Ölü doğmuş bir parti
14 Aralık 2019 - yeni Şafak
Ahmet Davutoğlu, uzun süredir iletişimi konusunda hayli bocaladıkları, yeni partisinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na teslim etti.
Böylece yeni parti kuruldu.
Davutoğlu ve ekibi, bu yeni siyasi oluşum için Gelecek Partisi adını seçmişler…
‘Gelecek’ kavramı, siyasi iletişim boyutunda doğru bir kavram mı diye bakıldığında, seçmen o günkü koşullara göre mi; yoksa gelecek vaatlerine göre mi tercihte bulunuyor diye sormak gerekir…
Biliyoruz ki seçmen tercihlerinde, gelecek vaatlerinden çok o günün koşulları etkili… Vaat elbette çok önemlidir, ancak vaadizi yerine getirebileceğinize dair ‘güven’i seçmende oluşturmadan çok da anlamlı olmuyor… O nedenle ‘gelecek’ ifadesinin yeterli bir argüman olduğunu söylemek güç…
Siyasi partilere duyulan ‘güven’ de ideolojik altyapı, siyasi kadrolar ve gelecek tasarımının nasıl şekillendirileceği argümanının sağlam olmasıyla mümkün olabiliyor… Daha yalın ve kolay anlaşılır bir ismin tercih edilmemesi bir eksiklik olmuş…
Partinin amblemi için ise Kanada bayrağında da bulunan yaprağı tercih etmişler… Bilindiği üzere Kanada bayrağında çınar yapraklı akçaağaç yaprağı kullanılıyor.
Davutoğlu’nun partisinin ambleminde çınar yaprağı kullanılmış olsa da ilk bakışta akla hemen Kanada bayrağı geliveriyor. Yine iletişim açısından yanlış bir seçim olmuş… Çünkü, amblemlerle ilgili temel ilke, benzersizliktir…
Güçlü bir sembolizmi olduğu için Adem ve Havva’dan beri kullanımı neredeyse sınırsız olan çınar yaprağının partiyi benzersiz kılamayacağı çok açık… Onun yerine Kanada bayrağından okullara, köftecilerden ilaçlama şirketlerine kadar pek çok başka markayı akıllara getirecektir…
Abdülkadir Selvi yazısında Numan Kurtulmuş’un Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun yeni partileri için yorumunu aktarmış. Kurtulmuş şöyle demiş:
“Önemli olan bizim ne yapacağımız. Biz siyasi olarak alanı doldurursak, onlar başarılı olamazlar. Yeni partilerin ne yapacağı değil, bizim partimizin ne yapacağı önemli. O nedenle onlar ne yapacak diye uğraşmıyoruz. Biz ne yapmalıyız diye çaba gösteriyoruz.”
Çok kritik ve yerinde bir tespit. İnşaat ve konut konularında yükselen trend ortada… Üst üste ataklar yaşayan ekonomimizde ‘denge’ ve süreci geride bırakılarak ‘disiplin’ ve ‘değişim’ dönemine girildi.
Üç ay sonra bunların sonuçları verilerle daha net görünür olduğunda, bu iki partinin seçmenlere AK Parti’den ‘daha iyi’ bir vaadi olup olmadığı ortaya çıkacak… Burada belirleyici olan, AK Parti’nin ülkeyi yönetme konusunda göstereceği beceridir…
İktidarı döneminde, ülkemizi dünyanın en iyi 17. ekonomisi hâline getirmiş AK Parti’nin seçmende uyandırdığı güvenden daha fazlasını uyandırmak pek de kolay olmayacaktır…
Gelecek Partisi’ni, gelecekte bekleyen bir sıkıntı da ‘kimlik meselesi’ gibi görünüyor… Yeni partinin, en azından 2023 seçimleriyle, tek başına iktidara gelemeyeceğine pek de şüphe yok… Oylarının toplamı yüzde 1-2’yi geçmeyen ‘tabela partileri’nden biri arasında yer almayı da kabullenmeyeceklerine göre geriye bir tek cephe, yani ittifak partisi olma ihtimali kalıyor…
Soru şu: Gelecek Partisi, Cumhur İttifakı’na mı; yoksa Millet İttifakı’na mı dâhil olacak?
AK Parti ve MHP’nin yer aldığı Cumhur İttifakı’nda yer almayacaklarına göre, resmi olarak içinde olmasa da Millet İttifakı’na destek veren HDP ile aynı safta yer almayı Ahmet Davutoğlu kendine yedirebilecek mi?
Cumhur’a koyduk almadı, Millet’e koyduk dolmadı…
Böyle giderse Davutoğlu’nun Gelecek Partisi ‘ölü doğmuş’ gibi görünüyor.
Böylece yeni parti kuruldu.
Davutoğlu ve ekibi, bu yeni siyasi oluşum için Gelecek Partisi adını seçmişler…
‘Gelecek’ kavramı, siyasi iletişim boyutunda doğru bir kavram mı diye bakıldığında, seçmen o günkü koşullara göre mi; yoksa gelecek vaatlerine göre mi tercihte bulunuyor diye sormak gerekir…
Biliyoruz ki seçmen tercihlerinde, gelecek vaatlerinden çok o günün koşulları etkili… Vaat elbette çok önemlidir, ancak vaadizi yerine getirebileceğinize dair ‘güven’i seçmende oluşturmadan çok da anlamlı olmuyor… O nedenle ‘gelecek’ ifadesinin yeterli bir argüman olduğunu söylemek güç…
Siyasi partilere duyulan ‘güven’ de ideolojik altyapı, siyasi kadrolar ve gelecek tasarımının nasıl şekillendirileceği argümanının sağlam olmasıyla mümkün olabiliyor… Daha yalın ve kolay anlaşılır bir ismin tercih edilmemesi bir eksiklik olmuş…
Partinin amblemi için ise Kanada bayrağında da bulunan yaprağı tercih etmişler… Bilindiği üzere Kanada bayrağında çınar yapraklı akçaağaç yaprağı kullanılıyor.
Davutoğlu’nun partisinin ambleminde çınar yaprağı kullanılmış olsa da ilk bakışta akla hemen Kanada bayrağı geliveriyor. Yine iletişim açısından yanlış bir seçim olmuş… Çünkü, amblemlerle ilgili temel ilke, benzersizliktir…
Güçlü bir sembolizmi olduğu için Adem ve Havva’dan beri kullanımı neredeyse sınırsız olan çınar yaprağının partiyi benzersiz kılamayacağı çok açık… Onun yerine Kanada bayrağından okullara, köftecilerden ilaçlama şirketlerine kadar pek çok başka markayı akıllara getirecektir…
Abdülkadir Selvi yazısında Numan Kurtulmuş’un Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun yeni partileri için yorumunu aktarmış. Kurtulmuş şöyle demiş:
“Önemli olan bizim ne yapacağımız. Biz siyasi olarak alanı doldurursak, onlar başarılı olamazlar. Yeni partilerin ne yapacağı değil, bizim partimizin ne yapacağı önemli. O nedenle onlar ne yapacak diye uğraşmıyoruz. Biz ne yapmalıyız diye çaba gösteriyoruz.”
Çok kritik ve yerinde bir tespit. İnşaat ve konut konularında yükselen trend ortada… Üst üste ataklar yaşayan ekonomimizde ‘denge’ ve süreci geride bırakılarak ‘disiplin’ ve ‘değişim’ dönemine girildi.
Üç ay sonra bunların sonuçları verilerle daha net görünür olduğunda, bu iki partinin seçmenlere AK Parti’den ‘daha iyi’ bir vaadi olup olmadığı ortaya çıkacak… Burada belirleyici olan, AK Parti’nin ülkeyi yönetme konusunda göstereceği beceridir…
İktidarı döneminde, ülkemizi dünyanın en iyi 17. ekonomisi hâline getirmiş AK Parti’nin seçmende uyandırdığı güvenden daha fazlasını uyandırmak pek de kolay olmayacaktır…
Gelecek Partisi’ni, gelecekte bekleyen bir sıkıntı da ‘kimlik meselesi’ gibi görünüyor… Yeni partinin, en azından 2023 seçimleriyle, tek başına iktidara gelemeyeceğine pek de şüphe yok… Oylarının toplamı yüzde 1-2’yi geçmeyen ‘tabela partileri’nden biri arasında yer almayı da kabullenmeyeceklerine göre geriye bir tek cephe, yani ittifak partisi olma ihtimali kalıyor…
Soru şu: Gelecek Partisi, Cumhur İttifakı’na mı; yoksa Millet İttifakı’na mı dâhil olacak?
AK Parti ve MHP’nin yer aldığı Cumhur İttifakı’nda yer almayacaklarına göre, resmi olarak içinde olmasa da Millet İttifakı’na destek veren HDP ile aynı safta yer almayı Ahmet Davutoğlu kendine yedirebilecek mi?
Cumhur’a koyduk almadı, Millet’e koyduk dolmadı…
Böyle giderse Davutoğlu’nun Gelecek Partisi ‘ölü doğmuş’ gibi görünüyor.