Perakende liderleri dünyaya meydan okuyor
26 MAYIS 2012
Münih’te 7. Liderler Konferansı için Sofitel Otel’deyiz… Yüzlerce Tük markası ve onun liderleri… Münih’e 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında hayli sık giderdim. Allianz Arena stadının o muhteşem görüntüsü olmasa, neredeyse o gün bugün çok fazla bir şey değişmemiş diyeceğim…
O zaman da Havaalanı girişinde polis kötü davranıyordu; şimdi de öyle davranıyor… O zaman da Bavyera, Almanya’nın en zengin bölgelerinden biriydi. Şimdi de öyle. Nüfusu bizim Ümraniye ile Kadıköy’ün toplamı kadar. Artmıyor da. Bizim Başbakanımızı dinlemiyorlar…
Otel salonu tam da bu tür toplantılar için. Neden? Çünkü enlemesine… Arkaya doğru uzayıp gitmiyor. Arkadakiler en fazla 12 sıra uzak sahneden. Duvarlar koyu renk. Dikkat dağılmıyor. Işıklandırma hiç agresif değil… Soysal Danışmanlık bu işi biliyor…
Konferansın ana konusu Türk markalarının yurt dışına yatırım yapması.
Suat Soysal açılışta meseleyi özetledi: Henüz 141 markamız varmış yurt dışında. 99 ülkede 4.187 satış noktasında bulunuyorlarmış. Bunların %62’si hazır giyimde, %38’si hazır giyim dışı markalardaymış.
‘Özel alış veriş kulübü’ olduğu ifade edilen Markafoni Yön. K. Bşk. Tolga Tatari çok basit bir hesap yapıyor: 40 milyon internet kullanıcısı var. İnternette alış veriş yapan kişi sayısı ise 9 milyon… Genel eğilime göre internet kullanıcı sayısının yarısından biraz fazla olması gerekiyormuş. Yani, yaklaşık 23 milyon müşteri…
Ülkemizdeki ‘Özel alış veriş kulübü’ sayısı 30 civarındaymış. Ona göre Pazar doymuş. Bu rakamın dışındakiler çekilmek zorunda kalacaklar, diyor… Bu nedenle alış veriş kulüpleri dikine gelişmek, yurt dışına açılmak zorunda kalacaklarmış…
Birleşik Markalar Derneği Başkanı ve İstanbul Shoppingfest’in İcra Kurulu Eşbaşkanı Yılmaz Yılmaz’ın (Koton) söz ettiği araştırmaya göre de perakende sektörü son 10 yılda kendisinin 10 katı büyümüş. Ancak 2023’e kadar gelecek 10 yılda kendisinin ancak 2-3 katı büyüyebilecek…
‘Siyaseti anlamayan ekonomiyi yönetemez’ görüşünden hareket eden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’ın, ‘Eski Dünya Öldü; Yenisi Neye Benzeyecek’ başlıklı konuşması, tam da kendisinden beklediğim gibi, ufuk açıcı ve Türkiye’nin bölgedeki duruşuna son derece net bir dünya görüşüyle ‘bakan’, bölgeyi adam gibi ‘okuyan’ tespitler içeriyordu.
Ben Corface Sigorta Genel Müdürü Belkıs Alpergun hanımı tanımıyordum. Eksiklikmiş. Coface Country Risk Assessment Map’ten söz etti. Ülkeler risk haritası yani. Web sitelerinde varmış. Veri tabanlarındaki bilgiler ve analistleri vasıtasıyla dilediğiniz ülkede dilediğiniz şirketle ilgili bilgiyi 100 TL’den 1.000 TL’ye varan ücretler karşılığında raporluyorlarmış. Sorguladıkları konular şöyleymiş: Şirketin ticari ahlakı, kredi durumu, itibarı, ortakları, alt yüklenicileri, bunlarla ilişkisi, yöneticilerinin durumu…
Konferans devam ediyor. Günün sözü ise şöyle: “Ülkemizde dayak yiyorsak dışarıda bizi linç ederler!”
CHP İçişleri Bakanı’nı desteklemeli
Başbakan’ı ve AK Parti’yi zor durumda bırakma yarışının şampiyonu belli… Bir anketle halka sorulsa, “Sizce açıklamaları ve davranışlarıyla Başbakan Tayyip Erdoğan’ın itibarını en çok sarsan siyasetçi kimdir?”..
Acaba İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Bey kaçıncı sırayı alırdı. Hatırlıyor musunuz gafları… İnternetteki bir dolu örneğinden seçnmece yapalım:
· "Yangın çıkmıştır, yangının sebepleri şu anda çıkmış olan yangını geri getirecek değildir. Yanan ağaçlar orada kaybolan canları geri getirecek değil.. Sebebi bellidir. Üç beş tane sebebi vardır. Yani yangın ya ateşle çıkar, ya bombayla çıkar ya roketle çıkar ya benzinle çıkar. Çıkar yani; netice itibariyle yanmıştır, yakılmıştır. Yani sebebini araştırmak, sebebini söylemek bir şey ifade etmiyor şu anda."
· “Jandarmamız hesaplı ve tedbirli davranmıştır, tedbirsiz davransa ikinci kişi de ölürdü."
· "Sayın başkanım yani biz de bir çadırla burada bir mekân tutalım. Koskocaman sarayda oturuyorsunuz hiç gel dediğiniz yok."
· "Hangi özgürlükten bahsediyorsun? O zaman tutuklanınca da şikayet etme. Özgürlük yoksa dışarıda, farkı yok içerinin demek ki. Niye şikayet ediyorsun, demek ki var dışarıda özgürlük"
· “Üç adet can kaybı var.”
· (Depremzedelere hitaben) Sarayda oturuyorsunuz, gel dediğiniz yok.
Sayın Bakan’ın son gafı ise bir dil sürçmesi değil ve Başbakan’ın başkaca muhalefete ihtiyacı yok.
O zaman da Havaalanı girişinde polis kötü davranıyordu; şimdi de öyle davranıyor… O zaman da Bavyera, Almanya’nın en zengin bölgelerinden biriydi. Şimdi de öyle. Nüfusu bizim Ümraniye ile Kadıköy’ün toplamı kadar. Artmıyor da. Bizim Başbakanımızı dinlemiyorlar…
Otel salonu tam da bu tür toplantılar için. Neden? Çünkü enlemesine… Arkaya doğru uzayıp gitmiyor. Arkadakiler en fazla 12 sıra uzak sahneden. Duvarlar koyu renk. Dikkat dağılmıyor. Işıklandırma hiç agresif değil… Soysal Danışmanlık bu işi biliyor…
Konferansın ana konusu Türk markalarının yurt dışına yatırım yapması.
Suat Soysal açılışta meseleyi özetledi: Henüz 141 markamız varmış yurt dışında. 99 ülkede 4.187 satış noktasında bulunuyorlarmış. Bunların %62’si hazır giyimde, %38’si hazır giyim dışı markalardaymış.
‘Özel alış veriş kulübü’ olduğu ifade edilen Markafoni Yön. K. Bşk. Tolga Tatari çok basit bir hesap yapıyor: 40 milyon internet kullanıcısı var. İnternette alış veriş yapan kişi sayısı ise 9 milyon… Genel eğilime göre internet kullanıcı sayısının yarısından biraz fazla olması gerekiyormuş. Yani, yaklaşık 23 milyon müşteri…
Ülkemizdeki ‘Özel alış veriş kulübü’ sayısı 30 civarındaymış. Ona göre Pazar doymuş. Bu rakamın dışındakiler çekilmek zorunda kalacaklar, diyor… Bu nedenle alış veriş kulüpleri dikine gelişmek, yurt dışına açılmak zorunda kalacaklarmış…
Birleşik Markalar Derneği Başkanı ve İstanbul Shoppingfest’in İcra Kurulu Eşbaşkanı Yılmaz Yılmaz’ın (Koton) söz ettiği araştırmaya göre de perakende sektörü son 10 yılda kendisinin 10 katı büyümüş. Ancak 2023’e kadar gelecek 10 yılda kendisinin ancak 2-3 katı büyüyebilecek…
‘Siyaseti anlamayan ekonomiyi yönetemez’ görüşünden hareket eden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’ın, ‘Eski Dünya Öldü; Yenisi Neye Benzeyecek’ başlıklı konuşması, tam da kendisinden beklediğim gibi, ufuk açıcı ve Türkiye’nin bölgedeki duruşuna son derece net bir dünya görüşüyle ‘bakan’, bölgeyi adam gibi ‘okuyan’ tespitler içeriyordu.
Ben Corface Sigorta Genel Müdürü Belkıs Alpergun hanımı tanımıyordum. Eksiklikmiş. Coface Country Risk Assessment Map’ten söz etti. Ülkeler risk haritası yani. Web sitelerinde varmış. Veri tabanlarındaki bilgiler ve analistleri vasıtasıyla dilediğiniz ülkede dilediğiniz şirketle ilgili bilgiyi 100 TL’den 1.000 TL’ye varan ücretler karşılığında raporluyorlarmış. Sorguladıkları konular şöyleymiş: Şirketin ticari ahlakı, kredi durumu, itibarı, ortakları, alt yüklenicileri, bunlarla ilişkisi, yöneticilerinin durumu…
Konferans devam ediyor. Günün sözü ise şöyle: “Ülkemizde dayak yiyorsak dışarıda bizi linç ederler!”
CHP İçişleri Bakanı’nı desteklemeli
Başbakan’ı ve AK Parti’yi zor durumda bırakma yarışının şampiyonu belli… Bir anketle halka sorulsa, “Sizce açıklamaları ve davranışlarıyla Başbakan Tayyip Erdoğan’ın itibarını en çok sarsan siyasetçi kimdir?”..
Acaba İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Bey kaçıncı sırayı alırdı. Hatırlıyor musunuz gafları… İnternetteki bir dolu örneğinden seçnmece yapalım:
· "Yangın çıkmıştır, yangının sebepleri şu anda çıkmış olan yangını geri getirecek değildir. Yanan ağaçlar orada kaybolan canları geri getirecek değil.. Sebebi bellidir. Üç beş tane sebebi vardır. Yani yangın ya ateşle çıkar, ya bombayla çıkar ya roketle çıkar ya benzinle çıkar. Çıkar yani; netice itibariyle yanmıştır, yakılmıştır. Yani sebebini araştırmak, sebebini söylemek bir şey ifade etmiyor şu anda."
· “Jandarmamız hesaplı ve tedbirli davranmıştır, tedbirsiz davransa ikinci kişi de ölürdü."
· "Sayın başkanım yani biz de bir çadırla burada bir mekân tutalım. Koskocaman sarayda oturuyorsunuz hiç gel dediğiniz yok."
· "Hangi özgürlükten bahsediyorsun? O zaman tutuklanınca da şikayet etme. Özgürlük yoksa dışarıda, farkı yok içerinin demek ki. Niye şikayet ediyorsun, demek ki var dışarıda özgürlük"
· “Üç adet can kaybı var.”
· (Depremzedelere hitaben) Sarayda oturuyorsunuz, gel dediğiniz yok.
Sayın Bakan’ın son gafı ise bir dil sürçmesi değil ve Başbakan’ın başkaca muhalefete ihtiyacı yok.