Oktay Vural'a tam puan...
09 Ekim 2009 Akşam Gazetesi
Türkiye gibi koskoca ülkeyi yöneten koskoca AK Parti'nin, yıllar öncesinden tanıdığım ve son derece saygı duyduğum iletişim hocası Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Edibe Sözen Hanımefendi kalkıp diyor ki: 'Organizasyon aracılığıyla Kevin Costner'dan böyle bir bilgi geldi... Biz kendimiz ulaşmadık. Onlar bize ulaştılar. Biz aramadık, onlar aradılar. Sanatçı, buradaki organizasyon şirketi aracılığıyla bize ulaştı. Biz, Vural gibi Amerika'yı arayıp da bir bilgi temin etmedik'...
Şimdi bu ifadenin neresinden tutalım? Siz kalkıyorsunuz Ahmet San Bey'in ifadesine dayanarak tüm Türkiye'ye 'Kevin Costner demokratik açılımı destekliyor!' mesajını veriyorsunuz... Sonra da açıklamanızla 'şecaat arz ederken, sirkatinizi söylüyorsunuz...'
***
Ahmet San'ı çok severim... Onu tanıyan herkes de onu çok sever. Ancak birinci elden haber kaynağı olduğu ya da ortak iş yapılacağı zaman mutlaka herkesin bir rezervi vardır... Müthiş işler yapmıştır. Genelde de başkasından çok kendisine zararı dokunmuş; tabiri amiyane ile 'çırak çıkmıştır' yaptığı pek çok işten... Naif, terbiyeli, iyi niyetli bir 'organizatördür'...
Genellikle 'tahminini' fikri gibi, olmuş gerçeklik gibi sunabilir. Batılıların 'wishfull thinking' dedikleri bizde 'temenni', 'hüsnü kuruntu' kavramlarıyla karşılanabilecek tutumu tüm dostlarının malumudur. Onu öyle kabul eder, bağırlarına basarlar...
Örneğin 'Michael Jackson Müslümandı!' şeklindeki açıklamasına gülüp geçmiştik biz. Ancak medyanın geniş bir kısmı ciddiye almıştı. Sonra anlaşıldı. Ahmet kendisi açıkladı: Michael Jackson'ın Müslüman olan kardeşini telefonla arayıp sormuş: 'Michael Müslüman oldu mu?..' Kardeş susmuş. Hiç ses çıkarmamış. Ahmet de bundan Michael'in Müslüman olduğu sonucunu çıkarmış... Medyamız da bunu manşetlere taşımış...
Edibe Hanım mal bulmuş Mağrib” gibi olayın üstüne atlamadan önce ilişkileri, kişileri biraz araştırsa... İki üç kişiye sorsa, işin aslını çözecekti... Öyle MHP Grup Başkan Vekili gibi ABD'lere telefon edip Costner'ın PR şirketi ile falan görüşmesine gerek yoktu. Ahmet'in arkadaşlarına soracaktı; yeterdi...
Nitekim Kevin Costner'ın Türkiye konserlerini organize eden sevgili Ahmet San kardeşim ve iş arkadaşı Cüneyt Ortan yaptıkları açıklamada Oktay Vural'ın ABD'den edindiği bilgilerin pek de yanlış olmadığını teyit etmişler.
***
Peki, neymiş o bilgiler? Vural, düzenlediği basın toplantısında Kevin Costner'ın uluslararası halkla ilişkiler temsilcisi ile telefon ve internet aracılığıyla iletişim kurmuş. Costner'ın demokratik açılım konusunda görüşünü açıklayıp açıklamadığını sormuş. Yanıt e-posta ile gelmiş. Metinde, Costner'ın Türkiye'yi ve Türk Milletini çok sevdiği, bu konuyla ilgili olarak Türkiye'nin iç politik meseleleri hakkında kendisini konuşmaya ehil addetmediği ve bu konuda hiçbir zaman bir yorumda bulunmadığı' ifade ediliyormuş.
Tabii bu olayı ciddiye alıp, buradan AK Parti'ye hakaretler yağdırılmasına, ya da CHP Başkanı Deniz Baykal'ın bir başka mal bulmuş Mağrib” gibi meseleyi diline pelesenk edip siyasi saldırı malzemesi yaparak düştüğü komik duruma katılmak mümkün değil. Ancak Edibe Hanım'ın meseleye bu kadar derinlikten yoksun ve tedbirsizce yaklaşmasına katılmak da mümkün değil.
Mesele üç noktadan geçen bir hayali üçgenin ortasında durmaktadır. Bu üçgenin bir köşesinde 'kolaycılık', diğerinde 'sansasyon'dan siyasi fayda umma saflığı' ve üçüncüsünde 'iletişimin pratiğinden yoksun olma zaafı' durmaktadır... Öte yandan her ne kadar, 'Karşımızda Türk Milleti'ne karşı bir psikolojik savaş yapan ve Türk Milleti'ni bir tuzağa düşürmek isteyen bir senaryoyla karşı karşıyayız' şeklindeki çıkarsamalarına kesinlikle katılmasak da Oktay Vural'a, iletişim adına tam puan vermemezlik de edemeyeceğiz...
Türkiye gibi koskoca ülkeyi yöneten koskoca AK Parti'nin, yıllar öncesinden tanıdığım ve son derece saygı duyduğum iletişim hocası Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Edibe Sözen Hanımefendi kalkıp diyor ki: 'Organizasyon aracılığıyla Kevin Costner'dan böyle bir bilgi geldi... Biz kendimiz ulaşmadık. Onlar bize ulaştılar. Biz aramadık, onlar aradılar. Sanatçı, buradaki organizasyon şirketi aracılığıyla bize ulaştı. Biz, Vural gibi Amerika'yı arayıp da bir bilgi temin etmedik'...
Şimdi bu ifadenin neresinden tutalım? Siz kalkıyorsunuz Ahmet San Bey'in ifadesine dayanarak tüm Türkiye'ye 'Kevin Costner demokratik açılımı destekliyor!' mesajını veriyorsunuz... Sonra da açıklamanızla 'şecaat arz ederken, sirkatinizi söylüyorsunuz...'
***
Ahmet San'ı çok severim... Onu tanıyan herkes de onu çok sever. Ancak birinci elden haber kaynağı olduğu ya da ortak iş yapılacağı zaman mutlaka herkesin bir rezervi vardır... Müthiş işler yapmıştır. Genelde de başkasından çok kendisine zararı dokunmuş; tabiri amiyane ile 'çırak çıkmıştır' yaptığı pek çok işten... Naif, terbiyeli, iyi niyetli bir 'organizatördür'...
Genellikle 'tahminini' fikri gibi, olmuş gerçeklik gibi sunabilir. Batılıların 'wishfull thinking' dedikleri bizde 'temenni', 'hüsnü kuruntu' kavramlarıyla karşılanabilecek tutumu tüm dostlarının malumudur. Onu öyle kabul eder, bağırlarına basarlar...
Örneğin 'Michael Jackson Müslümandı!' şeklindeki açıklamasına gülüp geçmiştik biz. Ancak medyanın geniş bir kısmı ciddiye almıştı. Sonra anlaşıldı. Ahmet kendisi açıkladı: Michael Jackson'ın Müslüman olan kardeşini telefonla arayıp sormuş: 'Michael Müslüman oldu mu?..' Kardeş susmuş. Hiç ses çıkarmamış. Ahmet de bundan Michael'in Müslüman olduğu sonucunu çıkarmış... Medyamız da bunu manşetlere taşımış...
Edibe Hanım mal bulmuş Mağrib” gibi olayın üstüne atlamadan önce ilişkileri, kişileri biraz araştırsa... İki üç kişiye sorsa, işin aslını çözecekti... Öyle MHP Grup Başkan Vekili gibi ABD'lere telefon edip Costner'ın PR şirketi ile falan görüşmesine gerek yoktu. Ahmet'in arkadaşlarına soracaktı; yeterdi...
Nitekim Kevin Costner'ın Türkiye konserlerini organize eden sevgili Ahmet San kardeşim ve iş arkadaşı Cüneyt Ortan yaptıkları açıklamada Oktay Vural'ın ABD'den edindiği bilgilerin pek de yanlış olmadığını teyit etmişler.
***
Peki, neymiş o bilgiler? Vural, düzenlediği basın toplantısında Kevin Costner'ın uluslararası halkla ilişkiler temsilcisi ile telefon ve internet aracılığıyla iletişim kurmuş. Costner'ın demokratik açılım konusunda görüşünü açıklayıp açıklamadığını sormuş. Yanıt e-posta ile gelmiş. Metinde, Costner'ın Türkiye'yi ve Türk Milletini çok sevdiği, bu konuyla ilgili olarak Türkiye'nin iç politik meseleleri hakkında kendisini konuşmaya ehil addetmediği ve bu konuda hiçbir zaman bir yorumda bulunmadığı' ifade ediliyormuş.
Tabii bu olayı ciddiye alıp, buradan AK Parti'ye hakaretler yağdırılmasına, ya da CHP Başkanı Deniz Baykal'ın bir başka mal bulmuş Mağrib” gibi meseleyi diline pelesenk edip siyasi saldırı malzemesi yaparak düştüğü komik duruma katılmak mümkün değil. Ancak Edibe Hanım'ın meseleye bu kadar derinlikten yoksun ve tedbirsizce yaklaşmasına katılmak da mümkün değil.
Mesele üç noktadan geçen bir hayali üçgenin ortasında durmaktadır. Bu üçgenin bir köşesinde 'kolaycılık', diğerinde 'sansasyon'dan siyasi fayda umma saflığı' ve üçüncüsünde 'iletişimin pratiğinden yoksun olma zaafı' durmaktadır... Öte yandan her ne kadar, 'Karşımızda Türk Milleti'ne karşı bir psikolojik savaş yapan ve Türk Milleti'ni bir tuzağa düşürmek isteyen bir senaryoyla karşı karşıyayız' şeklindeki çıkarsamalarına kesinlikle katılmasak da Oktay Vural'a, iletişim adına tam puan vermemezlik de edemeyeceğiz...