Netflix’ten esrarengiz kampanya
01 Aralık 2019 - Marketing Türkiye
Merak ögesi, iletişimde önemli bir yere sahiptir. İçeriğe cazibe katar, izleyici veya okur için adeta mıknatıs etkisi yaratır. Tabii ‘doğru’ yapılmış olması şartıyla...
Sinemada izlediğiniz fragmanları gözünüzün önüne bir getirin... Fragmanı seslendirenin ses tonundan, o kısacık parçanın kurgulanma biçimine kadar pek çok unsur, işte bu merakı izleyicide uyandırmak ve içeriği deneyimlemesini sağlamak içindir... Sonrasında başka faktörler devreye girer tabii... Filmi izleyenlerin yorumları gibi...
Yine de işe, izleyiciyi ‘gerçekten’ merak ettirerek başlamak başarıya giden yolda ilk kapıyı açacaktır.
Netflix, 27 Aralık’ta gösterilmeye başlayacağı yeni yapımı için bu yola gitmiş... Dizinin açık hava reklamları çok sade ve merak uyandırıcı. Hatta esrarengiz... Bir sembol kullanılmış afişlerde... Bir de ne zaman yayına gireceği, onlar da küçük puntolarla...
Güney Amerika’da, İngiltere’de, Rusya’daki tarlalarda zaman zaman ortaya çıkan, sırrı bir türlü çözülemeyen çizimleri hatırlarsınız... Onlara benzeyen bir sembol kullanılmış işte... Biraz Lost’u, biraz Çukur’u çağrıştırıyorlar. Mistik bir atmosferi şimdiden başarıyla yarattılar...
Dizinin ilk teaser’ı yayınlandı. O nedenle bu tanıtımın, başrolünde Beren Saat’in oynadığı Atiye dizisine ait olduğunu biliyoruz. Sembol de dünyanın ilk tapınağı Göbeklitepe’de bulunan çizimlerden geliyormuş… Hikâyenin Göbeklitepe ile bir bağı olacağını daha önce basından okumuştuk zaten…
Şimdi bu sembolün kullanımıyla hem Göbeklitepe’nin mistisizmine hem de draması kuvvetli bir yapıma şahitlik edeceğimiz vaadiyle karşı karşıyayız…
Teaser’ı Türkçe’ye meraklandırıcı olarak tercüme etmek mümkün. O nedenle bu teaser’ın da açık hava tanıtımlarının da görevini ‘başarıyla’ yerine getirdiğini söyleyebiliriz. Fakat, ‘teaser’ın bir özelliği de vaatte bulunmasıdır. Vaat ne kadar büyükse sonucun da o kadar büyük olması gerekir. Aksi takdirde sonuç hayal kırıklığı olur. Merakla bekliyoruz…
Bir konu yönetimi örneği: Mucize Doktor
Fox TV’deki Mucize Doktor dizisi ilgiyle izleniyor. Başroldeki Taner Ölmez, otizmli bir doktoru başarıyla canlandırıyor. Dizi yalnızca oyuncuların kabiliyeti ve yapımın kalitesiyle değil, iletişimin bambaşka bir alanıyla ilgili de öne çıkıyor.
Konu yönetimi... İngilizcesi, Issue Management... Çoğunlukla siyasi iletişimde ya da firmaların iletişiminde bu konuya eğilinir ama bu kez otizm konusunda toplumsal farkındalık oluşturmak için kullanıldığına şahit oluyoruz.
Dizinin yapımcı firması MF Yapım bu konuda Tohum Otizm Vakfı’yla ortak bir çalışma yürütmüş. Onlardan danışmanlık alıyorlarmış. Dünyada her 59 kişiden biri, Türkiye’de de 1 milyon 300 bin kişi otizmliymiş. Bunlar hiç de azımsanamayacak rakamlar...
Hatırlarsınız, yakın zamanda Aksaray’da bir okulda otizmli öğrenciler yuhalanmış, okul müdürü ve yardımcısı görevden alınmıştı. Bunu da hesaba katınca, ne kadar yerinde bir konu seçimi ve iletişim hamlesi olduğunu görebiliyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında projeler üretenlere örnek olması dileğiyle...
Marka konusunda yeni bir kitap
En çok ‘marka konumlandırması’ ve ‘pazarlama stratejileri’ konusundaki çalışmalarıyla tanınan Ömer Şengüler, mesleki birikimini “Marka Ol E Mi?” adlı yeni kitabında derlemiş.
Global Magic Brands danışmanlık şirketinin başkanı Şengüler ile TTG’nin Yönetim Kurulu’nda beraberiz. Bunca yılın tecrübesini sade ve eğlenceli bir dille aktarması çok kıymetli bir özelliğidir. ‘İyi’ iletişimci de öyle olmadır zaten...
Kitap da daha adından başlayarak eğlenceli ve sade… Mesajın hedef kitleye iletilebilmenin kritik başarı faktörüdür böyle bir dil kullanımı…
Şengüler, daha önce de aynı isimle bir sohbet serisi düzenlemiş. Bu konuşmalarda, kişisel markalaşma, ürün ve destinasyon markalaşması, marka adı belirlemeden önce yapılması gerekenler, markanın kişiliği yaşı ve cinsiyetinin belirlenmesi, pazarlama stratejisi, pazarlama ve satış ilişkisi, marka değeri gibi konular hakkında deneyimini ve çalışmalarını paylaşmış.
Fakat bu adın hikâyesi bambaşka... Şengüler’in rahmetli annesi Saliha Hanım’dan yadigâr diyebiliriz. Şimdilik bu kadarla yetinelim, kitabın büyüsünü kaçırmayalım...
Tek anlatılan bu değil elbette... Başarıyla markalaşmayı sağlayacak yollar, her bölümde farklı deneyimlerle ele alınıyor.
Son olarak, stratejik pazarlama uygulamalarında uzman bir isim olan Dr. Philip Kotler hem kitaba hem de Ömer Bey’e sahip çıktığını söylemeden geçmeyelim… Kitabın önsözünü Kotler kaleme almış. Hem kitabın hem de Ömer Bey’in hakkını teslim etmiş…
Sinemada izlediğiniz fragmanları gözünüzün önüne bir getirin... Fragmanı seslendirenin ses tonundan, o kısacık parçanın kurgulanma biçimine kadar pek çok unsur, işte bu merakı izleyicide uyandırmak ve içeriği deneyimlemesini sağlamak içindir... Sonrasında başka faktörler devreye girer tabii... Filmi izleyenlerin yorumları gibi...
Yine de işe, izleyiciyi ‘gerçekten’ merak ettirerek başlamak başarıya giden yolda ilk kapıyı açacaktır.
Netflix, 27 Aralık’ta gösterilmeye başlayacağı yeni yapımı için bu yola gitmiş... Dizinin açık hava reklamları çok sade ve merak uyandırıcı. Hatta esrarengiz... Bir sembol kullanılmış afişlerde... Bir de ne zaman yayına gireceği, onlar da küçük puntolarla...
Güney Amerika’da, İngiltere’de, Rusya’daki tarlalarda zaman zaman ortaya çıkan, sırrı bir türlü çözülemeyen çizimleri hatırlarsınız... Onlara benzeyen bir sembol kullanılmış işte... Biraz Lost’u, biraz Çukur’u çağrıştırıyorlar. Mistik bir atmosferi şimdiden başarıyla yarattılar...
Dizinin ilk teaser’ı yayınlandı. O nedenle bu tanıtımın, başrolünde Beren Saat’in oynadığı Atiye dizisine ait olduğunu biliyoruz. Sembol de dünyanın ilk tapınağı Göbeklitepe’de bulunan çizimlerden geliyormuş… Hikâyenin Göbeklitepe ile bir bağı olacağını daha önce basından okumuştuk zaten…
Şimdi bu sembolün kullanımıyla hem Göbeklitepe’nin mistisizmine hem de draması kuvvetli bir yapıma şahitlik edeceğimiz vaadiyle karşı karşıyayız…
Teaser’ı Türkçe’ye meraklandırıcı olarak tercüme etmek mümkün. O nedenle bu teaser’ın da açık hava tanıtımlarının da görevini ‘başarıyla’ yerine getirdiğini söyleyebiliriz. Fakat, ‘teaser’ın bir özelliği de vaatte bulunmasıdır. Vaat ne kadar büyükse sonucun da o kadar büyük olması gerekir. Aksi takdirde sonuç hayal kırıklığı olur. Merakla bekliyoruz…
Bir konu yönetimi örneği: Mucize Doktor
Fox TV’deki Mucize Doktor dizisi ilgiyle izleniyor. Başroldeki Taner Ölmez, otizmli bir doktoru başarıyla canlandırıyor. Dizi yalnızca oyuncuların kabiliyeti ve yapımın kalitesiyle değil, iletişimin bambaşka bir alanıyla ilgili de öne çıkıyor.
Konu yönetimi... İngilizcesi, Issue Management... Çoğunlukla siyasi iletişimde ya da firmaların iletişiminde bu konuya eğilinir ama bu kez otizm konusunda toplumsal farkındalık oluşturmak için kullanıldığına şahit oluyoruz.
Dizinin yapımcı firması MF Yapım bu konuda Tohum Otizm Vakfı’yla ortak bir çalışma yürütmüş. Onlardan danışmanlık alıyorlarmış. Dünyada her 59 kişiden biri, Türkiye’de de 1 milyon 300 bin kişi otizmliymiş. Bunlar hiç de azımsanamayacak rakamlar...
Hatırlarsınız, yakın zamanda Aksaray’da bir okulda otizmli öğrenciler yuhalanmış, okul müdürü ve yardımcısı görevden alınmıştı. Bunu da hesaba katınca, ne kadar yerinde bir konu seçimi ve iletişim hamlesi olduğunu görebiliyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında projeler üretenlere örnek olması dileğiyle...
Marka konusunda yeni bir kitap
En çok ‘marka konumlandırması’ ve ‘pazarlama stratejileri’ konusundaki çalışmalarıyla tanınan Ömer Şengüler, mesleki birikimini “Marka Ol E Mi?” adlı yeni kitabında derlemiş.
Global Magic Brands danışmanlık şirketinin başkanı Şengüler ile TTG’nin Yönetim Kurulu’nda beraberiz. Bunca yılın tecrübesini sade ve eğlenceli bir dille aktarması çok kıymetli bir özelliğidir. ‘İyi’ iletişimci de öyle olmadır zaten...
Kitap da daha adından başlayarak eğlenceli ve sade… Mesajın hedef kitleye iletilebilmenin kritik başarı faktörüdür böyle bir dil kullanımı…
Şengüler, daha önce de aynı isimle bir sohbet serisi düzenlemiş. Bu konuşmalarda, kişisel markalaşma, ürün ve destinasyon markalaşması, marka adı belirlemeden önce yapılması gerekenler, markanın kişiliği yaşı ve cinsiyetinin belirlenmesi, pazarlama stratejisi, pazarlama ve satış ilişkisi, marka değeri gibi konular hakkında deneyimini ve çalışmalarını paylaşmış.
Fakat bu adın hikâyesi bambaşka... Şengüler’in rahmetli annesi Saliha Hanım’dan yadigâr diyebiliriz. Şimdilik bu kadarla yetinelim, kitabın büyüsünü kaçırmayalım...
Tek anlatılan bu değil elbette... Başarıyla markalaşmayı sağlayacak yollar, her bölümde farklı deneyimlerle ele alınıyor.
Son olarak, stratejik pazarlama uygulamalarında uzman bir isim olan Dr. Philip Kotler hem kitaba hem de Ömer Bey’e sahip çıktığını söylemeden geçmeyelim… Kitabın önsözünü Kotler kaleme almış. Hem kitabın hem de Ömer Bey’in hakkını teslim etmiş…