Obama’nın sopasından ‘Uykusuzluk’a...
03 AĞUSTOS 2012
Obama’nın Tayyip Bey ile telefonla konuşurken elinde tuttuğu beysbol sopasından ne manalar türetildiğini görüp okuyunca bir dolu tuhaflıkla karşı karşıya kalıyoruz. Mizahçılar için bu alışılmadık görüntü elbette bir fırsat. Onları anladık anlamasına da; Amerikan Başkanının bu fotoğrafını ciddiye alanlara ne demeli acaba?
Beysbol sopası neyin nesidir diye düşünüp soranlar için Beyaz Saray Sözcülüğü şu açıklamayı yapmış: “Beysbol sopası, Obama'ya ‘Çekiç’ lakaplı ünlü beysbol oyuncusu Hank Aaron tarafından imzalı olarak armağan edilmiştir.”
Nedense anında ‘Tarihi kare’ olarak nitelendirilen bu fotoğraf üzerine ne inciler döktürdük. CHP’li İki yoruma dikkat:
“Obama parmakla Dışişleri Bakanı çağırır, samimiyetten derler, Başbakan'la telefonda konuşurken elinde beysbol sopası vardır, bulurlar bişi...” (Muharrem İnce.)
“Obama beyzbol sopalı pozu ile ne demek istiyor? "Sopa elimde” mi, demek istiyor. (Şükrü Küçükşahin)
CHP’nin 34. Kurultayı’nda PM’ne yeniden seçilen İstanbul milletvekili Umut Oran’ın bu fotoğraftan hareketle Başbakan’ın cevaplaması isteğiyle Meclis’e soru önergesi vermesi de az ilginç haber değil ama. Önergenin iki maddesi şöyle:
“-ABD Başkanı’nın sizinle telefonla konuşurken elinde beyzbol sopasıyla poz vermesi bunu da başkanlık sitesinden yayınlamasının diplomatik dildeki karşılığı nedir?
- Türkiye’ye ve yurttaşlarımıza üstü kapalı hakaret içeren bu fotoğrafın Beyaz Saray web sayfasından kaldırılması için girişimde bulunacak mısınız?”
Ezberlenen tekrarlar, demode söylemler... Bu soru önergesi de, Einstein’ın ‘çılgınlık’ tanımını sık sık hatırlamamıza neden olan aksiyonlardan biri değil mi? Bir daha hatırlayalım:
“Bilinen şeyleri tekrarlayarak, farklı sonuçlar elde edilebileceğine inanmak, çılgınlıktan başka bir şey değildir”...
***
“Birçok espri fakirinin agresif olduğu dikkat çeker. Espriyi değil agresyonu becerirler.” diyor, zevkle takip ettiğim Psikeart dergisinin ‘Mizah’ temalı son sayısında ‘Hadi bir espri yapın!’ başlığıyla yazan Kültegin Ögel.
Şu tespitlerine katılmamak mümkün mü?
“Kişinin dürtüleri ve arzuları olmadan bir espri yaratması çok zordur. Akılla espri olmaz. Bu nıoktada akıl değil zekâ gerekir. Aklımızı istediğimiz zaman, zekâmızı gerektiği zaman kullanırız. Zekâ sözü geçeb paradoksu aşmanın bir yolu olarak espriyi yaratabilir.”
“Akıl kontrolle, zekâ spontanite ile oluşur. Esprinin spontaniteyi yarattığı kadar, spontanitenin de espriyi yarattığını söyleyebiliriz. Yani zorlayarak espri olmaz.”
Obama’nın sopası, bazı mizahçılar için ‘bir kerelik’ espri olarak kayda geçedursun, sizler, mizahın her çeşidini, hatta mizahın mizahını görme çabası içindeki Psikeart dergisini bir an önce edinin, derim.
***
Hele bu sayıya özel ‘Uykusuzluk’ afişinin, herkesi memnun edecek cinsten bir güzel armağan olduğunu hemen söyleyelim... Psikeart’ın Yayın Koordinatörü Ercan Yaşa’nın ‘ilham madeni’ olarak nitelendirdiği afiş, uykusuzluk çekenler için şifa niyetine...
Bahadır Baruter’in çizgileriyle ‘mantıklı küp’ten, ‘zeki koni’ye, ‘duygusal top’tan, ‘dahinin ters konisi’ne, ‘belki’den ‘çünkü’ye, ‘sanki’den ‘fakat’a dönüşebilen şemsiyeye, ‘açgözlü’den ‘tokgözlü’ye bi sürü resimli, çizgidışı ve çizgiiçi kavramla ilhamlanarak uyumak pekala mümkün olabilir... Kadar’dan keder’e, cici’den öcü’ye, mahçup’tan küstah’a, bön’den arsız’a saymaya başlayacak olursak, sağdan sola 10 çarpı yukardan aşağı 15 mesajın her birinde biraz oyalanıp yine de uyuyamayanlar hiç uğraşmayıp televizyon izleyebilirler. Tecrübeyle sabittir.
Beysbol sopası neyin nesidir diye düşünüp soranlar için Beyaz Saray Sözcülüğü şu açıklamayı yapmış: “Beysbol sopası, Obama'ya ‘Çekiç’ lakaplı ünlü beysbol oyuncusu Hank Aaron tarafından imzalı olarak armağan edilmiştir.”
Nedense anında ‘Tarihi kare’ olarak nitelendirilen bu fotoğraf üzerine ne inciler döktürdük. CHP’li İki yoruma dikkat:
“Obama parmakla Dışişleri Bakanı çağırır, samimiyetten derler, Başbakan'la telefonda konuşurken elinde beysbol sopası vardır, bulurlar bişi...” (Muharrem İnce.)
“Obama beyzbol sopalı pozu ile ne demek istiyor? "Sopa elimde” mi, demek istiyor. (Şükrü Küçükşahin)
CHP’nin 34. Kurultayı’nda PM’ne yeniden seçilen İstanbul milletvekili Umut Oran’ın bu fotoğraftan hareketle Başbakan’ın cevaplaması isteğiyle Meclis’e soru önergesi vermesi de az ilginç haber değil ama. Önergenin iki maddesi şöyle:
“-ABD Başkanı’nın sizinle telefonla konuşurken elinde beyzbol sopasıyla poz vermesi bunu da başkanlık sitesinden yayınlamasının diplomatik dildeki karşılığı nedir?
- Türkiye’ye ve yurttaşlarımıza üstü kapalı hakaret içeren bu fotoğrafın Beyaz Saray web sayfasından kaldırılması için girişimde bulunacak mısınız?”
Ezberlenen tekrarlar, demode söylemler... Bu soru önergesi de, Einstein’ın ‘çılgınlık’ tanımını sık sık hatırlamamıza neden olan aksiyonlardan biri değil mi? Bir daha hatırlayalım:
“Bilinen şeyleri tekrarlayarak, farklı sonuçlar elde edilebileceğine inanmak, çılgınlıktan başka bir şey değildir”...
***
“Birçok espri fakirinin agresif olduğu dikkat çeker. Espriyi değil agresyonu becerirler.” diyor, zevkle takip ettiğim Psikeart dergisinin ‘Mizah’ temalı son sayısında ‘Hadi bir espri yapın!’ başlığıyla yazan Kültegin Ögel.
Şu tespitlerine katılmamak mümkün mü?
“Kişinin dürtüleri ve arzuları olmadan bir espri yaratması çok zordur. Akılla espri olmaz. Bu nıoktada akıl değil zekâ gerekir. Aklımızı istediğimiz zaman, zekâmızı gerektiği zaman kullanırız. Zekâ sözü geçeb paradoksu aşmanın bir yolu olarak espriyi yaratabilir.”
“Akıl kontrolle, zekâ spontanite ile oluşur. Esprinin spontaniteyi yarattığı kadar, spontanitenin de espriyi yarattığını söyleyebiliriz. Yani zorlayarak espri olmaz.”
Obama’nın sopası, bazı mizahçılar için ‘bir kerelik’ espri olarak kayda geçedursun, sizler, mizahın her çeşidini, hatta mizahın mizahını görme çabası içindeki Psikeart dergisini bir an önce edinin, derim.
***
Hele bu sayıya özel ‘Uykusuzluk’ afişinin, herkesi memnun edecek cinsten bir güzel armağan olduğunu hemen söyleyelim... Psikeart’ın Yayın Koordinatörü Ercan Yaşa’nın ‘ilham madeni’ olarak nitelendirdiği afiş, uykusuzluk çekenler için şifa niyetine...
Bahadır Baruter’in çizgileriyle ‘mantıklı küp’ten, ‘zeki koni’ye, ‘duygusal top’tan, ‘dahinin ters konisi’ne, ‘belki’den ‘çünkü’ye, ‘sanki’den ‘fakat’a dönüşebilen şemsiyeye, ‘açgözlü’den ‘tokgözlü’ye bi sürü resimli, çizgidışı ve çizgiiçi kavramla ilhamlanarak uyumak pekala mümkün olabilir... Kadar’dan keder’e, cici’den öcü’ye, mahçup’tan küstah’a, bön’den arsız’a saymaya başlayacak olursak, sağdan sola 10 çarpı yukardan aşağı 15 mesajın her birinde biraz oyalanıp yine de uyuyamayanlar hiç uğraşmayıp televizyon izleyebilirler. Tecrübeyle sabittir.