Olumsuzun iletişimi maharet ister
28 ARALIK 2007
Ak Parti politikalarını beğenseniz de beğenmeseniz de, siyasi iletişime biraz merakınız varsa, yakından izlemek zorundasınız. Ben izlerim… Bazen eleştiririm; özellikle Başbakan’ın hazırlıksız, yorgun, sinirli yakalandığı anlarda, ‘seçilmemiş’ davranış sergilediği durumlarda ettiği lafları (doktorlara iğne olmayın, al ananı da git vb). Bazen de takdir ederim (aynı başbakanın 22 Temmuz seçimleri öncesinde sergilediği performans). Gerek parti içi gerekse ülke politikalarının belirlenmesinde “Üç İ” stratejisini çalıştırması: İstişare, İkna ve İttifak…
Siyasete omurilikten bakmam. Bu yüzden Ak Parti’nin yaptığı her şeye tu kaka diyen fanatiklerle pek anlaşamayız. Ak Parti’ye karşı bile olsanız, onu anlamak durumundasınız… Hele iletişim meseleleriyle biraz ilgili iseniz…
Örneğin son elektrik fiyat artışlarında iletişimi nasıl yönettikleri konusu… Sanki bir kuartet kuruldu: Enerji Bakanı Hilmi Güler, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek. Başbakan Erdoğan aldı bageti eline ve kuarteti yönetti. Ortak çalınan müziği son anda Enerji Bakanı halka sundu… Enerji Bakanı’nın son açıklamayı yaptığı toplantıdaki tüm toplumsal jestüeli dahil, bütün süreci adım adım, ilgiyle izledim. Bu kadar çarpıcı, çelişik bir durum ancak bu kadar az hasarla atlatılabilirdi…
Yönetim Kurulu Başkanı Aclan Acar ve Genel Müdür Servet Topaloğlu’nun yönettikleri Tansaş’ı ele aldıkları ilk yıllardaki iletişim stratejileri geldi aklıma. En zor dönemlerde bile medyanın karşısına çıkıp, gerçekleri nasıl söyledikleri, bu yüzden medyanın güvenini nasıl kazandıkları ve medyanın biraz da bu nedenle olumsuzluklardan çok Tansaş’da gördükleri olumlu yanları vurgulamaları, film şeridi gibi geçti gözümün önünden.
Şöyle bir sorun çevrenize ve de kendinize. Elektrik fiyatlarına ilişkin son yapılan ayarlama ile ilgili genel algılama nedir? Tabii ki, zam meselesi hiçbir zaman ‘olumlu’ bir haber değildir. ‘Aman ne güzel zam yapmışlar, yaşasın!’ falan diye tezahürat yapan da yok… Burada iş ve iletişim açısından -her bireyin her şirketin başına gelebileceği için- tartışılması gereken, olumsuz bir bilginin algılama ve reaksiyon açısından en az hasarla iletişiminin nasıl yapılabileceği meselesidir.
Özellikle olumlu bilgilerin bile iletişimini yaparken yüzüne gözüne bulaştıranların, Ak Parti’yi izlemesinde yarar var.
Metin Yurdagül içimizi rahatlattı
Ülker’in Godiva atağının etkisi bence bitmedi. Uzunca süre de bitmez. Bitmemeli de zaten. Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri bu marka işi... Kapitalizmin en sofistike, en karmaşık, en değerli ürününde yaya kalmışız. Markalarımızı yönetemiyoruz. Küreselleşmeyi kâğıt üzerinde kabullensek de aşırı hassas tepkilerimiz var: “Adamlar her şeyimizi satın alıyorlar arkadaş! Yabancılar ülkemizi, neredeyse namusumuzu ele geçiriyorlar!”
Öyle mi?.. Al sana Godiva… Batının rafine simgesi çikolata… Çikolatanın üst düzeyde simgesi Godiva…
Bir iki endişem vardı, dile getirmiştim. Godiva’nın marka vaadi ve konumlandırılmasıyla Ülker’inkiler birbirlerine karıştırılmamalıydı. İki gün sonra Ülker Şirketler Topluluğu İstişare Konseyi Üyesi Metin Yurdagül Habertürk’deki söyleşisinde konuya açıklık getirdi. Godiva ile Ülker apayrı kuruluş ve markalardı. Birbirleriyle etkileşim içine girmemeleri gerekirdi.
İlk gün de değinmiştim. İletişim sürecini mükemmel yönetmiş olan Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker’i de kutlamak gerek. Bir işi yapmak kadar onu anlatmak da önemlidir. Hatta bazen anlatmak daha zordur… ‘İyi şeyler yapıyoruz; kimse bizi anlamıyor’ diye yakınan şirket yöneticilerinin sayısı, tersini iddia edenlerden çok daha fazladır…
Bir tebrik de Eti’ye… Kalkıp delikanlı gibi Ülker’i kutladığı için…
Türkiye bu tür olgunluklara hasret…
Mudo City’de Perakende Gecesi
Dost ve arkadaş çevreleri kendisine Mudo derler… Mustafa Taviloğlu, muhteşem bir yeni yıl daveti verdi. Hem pek çok kıymetli gazeteci arkadaşları ve ağabeyleri orada gördük, hem de perakende sektörünün üst düzey yöneticileri ve patronlarıyla hasret giderme fırsatı bulduk.
Mudo, İstinye Park içindeki Mudo City’de verdi daveti. Devasa mağazanın, mağazada sergilenen incelmiş zevklerini çağrıştıran, ufak tefek gencecik müdürü Yasemin Keskin hanım ev sahipliği yaptı. Perakende Liderler Konferansı’nın Zürih’teki ve Lizbon’daki organizasyonuna katılmış olanlar çoğunluktaydı. Bu tür bir kenetlenme başka hangi sektörde var bilmiyorum.
Alışveriş merkezleri ve mağazaların büyük çoğunluğu Şişli’de. Biraz da bu nedenle gecenin starı Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül idi… Bol bol Nişantaşı’nın canlandırılması projesi (bkz. Mudo Concept’in son reklamı) gündeme geldi. Bir de tabii perakendede herkesin ağabeyi Adbullah Kiğılı’nın Şenez Erzik’in başkanlığında Futbol Federasyonuna damgasını vurma olasılığından…
Siyasete omurilikten bakmam. Bu yüzden Ak Parti’nin yaptığı her şeye tu kaka diyen fanatiklerle pek anlaşamayız. Ak Parti’ye karşı bile olsanız, onu anlamak durumundasınız… Hele iletişim meseleleriyle biraz ilgili iseniz…
Örneğin son elektrik fiyat artışlarında iletişimi nasıl yönettikleri konusu… Sanki bir kuartet kuruldu: Enerji Bakanı Hilmi Güler, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek. Başbakan Erdoğan aldı bageti eline ve kuarteti yönetti. Ortak çalınan müziği son anda Enerji Bakanı halka sundu… Enerji Bakanı’nın son açıklamayı yaptığı toplantıdaki tüm toplumsal jestüeli dahil, bütün süreci adım adım, ilgiyle izledim. Bu kadar çarpıcı, çelişik bir durum ancak bu kadar az hasarla atlatılabilirdi…
Yönetim Kurulu Başkanı Aclan Acar ve Genel Müdür Servet Topaloğlu’nun yönettikleri Tansaş’ı ele aldıkları ilk yıllardaki iletişim stratejileri geldi aklıma. En zor dönemlerde bile medyanın karşısına çıkıp, gerçekleri nasıl söyledikleri, bu yüzden medyanın güvenini nasıl kazandıkları ve medyanın biraz da bu nedenle olumsuzluklardan çok Tansaş’da gördükleri olumlu yanları vurgulamaları, film şeridi gibi geçti gözümün önünden.
Şöyle bir sorun çevrenize ve de kendinize. Elektrik fiyatlarına ilişkin son yapılan ayarlama ile ilgili genel algılama nedir? Tabii ki, zam meselesi hiçbir zaman ‘olumlu’ bir haber değildir. ‘Aman ne güzel zam yapmışlar, yaşasın!’ falan diye tezahürat yapan da yok… Burada iş ve iletişim açısından -her bireyin her şirketin başına gelebileceği için- tartışılması gereken, olumsuz bir bilginin algılama ve reaksiyon açısından en az hasarla iletişiminin nasıl yapılabileceği meselesidir.
Özellikle olumlu bilgilerin bile iletişimini yaparken yüzüne gözüne bulaştıranların, Ak Parti’yi izlemesinde yarar var.
Metin Yurdagül içimizi rahatlattı
Ülker’in Godiva atağının etkisi bence bitmedi. Uzunca süre de bitmez. Bitmemeli de zaten. Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri bu marka işi... Kapitalizmin en sofistike, en karmaşık, en değerli ürününde yaya kalmışız. Markalarımızı yönetemiyoruz. Küreselleşmeyi kâğıt üzerinde kabullensek de aşırı hassas tepkilerimiz var: “Adamlar her şeyimizi satın alıyorlar arkadaş! Yabancılar ülkemizi, neredeyse namusumuzu ele geçiriyorlar!”
Öyle mi?.. Al sana Godiva… Batının rafine simgesi çikolata… Çikolatanın üst düzeyde simgesi Godiva…
Bir iki endişem vardı, dile getirmiştim. Godiva’nın marka vaadi ve konumlandırılmasıyla Ülker’inkiler birbirlerine karıştırılmamalıydı. İki gün sonra Ülker Şirketler Topluluğu İstişare Konseyi Üyesi Metin Yurdagül Habertürk’deki söyleşisinde konuya açıklık getirdi. Godiva ile Ülker apayrı kuruluş ve markalardı. Birbirleriyle etkileşim içine girmemeleri gerekirdi.
İlk gün de değinmiştim. İletişim sürecini mükemmel yönetmiş olan Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker’i de kutlamak gerek. Bir işi yapmak kadar onu anlatmak da önemlidir. Hatta bazen anlatmak daha zordur… ‘İyi şeyler yapıyoruz; kimse bizi anlamıyor’ diye yakınan şirket yöneticilerinin sayısı, tersini iddia edenlerden çok daha fazladır…
Bir tebrik de Eti’ye… Kalkıp delikanlı gibi Ülker’i kutladığı için…
Türkiye bu tür olgunluklara hasret…
Mudo City’de Perakende Gecesi
Dost ve arkadaş çevreleri kendisine Mudo derler… Mustafa Taviloğlu, muhteşem bir yeni yıl daveti verdi. Hem pek çok kıymetli gazeteci arkadaşları ve ağabeyleri orada gördük, hem de perakende sektörünün üst düzey yöneticileri ve patronlarıyla hasret giderme fırsatı bulduk.
Mudo, İstinye Park içindeki Mudo City’de verdi daveti. Devasa mağazanın, mağazada sergilenen incelmiş zevklerini çağrıştıran, ufak tefek gencecik müdürü Yasemin Keskin hanım ev sahipliği yaptı. Perakende Liderler Konferansı’nın Zürih’teki ve Lizbon’daki organizasyonuna katılmış olanlar çoğunluktaydı. Bu tür bir kenetlenme başka hangi sektörde var bilmiyorum.
Alışveriş merkezleri ve mağazaların büyük çoğunluğu Şişli’de. Biraz da bu nedenle gecenin starı Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül idi… Bol bol Nişantaşı’nın canlandırılması projesi (bkz. Mudo Concept’in son reklamı) gündeme geldi. Bir de tabii perakendede herkesin ağabeyi Adbullah Kiğılı’nın Şenez Erzik’in başkanlığında Futbol Federasyonuna damgasını vurma olasılığından…