Okyanusu geçip nehirde boğulmamak gerek…
01 Mayıs 2018 - TIMREPORT
Türkiye’nin ihracatçıları yine bir efsane yazdılar. Her dönem bir öncesine göre performanslarını artırarak rekor üzerine rekor kırdılar.
Türkiye ekonomisi büyüme rekorları kırdı. Dünya tartıştı. İnanamadı…
Ülke, dünyanın en büyük 17’inci ekonomisi olma özelliğini korumayı sürdürdü.
İhracatçı arkadaşlarla konuştuğumuzda diyorlar ki, “İhracat başarısında ana belirleyen, ürün kalitesi, fiyat ve teslimat tarihlerine uymak gibi son derece somut çıktılardır.”
Doğru… Yani Anglosakson terminolojide ‘hard issues’ (sert konular) denen alana ait konular öne çıkıyor… Peki, ‘soft issues’ (yumuşak konular) ne olacak?.. Yani Türkiye’nin algısı?..
Türkiye’nin önündeki en kritik nokta, “Okyanusu geçme başarısını, ufacık nehirde boğulma” durumuna düşmemek…
Geçenlerde yazdık… Türkiye’nin anlatacağı hikâye, yani ‘yumuşak konular’ alanı çok önemli… Algıda çarpan etkisi yapan, özetle “nehirde boğulmayı” engelleyen konular…
Oysa peş peşe yayınlanan araştırmalar, tam da bu noktada Türkiye’nin hikâyesini hasarlayıp duruyor.
Mesela, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, iş-yaşam dengesinde Türkiye'de sorun var…
Better Life Index (Daha İyi Yaşam Endeksi)'nde yer alan 35 OECD üyesi ülke ile Rusya, Brezilya ve Güney Afrika’nın dahil edildiği 38 ülke arasında en iyi performansın, 9,3 puanla Hollanda’ya ait olduğu, onu 9 puanla Danimarka’nın izlediği, üçüncü sırada ise 8,9 puanla Fransa’nın yerleştiği tespit edilmiş. İspanya 8,8 puan ile dördüncü, Belçika 8,6 puanla beşinci sırada yer almışlar.
Araştırmada, haftada 50 saat ve daha fazla çalışma oranı, çalışanların bireysel bakım ve boş zaman aktiviteleri için bir günde ne kadar zaman ayırabildikleri dikkate alınmış. Türkiye’nin son sıraya yerleştiği listede, Rusya 9’uncu, ABD ise 30. sırada yer almış. Japonya da, 34. sıraya yerleşmiş.
Türkiye'de çalışanların % 34'ü 50 saatten fazla çalışıyor. OECD'nin bu alandaki en yüksek ortalaması % 13. Erkek çalışanların % 37'si, kadın çalışanların ise % 26'sı için mesai saatleri uzun. Türkiye’de çalışanlar OECD ortalamasına göre hayattan daha az memnun. 0'dan 10'a kadar olan bir ölçekte memnuniyet derecelendirmesi istendiğinde, Türk halkı ortalama 5,5 puanda kalırken, OECD’nin 6.5’luk bir ortalamaya sahip olduğu tespit edilmiş.
Şimdi buna bir de Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçenlerde yayınlanan araştırmasını ekleyin… Ve buna benzer daha nice ‘yumuşak güç’ (soft power) konularında yayınlanan çalışmaların sonuçlarını… O zaman Türkiye’nin hikâyesini daha iyi anlatabilmesinin ne kadar elzem olduğunu daha rahat görebilirsiniz…
TÜİK’in ‘Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nın sonuçlarına göre, Türkiye'de mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 58, bu oran 2016 yılında yüzde 61,3 imiş.
2016 yılında en yüksek mutluluk oranı yüzde 65,1 ile 18-24 yaş grubunda iken 2017'de bu oranın yüzde 66,1 ile 65 ve üzeri yaş grubunda olduğu görülmüş. Yani gençlerin mutluluk algılarında azalma var…
En düşük mutluluk oranı ise yüzde 53,1 ile 45-54 yaş grubunda tespit edilmiş...
Kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 70,6. Allahtan çekirdek aile bizde hâlâ korunuyor…
Bir okul bitirmeyenlerde mutluluk oranı yüzde 62,5 iken, bunu sırasıyla yüzde 57,7 ile ilkokul, yüzde 57,4 ile lise ve dengi okul, yüzde 56,9 ile yükseköğretim, yüzde 56,1 ile ilköğretim veya ortaokul mezunları takip etmişler. Sanki, eğitim ve beklentiler doğru orantıyla birbirlerinden etkileniyorlar. Beklentiler eğitimle artıp karşılanmadıkça da mutsuzluk artıyor…
Bunlara benzer yumuşak alanlarla ilgili çok veri var…
İhracatçılara düşen görev, sert güçleri doğru kullanırken, yumuşak güç alanlarının da bir yandan iyileştirilmesi için çaba harcayıp, yanı sıra Türkiye’nin güçlü olduğu yumuşak güç alanlarını vurgulayan ilişki ve il
Türkiye ekonomisi büyüme rekorları kırdı. Dünya tartıştı. İnanamadı…
Ülke, dünyanın en büyük 17’inci ekonomisi olma özelliğini korumayı sürdürdü.
İhracatçı arkadaşlarla konuştuğumuzda diyorlar ki, “İhracat başarısında ana belirleyen, ürün kalitesi, fiyat ve teslimat tarihlerine uymak gibi son derece somut çıktılardır.”
Doğru… Yani Anglosakson terminolojide ‘hard issues’ (sert konular) denen alana ait konular öne çıkıyor… Peki, ‘soft issues’ (yumuşak konular) ne olacak?.. Yani Türkiye’nin algısı?..
Türkiye’nin önündeki en kritik nokta, “Okyanusu geçme başarısını, ufacık nehirde boğulma” durumuna düşmemek…
Geçenlerde yazdık… Türkiye’nin anlatacağı hikâye, yani ‘yumuşak konular’ alanı çok önemli… Algıda çarpan etkisi yapan, özetle “nehirde boğulmayı” engelleyen konular…
Oysa peş peşe yayınlanan araştırmalar, tam da bu noktada Türkiye’nin hikâyesini hasarlayıp duruyor.
Mesela, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, iş-yaşam dengesinde Türkiye'de sorun var…
Better Life Index (Daha İyi Yaşam Endeksi)'nde yer alan 35 OECD üyesi ülke ile Rusya, Brezilya ve Güney Afrika’nın dahil edildiği 38 ülke arasında en iyi performansın, 9,3 puanla Hollanda’ya ait olduğu, onu 9 puanla Danimarka’nın izlediği, üçüncü sırada ise 8,9 puanla Fransa’nın yerleştiği tespit edilmiş. İspanya 8,8 puan ile dördüncü, Belçika 8,6 puanla beşinci sırada yer almışlar.
Araştırmada, haftada 50 saat ve daha fazla çalışma oranı, çalışanların bireysel bakım ve boş zaman aktiviteleri için bir günde ne kadar zaman ayırabildikleri dikkate alınmış. Türkiye’nin son sıraya yerleştiği listede, Rusya 9’uncu, ABD ise 30. sırada yer almış. Japonya da, 34. sıraya yerleşmiş.
Türkiye'de çalışanların % 34'ü 50 saatten fazla çalışıyor. OECD'nin bu alandaki en yüksek ortalaması % 13. Erkek çalışanların % 37'si, kadın çalışanların ise % 26'sı için mesai saatleri uzun. Türkiye’de çalışanlar OECD ortalamasına göre hayattan daha az memnun. 0'dan 10'a kadar olan bir ölçekte memnuniyet derecelendirmesi istendiğinde, Türk halkı ortalama 5,5 puanda kalırken, OECD’nin 6.5’luk bir ortalamaya sahip olduğu tespit edilmiş.
Şimdi buna bir de Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçenlerde yayınlanan araştırmasını ekleyin… Ve buna benzer daha nice ‘yumuşak güç’ (soft power) konularında yayınlanan çalışmaların sonuçlarını… O zaman Türkiye’nin hikâyesini daha iyi anlatabilmesinin ne kadar elzem olduğunu daha rahat görebilirsiniz…
TÜİK’in ‘Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nın sonuçlarına göre, Türkiye'de mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 58, bu oran 2016 yılında yüzde 61,3 imiş.
2016 yılında en yüksek mutluluk oranı yüzde 65,1 ile 18-24 yaş grubunda iken 2017'de bu oranın yüzde 66,1 ile 65 ve üzeri yaş grubunda olduğu görülmüş. Yani gençlerin mutluluk algılarında azalma var…
En düşük mutluluk oranı ise yüzde 53,1 ile 45-54 yaş grubunda tespit edilmiş...
Kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 70,6. Allahtan çekirdek aile bizde hâlâ korunuyor…
Bir okul bitirmeyenlerde mutluluk oranı yüzde 62,5 iken, bunu sırasıyla yüzde 57,7 ile ilkokul, yüzde 57,4 ile lise ve dengi okul, yüzde 56,9 ile yükseköğretim, yüzde 56,1 ile ilköğretim veya ortaokul mezunları takip etmişler. Sanki, eğitim ve beklentiler doğru orantıyla birbirlerinden etkileniyorlar. Beklentiler eğitimle artıp karşılanmadıkça da mutsuzluk artıyor…
Bunlara benzer yumuşak alanlarla ilgili çok veri var…
İhracatçılara düşen görev, sert güçleri doğru kullanırken, yumuşak güç alanlarının da bir yandan iyileştirilmesi için çaba harcayıp, yanı sıra Türkiye’nin güçlü olduğu yumuşak güç alanlarını vurgulayan ilişki ve il