Özrü kabahatinden büyük
02 Ağustos 2022 - Yeni Şafak
Padişah, bir gün lala paşasını sınamak istemiş. “Öyle bir şey yap ki, özrün kabahatinden büyük olsun” demiş.
Bunun üzerine lala paşa düşünmüş taşınmış, formülü bulmuş. Bir gün padişah önde, kendisi arkada merdivenlerden çıkarken, padişahın kaba etine bir çimdik atıvermiş.
Padişah, hiddetle dönmüş tabii… Tam ağzını açacakken lala paşa atılmış: “Özür dilerim padişahım. Sizi hanım sultan sandım.”
“Özrü kabahatinden büyük” sözünün buradan geldiği rivayet edilir… Hikâyenin gerçekliği sorgulanır ama durumu çok iyi anlattığı kesin…
Fenerbahçe’nin Ukrayna takımı Dinamo Kiev ile oynadığı maçta yaşananlar malumunuz…
Buyalsky, attığı golden sonra kale arkasındaki tribünler önünde sevinince Fenerbahçe taraftarları tepki göstermiş, ıslıklanan oyuncu abartılı ve kışkırtıcı sevinci sonrasında sarı kart görmüştü. Fenerbahçe taraftarları da Dinamo Kiev oyuncusunun bu hareketinden sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in adını bağırarak tezahüratta bulunmuştu… İş burada büyüdü zaten…
Ülkemizde delicesine sevilen, seyircisi, tarafları rekor sayılarda olan bir spor dalında bazı temel hassasiyetlere dikkat etmek gerekir…
Bunların başında dillere pelesenk olmuş “Futbola siyaset karıştırmamak gerek” gelir… Tribünleri her an kontrol etmenin mümkün olmadığı bilinir. O nedenle çok kolay ya da tamamen mümkün olduğunu savunacak değiliz elbette…
Ancak kültürümüzün yapı taşları olan bazı değerleri futbola da iyice yerleştirmek için çaba harcamalıyız. Mesela, “Bükemediğin bileği öp, başına koy”… Mağlubiyeti onurla kabul etmenin ne denli büyük erdem olduğunu bilmek lazım…
Tabii Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü de hep hatırlamalı: “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim”… Atatürk’ün ahlaktan dem vurması boşuna değil… Bir topluluğu millet yapan, onu birleştiren değerleridir…
Peki, maçta olan olmuş, söylenen söylenmiş artık… Bunu değiştirmek mümkün değil ama sonrasında ne yapılmalıydı?
Basit, yalın ve etkili o yola gidilmeli; özür dilenmeliydi… Tam tersi yapıldı “Onlar özür dilesin” denildi… Gelin de özrü kabahatinden büyük Lala Paşa’yı hatırlamayın…
Fenerbahçe büyük ve kıymetli bir camia… Taraftarı da millî ve manevi değerlere sahip bir topluluk… Bu duruma düşürülmeyi hak etmediler… Pek çok iyi ve gençlere örnek özellikleri, ahlaki değerleri varken bu olayla hatırlanmaları hiç adil olmayacak… Bunu engelleyecek olan da bir ‘özürdü’… Fenerbahçe taraftarına çok görülmemeliydi…
Karpuz değil, ‘fındık’ etkisi…Bir süredir “karpuz etkisi” sözünü çok sık duyuyoruz… Ülke siyaseti adeta karpuz gibi ikiye bölündü anlamında kullanılıyor… Yanılmalarıyla ünlü anketlerde bu durumu görmek mümkün…
Bahsi geçen karpuz etkisinin ve bu jargonla ifade edilenlerin arkasında da genellikle manipülasyon amacına rastlıyoruz…
Medyanın durumu da anketlerden pek farklı değil… Aynı olay, karar, durum karşısında bir bölümü kuzeyi işaret derken, diğer bölümü 180 derece farkla güneyi gösterebiliyor… Peki okur kime inanacak?...
Benzer bir duruma dünkü Sabah ve Sözcü gazetelerinde rastladık… Ortalama alım fiyatı, kilogram başına 54 lira olarak açıklanan fındık konusunu haberleştirmişler…
Sözcü, haberi “Fındık üreticisi alavere dalavereye kurban gitti” başlığıyla 10. sayfadan verirken Sabah, “Erdoğan bizi yalnız bırakmadı” başlığıyla manşetten girmiş…
Sabah haberinde; Ulusal Fındık Konseyi YK Üyesi Sebahattin Arslantürk, Trabzon Ticaret Borsası YK Başkanı Eyyüp Ergan ile üreticiler Serpil Macit, Ahmet Ergan, Sebahat Altun’un görüşlerine yer vermiş… Açıklamaları başlığı yansıtır biçimde olumlu… Beklentinin üzerinde bir fiyat söz konusu olduğu için üreticiler memnun…
Gelelim Sözcü’ye… CHP, İYİ Parti ve DP’nin Ordu, Trabzon, Kocaeli, Giresun milletvekilleriyle görüşmüşler: Seyit Torun, Cemal Enginyurt, Lütfü Türkkan, Hüseyin Örs ve Necati Tığlı… Neredeyse “olağan şüpheliler” diyeceğimiz isimler… Şifa niyetine bir de Fındık Üreticileri Derneği YK Başkanı İsmail Albayrak var… Tabii yine karalar bağlanmış, ağıtlar yakılıyor Sözcü’de… Onlara göre işin özü, üretici hiç memnun değil…
Yani bu kez karpuz değil ama ‘fındık’ etkisiyle ikiye bölünen medya söz konusu… Peki hakikat ne?... Okur bu iki yaklaşımdan hangisine güvenmeli?..
Kulak verilmesi gereken, partisinin siyasi yaklaşımına uygun cümlelerle konuşanlar değil elbette… Ne diyeceklerdi “Hükûmet harika düşünmüş, planlamayı yapanlardan, kararı imzalayanlardan Allah razı olsun” mu?..
Asıl bakılması, gündeme getirilmesi gereken; fındık üreticisi ne diyor, rakamlar neyi gösteriyor, bu fiyatlar hayatta neye karşılık geliyor?... Budur!
Medyanın aynı görüşü, aynı dilden savunmasını desteklemiyoruz elbette… Ancak ‘kanaat oluşturmada’ etkisi olan bu yayın organlarının tarafı oldukları siyasi partilerin gündemine değil de hakikate hizmet etmeye çalışmaları herkes için daha hayırlı olurdu…
Bunun üzerine lala paşa düşünmüş taşınmış, formülü bulmuş. Bir gün padişah önde, kendisi arkada merdivenlerden çıkarken, padişahın kaba etine bir çimdik atıvermiş.
Padişah, hiddetle dönmüş tabii… Tam ağzını açacakken lala paşa atılmış: “Özür dilerim padişahım. Sizi hanım sultan sandım.”
“Özrü kabahatinden büyük” sözünün buradan geldiği rivayet edilir… Hikâyenin gerçekliği sorgulanır ama durumu çok iyi anlattığı kesin…
Fenerbahçe’nin Ukrayna takımı Dinamo Kiev ile oynadığı maçta yaşananlar malumunuz…
Buyalsky, attığı golden sonra kale arkasındaki tribünler önünde sevinince Fenerbahçe taraftarları tepki göstermiş, ıslıklanan oyuncu abartılı ve kışkırtıcı sevinci sonrasında sarı kart görmüştü. Fenerbahçe taraftarları da Dinamo Kiev oyuncusunun bu hareketinden sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in adını bağırarak tezahüratta bulunmuştu… İş burada büyüdü zaten…
Ülkemizde delicesine sevilen, seyircisi, tarafları rekor sayılarda olan bir spor dalında bazı temel hassasiyetlere dikkat etmek gerekir…
Bunların başında dillere pelesenk olmuş “Futbola siyaset karıştırmamak gerek” gelir… Tribünleri her an kontrol etmenin mümkün olmadığı bilinir. O nedenle çok kolay ya da tamamen mümkün olduğunu savunacak değiliz elbette…
Ancak kültürümüzün yapı taşları olan bazı değerleri futbola da iyice yerleştirmek için çaba harcamalıyız. Mesela, “Bükemediğin bileği öp, başına koy”… Mağlubiyeti onurla kabul etmenin ne denli büyük erdem olduğunu bilmek lazım…
Tabii Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü de hep hatırlamalı: “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim”… Atatürk’ün ahlaktan dem vurması boşuna değil… Bir topluluğu millet yapan, onu birleştiren değerleridir…
Peki, maçta olan olmuş, söylenen söylenmiş artık… Bunu değiştirmek mümkün değil ama sonrasında ne yapılmalıydı?
Basit, yalın ve etkili o yola gidilmeli; özür dilenmeliydi… Tam tersi yapıldı “Onlar özür dilesin” denildi… Gelin de özrü kabahatinden büyük Lala Paşa’yı hatırlamayın…
Fenerbahçe büyük ve kıymetli bir camia… Taraftarı da millî ve manevi değerlere sahip bir topluluk… Bu duruma düşürülmeyi hak etmediler… Pek çok iyi ve gençlere örnek özellikleri, ahlaki değerleri varken bu olayla hatırlanmaları hiç adil olmayacak… Bunu engelleyecek olan da bir ‘özürdü’… Fenerbahçe taraftarına çok görülmemeliydi…
Karpuz değil, ‘fındık’ etkisi…Bir süredir “karpuz etkisi” sözünü çok sık duyuyoruz… Ülke siyaseti adeta karpuz gibi ikiye bölündü anlamında kullanılıyor… Yanılmalarıyla ünlü anketlerde bu durumu görmek mümkün…
Bahsi geçen karpuz etkisinin ve bu jargonla ifade edilenlerin arkasında da genellikle manipülasyon amacına rastlıyoruz…
Medyanın durumu da anketlerden pek farklı değil… Aynı olay, karar, durum karşısında bir bölümü kuzeyi işaret derken, diğer bölümü 180 derece farkla güneyi gösterebiliyor… Peki okur kime inanacak?...
Benzer bir duruma dünkü Sabah ve Sözcü gazetelerinde rastladık… Ortalama alım fiyatı, kilogram başına 54 lira olarak açıklanan fındık konusunu haberleştirmişler…
Sözcü, haberi “Fındık üreticisi alavere dalavereye kurban gitti” başlığıyla 10. sayfadan verirken Sabah, “Erdoğan bizi yalnız bırakmadı” başlığıyla manşetten girmiş…
Sabah haberinde; Ulusal Fındık Konseyi YK Üyesi Sebahattin Arslantürk, Trabzon Ticaret Borsası YK Başkanı Eyyüp Ergan ile üreticiler Serpil Macit, Ahmet Ergan, Sebahat Altun’un görüşlerine yer vermiş… Açıklamaları başlığı yansıtır biçimde olumlu… Beklentinin üzerinde bir fiyat söz konusu olduğu için üreticiler memnun…
Gelelim Sözcü’ye… CHP, İYİ Parti ve DP’nin Ordu, Trabzon, Kocaeli, Giresun milletvekilleriyle görüşmüşler: Seyit Torun, Cemal Enginyurt, Lütfü Türkkan, Hüseyin Örs ve Necati Tığlı… Neredeyse “olağan şüpheliler” diyeceğimiz isimler… Şifa niyetine bir de Fındık Üreticileri Derneği YK Başkanı İsmail Albayrak var… Tabii yine karalar bağlanmış, ağıtlar yakılıyor Sözcü’de… Onlara göre işin özü, üretici hiç memnun değil…
Yani bu kez karpuz değil ama ‘fındık’ etkisiyle ikiye bölünen medya söz konusu… Peki hakikat ne?... Okur bu iki yaklaşımdan hangisine güvenmeli?..
Kulak verilmesi gereken, partisinin siyasi yaklaşımına uygun cümlelerle konuşanlar değil elbette… Ne diyeceklerdi “Hükûmet harika düşünmüş, planlamayı yapanlardan, kararı imzalayanlardan Allah razı olsun” mu?..
Asıl bakılması, gündeme getirilmesi gereken; fındık üreticisi ne diyor, rakamlar neyi gösteriyor, bu fiyatlar hayatta neye karşılık geliyor?... Budur!
Medyanın aynı görüşü, aynı dilden savunmasını desteklemiyoruz elbette… Ancak ‘kanaat oluşturmada’ etkisi olan bu yayın organlarının tarafı oldukları siyasi partilerin gündemine değil de hakikate hizmet etmeye çalışmaları herkes için daha hayırlı olurdu…