Oysa fıtratımızda ‘Yeşil’ var!
08 Haziran 2019 - Yeni Şafak
Siyasi tahlil ustaları bir kez daha yanıldılar. Avrupa Parlamentosu seçimlerinden aşırı sağın büyük zaferle çıkacağını tahmin etmişlerdi. Olmadı. Yeşiller ve liberaller yarışı faşistlerin önünde bitirdiler…
Çevre kirliliği, küresel ısınma ve iklim değişikliği canlılığı tehdit eden unsurların başında geliyor; dünyada neredeyse terör ve iç savaşlar kadar büyük bir tehdit olarak görülüyor. Yeşiller, demokrasi, özgürlükler ilerlemeci yaklaşımların yanı sıra en çok vahşi kapitalizmin yok etmek üzere olduğu insanlığa, doğaya sahip çıkışlarıyla prim yapıyorlar…
Peki ülkemizde yeşil hareketi neden gelişmiyor acaba?
Daha da ötesi nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde neden ön plana geçemiyor?.. Oysa İslam’ın, fıtratı gereği Yeşiller’in çizgisine en yakın dünya görüşünü içermesi gerekmiyor mu?
Evet, Sayın Cumhurbaşkanı “En büyük çevreci biziz!” diyor. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi Sıfır Atık hareketine öncülük ediyor… Belediyeler çok sayıda çevreci projeye imza atıyorlar. Ancak AK Parti’nin Yeşil bir siyasi hareket olduğu söylenebilir mi?..
Söylenemezse, bunun sebebini AK Parti’nin fıtratında değil, siyasi iletişim stratejisindeki önceliklendirmelerinde aramak gerekir… Cumhurbaşkanı “En büyük çevreci biziz!” diyorsa bu söylemin alt kadrolarca tüm teşkilata ve ülke çapına yayılması, bu doğrultudaki projelerin yaygın bir şekilde iletişiminin yapılması gerekmez mi?
Mesela şu ekolojik köprü meselesi… Muhteşem bir proje… Tesadüfen karşılaştım. Gözlerime inanamadım. Dünyanın acaba hangi ülkesinde benzeri var?.. Bilmiyorum. Bizimkiler yapmış işte… Ancak kimsenin haberi yok… Anlatalım…
Amaç hem yaban hayvanların telef olmasını hem de onlara çarparak kaza yapılmasını engellemek… Otobanların, duble yolların çeşitli yerlerine inşa edilen geniş köprüler bunlar. Üzerlerinde çevredekinin devamı olan doğal bitki örtüsü var. Yollarla bölünen doğal hayatın devamını sağlamak da diğer bir amaç…
Çevre kirliliği, küresel ısınma ve iklim değişikliği canlılığı tehdit eden unsurların başında geliyor; dünyada neredeyse terör ve iç savaşlar kadar büyük bir tehdit olarak görülüyor. Yeşiller, demokrasi, özgürlükler ilerlemeci yaklaşımların yanı sıra en çok vahşi kapitalizmin yok etmek üzere olduğu insanlığa, doğaya sahip çıkışlarıyla prim yapıyorlar…
Peki ülkemizde yeşil hareketi neden gelişmiyor acaba?
Daha da ötesi nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde neden ön plana geçemiyor?.. Oysa İslam’ın, fıtratı gereği Yeşiller’in çizgisine en yakın dünya görüşünü içermesi gerekmiyor mu?
Evet, Sayın Cumhurbaşkanı “En büyük çevreci biziz!” diyor. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi Sıfır Atık hareketine öncülük ediyor… Belediyeler çok sayıda çevreci projeye imza atıyorlar. Ancak AK Parti’nin Yeşil bir siyasi hareket olduğu söylenebilir mi?..
Söylenemezse, bunun sebebini AK Parti’nin fıtratında değil, siyasi iletişim stratejisindeki önceliklendirmelerinde aramak gerekir… Cumhurbaşkanı “En büyük çevreci biziz!” diyorsa bu söylemin alt kadrolarca tüm teşkilata ve ülke çapına yayılması, bu doğrultudaki projelerin yaygın bir şekilde iletişiminin yapılması gerekmez mi?
Mesela şu ekolojik köprü meselesi… Muhteşem bir proje… Tesadüfen karşılaştım. Gözlerime inanamadım. Dünyanın acaba hangi ülkesinde benzeri var?.. Bilmiyorum. Bizimkiler yapmış işte… Ancak kimsenin haberi yok… Anlatalım…
Amaç hem yaban hayvanların telef olmasını hem de onlara çarparak kaza yapılmasını engellemek… Otobanların, duble yolların çeşitli yerlerine inşa edilen geniş köprüler bunlar. Üzerlerinde çevredekinin devamı olan doğal bitki örtüsü var. Yollarla bölünen doğal hayatın devamını sağlamak da diğer bir amaç…
Projeyi Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı birlikte başlatmış. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinin yanı sıra İzmir-Çeşme arasında hayvanların en yoğun olduğu üç ayrı noktada inşaat başlamış. 2020’de tamamlanması bekleniyor.
Bu köprülerin ilkinin inşaatı ise bitmek üzere… Uzun süre çaba harcadıktan sonra haberi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’ni yürüten ICA’nın web sitesinin bir köşesinde bulduk. Özetle şu yazılı orada: “Projede, önemli yer tutan ekolojik köprü çalışmalarında son aşamaya geçildi. Çalışmalarda son olarak, çelik aksamlarının montajı tamamlanan köprünün üzerine yapılan membran kaplama ve toprak dolgu işleminin ardından bitkilendirme ve peyzaj çalışmalarına başlandı. Ekolojik köprü ile karaca, domuz ve tilki gibi yaban hayvan türlerinin otoyoldan etkilenmeden hayatlarına devam etmesi amaçlanıyor.”
Bizce ülkenin en Yeşil projelerinden biri. Yoğun bir iletişimle, ülke içinde ve dışında insanlığın bir kültür mirası olarak beyinlere çakılması ne iyi olurdu…
Bu sadece bir örnek… Bunun gibi pek çoğu var.
Peki ne yok?.. Yukarıda da sözünü ettiğimiz ‘önceliklendirme’…
Ülkelerin gelişmişliğinin göstergeleri arasında, üretime katılımı olmayan unsurlara o ülkenin ne denli önem verdiğinin yattığı söylenir; mesela çocuklara, yaşlılara, üretime katılamayan engellilere vb… Hatta halka açık yerlerdeki genel tuvaletlerin de göstergelerden biri olduğu ifade edilir. Bizce buna bir de doğaya saygının eklenmesi gerekir.
İşte bu çerçevede atılan adımların iletişimini önceliklendirmek ve yoğunlaştırmak, önümüzdeki dönemde siyasi iletişimin kritik başarı faktörlerinden biri olacaktır…
Bu köprülerin ilkinin inşaatı ise bitmek üzere… Uzun süre çaba harcadıktan sonra haberi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’ni yürüten ICA’nın web sitesinin bir köşesinde bulduk. Özetle şu yazılı orada: “Projede, önemli yer tutan ekolojik köprü çalışmalarında son aşamaya geçildi. Çalışmalarda son olarak, çelik aksamlarının montajı tamamlanan köprünün üzerine yapılan membran kaplama ve toprak dolgu işleminin ardından bitkilendirme ve peyzaj çalışmalarına başlandı. Ekolojik köprü ile karaca, domuz ve tilki gibi yaban hayvan türlerinin otoyoldan etkilenmeden hayatlarına devam etmesi amaçlanıyor.”
Bizce ülkenin en Yeşil projelerinden biri. Yoğun bir iletişimle, ülke içinde ve dışında insanlığın bir kültür mirası olarak beyinlere çakılması ne iyi olurdu…
Bu sadece bir örnek… Bunun gibi pek çoğu var.
Peki ne yok?.. Yukarıda da sözünü ettiğimiz ‘önceliklendirme’…
Ülkelerin gelişmişliğinin göstergeleri arasında, üretime katılımı olmayan unsurlara o ülkenin ne denli önem verdiğinin yattığı söylenir; mesela çocuklara, yaşlılara, üretime katılamayan engellilere vb… Hatta halka açık yerlerdeki genel tuvaletlerin de göstergelerden biri olduğu ifade edilir. Bizce buna bir de doğaya saygının eklenmesi gerekir.
İşte bu çerçevede atılan adımların iletişimini önceliklendirmek ve yoğunlaştırmak, önümüzdeki dönemde siyasi iletişimin kritik başarı faktörlerinden biri olacaktır…