Ödülü Gül değil Cumhurbaşkanımız aldı…
13 KASIM 2010
Size daha önce de söylemiştim. Tam da tahmin ettiğim gibi oldu… “Bu ödülü de küçümseyen çıkabilir” demiştim. Konu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün aldığı ödül. Faruk Akça imzası ile gelen e-postada bakın ne demiş arkadaşımız:
“Ali Bey, ödülü veren kuruluş, kendi ülkesinin Irak katliamındaki rolü için bir karşı duruş sergilemiş mi? Yoksa petrol için bir milyon masumun katledilişi esnasında havaya bakıp ıslık mı çalmış? Gül'ün rektör atamalarında badem bıyıktan başka kriter kullanmadığını, AKP'nin noteri gibi davrandığını, Darfur katliamının eli kanlı katilleri ile kanka olduğunu... Biliyorlar mıymış?..
Yoksa sadece global sermayenin Ortadoğu taşeronluğunu iyi yaptıkları, muhalif güçleri suçlu-suçsuz demeden hapse atan bir yargısız infaz sistemine katkıları, global statüko için yapılan mıntıka temizliğine Çankaya'dan katkıları için mi kendisini ödüllendirmek istemişler? Bu konularda da bizi aydınlatırsanız seviniriz...”
10 Kasım günkü yazımızda bu tepkiyi cümle cümle olmasa da, özüyle önden görüp bakın biz ne demişiz:
“Galatasaray Avrupa şampiyonu olunca 'Tesadüf!' diyoruz; o yüzden futbolda dünya üçüncüsü olduğumuzda, 'Avrupalı rakip çıkmadı karşımıza, hepsi kolaydı' diyoruz; son Basketbol Şampiyonası'nda Dünya İkinciliği'mizi bile hazmedemeyip 'Kendi seyircimiz önünde oynadık, o yüzden' diyenlerin sayısı az değil. Ne kadar zor, özgüven sahibi bir millet olmak…”
Hiç merak etmeyin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e İngiltere’de verilen ödülü yine küçümseyenler çıkacaktır. Her ne kadar tabloyu bir üçüncü dünya ülkesi olmayan Brezilya’nın Devlet Başkanı Lula da Silva bozsa da, “Ödüller ne hikmetse hep üçüncü dünya ülkelerine gitmiş” kabilinden ‘sinik’ yorumlara rastlayabilirsiniz. Sizin de bir tereddüdünüz varsa bir zahmet internete girip ödülün kaynağını bir araştırın…
Ben olayın Türkiye’nin ‘Kamu Diplomasisi’ stratejileri açısından son derece etkili olacağına inanıyorum…”
Hasbelkader iletişim uzmanıyız ya… Kendimizi ifade edemediğimizi gördüğümde, nasıl kahroluyorum bilemezsiniz…
Vogue işini biliyor
Internete aşina iseniz ve bir markanın, hani büyük bir ukalalıkla “Ne işi var canım internette?” diyeceğiniz bir kuruluşun, e-ticaret adına neler yapabileceğinizi gözlemlemek istiyorsanız şu adrese mutlaka bir uğrayın… www.vogue.co.uk/fashions-night-in/live-blog
Dünyanın en başarılı moda dergi markası Vogue’un elektronik ortamdaki izdüşümü ‘Vogue.Com”un neler yapabildiğine tanıklık etmeli ve sonra da kendinize sormalısınız: Ben kendi işlerim, ya da çalıştığım şirketin gelecek tasarımı için nasıl bir vizyon geliştirebilirim?..
Vogue’un İstanbul’da düzenlediği etkinlik hafızalarda tazeliğini korumaktadır…
Aralarında New York, Paris, Londra ve Milano’nun da bulunduğu dünyanın 13 büyük şehrinde düzenlenen Fashion’s Night Out etkinliklerine bu yıl İstanbul da eklendi. Perakende sektörünü canlandırmak amacı ile ortaya çıkan girişim, rekor düzeyde ilgi gördü… Etkinliklere Bağdat Caddesi, İstinye Park ve Nişantaşı’ndaki pek çok mağaza 24.00’e kadar açık kalarak özel indirimler ve çeşitli özel sürprizlerle katıldı.
Vogue bu ‘analog’ pazarlama ‘olayını’, bu kez de internet ortamına taşımış. Sayısal alanda bir e-ticaret harikası hazırlamış. 1 Kasım gecesi saatler tam 00.00’ı gösterdiği zaman başlamış etkinlik. Adı: Fashion’s Night in…
Ben hedef kitlesi değilim. Ancak benim çevremde bu tür işlere meraklı çok sayıda hanımefendi var. Onlar anlattılar zaten. Müthiş ‘yenileşimci’ etkinliklerden söz ediyorlar… Geceden elde edilen gelir KidsCo’ya bağışlanacakmış. Bu duygu, “acaba fazla mı tüketiyoruz?”, endişesini taşıyan her sağduyulu insan gibi bizimkileri de bir hayli rahatlatmış… Sevgili Osman Müftüoğlu, “Kadınlar kozmetik ürünleriyle karşılaşınca IQ’ları %50 düşer; aynı şey erkeklerde tuttukları takımlarıyla ilgili konuşurken olur” der… Hocam eksik söylemiş: Bu düşme hareketi her iki cins için internet ortamında markalara erişim bu kadar kolaylaştırılınca da tezahür ediyor…
“Bizim ürün çok ‘sofistike’(!) e-ticaret ortamında satılmaz!” diyenlere özenle duyurulur. Gidip o sayfalara bir baksınlar…
“Ali Bey, ödülü veren kuruluş, kendi ülkesinin Irak katliamındaki rolü için bir karşı duruş sergilemiş mi? Yoksa petrol için bir milyon masumun katledilişi esnasında havaya bakıp ıslık mı çalmış? Gül'ün rektör atamalarında badem bıyıktan başka kriter kullanmadığını, AKP'nin noteri gibi davrandığını, Darfur katliamının eli kanlı katilleri ile kanka olduğunu... Biliyorlar mıymış?..
Yoksa sadece global sermayenin Ortadoğu taşeronluğunu iyi yaptıkları, muhalif güçleri suçlu-suçsuz demeden hapse atan bir yargısız infaz sistemine katkıları, global statüko için yapılan mıntıka temizliğine Çankaya'dan katkıları için mi kendisini ödüllendirmek istemişler? Bu konularda da bizi aydınlatırsanız seviniriz...”
10 Kasım günkü yazımızda bu tepkiyi cümle cümle olmasa da, özüyle önden görüp bakın biz ne demişiz:
“Galatasaray Avrupa şampiyonu olunca 'Tesadüf!' diyoruz; o yüzden futbolda dünya üçüncüsü olduğumuzda, 'Avrupalı rakip çıkmadı karşımıza, hepsi kolaydı' diyoruz; son Basketbol Şampiyonası'nda Dünya İkinciliği'mizi bile hazmedemeyip 'Kendi seyircimiz önünde oynadık, o yüzden' diyenlerin sayısı az değil. Ne kadar zor, özgüven sahibi bir millet olmak…”
Hiç merak etmeyin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e İngiltere’de verilen ödülü yine küçümseyenler çıkacaktır. Her ne kadar tabloyu bir üçüncü dünya ülkesi olmayan Brezilya’nın Devlet Başkanı Lula da Silva bozsa da, “Ödüller ne hikmetse hep üçüncü dünya ülkelerine gitmiş” kabilinden ‘sinik’ yorumlara rastlayabilirsiniz. Sizin de bir tereddüdünüz varsa bir zahmet internete girip ödülün kaynağını bir araştırın…
Ben olayın Türkiye’nin ‘Kamu Diplomasisi’ stratejileri açısından son derece etkili olacağına inanıyorum…”
Hasbelkader iletişim uzmanıyız ya… Kendimizi ifade edemediğimizi gördüğümde, nasıl kahroluyorum bilemezsiniz…
Vogue işini biliyor
Internete aşina iseniz ve bir markanın, hani büyük bir ukalalıkla “Ne işi var canım internette?” diyeceğiniz bir kuruluşun, e-ticaret adına neler yapabileceğinizi gözlemlemek istiyorsanız şu adrese mutlaka bir uğrayın… www.vogue.co.uk/fashions-night-in/live-blog
Dünyanın en başarılı moda dergi markası Vogue’un elektronik ortamdaki izdüşümü ‘Vogue.Com”un neler yapabildiğine tanıklık etmeli ve sonra da kendinize sormalısınız: Ben kendi işlerim, ya da çalıştığım şirketin gelecek tasarımı için nasıl bir vizyon geliştirebilirim?..
Vogue’un İstanbul’da düzenlediği etkinlik hafızalarda tazeliğini korumaktadır…
Aralarında New York, Paris, Londra ve Milano’nun da bulunduğu dünyanın 13 büyük şehrinde düzenlenen Fashion’s Night Out etkinliklerine bu yıl İstanbul da eklendi. Perakende sektörünü canlandırmak amacı ile ortaya çıkan girişim, rekor düzeyde ilgi gördü… Etkinliklere Bağdat Caddesi, İstinye Park ve Nişantaşı’ndaki pek çok mağaza 24.00’e kadar açık kalarak özel indirimler ve çeşitli özel sürprizlerle katıldı.
Vogue bu ‘analog’ pazarlama ‘olayını’, bu kez de internet ortamına taşımış. Sayısal alanda bir e-ticaret harikası hazırlamış. 1 Kasım gecesi saatler tam 00.00’ı gösterdiği zaman başlamış etkinlik. Adı: Fashion’s Night in…
Ben hedef kitlesi değilim. Ancak benim çevremde bu tür işlere meraklı çok sayıda hanımefendi var. Onlar anlattılar zaten. Müthiş ‘yenileşimci’ etkinliklerden söz ediyorlar… Geceden elde edilen gelir KidsCo’ya bağışlanacakmış. Bu duygu, “acaba fazla mı tüketiyoruz?”, endişesini taşıyan her sağduyulu insan gibi bizimkileri de bir hayli rahatlatmış… Sevgili Osman Müftüoğlu, “Kadınlar kozmetik ürünleriyle karşılaşınca IQ’ları %50 düşer; aynı şey erkeklerde tuttukları takımlarıyla ilgili konuşurken olur” der… Hocam eksik söylemiş: Bu düşme hareketi her iki cins için internet ortamında markalara erişim bu kadar kolaylaştırılınca da tezahür ediyor…
“Bizim ürün çok ‘sofistike’(!) e-ticaret ortamında satılmaz!” diyenlere özenle duyurulur. Gidip o sayfalara bir baksınlar…