Onların tek sorunu disiplinmiş
25 Nisan 2009 Akşam Gazetesi
Bu eğer şaka değilse, ciddi bir iddia. Bir gün önceki Vatan'da vardı. İma yüklü bir haber. Başlık şu:'Gitmeleri iyi oldu, şöhrete ulaştılar..' Büyük fotoğrafta son Afife Jale ödülü sahibi Mine Tugay var. Alttaki nispeten daha küçük karelerde ise şu isimler yer alıyor: Özgü Namal, Özge Özberk, Evrim Akın... Bu hanımların ortak yanı bir dönem Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde eğitim almış ve sonra buradan 'gönderilmiş' olmaları...
İlk izlenim şu: Müjdat Gezen sanatçıdan anlamıyor. Okuldan attıkları başarılı oluyor... Allah'tan Müjdat Gezen'e de söz hakkı vermişler: 'Disiplinsiz oldukları için okuldan uzaklaştırıldılar. İyi de oldu. Hepsi hırslanıp kendilerini ispatladı.'
Başlık öyle baskın ki, Gezen'in beyanını yayınlamak kurtarmıyor işi. O arkadaşlar adına Müjdat Gezen'den özür dilemek geldi içimden: 'Affet usta. Olur böyle hatalar... İnşallah kasıt yoktur.'
Özel sektör kendi söküğünü dikiyor...
Geçen hafta resmi kuruluşunu tamamladı. Yatırımcı İlişkileri Derneği (TÜYİD) ilk Genel Kurulu'nu yaptı ve ilk Başkanı'nı seçti: Koç Holding Stratejik Planlama Başkanı Tamer Haşimoğlu... Yönetim Kurulu'nda da Türkiye'nin kendi sektörlerinin en önde gelen kuruluşlarının profesyonelleri var. (Web sitesine arama motorlarından ulaşabilirsiniz)
Bu önemli midir? Evet. Hem de çok... İş, İlişki ve iletişim yönetimi denen konu herhangi bir kuruluş (ya da kişi) için önemliyse, 'Yatırımcı İlişkileri' de o kadar önemlidir... O kuruluş halka açık olmasa da önemlidir; çok sayıda hissedarı olmasa da... Bir aile şirketi olsanız bile bu derneğin fikri üretimini izlemenizde yarar var... Halka açık bir şirket iseniz; zaten eliniz mahkum...
Kurumsal Yönetim (Corporate Governance) nasıl sadece SPK'nın giderek zorunlu hale getirdiği 'indeks'i tutturmak için uygulanması gereken sıradan teknik bir yönetsel yaklaşımından öteye, bütün kurumların altına imza atmaları gereken bir yapısal konumlanma ise; 'yatırımcı ilişkileri' de sadece borsaya kayıtlı olan, kağıtları alınıp satılan kuruluşları değil; 'sosyal paydaşlık' yaklaşımını ciddiye alan bütün şirketleri yakından ilgilendiren bir iş, ilişki, iletişim anlayışıdır...
Özel sektör iletişim sektörünü beklemeden kendi söküğünü kendi dikmeye hazırlanıyor... Sizce üniversitelerimizde 'yatırımcı ilişkileri' konusunda ne okutuluyor? Ya da iletişim sektörü dernekleri 'yatırımcı ilişkileri' konusunda hangi fikri birikimi ve pratik uygulama yöntemlerini geliştirip birbirleriyle paylaşıyorlar?..
Bu konuda iyi niyetim var ancak bir fikrim yok... Umalım özel sektöre bu alanda hizmet vermesi gerekenler, bilgi ve birikim konusunda hizmet vermek istediklerinin gerisine düşmezler...
Kıza kötülük ediyorsunuz
Baştan söyleyeyim. Hadise'yi de AK Parti'ninki gibi bir kader bekliyor. Hani bir ton belediyeyi kazanmasına, oyların yüzde 39'unu almasına rağmen seçimin mağlubu ilan edildi ya, Hadise de ikinci ya da üçüncü olursa yandı...Çıtayı o kadar yukarı çekersen olacağı budur. Bizim medya zaten teşne... Kızın bacakları da mevzun... Geldi mi haber, koy.
Duyanın, okuyanın, görenin en ufak bir tereddüdü yok. Hadise gittiği her ülkede yığınlar tarafından bağıra basılıyor. Bütün oylar ona. Eurovision bu yıl da bizim... Hani yani, ikinciye fark atmazsa da bozulacağız. Şu ana kadar yürütülen abartılı medya ilişkileri kampanyası başarılıymış gibi görünse de çok riskli. Aslında kıza kötülük ediliyor.
Umarız Hadise, alkışla yuh arasındaki ince çizgiyi yaşamak zorunda kalmaz.
Bu eğer şaka değilse, ciddi bir iddia. Bir gün önceki Vatan'da vardı. İma yüklü bir haber. Başlık şu:'Gitmeleri iyi oldu, şöhrete ulaştılar..' Büyük fotoğrafta son Afife Jale ödülü sahibi Mine Tugay var. Alttaki nispeten daha küçük karelerde ise şu isimler yer alıyor: Özgü Namal, Özge Özberk, Evrim Akın... Bu hanımların ortak yanı bir dönem Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde eğitim almış ve sonra buradan 'gönderilmiş' olmaları...
İlk izlenim şu: Müjdat Gezen sanatçıdan anlamıyor. Okuldan attıkları başarılı oluyor... Allah'tan Müjdat Gezen'e de söz hakkı vermişler: 'Disiplinsiz oldukları için okuldan uzaklaştırıldılar. İyi de oldu. Hepsi hırslanıp kendilerini ispatladı.'
Başlık öyle baskın ki, Gezen'in beyanını yayınlamak kurtarmıyor işi. O arkadaşlar adına Müjdat Gezen'den özür dilemek geldi içimden: 'Affet usta. Olur böyle hatalar... İnşallah kasıt yoktur.'
Özel sektör kendi söküğünü dikiyor...
Geçen hafta resmi kuruluşunu tamamladı. Yatırımcı İlişkileri Derneği (TÜYİD) ilk Genel Kurulu'nu yaptı ve ilk Başkanı'nı seçti: Koç Holding Stratejik Planlama Başkanı Tamer Haşimoğlu... Yönetim Kurulu'nda da Türkiye'nin kendi sektörlerinin en önde gelen kuruluşlarının profesyonelleri var. (Web sitesine arama motorlarından ulaşabilirsiniz)
Bu önemli midir? Evet. Hem de çok... İş, İlişki ve iletişim yönetimi denen konu herhangi bir kuruluş (ya da kişi) için önemliyse, 'Yatırımcı İlişkileri' de o kadar önemlidir... O kuruluş halka açık olmasa da önemlidir; çok sayıda hissedarı olmasa da... Bir aile şirketi olsanız bile bu derneğin fikri üretimini izlemenizde yarar var... Halka açık bir şirket iseniz; zaten eliniz mahkum...
Kurumsal Yönetim (Corporate Governance) nasıl sadece SPK'nın giderek zorunlu hale getirdiği 'indeks'i tutturmak için uygulanması gereken sıradan teknik bir yönetsel yaklaşımından öteye, bütün kurumların altına imza atmaları gereken bir yapısal konumlanma ise; 'yatırımcı ilişkileri' de sadece borsaya kayıtlı olan, kağıtları alınıp satılan kuruluşları değil; 'sosyal paydaşlık' yaklaşımını ciddiye alan bütün şirketleri yakından ilgilendiren bir iş, ilişki, iletişim anlayışıdır...
Özel sektör iletişim sektörünü beklemeden kendi söküğünü kendi dikmeye hazırlanıyor... Sizce üniversitelerimizde 'yatırımcı ilişkileri' konusunda ne okutuluyor? Ya da iletişim sektörü dernekleri 'yatırımcı ilişkileri' konusunda hangi fikri birikimi ve pratik uygulama yöntemlerini geliştirip birbirleriyle paylaşıyorlar?..
Bu konuda iyi niyetim var ancak bir fikrim yok... Umalım özel sektöre bu alanda hizmet vermesi gerekenler, bilgi ve birikim konusunda hizmet vermek istediklerinin gerisine düşmezler...
Kıza kötülük ediyorsunuz
Baştan söyleyeyim. Hadise'yi de AK Parti'ninki gibi bir kader bekliyor. Hani bir ton belediyeyi kazanmasına, oyların yüzde 39'unu almasına rağmen seçimin mağlubu ilan edildi ya, Hadise de ikinci ya da üçüncü olursa yandı...Çıtayı o kadar yukarı çekersen olacağı budur. Bizim medya zaten teşne... Kızın bacakları da mevzun... Geldi mi haber, koy.
Duyanın, okuyanın, görenin en ufak bir tereddüdü yok. Hadise gittiği her ülkede yığınlar tarafından bağıra basılıyor. Bütün oylar ona. Eurovision bu yıl da bizim... Hani yani, ikinciye fark atmazsa da bozulacağız. Şu ana kadar yürütülen abartılı medya ilişkileri kampanyası başarılıymış gibi görünse de çok riskli. Aslında kıza kötülük ediliyor.
Umarız Hadise, alkışla yuh arasındaki ince çizgiyi yaşamak zorunda kalmaz.