Para kaçırma ve aklama ‘tüyoları’…
01 Mayıs 2018 - Derin Ekonomi
Bir zamanlar TV’lerin en çok izlenen programlarından birinin adıydı: “Akıl almaz; ama gerçek!”
Sayın Cumhurbaşkanı, 24 Haziran’ı seçim tarihi olarak ilan ettikten birkaç gün sonra DEİK’te konuşuyordu. Bu seçimlerin ve sistem değişikliğinin Türkiye için önemini vurgularken ekonomi alanında da çok ciddi mesajlar verdi.
Özellikle iş dünyasına yurt dışına para kaçırma hususunda verdiği sert mesajlar hâlâ akıllardadır…
Aklımızın almadığı konu, Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaptığı uyarılar, kara para aklayanları, kazancını servetini yurt dışına kaçıranları eleştiri dozu değil… O gayet doğal…
Aklımızın almadığı, Türkiye Cumhuriyeti Malî Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) web sitesinde yazanlar…
Niyet gayet iyi, şüphe yok… Kara para konusunda halkı bilinçlendirmek… Ancak ortaya çıkan tablo, kara para aklama konusunda en uzman kurum tarafından adeta yol gösterilmesi, akıl verilmesi şeklinde bir algı yaratıyor.
Önce amaçtan söz ediliyor: “Aklamanın genel amacı; yasal olmayan faaliyetlerden elde edilen gelirlerin yasal olarak elde edilmiş gibi mali sisteme sokulması, bir başka deyişle bu gelirlerin yasadışı faaliyetlerden elde edildiğinin gizlenmesidir…
Suç gelirine kaynaklık eden en önemli suçun uyuşturucu ticareti ve bu suçtan elde edilen gelirlerin çok büyük bir bölümünün nakit kullanımının düşük olduğu ve alınan önlemler nedeniyle büyük miktarlı nakit işlemlerin dikkat çektiği ülkelerde oluştuğu dikkate alındığında, bu gelirlerin nakit sisteme sokulması, aklayıcılar açısından daha büyük önem kazanmaktadır. Çünkü nakit halindeki gelir, günlük kullanımlar için harcanabilecek çok küçük bir kısmı hariç kullanılmaya uygun değildir. Dolayısıyla nakit halindeki bu gelirin kullanılabilir hale getirilmesi yani aklanması gerekir”.
Hemen arkasından şu başlık geliyor: “Kaç çeşit aklama yöntemi bulunmaktadır?”
Açıklama ise özetle şöyle:“Sınırsız sayıda yöntemle aklama yapmak mümkün olmakla birlikte en çok kullanılan (…) yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Fonların fiziken ülke dışına kaçırılması, Şirinler (smurfing) yöntemi, Parçalama (structuring) yöntemi, Vergi cennetleri (off-shore), Paravan (Kağıt üstündeki) ya da hayali şirketler, Oto-finans borç yöntemi (Loan-back), Döviz Büroları, Kumarhane ve Gazinolar, Nakit para kullanılan işyerlerinin işletilmesi (Göstermelik şirketler), Sahte fatura (hayali ihracat), Alternatif havale sistemleri (hawala vs.), İnternet bankacılığı ve elektronik para” (…)
“Birden fazla yöntem aynı aklama faaliyeti içerisinde, aynı anda kullanılabileceği gibi (Örneğin şirinler (smurfing) yöntemi ile parçalama (structuring) yöntemi aynı anda kullanılmaya çok uygun yöntemlerdir), bir yöntemde belirtilen aşamalardan bazıları uygulanmayabilecektir.”
Yukarıdaki aklama yöntemleri tek tek açıklanmış… Tüm ayrıntılarıyla… Bir sonraki ara başlık da şu şekilde verilmiş: “Vergi cennetleri müşteri çekmek için neler sunuyorlar?” Konu başlıkları süper tahrik edici: “Gizlilik, Politik istikrar, Vergilendirme olmaması (sıfır ya da sıfıra yakın), Sermaye hareketlerinde tam serbesti, Coğrafi konum olarak gelişmiş ülkelere yakınlık, Gerekli altyapı (telekomünikasyon, ulaşım, konaklama), Uzman personel veya kurum (vergi danışmanları, avukatlar vs)…”
“Suç geliri nasıl aklanıyor?”, “Fonların fiziken ülke dışına kaçırılması (Currency Smuggling)” gibi yol gösterici (!) açıklamaların da yer aldığı geniş belgenin finali ise şöyle:
“Burada genel olarak değindiğimiz aklama yöntemleri bunlarla sınırlı değildir ve gelişen teknoloji ve değişen koşullara göre yeni teknik ve yöntemler geliştirilmektedir. Bu yöntemler, aklama faaliyetinin gerçekleştirileceği ülkedeki inceleme ve denetimin az olduğu veya iz sürmenin zor ve imkansız olduğu alanlarda yoğunlaşmaktadır. Aklamanın dünyadaki gelişen yeni trendi, kullanıcısına geniş anonimlik imkânı sunan ve kimliğini belli etmeyen internet bankacılığı ve elektronik paranın aklama faaliyetlerinde kullanılmasıdır.”
Ekonomik ve finansal baskılarla Türkiye’ye diz çöktürme operasyonları sürerken, batı medyası “Erdoğan diktatörlüğünü bu seçimle sağlamlaştırmak istiyor” şeklinde abuk iddialarla saldırıya devam ederken, örneğin, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ve Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz "kamu düzeni için tehdit oluşturacağı" gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek 24 Haziran seçimleri öncesi Türklere yönelik siyasi kampanyalara izin verilmeyeceğini söylüyorlar.
Ekonomi ve finans konusunda son derece hassas bir dönem içinden geçilirken, benzer hassasiyeti MASAK’ın da göstermesi ne kadar iyi olur…
Sayın Cumhurbaşkanı, 24 Haziran’ı seçim tarihi olarak ilan ettikten birkaç gün sonra DEİK’te konuşuyordu. Bu seçimlerin ve sistem değişikliğinin Türkiye için önemini vurgularken ekonomi alanında da çok ciddi mesajlar verdi.
Özellikle iş dünyasına yurt dışına para kaçırma hususunda verdiği sert mesajlar hâlâ akıllardadır…
Aklımızın almadığı konu, Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaptığı uyarılar, kara para aklayanları, kazancını servetini yurt dışına kaçıranları eleştiri dozu değil… O gayet doğal…
Aklımızın almadığı, Türkiye Cumhuriyeti Malî Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) web sitesinde yazanlar…
Niyet gayet iyi, şüphe yok… Kara para konusunda halkı bilinçlendirmek… Ancak ortaya çıkan tablo, kara para aklama konusunda en uzman kurum tarafından adeta yol gösterilmesi, akıl verilmesi şeklinde bir algı yaratıyor.
Önce amaçtan söz ediliyor: “Aklamanın genel amacı; yasal olmayan faaliyetlerden elde edilen gelirlerin yasal olarak elde edilmiş gibi mali sisteme sokulması, bir başka deyişle bu gelirlerin yasadışı faaliyetlerden elde edildiğinin gizlenmesidir…
Suç gelirine kaynaklık eden en önemli suçun uyuşturucu ticareti ve bu suçtan elde edilen gelirlerin çok büyük bir bölümünün nakit kullanımının düşük olduğu ve alınan önlemler nedeniyle büyük miktarlı nakit işlemlerin dikkat çektiği ülkelerde oluştuğu dikkate alındığında, bu gelirlerin nakit sisteme sokulması, aklayıcılar açısından daha büyük önem kazanmaktadır. Çünkü nakit halindeki gelir, günlük kullanımlar için harcanabilecek çok küçük bir kısmı hariç kullanılmaya uygun değildir. Dolayısıyla nakit halindeki bu gelirin kullanılabilir hale getirilmesi yani aklanması gerekir”.
Hemen arkasından şu başlık geliyor: “Kaç çeşit aklama yöntemi bulunmaktadır?”
Açıklama ise özetle şöyle:“Sınırsız sayıda yöntemle aklama yapmak mümkün olmakla birlikte en çok kullanılan (…) yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Fonların fiziken ülke dışına kaçırılması, Şirinler (smurfing) yöntemi, Parçalama (structuring) yöntemi, Vergi cennetleri (off-shore), Paravan (Kağıt üstündeki) ya da hayali şirketler, Oto-finans borç yöntemi (Loan-back), Döviz Büroları, Kumarhane ve Gazinolar, Nakit para kullanılan işyerlerinin işletilmesi (Göstermelik şirketler), Sahte fatura (hayali ihracat), Alternatif havale sistemleri (hawala vs.), İnternet bankacılığı ve elektronik para” (…)
“Birden fazla yöntem aynı aklama faaliyeti içerisinde, aynı anda kullanılabileceği gibi (Örneğin şirinler (smurfing) yöntemi ile parçalama (structuring) yöntemi aynı anda kullanılmaya çok uygun yöntemlerdir), bir yöntemde belirtilen aşamalardan bazıları uygulanmayabilecektir.”
Yukarıdaki aklama yöntemleri tek tek açıklanmış… Tüm ayrıntılarıyla… Bir sonraki ara başlık da şu şekilde verilmiş: “Vergi cennetleri müşteri çekmek için neler sunuyorlar?” Konu başlıkları süper tahrik edici: “Gizlilik, Politik istikrar, Vergilendirme olmaması (sıfır ya da sıfıra yakın), Sermaye hareketlerinde tam serbesti, Coğrafi konum olarak gelişmiş ülkelere yakınlık, Gerekli altyapı (telekomünikasyon, ulaşım, konaklama), Uzman personel veya kurum (vergi danışmanları, avukatlar vs)…”
“Suç geliri nasıl aklanıyor?”, “Fonların fiziken ülke dışına kaçırılması (Currency Smuggling)” gibi yol gösterici (!) açıklamaların da yer aldığı geniş belgenin finali ise şöyle:
“Burada genel olarak değindiğimiz aklama yöntemleri bunlarla sınırlı değildir ve gelişen teknoloji ve değişen koşullara göre yeni teknik ve yöntemler geliştirilmektedir. Bu yöntemler, aklama faaliyetinin gerçekleştirileceği ülkedeki inceleme ve denetimin az olduğu veya iz sürmenin zor ve imkansız olduğu alanlarda yoğunlaşmaktadır. Aklamanın dünyadaki gelişen yeni trendi, kullanıcısına geniş anonimlik imkânı sunan ve kimliğini belli etmeyen internet bankacılığı ve elektronik paranın aklama faaliyetlerinde kullanılmasıdır.”
Ekonomik ve finansal baskılarla Türkiye’ye diz çöktürme operasyonları sürerken, batı medyası “Erdoğan diktatörlüğünü bu seçimle sağlamlaştırmak istiyor” şeklinde abuk iddialarla saldırıya devam ederken, örneğin, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ve Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz "kamu düzeni için tehdit oluşturacağı" gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek 24 Haziran seçimleri öncesi Türklere yönelik siyasi kampanyalara izin verilmeyeceğini söylüyorlar.
Ekonomi ve finans konusunda son derece hassas bir dönem içinden geçilirken, benzer hassasiyeti MASAK’ın da göstermesi ne kadar iyi olur…