Olacak iş mi Cem Bey...
10 eKİM 2004
Aslında ikisi de iletişimciler için bulunmaz birer hazine. Büyük iletişim yetenekleri... Güçlü karizmatik kişilikler... Pek çok fiziki ve fikri özellik... Fakat Cem Boyner'i de, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ü bekleyen tehlike aynı: Güç kirlenmesi...
"Cem Boyner'in saatinin esrarı" adlı haberi birinci sayfada görünce, kendi ken- dime "Sarı ışık yanıyor" diye düşündüm. İçerde Boyner'in ağzından açıklama: "Vücut elektriğim yüzünden saatim geri kalıyor..." Günde 1-2, haftada 10 dakika geri kalıyormuş saati. Ablasıyla, Bayan Linda Acıman'ın saati de öyleymiş... Bilim çevreleri iddiaya şüphe ile bakmışlar. Bir TÜBİTAK yetkilisi demiş ki... Olacak iş mi, Cem Bey...
Boyner'in Maslak'taki 'Yeniden açılışına' davet etmişler. Gittik. Boyner markasına ve Cem Boyner'in adına verilen itibar kredisi Türkiye'de çok az insana nasip olmuştur. Türkiye'nin en önemli sanayicileri, işadamları, sektör liderleri, karar önderleri, medyanın kreması oradaydı. Müthiş bir organizasyondu. Yalın ve etkili...
Boyner mağazasının konseptiyle, Çarş'nın konseptinin birbirleriyle alakası yok. Çarşı, Beşiktaş Pazarı idiyse Boyner Akmerkez...
Bu tespiti Genel Müdürleri Aslı Karadeniz dahil mağaza çalışanları da doğruladılar."Rakibimiz Akmerkez'deki tüm mağazalar!" diyorlar... Zaten Boyner'i görünce hemen fark ediyorsunuz. Son derece klas. Boyner markasının vaadine çok uygun. Ama uygun olmayan bir şey var: Cem Bey'in Cumartesi günü gazetelerde yer alan açıklaması:"Çarşı mağazalarının ismini kendi soyadı ile değiştiren Cem Boyner dedi ki: 'Kolay söylendiği ve kolay akılda kaldığı için bu ismi verdik..."
Olacak iş mi, Cem Bey...
Bir: Çarşı, Boyner'e oranla daha kolay söyleniyor ve daha da akılda kalıcı. Demek ki neden bu olamaz.
İki: Yapılan sadece isim değişikliği değil, bir mağazanın her şeyiyle kapatılıp yeni bir mağazanın açılması.
Üç: Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi çatı ismi olarak tutmak varken,
Boyner'i her an çeşitli krizlerle karşlaşması mukadder bir mağaza zinciriyle, salt kolay söyleniyor diye riske atmak kumar değil mi?
Kumar mumar... Boyner çok güzel olmuş. T-Box gibi bir olayda olağanüstü başarılı bir marka yönetimi sergilemiş olan Cem Bey bu çelişki yumağını da çözecektir. Yeter ki, Boyner'i Çarşı'yla aynı anda falan anmasın ve yeter ki kendisini 'Güç kirlenmesi'nin dayanılmaz cazibesine kaptırmasın...
Ata kardeşime ağabey tavsiyesi
İyi bir pazarlama iletişimcisinin kendisini farklılaştıracak 'tik'leri olmalı. Vestel Pazarlama'nın Genel Müdürü Levent Hatay'ın da 'tik'lerinden' başta geleni, reklam filmlerinin defalarca izlenilmeye davet çıkarmasıdır. Ata Demirel'li Vestel dizi filmleri, pardon reklamları, bunu yine fazlasıyla başarıyor. Şaşkınlıkla bekliyorum. Bir sonraki reklamda bu etkiyi aşabilecekler mi?
Bizim oğlanı masasından kaldırıp salona seyirtmesini, eşimin sınav kağıdı okuduğu köşeden gözlüklerini çıkarıp televizyona konsantre olmasını sağlıyorsa iş bitmiş zaten...
Burada benim bir çift lafım Ata Demirer'e var: Şöhretin doruğuna doğru ilerliyorsun, sevgili kardeşim. Hem 'Avrupa Yakası' hem Vestel reklamları senin yeteneklerine müthiş birer ayna oldular. Sakın ola ki, sen de bazı şöhretler gibi şöhret olmakla marka olmayı birbirine karıştırma. Marka olmak için her türlü ön koşulun var. Burnunun dibinde reklamlara imzasını atan Hulusi Derici gibi bir usta var. Ver onunla kafa kafaya. Markanı önümüzdeki 10 yıl nasıl yöneteceğini planla. Yatırım yap. 15- 20 kişilik marka yönetim ekibini kur. Kur ki, sonra 'Neden geç kaldım?', 'Nerede hata yaptım' sorularını sormak zorunda kalmayasın. Komedyen olarak kalmamak için çok önemli gerekliliklere sahipsin. İleride dizini dövmemek için 'egonu' değil 'aklını' kullan. Bunları küçük bir ağabey tavsiyesi olarak kabul buyur lütfen...
Kısa... Kısa...
PERAKENDE sektörünün en büyük organizasyonu bu hafta gerçekleşiyor. Başta AMPD, tüm sektörün desteklediği organizasyonu hazırlayan Suat Soysal aradı. 2000 kişi kayıt yaptırmış. Paralı konferanslarda bu rakam Türkiye'de daha önce aşlmamış. 50 milyar dolarlık bacasız sanayi yılda bir kez biraraya geliyor. Sonradan 'Perakendecileri nerede bulurum' diye dövünmek istemeyenlere tavsiye olunur...
SABAH'IN aynalı reklamları önce bizim aramızda tartışıldı. İki defa düzeltildi. Nihayet görücüye çıktı. Son hali benim içime sindi. İzleyenlerden olumlu geri bildirimler alıyorum. Saatchi & Saatchi ve Sinan Çetin, 'Biz Türkiyeyiz' konseptini anlatmak için riskli bir iş yaptılar. Başardılar da. Muhteşem görüntüler, ancak kamerası ile sevişen ve kısacık film için 3 ay uğraşmış olan Sinan Çetin'in elinden ve gönlünden çıkabilirdi.
"Cem Boyner'in saatinin esrarı" adlı haberi birinci sayfada görünce, kendi ken- dime "Sarı ışık yanıyor" diye düşündüm. İçerde Boyner'in ağzından açıklama: "Vücut elektriğim yüzünden saatim geri kalıyor..." Günde 1-2, haftada 10 dakika geri kalıyormuş saati. Ablasıyla, Bayan Linda Acıman'ın saati de öyleymiş... Bilim çevreleri iddiaya şüphe ile bakmışlar. Bir TÜBİTAK yetkilisi demiş ki... Olacak iş mi, Cem Bey...
Boyner'in Maslak'taki 'Yeniden açılışına' davet etmişler. Gittik. Boyner markasına ve Cem Boyner'in adına verilen itibar kredisi Türkiye'de çok az insana nasip olmuştur. Türkiye'nin en önemli sanayicileri, işadamları, sektör liderleri, karar önderleri, medyanın kreması oradaydı. Müthiş bir organizasyondu. Yalın ve etkili...
Boyner mağazasının konseptiyle, Çarş'nın konseptinin birbirleriyle alakası yok. Çarşı, Beşiktaş Pazarı idiyse Boyner Akmerkez...
Bu tespiti Genel Müdürleri Aslı Karadeniz dahil mağaza çalışanları da doğruladılar."Rakibimiz Akmerkez'deki tüm mağazalar!" diyorlar... Zaten Boyner'i görünce hemen fark ediyorsunuz. Son derece klas. Boyner markasının vaadine çok uygun. Ama uygun olmayan bir şey var: Cem Bey'in Cumartesi günü gazetelerde yer alan açıklaması:"Çarşı mağazalarının ismini kendi soyadı ile değiştiren Cem Boyner dedi ki: 'Kolay söylendiği ve kolay akılda kaldığı için bu ismi verdik..."
Olacak iş mi, Cem Bey...
Bir: Çarşı, Boyner'e oranla daha kolay söyleniyor ve daha da akılda kalıcı. Demek ki neden bu olamaz.
İki: Yapılan sadece isim değişikliği değil, bir mağazanın her şeyiyle kapatılıp yeni bir mağazanın açılması.
Üç: Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi çatı ismi olarak tutmak varken,
Boyner'i her an çeşitli krizlerle karşlaşması mukadder bir mağaza zinciriyle, salt kolay söyleniyor diye riske atmak kumar değil mi?
Kumar mumar... Boyner çok güzel olmuş. T-Box gibi bir olayda olağanüstü başarılı bir marka yönetimi sergilemiş olan Cem Bey bu çelişki yumağını da çözecektir. Yeter ki, Boyner'i Çarşı'yla aynı anda falan anmasın ve yeter ki kendisini 'Güç kirlenmesi'nin dayanılmaz cazibesine kaptırmasın...
Ata kardeşime ağabey tavsiyesi
İyi bir pazarlama iletişimcisinin kendisini farklılaştıracak 'tik'leri olmalı. Vestel Pazarlama'nın Genel Müdürü Levent Hatay'ın da 'tik'lerinden' başta geleni, reklam filmlerinin defalarca izlenilmeye davet çıkarmasıdır. Ata Demirel'li Vestel dizi filmleri, pardon reklamları, bunu yine fazlasıyla başarıyor. Şaşkınlıkla bekliyorum. Bir sonraki reklamda bu etkiyi aşabilecekler mi?
Bizim oğlanı masasından kaldırıp salona seyirtmesini, eşimin sınav kağıdı okuduğu köşeden gözlüklerini çıkarıp televizyona konsantre olmasını sağlıyorsa iş bitmiş zaten...
Burada benim bir çift lafım Ata Demirer'e var: Şöhretin doruğuna doğru ilerliyorsun, sevgili kardeşim. Hem 'Avrupa Yakası' hem Vestel reklamları senin yeteneklerine müthiş birer ayna oldular. Sakın ola ki, sen de bazı şöhretler gibi şöhret olmakla marka olmayı birbirine karıştırma. Marka olmak için her türlü ön koşulun var. Burnunun dibinde reklamlara imzasını atan Hulusi Derici gibi bir usta var. Ver onunla kafa kafaya. Markanı önümüzdeki 10 yıl nasıl yöneteceğini planla. Yatırım yap. 15- 20 kişilik marka yönetim ekibini kur. Kur ki, sonra 'Neden geç kaldım?', 'Nerede hata yaptım' sorularını sormak zorunda kalmayasın. Komedyen olarak kalmamak için çok önemli gerekliliklere sahipsin. İleride dizini dövmemek için 'egonu' değil 'aklını' kullan. Bunları küçük bir ağabey tavsiyesi olarak kabul buyur lütfen...
Kısa... Kısa...
PERAKENDE sektörünün en büyük organizasyonu bu hafta gerçekleşiyor. Başta AMPD, tüm sektörün desteklediği organizasyonu hazırlayan Suat Soysal aradı. 2000 kişi kayıt yaptırmış. Paralı konferanslarda bu rakam Türkiye'de daha önce aşlmamış. 50 milyar dolarlık bacasız sanayi yılda bir kez biraraya geliyor. Sonradan 'Perakendecileri nerede bulurum' diye dövünmek istemeyenlere tavsiye olunur...
SABAH'IN aynalı reklamları önce bizim aramızda tartışıldı. İki defa düzeltildi. Nihayet görücüye çıktı. Son hali benim içime sindi. İzleyenlerden olumlu geri bildirimler alıyorum. Saatchi & Saatchi ve Sinan Çetin, 'Biz Türkiyeyiz' konseptini anlatmak için riskli bir iş yaptılar. Başardılar da. Muhteşem görüntüler, ancak kamerası ile sevişen ve kısacık film için 3 ay uğraşmış olan Sinan Çetin'in elinden ve gönlünden çıkabilirdi.