Noblesse oblige (!)…
06.03.2010
Dünden beri kafama takıldı… ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu’nun ucu ucuna aldığı ve de büyük olasılıkla Temsilciler Meclisi’nden ‘red yiyecek’ karar konusunda bizde kimler nasıl tavır aldı?
Bugüne kadarki ‘cav cav’ yalan; şimdi çıkıp konuşmalı arkadaşlar… Hani ‘Bu soykırımdı’, ‘Ermenileri kestik’ diye yırtınan ecnebi Türk entilijansiyası çıkıp aslanlar gibi kükremeli: “Helal olsun Dış İlişkiler Komisyonu’na!”… Ya da “ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu sen bizim her şeyimizsin!”…
Öyle değil mi? İşin doğal sonucu… Frankofonların dediği gibi… “Noblesse oblige”… Yani asaletin gereği… Yani yıllarca orada burada “Biz Ermenileri kesmiştik!” diye ahkâm kesersen, şimdi de kalkıp ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu’nu kutlaman gerekir…
Hadi buyurun sevgili entelijansiyam… Açıklamalarını bekliyorum…
Entelektüelleri etkileyen reklam
İlk kez 1 Ağustos 2008’de duymuştum… “Fiat Fiorino markasıyla bir elektrikli araç üretecek.” Sonra da Doblo’nun elektriklisinin üretileceği duyuruldu… Şu sıra da Renault’nun ‘çevreci’ ve ‘entelektüel’ dozu hayli yüksek reklam filmi dönüyor…
Aslında Türkiye’de elektrikli aracın üretiminde sorun yok ancak kullanımında alt yapı tam olarak hazır değil… Nitekim Fiorino İtalya için tezgâhtan inmeye başlamış bile… Çünkü bazı İtalyan belediyeleri karbondioksit emisyonları yüksek araç egzozlarını reddediyorlarmış…
Türk seçmeni ve de tüketicisi henüz bu duyarlılıkta değil… Seçmenler Türkiye’de Avrupa’dakiler gibi, ille de yaşamın sürdürülebilirliği doğrultusunda çevreci politikaları kampanyalarının eksenine koyan siyasi partileri tercih edecekler diye bir şey yok…
Çevreye duyarlı, küresel ısınma ve iklim değişikliğine savaş açmış firmaların ürünlerini tercih ettiklerini de söylemek zor…
O halde nedir Renault’nun o ‘keyifli’ filminin hikmeti?..
Belki Renault 2013’de elektrikli, bir ölçüde çevre dostu araçlara tam olarak ‘gaz’ verebilecek… ‘Bir ölçüde’ çevre dostu!… Çünkü kullanılacak elektriğin nasıl üretildiği önemli… Rüzgâr ve güneş enerjisiyle üretilmiş elektrikse tamam… Ya fosil yakıt çevrim santrallerinden geliyorsa o elektrik?.. Egzozdan CO2 çıkmıyor. Peki, çevrim santrallerinden bacalarından ne çıkıyor?..
Bizce işin özünde yatan unsur şu: Şimdilerde iletişimde farklılaşmak ve bunu doğru ifade etmeyi başarıp, doğru algılanmayı sağlayarak ayakta kalabilmek önemli… Bu sadece kurumlar, markalar için değil, insan ilişkileri için de geçerli. Burada medyadaki ve diğer ‘etkileyiciler’, hele de sosyal medya ciddi bir rol oynuyor… Çevreye duyarlı olmak da onları etkiliyor… Onlar da hedef kitleyi yönlendiriyor…
‘Entelektüeller’, değişim ve dönüşümü sadece toplumlarda, üreticilerde veya tüketicilerde değil, onlara ulaşmada kullanılan kaynaklarda, araçlarda, yöntemlerde ve mesajlarda da arıyorlar. Beklentiler ve ihtiyaçlar ile duyarlılıklar ve zorunluluklar da yeniden tanımlanıyor. Bir harekettir gidiyor… Durdunuz mu, bedeli çok ağır!
Renault’un son, ‘hayli entelektüel’ diyebileceğimiz reklamı yukarıdaki satırlara bir selam niteliğinde… Hem de hoş bir selam… Paranız varsa, sadece satış odaklı değil, kurumsal itibar ve genel algı yönelimli bir yaklaşımınız da varsa, ideal bir çözümleme…
İşi PR düzeyinde yürüten Fiat’ı ve reklamları son derece yaratıcı ve duygulara hitap edici şekilde devreye sokan Renault’yu vaadi bu kadar yüksek, süre uzunluğu ve frekansı nedeniyle bonkör ve konu yönetimi açısından cesurca reklamı için kutluyorum.
Bugüne kadarki ‘cav cav’ yalan; şimdi çıkıp konuşmalı arkadaşlar… Hani ‘Bu soykırımdı’, ‘Ermenileri kestik’ diye yırtınan ecnebi Türk entilijansiyası çıkıp aslanlar gibi kükremeli: “Helal olsun Dış İlişkiler Komisyonu’na!”… Ya da “ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu sen bizim her şeyimizsin!”…
Öyle değil mi? İşin doğal sonucu… Frankofonların dediği gibi… “Noblesse oblige”… Yani asaletin gereği… Yani yıllarca orada burada “Biz Ermenileri kesmiştik!” diye ahkâm kesersen, şimdi de kalkıp ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu’nu kutlaman gerekir…
Hadi buyurun sevgili entelijansiyam… Açıklamalarını bekliyorum…
Entelektüelleri etkileyen reklam
İlk kez 1 Ağustos 2008’de duymuştum… “Fiat Fiorino markasıyla bir elektrikli araç üretecek.” Sonra da Doblo’nun elektriklisinin üretileceği duyuruldu… Şu sıra da Renault’nun ‘çevreci’ ve ‘entelektüel’ dozu hayli yüksek reklam filmi dönüyor…
Aslında Türkiye’de elektrikli aracın üretiminde sorun yok ancak kullanımında alt yapı tam olarak hazır değil… Nitekim Fiorino İtalya için tezgâhtan inmeye başlamış bile… Çünkü bazı İtalyan belediyeleri karbondioksit emisyonları yüksek araç egzozlarını reddediyorlarmış…
Türk seçmeni ve de tüketicisi henüz bu duyarlılıkta değil… Seçmenler Türkiye’de Avrupa’dakiler gibi, ille de yaşamın sürdürülebilirliği doğrultusunda çevreci politikaları kampanyalarının eksenine koyan siyasi partileri tercih edecekler diye bir şey yok…
Çevreye duyarlı, küresel ısınma ve iklim değişikliğine savaş açmış firmaların ürünlerini tercih ettiklerini de söylemek zor…
O halde nedir Renault’nun o ‘keyifli’ filminin hikmeti?..
Belki Renault 2013’de elektrikli, bir ölçüde çevre dostu araçlara tam olarak ‘gaz’ verebilecek… ‘Bir ölçüde’ çevre dostu!… Çünkü kullanılacak elektriğin nasıl üretildiği önemli… Rüzgâr ve güneş enerjisiyle üretilmiş elektrikse tamam… Ya fosil yakıt çevrim santrallerinden geliyorsa o elektrik?.. Egzozdan CO2 çıkmıyor. Peki, çevrim santrallerinden bacalarından ne çıkıyor?..
Bizce işin özünde yatan unsur şu: Şimdilerde iletişimde farklılaşmak ve bunu doğru ifade etmeyi başarıp, doğru algılanmayı sağlayarak ayakta kalabilmek önemli… Bu sadece kurumlar, markalar için değil, insan ilişkileri için de geçerli. Burada medyadaki ve diğer ‘etkileyiciler’, hele de sosyal medya ciddi bir rol oynuyor… Çevreye duyarlı olmak da onları etkiliyor… Onlar da hedef kitleyi yönlendiriyor…
‘Entelektüeller’, değişim ve dönüşümü sadece toplumlarda, üreticilerde veya tüketicilerde değil, onlara ulaşmada kullanılan kaynaklarda, araçlarda, yöntemlerde ve mesajlarda da arıyorlar. Beklentiler ve ihtiyaçlar ile duyarlılıklar ve zorunluluklar da yeniden tanımlanıyor. Bir harekettir gidiyor… Durdunuz mu, bedeli çok ağır!
Renault’un son, ‘hayli entelektüel’ diyebileceğimiz reklamı yukarıdaki satırlara bir selam niteliğinde… Hem de hoş bir selam… Paranız varsa, sadece satış odaklı değil, kurumsal itibar ve genel algı yönelimli bir yaklaşımınız da varsa, ideal bir çözümleme…
İşi PR düzeyinde yürüten Fiat’ı ve reklamları son derece yaratıcı ve duygulara hitap edici şekilde devreye sokan Renault’yu vaadi bu kadar yüksek, süre uzunluğu ve frekansı nedeniyle bonkör ve konu yönetimi açısından cesurca reklamı için kutluyorum.