Popüler kültürün bile ilkeleri vardır
20 Temmuz 2009 Akşam Gazetesi
Bir keresinde Halit Refiğ usta 'güzelliğin formülü' için şöyle bir yaklaşım getirmişti: 'Güzellik = Sağlık + Kültür'...
Hangi kültür çevresinden geliyorsanız, 'güzel' ona göre değişiyordu... 'Sağlık' ise 'doğru doğal orantıları' ve insanın 'Fiziki, ruhi, ekonomik ve sosyal iyilik hali'ni (Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımından esinlenme...) anlatıyordu...
'Ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca!' türünden ilkel deyişler tabii ki bu kapsamın dışındaydı...
Türkiye'de zaman zaman medyamız tarafından jüriler kurulup, 'kerametleri kendilerinden menkul' en 'seksiler' , 'güzeller', 'çekiciler' belirlenir...
Hatta bazen ciddi tartışmalara yola açacak tercihler, insanların şaşkın bakışları arasında gazetelerin birinci sayfalarında yer bulur... Bir zamanlar Turgut Özal'ı en seksi erkek seçmişlerdi... Sonraları da Ahmet Mete Işıkara'yı...
Yanılmıyorsam Semra Özal ve Nazlı Ilıcak Hanımlar da o listelerde boy göstermişlerdi... Tabii bunların hiçbiri hiçbir zaman bu tür 'seçmelere' aday olmamışlardı... Olay 'gıyaplarında' cereyan ediyordu...
Yabancı eğlence kanalı E, neredeyse her gün bu tür listeler yayınlar. Ancak listelerde yer alanların işi show business'tir (gösteri dünyası)... Hayli 'eğlenirsiniz' o listeleri izlerken...
Oysa Hürriyet'in dün yayınladığı 'Yaşayan En Seksi 50 Kadın - 50 Erkek' Listesi son derece eğlenceli, ancak medyamız adına bir o kadar da düşündürücüydü...
Eğer böyle bir sıralamada ne işleri olduğunu bilmeyen bir dolu insan varsa, o listede bir 'yanlış' var demektir.
Gösteri dünyasıyla, 'göstermekle' hiçbir ilgileri olmayan Nevbahar Koç Hanım'ı ve eşleri Ali Koç'u, babaları Rahmi Koç'u, Saadettin Saran'ı, Fatih Terim'i, Oya Eczacıbaşı Hanım'ı ve de Ayşe Arman, Güneri Cıvaoğlu, Uğur Dündar, Ahmet Hakan, Ertuğrul Özkök gibi gazetecileri o listede sunan zihniyet, özellikle gençlere hangi mesajı vermeyi amaçlamaktadır, anlaşılır gibi değildir...
Gelelim işin eğlenceli yanına... Benim liste ile bir başka itirazım da sıralama ile ilgili tabii ki (!)... Banu Güven kesinlikle 26'ıncı sıradan değil, haddi hakkını yiyip birinciliği vermediler, hiç olmadı ilk üçten girmeliydi listeye... Ayrıca Ahmet Hakan'ın Ertuğrul Bey'den daha seksi bulunmuş olması, hem de bu gerçeğin kendi gazetelerinde 'ikrar' edilmesi, sevgili Ahmet kardeşimizin kariyer planlaması açısından umarız bir tehdit unsuru oluşturmaz. Ben Ahmet'in yerinde olsam, benim öğle yemeklerinden birinde yanımdaki arkadaşın tabağından patates kızartması 'aşırdığımı' ifşa etmekle uğraşacağıma, bu listelerde patrondan önde yer almamaya çalışırdım. Bir de üstelik Büyük Jüri'de görev almışsam...
Bu seçimde hangi seksilik kriterlerine göre karar verildi acaba? Halit Bey keşke burada da bir racon kesebilseydi... Çünkü popüler kültür demek, körün tuttuğunu öpmesi demek değildir; onun da ilkeleri, kriter setleri, 'anlamlayan pratikleri' (Bkz. B. Brecht ve tabii ki İzzet Yasar) vardır...
Bir keresinde Halit Refiğ usta 'güzelliğin formülü' için şöyle bir yaklaşım getirmişti: 'Güzellik = Sağlık + Kültür'...
Hangi kültür çevresinden geliyorsanız, 'güzel' ona göre değişiyordu... 'Sağlık' ise 'doğru doğal orantıları' ve insanın 'Fiziki, ruhi, ekonomik ve sosyal iyilik hali'ni (Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımından esinlenme...) anlatıyordu...
'Ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca!' türünden ilkel deyişler tabii ki bu kapsamın dışındaydı...
Türkiye'de zaman zaman medyamız tarafından jüriler kurulup, 'kerametleri kendilerinden menkul' en 'seksiler' , 'güzeller', 'çekiciler' belirlenir...
Hatta bazen ciddi tartışmalara yola açacak tercihler, insanların şaşkın bakışları arasında gazetelerin birinci sayfalarında yer bulur... Bir zamanlar Turgut Özal'ı en seksi erkek seçmişlerdi... Sonraları da Ahmet Mete Işıkara'yı...
Yanılmıyorsam Semra Özal ve Nazlı Ilıcak Hanımlar da o listelerde boy göstermişlerdi... Tabii bunların hiçbiri hiçbir zaman bu tür 'seçmelere' aday olmamışlardı... Olay 'gıyaplarında' cereyan ediyordu...
Yabancı eğlence kanalı E, neredeyse her gün bu tür listeler yayınlar. Ancak listelerde yer alanların işi show business'tir (gösteri dünyası)... Hayli 'eğlenirsiniz' o listeleri izlerken...
Oysa Hürriyet'in dün yayınladığı 'Yaşayan En Seksi 50 Kadın - 50 Erkek' Listesi son derece eğlenceli, ancak medyamız adına bir o kadar da düşündürücüydü...
Eğer böyle bir sıralamada ne işleri olduğunu bilmeyen bir dolu insan varsa, o listede bir 'yanlış' var demektir.
Gösteri dünyasıyla, 'göstermekle' hiçbir ilgileri olmayan Nevbahar Koç Hanım'ı ve eşleri Ali Koç'u, babaları Rahmi Koç'u, Saadettin Saran'ı, Fatih Terim'i, Oya Eczacıbaşı Hanım'ı ve de Ayşe Arman, Güneri Cıvaoğlu, Uğur Dündar, Ahmet Hakan, Ertuğrul Özkök gibi gazetecileri o listede sunan zihniyet, özellikle gençlere hangi mesajı vermeyi amaçlamaktadır, anlaşılır gibi değildir...
Gelelim işin eğlenceli yanına... Benim liste ile bir başka itirazım da sıralama ile ilgili tabii ki (!)... Banu Güven kesinlikle 26'ıncı sıradan değil, haddi hakkını yiyip birinciliği vermediler, hiç olmadı ilk üçten girmeliydi listeye... Ayrıca Ahmet Hakan'ın Ertuğrul Bey'den daha seksi bulunmuş olması, hem de bu gerçeğin kendi gazetelerinde 'ikrar' edilmesi, sevgili Ahmet kardeşimizin kariyer planlaması açısından umarız bir tehdit unsuru oluşturmaz. Ben Ahmet'in yerinde olsam, benim öğle yemeklerinden birinde yanımdaki arkadaşın tabağından patates kızartması 'aşırdığımı' ifşa etmekle uğraşacağıma, bu listelerde patrondan önde yer almamaya çalışırdım. Bir de üstelik Büyük Jüri'de görev almışsam...
Bu seçimde hangi seksilik kriterlerine göre karar verildi acaba? Halit Bey keşke burada da bir racon kesebilseydi... Çünkü popüler kültür demek, körün tuttuğunu öpmesi demek değildir; onun da ilkeleri, kriter setleri, 'anlamlayan pratikleri' (Bkz. B. Brecht ve tabii ki İzzet Yasar) vardır...