını da bir türlü anlamazlar…
Tabii bu işin anavatanı artık sosyal medya oldu… İdeolojik tasallutlar da devreye girdi mi yemin billah etsen inandıramazsın… Aslında ünlü atasözümüzdeki durumu hatırlatıyor… “Bir deli kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış” …
İstanbul Havalimanı da daha proje aşamasındayken üniversitelerde okutulacak türden ‘şiddetle dezenformasyona maruz kalma’ örneği hâline geldi…
Mesela iki yıl önce çıkan bir yalan haber az da olsa toz kaldırmıştı… Cumhuriyet gazetesi, havalimanında çalıştığını iddia eden bir kamyon şoförünün iddiasına dayanarak 400 işçinin inşaatlar sırasında hayatını kaybettiğini yazmıştı…
Külliyen yalandı tabii… Konunun olurunu olmazını bilmeyen biri bile haberde yer alan ögelere bakarak bunun yalan olduğunu anlayabilirdi…
Allah korusun, inşaat sırasında gerçekten 400 kişi ölseydi, bunu bir kamyon şoföründen başkası bilmez miydi mesela? 400 kişinin cenazesini saklamak olası bir durum muydu ya da onca kişinin bir tane bile mi yakını, akrabası yoktu?
Bazen benzer soruları sormak bile yeter de ideolojik tasallutlar devreye gelince herkes kulağının üstüne yatıyor galiba…
İstanbul Havalimanı’yla ilgili en vahim dezenformasyon örneği buydu ama yalanın dolanın ardı arkası hiç kesilmedi… Say say bitmez…
Son mesele de İstanbul’da etkili olan fırtına vesilesiyle önümüze geldi… İstanbul’da yaşayanlar zaten bilir de diğer kardeşlerimiz için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamasıyla karşımızdaki tabloyu anlamaya çalışalım: “Fırtına nedeniyle 108 çatı uçtu, 128 ağaç devrildi ve 3 istinat duvarı çöktü. İki günde birçok noktada metrekareye 100 kg yağış düştü. 61 noktada göllenme ve su baskınları oluştu”.
Tabii fırtına, İstanbul Havalimanı’nı karalamak isteyenler için harika (!) bir fırsat oldu. Fırtına gerçeğini aldılar, yalanlarla birleştirdiler ve ortaya acemi işi senaryolar çıkardılar. Şöyle:
“Uçaklar İstanbul Havalimanı’na inemiyormuş, Atatürk Havalimanı’na yönlendirilmiş, İstanbul Havalimanı uçuşlara kapatılmış, Putin güvensiz olduğu için Atatürk Havalimanı’na inmiş…”
Bunlardan biri de CHP Milletvekili Engin Özkoç’tu… Dezenformasyonun yayılması için çok müsait bir ortam olan internet ve sosyal medyayı tam da böyle kullanmış. Şöyle bir tweet atmış: “Putin Atatürk Havalimanı’na indi. Şu an İstanbul’da çalışan tek havalimanı Atatürk. Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum…”
Özkoç söyleyeceğini söylemiş zaten, daha ne diyecekti acaba?… Bilginin doğruluğunu kontrol etmeden peşine takılıp giden de bol… Yalan söylemek yerine ne zaman susmanın erdeminden yararlanacaklar?
Gelelim hakikatlere… Atatürk Havalimanı hâlen işleyen bir havalimanı… VİP uçuşlar ve özel jetler tarafından kullanılıyor… Putin’ın uçağı da buraya zorunluluktan değil, devlet erkânı zaten Atatürk Havalimanı’nı kullandığı için indi…
Çok sevdikleri sosyal medyada küçücük bir arama yapanlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bazı bakanların da yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde Atatürk Havalimanı’nı kullandıklarını görecekler… Fırtına olsun ya da olmasın…
Meraklısı için hakikatlerden devam edelim… İstanbul Havalimanı tarafından yapılan açıklamadan öğreniyoruz ki; uçuşlar, planlandığı şekilde sorunsuz yapılmış…
İstanbul Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı’nın fırtına nedeniyle uçuşlara kapatıldığı, 7 Ocak 2020 günü saat 10.00’dan 8 Ocak 2020 günü saat 06:00’a kadar geçen 20 saatlik süre zarfında, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yönlendirilen 50 uçağa ev sahipliği yapmış… Pistin kapalı olması nedeniyle yönlendirme yapmadan Sabiha Gökçen yerine İstanbul Havalimanı’ndan gidiş seferi düzenleyen uçuş sayısı da yine 50 olmuş...
Neticede, İstanbul Havalimanı’nda fırtınanın hâkim olduğu 20 saatlik süre içinde 1.194 uçuş gerçekleşmiş… 7 Ocak tarihinde ise toplamda 187.185 yolcu taşınmış…
Bir de oynanmış, değiştirilmiş ya da sıfırdan üretilmiş görseller dolaşıyor tabii internet ortamında… Şu şu uçuşlar İstanbul Havalimanı’na inemedi diyen, çok da ciddi duran bir liste… Buna yalanlama, bilginin ana kaynağından İGA İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Kadri Samsunlu’dan gelmiş… Sosyal medyada paylaşılan bu görseli, kendi Twitter hesabından yalanlamış Samsunlu… “Listedeki uçakların tümü İstanbul Havalimanı’na inmiştir.”
Değerli okurumuza naçizane bir tavsiye… Siz bu yalancıların ve onların kuyruğuna takılanların durumuna düşmeyin… Kontrol edin, araştırın, cehalete geçit vermeyin…