Niyet, kalp ve makbul olan… Z Raporu - 01 Kasım 2022
PERYÖN’ün bu yıl 30.’sunu düzenlediği “İnsan Yönetimi Kongresi”nin teması; “Shaping the Future - Geleceği Şekillendir!” imiş…
Hayırlı olsun…
Kongre’nin açılışında -ne hikmetse- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da konuşmuş… Bu da anlamakta zorlandıklarımızdan… Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay ya da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in değil de İmamoğlu’nun tercih edilmesi, hedef kitleye ve sosyal paydaşlara yönelik siyasi bir mesaj değilse nedir?..
PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Buket Çelebiöven konuşmasında şunları ifade etmiş: “Şirketler iş sürdürülebilirliği için insan yönetiminin ne kadar önemli olduğunu anladı. Devam eden belirsizlik ve kriz ortamında bunu dikkate almayan hiçbir strateji sürdürülebilir finansal başarı getirmeyecek.”
‘Personel yönetimi’nden ‘insan yönetimi’ne geçebilme becerisini sergileyen PERYÖN, umarız bir gün insanın tüketilen bir ‘kaynak’ değil, yeniden üretilen bir ‘değer’ olarak konumlandırılması gerektiğini kavrayacak ve Türkiye’de pek çok kuruluşun kullandığı, patenti Bersay İletişim Danışmanlığı’na ait ‘İnsan Kıymetleri’® kavramına da ulaşır…
Çünkü ‘iş sürdürülebilirliği’ için gerekli yaklaşım, ne personel yönetiminde vardır ne de insan kaynakları yönetiminde… Çıkış yolu; varoluş nedenini kopyala-yapıştır Batı taklitçiliğinden kurtarıp, insan kıymetleri anlayışını benimsemekten geçer…
Kongre’de ise bahsettiğimiz bu yaklaşımın izlerine rastlandığından söz etmek zor…
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve YenidenBiz Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Yeşildere’nin kadın istihdamı üzerine ortaya koydukları projeksiyon…
“Global Değişim Gurusu ve Fütürist” olduğu iddia edilen Dr. Patrick Dixon’ın “Bütün liderlik, pazarlama, yönetim ve motivasyonların ortak noktası, daha iyi bir dünya yaratmak […] Tutku, başarı getirir. İnsanların sahip olduğu tutkularla bağlantı kurarsanız, siz nereye giderseniz onlar da sizinle gelir” ifadesi…
Dünya İnsan Yönetimi Dernekleri Federasyonu Başkanı Anthony Ariganello’nun “İş hayatında geriye dönüşün olmayacağı kesin. Geleceğin iş yerlerini inşa etme konusunda tüm profesyonellerin büyük sorumluluğu var” şeklindeki veciz(!) sözleri…
İnsan kaynakları, yetenek ve WorkTech trendleri konularında araştırmacı, analist, influencer ve yazar olarak tanındığı ifade edilen Mervyn Dinnen’in “Şirkette yaşadığı negatif bir deneyim çalışan için anlık kötü sonuçlar doğurabilirken, pozitif deneyimler ise uzun süreli motivasyon sağlayabiliyor. Adaylar ve çalışanlar, sorunları olduğunda şirketinin ona nasıl yardımcı olabileceğini düşünüyorlar. Biz de bu konuya odaklanmalıyız” biçiminde dile getirdiği çığır açıcı(!) ifadeleri…
Biz biliyoruz ki; bu yaklaşım biçimleri Anglosakson kültür coğrafyasının ürünleridir. Oysa İnsan Kıymetleri® teorisi toptancı yaklaşımları reddeder… Ülkesel farklılıkları gözetmenin ötesinde, o ülke içindeki çeşitli kültür ve değerleri de hesaba katar… Çalışanlara yönelik iş, ilişki ve iletişim stratejilerinin, muhatap olduğu kitlenin benzersiz kültür ve değerlerine, diğer bir deyişle ‘ortak ruhi şekillenmesi’ üzerine inşa edilmesini savunur… Sosyoloji, psikoloji, sosyal antropolojinin konusudur İnsan Kıymetleri ve kendisi de bunları konu edinmelidir…
Her ne kadar sosyal medya ve internet ortamının yaygınlığı nedeniyle ruhuna ve kalbine uymayan etkilere açık olsalar da gençlerin yer aldığı yönetim süreçlerinde yerli ve millî tecrübelerden yola çıkarak belirlenecek ilkelerin çok daha sağlıklı olacağını unutmamakta yarar var…
Konuyu bir Hadis-i Şerif ile daha iyi anlatabileceğimize inanıyorum: “Bir şeye niyet ederken kalb bu düşünceye katılmazsa, niyet makbul olmaz.”
- Bu işlerin iletişimini Türkiye’de neden İngilizce yaparlar, anlamakta zorluk çekerim… Kendilerini böyle daha inandırıcı buluyorlar herhâlde…
- Bir de emir kipi kullanmazlar mı?! “İletişim 101” dersinin ilk konularındandır: Emir kipi ile kilit mesaj, slogan oluşturulmaz. Hedef kitlede, kendilerine buyurduğunuz izlenimi uyandırır. Bu nedenle de ters teper.
Hayırlı olsun…
Kongre’nin açılışında -ne hikmetse- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da konuşmuş… Bu da anlamakta zorlandıklarımızdan… Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay ya da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in değil de İmamoğlu’nun tercih edilmesi, hedef kitleye ve sosyal paydaşlara yönelik siyasi bir mesaj değilse nedir?..
PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Buket Çelebiöven konuşmasında şunları ifade etmiş: “Şirketler iş sürdürülebilirliği için insan yönetiminin ne kadar önemli olduğunu anladı. Devam eden belirsizlik ve kriz ortamında bunu dikkate almayan hiçbir strateji sürdürülebilir finansal başarı getirmeyecek.”
‘Personel yönetimi’nden ‘insan yönetimi’ne geçebilme becerisini sergileyen PERYÖN, umarız bir gün insanın tüketilen bir ‘kaynak’ değil, yeniden üretilen bir ‘değer’ olarak konumlandırılması gerektiğini kavrayacak ve Türkiye’de pek çok kuruluşun kullandığı, patenti Bersay İletişim Danışmanlığı’na ait ‘İnsan Kıymetleri’® kavramına da ulaşır…
Çünkü ‘iş sürdürülebilirliği’ için gerekli yaklaşım, ne personel yönetiminde vardır ne de insan kaynakları yönetiminde… Çıkış yolu; varoluş nedenini kopyala-yapıştır Batı taklitçiliğinden kurtarıp, insan kıymetleri anlayışını benimsemekten geçer…
Kongre’de ise bahsettiğimiz bu yaklaşımın izlerine rastlandığından söz etmek zor…
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve YenidenBiz Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Yeşildere’nin kadın istihdamı üzerine ortaya koydukları projeksiyon…
“Global Değişim Gurusu ve Fütürist” olduğu iddia edilen Dr. Patrick Dixon’ın “Bütün liderlik, pazarlama, yönetim ve motivasyonların ortak noktası, daha iyi bir dünya yaratmak […] Tutku, başarı getirir. İnsanların sahip olduğu tutkularla bağlantı kurarsanız, siz nereye giderseniz onlar da sizinle gelir” ifadesi…
Dünya İnsan Yönetimi Dernekleri Federasyonu Başkanı Anthony Ariganello’nun “İş hayatında geriye dönüşün olmayacağı kesin. Geleceğin iş yerlerini inşa etme konusunda tüm profesyonellerin büyük sorumluluğu var” şeklindeki veciz(!) sözleri…
İnsan kaynakları, yetenek ve WorkTech trendleri konularında araştırmacı, analist, influencer ve yazar olarak tanındığı ifade edilen Mervyn Dinnen’in “Şirkette yaşadığı negatif bir deneyim çalışan için anlık kötü sonuçlar doğurabilirken, pozitif deneyimler ise uzun süreli motivasyon sağlayabiliyor. Adaylar ve çalışanlar, sorunları olduğunda şirketinin ona nasıl yardımcı olabileceğini düşünüyorlar. Biz de bu konuya odaklanmalıyız” biçiminde dile getirdiği çığır açıcı(!) ifadeleri…
Biz biliyoruz ki; bu yaklaşım biçimleri Anglosakson kültür coğrafyasının ürünleridir. Oysa İnsan Kıymetleri® teorisi toptancı yaklaşımları reddeder… Ülkesel farklılıkları gözetmenin ötesinde, o ülke içindeki çeşitli kültür ve değerleri de hesaba katar… Çalışanlara yönelik iş, ilişki ve iletişim stratejilerinin, muhatap olduğu kitlenin benzersiz kültür ve değerlerine, diğer bir deyişle ‘ortak ruhi şekillenmesi’ üzerine inşa edilmesini savunur… Sosyoloji, psikoloji, sosyal antropolojinin konusudur İnsan Kıymetleri ve kendisi de bunları konu edinmelidir…
Her ne kadar sosyal medya ve internet ortamının yaygınlığı nedeniyle ruhuna ve kalbine uymayan etkilere açık olsalar da gençlerin yer aldığı yönetim süreçlerinde yerli ve millî tecrübelerden yola çıkarak belirlenecek ilkelerin çok daha sağlıklı olacağını unutmamakta yarar var…
Konuyu bir Hadis-i Şerif ile daha iyi anlatabileceğimize inanıyorum: “Bir şeye niyet ederken kalb bu düşünceye katılmazsa, niyet makbul olmaz.”