Perakende bu yıl daha da büyüdü
24 KASIM 2007
Perakende Günleri, Sait Halim Paşa Yalısı’nda Soysal Danışmanlık ve Show TV’nin ev sahipliğinde gerçekleşen bir gala yemeği ile final yaptı. Gecenin yıldızı Pele, imzaladığı Türk Milli Takımı formasını açık artırmaya koydu. Forma 150 bin YTL’ye eski Spor Bakanı ve Trabzonspor Kulübü Başkanı Mehmet Ali Yılmaz ve işadamı Mustafa Taviloğlu (Mudo) tarafından paylaşıldı.
Her ne kadar Taviloğlu formadaki hakkından Yılmaz lehine vazgeçmek istemiş olsa da, Pele araya girdi ve bir Brezilya formasını imzalayarak Yılmaz’a armağan etti…
Show TV ve Soysal Danışmanlık, gecenin tüm gelirini onarıma ihtiyacı olan okullara harcanmak üzere TOÇEV’e bağışladılar. Geceye futbol dünyasının ünlü isimlerini davet etmişlerdi. Eski dostları orada görme fırsatını bulduk.
Lütfi Kırdar’da iki günü kapsayan çeşitli etkinlikler ve konferanslarla süren zirvede perakende sektörünün kalbi attı, nabzı tutuldu…
Ben de hasbelkader bir panelde ‘kolaylaştırıcı’ olarak görev aldım… Konu Media Markt ile devreye giren agresif fiyat indirimleri ve yapılan promosyonlardı. Konuşmacılar şöyleydi: Media Markt Türkiye Operasyonlarından Sorumlu Genel Müdür Mustafa Altındağ; Tüketici Derneği Başkanı Engin Başaran ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanı Başkanı Özcan Pektaş…
Üç önemli tespitten söz edebiliriz: 1. Devlet denetimi düzgün yürürse indirimli promosyonlar, tüketicinin işine yarayacak çok yararlı bir araç olabilir. 2. İndirimin mutlaka zamanı ve hangi fiyattan hangi fiyata inilerek yapıldığının belirtilmesi şart. 3. Yeni hazırlanan büyük mağazalar yasası tüketicilerin aleyhine çalışıyor. Çünkü en ufak bir indirim için bile anlamsız bir izin süreci gerekiyor…
Bizim panel hayli ilginçti. Tüm konuşma ve panellerin kayıtlarını büyük bir olasılıkla Soysal Danışmanlıktan edinmek mümkün olacaktır (www.soysal.com.tr). Organize (kayıt içi) perakende, iki yıl önce 70 milyar dolarlık bir sektördü… Bu yıl 140 milyardan söz ediliyor… Kayıtlı kurallı perakende büyüyor…
Nerede ‘ecnebi’ markalar
Özel bir yemekte Vestel İcra Kurulu üyesi Levent Hatay ile birlikteyiz. Hatay söz alıyor ve konuşuyor. Pazarın analizini yapıyor ve diyor ki: “Dünyanın en büyük 10 markası, Türkiye’nin 10 büyük markasının içinde yer almıyor!”..
Müthiş bozuldum… Bu kadar yalın ancak bu kadar önemli bir bilgiyi ben daha önce tespit edememiştim. Hayıflandım durdum…
Oysa iletişim dünyasında da durum pek farklı değildi. Her ne kadar bir iki yabancı şirket boy gösterse de, reklam ve PR ajanslarının yerlileri ilk sıraları kimselere kaptırmıyordu.
Hatay’ın tespiti, iş ve iletişim dünyasında derinlemesine tartışılmalı. Küreselleşmeciler ile ulusalcılar bu konuda bir orta nokta bulmalı… Dünya ‘küresel düşün yerel hareket et’i bırakıp; ‘yerel düşün yerel hareket et’e avdet etmişken, herkese ‘iyi’ gelebilir…
Ruffles bu reklamı değiştirmeli
Seminerlerde sık sık kullandığım örnektir: Bir Shubuo reklamı… Heyecanı ve ritmi sürekli yükselen bir müzik eşliğinde gençleri elleriyle bir şeyler yaparken izleriz. Genç delikanlıların kollarının dirsekten aşağısı gözükmemektedir.
Yaptıkları ritmik hareketler, mastürbasyonu çağrıştırmaktadır. Müziğin kreşendoya çıktığı noktada delikanlılar da sanki cinselliğin doruğuna erişmişlerdir. Hepsi birden ellerini kaldırdıklarında anlarız ki, elerinde cep telefonları varmış. Oyun oynamaktalarmış. Finalde pack-shot: İndirin, defalarca zevkle oynayın!...
Shubuo lansmanını da Erol Büyükburç’la yapmışlardı. Tüm zamanların en ve tek popüler yıldızı Büyükburç ne yazık ki, ileri teknoloji vaadi ile uyuşmuyordu. Hem o duruşu hem de mastürbasyon çağrışımı yapan reklamı eleştirmiş; bu yüzden de Shubuo’cuları kırmıştık…
Şimdi benzer bir durum Ruffles reklamı için geçerli. Bizim değerlerimize bu tür espriler uymaz… Sonradan patates cipsi olduğunu anlayacağımız bir paket ile etrafta dolanan delikanlı “Kalınlaştı!” diye inleyip duruyor…
Shubuo’nun o reklamı nasıl olmadı, çalışmadıysa , Ruffles’ın bu reklamı da çalışmaz… Bizim milletin değerlerle ilgili tolerans sınırı çok düşüktür… Gençlerin, çocukların uyanık olduğu saatlerde gösterildiğinde ki, başka saatte gösterilmesi yanlış olur, risk çok daha büyür…
Her ne kadar Taviloğlu formadaki hakkından Yılmaz lehine vazgeçmek istemiş olsa da, Pele araya girdi ve bir Brezilya formasını imzalayarak Yılmaz’a armağan etti…
Show TV ve Soysal Danışmanlık, gecenin tüm gelirini onarıma ihtiyacı olan okullara harcanmak üzere TOÇEV’e bağışladılar. Geceye futbol dünyasının ünlü isimlerini davet etmişlerdi. Eski dostları orada görme fırsatını bulduk.
Lütfi Kırdar’da iki günü kapsayan çeşitli etkinlikler ve konferanslarla süren zirvede perakende sektörünün kalbi attı, nabzı tutuldu…
Ben de hasbelkader bir panelde ‘kolaylaştırıcı’ olarak görev aldım… Konu Media Markt ile devreye giren agresif fiyat indirimleri ve yapılan promosyonlardı. Konuşmacılar şöyleydi: Media Markt Türkiye Operasyonlarından Sorumlu Genel Müdür Mustafa Altındağ; Tüketici Derneği Başkanı Engin Başaran ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanı Başkanı Özcan Pektaş…
Üç önemli tespitten söz edebiliriz: 1. Devlet denetimi düzgün yürürse indirimli promosyonlar, tüketicinin işine yarayacak çok yararlı bir araç olabilir. 2. İndirimin mutlaka zamanı ve hangi fiyattan hangi fiyata inilerek yapıldığının belirtilmesi şart. 3. Yeni hazırlanan büyük mağazalar yasası tüketicilerin aleyhine çalışıyor. Çünkü en ufak bir indirim için bile anlamsız bir izin süreci gerekiyor…
Bizim panel hayli ilginçti. Tüm konuşma ve panellerin kayıtlarını büyük bir olasılıkla Soysal Danışmanlıktan edinmek mümkün olacaktır (www.soysal.com.tr). Organize (kayıt içi) perakende, iki yıl önce 70 milyar dolarlık bir sektördü… Bu yıl 140 milyardan söz ediliyor… Kayıtlı kurallı perakende büyüyor…
Nerede ‘ecnebi’ markalar
Özel bir yemekte Vestel İcra Kurulu üyesi Levent Hatay ile birlikteyiz. Hatay söz alıyor ve konuşuyor. Pazarın analizini yapıyor ve diyor ki: “Dünyanın en büyük 10 markası, Türkiye’nin 10 büyük markasının içinde yer almıyor!”..
Müthiş bozuldum… Bu kadar yalın ancak bu kadar önemli bir bilgiyi ben daha önce tespit edememiştim. Hayıflandım durdum…
Oysa iletişim dünyasında da durum pek farklı değildi. Her ne kadar bir iki yabancı şirket boy gösterse de, reklam ve PR ajanslarının yerlileri ilk sıraları kimselere kaptırmıyordu.
Hatay’ın tespiti, iş ve iletişim dünyasında derinlemesine tartışılmalı. Küreselleşmeciler ile ulusalcılar bu konuda bir orta nokta bulmalı… Dünya ‘küresel düşün yerel hareket et’i bırakıp; ‘yerel düşün yerel hareket et’e avdet etmişken, herkese ‘iyi’ gelebilir…
Ruffles bu reklamı değiştirmeli
Seminerlerde sık sık kullandığım örnektir: Bir Shubuo reklamı… Heyecanı ve ritmi sürekli yükselen bir müzik eşliğinde gençleri elleriyle bir şeyler yaparken izleriz. Genç delikanlıların kollarının dirsekten aşağısı gözükmemektedir.
Yaptıkları ritmik hareketler, mastürbasyonu çağrıştırmaktadır. Müziğin kreşendoya çıktığı noktada delikanlılar da sanki cinselliğin doruğuna erişmişlerdir. Hepsi birden ellerini kaldırdıklarında anlarız ki, elerinde cep telefonları varmış. Oyun oynamaktalarmış. Finalde pack-shot: İndirin, defalarca zevkle oynayın!...
Shubuo lansmanını da Erol Büyükburç’la yapmışlardı. Tüm zamanların en ve tek popüler yıldızı Büyükburç ne yazık ki, ileri teknoloji vaadi ile uyuşmuyordu. Hem o duruşu hem de mastürbasyon çağrışımı yapan reklamı eleştirmiş; bu yüzden de Shubuo’cuları kırmıştık…
Şimdi benzer bir durum Ruffles reklamı için geçerli. Bizim değerlerimize bu tür espriler uymaz… Sonradan patates cipsi olduğunu anlayacağımız bir paket ile etrafta dolanan delikanlı “Kalınlaştı!” diye inleyip duruyor…
Shubuo’nun o reklamı nasıl olmadı, çalışmadıysa , Ruffles’ın bu reklamı da çalışmaz… Bizim milletin değerlerle ilgili tolerans sınırı çok düşüktür… Gençlerin, çocukların uyanık olduğu saatlerde gösterildiğinde ki, başka saatte gösterilmesi yanlış olur, risk çok daha büyür…