Pişti!
27 Kasım 2021 - Yeni Şafak
Selahattin Demirtaş 24 Kasım sabah saat 09.10’da tweet atıyor:
“Hiç değilse Meclis'te temsil edilen muhalefet partilerinin genel başkanlarının, ortak bir basın toplantısıyla hükümeti istifaya çağırmalarının ve yedi bölgede yedi ortak miting yaparak halkla birlikte derhal seçim istemelerinin önünde bir engel mi var? Bugün değilse ne zaman?”
Kemal Kılıçdaroğlu aksiyon almakta gecikmiyor tabii. Önce CHP Genel Merkezi’nden medya vasıtasıyla halka sesleniyor ve yine aynı gün saat 17.59’da Kemal Bey’in tweeti de geliyor:
“Ey Şahıs, ey ucube rejim, ey yarı cahil kadrolar, ey bu ucube koalisyonun dilini yutmuş küçük ortağı, bellidir ki sizde akıl galip gelmeyecek. Anayasamızın bize tanıdığı hakları kullanarak, milletimizin sesini dinlemek üzere, ‘Haydi Meydana’ diyorum. İlk mitingimiz Mersin’de!”
Meral Akşener 3 Kasım günü şunları söylemişti: "HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırıyoruz. HDP, PKK ile arasına mesafe koymalıdır diyoruz."
Kılıçdaroğlu ise “Selahattin Demirtaş neden hapiste” diye serzenişte bulunup duruyor... Hem de aynı Selahattin Demirtaş’ın Kandil’le olan duygusal, düşünsel, örgütsel bağını net şekilde kanıtlayan videolar etrafta dolaşırken…
Meral Hanım nerede; Kılıçdaroğlu nerede?!..
CHP, tezkereye “Hayır” dediğinde Kandil’deki PKK’nın sözde liderlerinden Mustafa Karasu kendilerini tebrik etmişti. Hâlen ABD New Jersey’de kaçak yaşayan FETÖcü, Zaman gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın da övgülerine sürekli mazhar oluyor, kendisi tarafından ‘ayakta’ alkışlanıyorlar.
Kılıçdaroğlu, İYİ Parti ile ittifakta ama görünen o ki kendi bildiğini okuyor. Yoksa Akşener’in HDP’ye olan tutumunu bile bile bu yorumlara, açıklamalara meydan verir miydi?
Meral Hanım’ın, HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırdığını söylediği ilk açıklamasına dönecek olursak… Miting açıklamalarından sonra Kılıçdaroğlu’nu neyin yanında konumlandırır bilinmez… Ancak ittifakın taraflarının farklı görüşleri olduğu gayet bariz…
Demirtaş’tan birkaç saat sonra aynı çağrıyı yapmak! Bu ne piştidir ne talihsizliktir! Eğer talihsizlik ise Kılıçdaroğlu’nun telaşa kapılmadan düşünerek hareket etmesinde fayda var. Fikirlerini önce oturup etraflıca tartmalı ve zamanını iyi kontrol edebilmeli. Bu ‘denk gelmeler’ (tevafuk) çoğalırsa bir yerden sonra insanın aklına pişti mi gelir; ‘danışıklı dövüş’ mü?..
Bu duruma Meral Akşener Hanım’ın Dostoyevski’den aldığı metaforla da açıklama getirmek mümkün tabii: “İlk yapılan yanlışa kaza, ikincisine hata, üçüncüsüne ise tercih denir.”