Obama'ya 'danışman' olan müthiş Türk'ü henüz çözemedim
19 Ocak 2009 Akşam Gazetesi
Dünyada ilginç bir şey oldu mu mutlaka bir ucundan tutmaya kalkanlar bizim ülkemizde de mebzul miktarda vardır. Obama Başkan oldu. Dünya beklenti içinde... Ben değilim; ABD'nin al” menfaatleri değişmez. Başkanlarının da temel politikaları... Ama dedik ya olay ilginç... Bizden de Obama'ya kebap, bornoz falan gönderenler mutlaka çıkar.
Bu nedenle geçenlerde sadece bizim medyada yer almış, ABD'de doğrulanmamış bir haberi biraz o anlamda değerlendirdik: Bir Türk Obama'ya danışmanlık yapacak!
Tamamında değil ama medyamızın hatırı sayılır bir kesiminde yer aldı bu haber. Söz konusu, İsviçre'de yaşayan ve 'Clown'luk denen bir mesleği başarıyla icra eden iyi niyetli olduğu haberlerden anlaşılan Riccon İlhan Doğan adında biriydi. Ben de medyanın haberi doğrulatmadan yazmasını doğru bulmamıştım. Bunun üzerine Riccon Bey'in menajeri olduğunu söyleyen Filiz Alışık Hanım'dan bir mesaj aldım. Sonra da kendisine şu e-postayı gönderdim:
'Filiz Hanım. Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler. Riccon Bey'in web sitesindeki (www.riccon.ch) kupürlerden, kendisinin İsviçre'de başarılı bir 'Clown' (Palyaço, Soytarı) komedyen olduğu anlaşılıyor.
Benim meselem Riccon İlhan Doğan Bey'le değil. Benim meselem Türk medyasıyla. (Haberi farklı üç kaynakla görüşmeden yazdığı için Abdi İpekçi'den fırça yemiş bir gazeteci kuşağından geldiğimden olacak.) Tek kanaldan gelen enformasyonu başka kaynaklara (en azından ikinci bir kaynağa) doğrulatmadan kullanmalarını mesleki olarak doğru bulmuyorum...
White House ya da Barack Obama kaynaklarından henüz doğrulanmamış bilgilere medyanın özenle yaklaşması gerektiğine inanıyorum. İletişim işlerinden biraz anlayan biri olarak mesajınızda kullandığınız 'Riccon, Bey hakkında biraz bilginiz eksik. Ortadoğu Kültürleri arası iletişim konusu Başkan Barack Obama'ya bilgi verenlerden biri. İsviçre'den yazdığı raporları ileterek bir çalışma içindeler. Yani bir nevi bilgilendirecektir' şeklindeki bilgiyi çözümleyebilmiş değilim. Herhalde uzun yıllardır İsviçre'de yaşadığınızdan olsa gerek; cümle mimarisinde bir problem var sanki. Ben içinden çıkamadım...
Meseleyi anlayıp varsa hatamı düzeltmem için şu basit soruları yanıtlamanız yeterli olacaktır:
1. Türk medyasına 'Danışmanlık' şeklinde yansımış (ya da yansıtılmış) olan bu hizmet; Obama'nın (ya da ofisinin) talebi üzerine mi verilmektedir; yoksa Riccon Bey, sözü geçen 'raporları' kendi isteği ile karşı taraftan bir talep gelmeksizin Obama'nın ofisine göndermektedir?
2. Arada işin süresini, ücretini, nevini belli eden bir sözleşme ya da yazışma var mıdır?
3. Mesajınızda belirttiğiniz Ortadoğu uzmanlığını Riccon Bey nasıl edinmiştir; ne kadar zamandır bu uzmanlıkla ilgili ürünler (konferanslar, makaleler, kitaplar vb.) vermektedir? İlginize teşekkür ederim. Saygılarımla.'
Filiz Hanım bu arada gerekli tüm telefon numaralarını vermiş. Ayrıca Riccon Bey'in 21 Ocak'ta İstanbul'da olacağını ifade etmiş... Kendileri veya olayı bilen tanıklar bilgi verirlerse; burada gereğini hemen yaparız...
Becel ne yaptı acaba?
Ödülü ben alsaydım bu kadar sevinemezdim. Bahçeşehir Üniversitesi'nde geçen yıl son sınıf öğrencilerimizden Bahar Yaşlı bizim dersin sınavı için hazırladığı Becel projesi ile Aydın Doğan Vakfı 20'nci Genç İletişimciler Yarışması'nda Halkla İlişkiler Dalında Kurumsal İletişim Projesi'nde birincilik ödülünü almış...
Aslında sınıftaki tüm öğrenciler Bahar kadar iyi idiler. Çok iyi bir kuşak yetişiyor. Yeter ki üniversiteler öğrencileri sektörden ve gerçeklerden kopuk eğitmesinler... Bu tür projelerle pazarlama iletişimi dünyasının somut koşulları içinde çalışmaya alıştırsınlar.
Ha sahi merak ettim doğrusu: Becel bu durumda ne yaptı acaba?..
Özür
İki kız kardeşin ikisine de özel bir sevgim vardır. Demet Akbağ ve Sedef İybar... Sedef geçenlerde medyadan dostlara Park Şamdan'da muhteşem bir yemek verdi. Bütün yemekleri Tefal'in yeni ürünü Actifry ile (bir tatlı kaşığı yağ ile bir kilo patates kızartmaca vb.) pişirmişti. Ben de konuyu dün burada yazdım. Sakınan göze çöp batarmış. Yazıda Demet'in adını hiç geçirmek niyetinde değildim. Oysa sen tut, yazıda 5 kez Sedef'ten söz etmişsem, en az üçünde yemeği Demet düzenlemiş gibi yazmışım... Olacak iş değil... Her iki arkadaşımızdan da özür diliyorum... Beni bağışlayacaklarından hiç kuşkum yok...
Dünyada ilginç bir şey oldu mu mutlaka bir ucundan tutmaya kalkanlar bizim ülkemizde de mebzul miktarda vardır. Obama Başkan oldu. Dünya beklenti içinde... Ben değilim; ABD'nin al” menfaatleri değişmez. Başkanlarının da temel politikaları... Ama dedik ya olay ilginç... Bizden de Obama'ya kebap, bornoz falan gönderenler mutlaka çıkar.
Bu nedenle geçenlerde sadece bizim medyada yer almış, ABD'de doğrulanmamış bir haberi biraz o anlamda değerlendirdik: Bir Türk Obama'ya danışmanlık yapacak!
Tamamında değil ama medyamızın hatırı sayılır bir kesiminde yer aldı bu haber. Söz konusu, İsviçre'de yaşayan ve 'Clown'luk denen bir mesleği başarıyla icra eden iyi niyetli olduğu haberlerden anlaşılan Riccon İlhan Doğan adında biriydi. Ben de medyanın haberi doğrulatmadan yazmasını doğru bulmamıştım. Bunun üzerine Riccon Bey'in menajeri olduğunu söyleyen Filiz Alışık Hanım'dan bir mesaj aldım. Sonra da kendisine şu e-postayı gönderdim:
'Filiz Hanım. Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler. Riccon Bey'in web sitesindeki (www.riccon.ch) kupürlerden, kendisinin İsviçre'de başarılı bir 'Clown' (Palyaço, Soytarı) komedyen olduğu anlaşılıyor.
Benim meselem Riccon İlhan Doğan Bey'le değil. Benim meselem Türk medyasıyla. (Haberi farklı üç kaynakla görüşmeden yazdığı için Abdi İpekçi'den fırça yemiş bir gazeteci kuşağından geldiğimden olacak.) Tek kanaldan gelen enformasyonu başka kaynaklara (en azından ikinci bir kaynağa) doğrulatmadan kullanmalarını mesleki olarak doğru bulmuyorum...
White House ya da Barack Obama kaynaklarından henüz doğrulanmamış bilgilere medyanın özenle yaklaşması gerektiğine inanıyorum. İletişim işlerinden biraz anlayan biri olarak mesajınızda kullandığınız 'Riccon, Bey hakkında biraz bilginiz eksik. Ortadoğu Kültürleri arası iletişim konusu Başkan Barack Obama'ya bilgi verenlerden biri. İsviçre'den yazdığı raporları ileterek bir çalışma içindeler. Yani bir nevi bilgilendirecektir' şeklindeki bilgiyi çözümleyebilmiş değilim. Herhalde uzun yıllardır İsviçre'de yaşadığınızdan olsa gerek; cümle mimarisinde bir problem var sanki. Ben içinden çıkamadım...
Meseleyi anlayıp varsa hatamı düzeltmem için şu basit soruları yanıtlamanız yeterli olacaktır:
1. Türk medyasına 'Danışmanlık' şeklinde yansımış (ya da yansıtılmış) olan bu hizmet; Obama'nın (ya da ofisinin) talebi üzerine mi verilmektedir; yoksa Riccon Bey, sözü geçen 'raporları' kendi isteği ile karşı taraftan bir talep gelmeksizin Obama'nın ofisine göndermektedir?
2. Arada işin süresini, ücretini, nevini belli eden bir sözleşme ya da yazışma var mıdır?
3. Mesajınızda belirttiğiniz Ortadoğu uzmanlığını Riccon Bey nasıl edinmiştir; ne kadar zamandır bu uzmanlıkla ilgili ürünler (konferanslar, makaleler, kitaplar vb.) vermektedir? İlginize teşekkür ederim. Saygılarımla.'
Filiz Hanım bu arada gerekli tüm telefon numaralarını vermiş. Ayrıca Riccon Bey'in 21 Ocak'ta İstanbul'da olacağını ifade etmiş... Kendileri veya olayı bilen tanıklar bilgi verirlerse; burada gereğini hemen yaparız...
Becel ne yaptı acaba?
Ödülü ben alsaydım bu kadar sevinemezdim. Bahçeşehir Üniversitesi'nde geçen yıl son sınıf öğrencilerimizden Bahar Yaşlı bizim dersin sınavı için hazırladığı Becel projesi ile Aydın Doğan Vakfı 20'nci Genç İletişimciler Yarışması'nda Halkla İlişkiler Dalında Kurumsal İletişim Projesi'nde birincilik ödülünü almış...
Aslında sınıftaki tüm öğrenciler Bahar kadar iyi idiler. Çok iyi bir kuşak yetişiyor. Yeter ki üniversiteler öğrencileri sektörden ve gerçeklerden kopuk eğitmesinler... Bu tür projelerle pazarlama iletişimi dünyasının somut koşulları içinde çalışmaya alıştırsınlar.
Ha sahi merak ettim doğrusu: Becel bu durumda ne yaptı acaba?..
Özür
İki kız kardeşin ikisine de özel bir sevgim vardır. Demet Akbağ ve Sedef İybar... Sedef geçenlerde medyadan dostlara Park Şamdan'da muhteşem bir yemek verdi. Bütün yemekleri Tefal'in yeni ürünü Actifry ile (bir tatlı kaşığı yağ ile bir kilo patates kızartmaca vb.) pişirmişti. Ben de konuyu dün burada yazdım. Sakınan göze çöp batarmış. Yazıda Demet'in adını hiç geçirmek niyetinde değildim. Oysa sen tut, yazıda 5 kez Sedef'ten söz etmişsem, en az üçünde yemeği Demet düzenlemiş gibi yazmışım... Olacak iş değil... Her iki arkadaşımızdan da özür diliyorum... Beni bağışlayacaklarından hiç kuşkum yok...