Popüler kültür milli kültürle çatışmaz
27 ŞUBAT 2011
Kayıt 6 Aralık 2009 akşamı Kennedy Center’de yapılmış. Tam da ünlü ABD’li caz sanatçısı Dave Brubeck’in doğum gününde… (www.youtube.com/watch?v=H1jWlpMQW3Y)
The Kennedy Center Honors etkinliği çerçevesinde o gün, “Amerikan kültürüne hizmet etmiş” toplam beş sanatçı nişanlarını almışlar. Brubeck dışında Mel Brooks, Grace Bumbry, Robert De Niro ve Bruce Springsteen… Başkan Obama konuşmasında, “Bu sanatçılar ulusal hayatımızın bir parçası değil, tam da kalbidir” diyor… 1977’den beri düzenlenen törenlerin 2010’daki son gecesinde bu kez ödülleri şu sanatçılar almış: Merle Haggard, Jerry Herman, Bill T. Jones, Paul McCartney ve Oprah Winfrey… Sir Paul McCartney’in Birleşik Krallık vatandaşı olduğunu hatırlatmakta yarar var…
Bizdeki devlet sanatçılığına benziyor. İki büyük farkı var: 1. Son 33 yıla baktığınızda göreceğiniz gibi sanatçılar herhangi bir partiye yakınlıklarına göre değil, milli kültürün oluşumunda tuttukları yere göre seçilmişler. 2. Her yıl sadece beş kişi seçildiği için olayda dikkat dağılmıyor, örnek ve önder olma görevi yerine geliyor.
Video’yu izleyin. İnsanların giyim kuşamına bakın. Dave Brubeck All Star Quintet’e eşlik eden The Jazz Ambassadors of the US Army Field Band’in konserinin tadına varın. Son bölümde de Brubeck’in dört oğlunun finaline tanıklık edin. Gözleriniz yaşarmazsa para yok…
Sonra da isterseniz SİYAD ödül gecesinin videolarına bir göz atın… Ve kendi kendinize sorun:“Popüler kültür alanında CHP için bir siyasi iletişim fırsat alanı var mı?” Tabii ki var. Ancak bu fırsatı görebilmesi için CHP’nin ‘milli kültür’ ile ‘ulusal kültür’ arasına konmuş suni bariyerleri kaldırmayı başarması lazım. Hani bana “CHP’yi eleştiriyorsun ama ne yapması gerektiğini yazmıyorsun?” diyorlar ya; onun için bir hatırlatayım dedim…
Sinema ödüllerini kurtarmanın yolu…
Bu yıl da geldi. Yeşilçam ödüllerinin jüri zarfı… Yeterli zaman var. Düşünüp taşınıp oy kullanacağım… Neden açıkça yazıyorum da, bana yüklenip “Şuna oy ver, buna oy ver” diye ısrar etmelerinden çekinmiyorum? Çok basit…
Çünkü benim gibi yüzlerce insan oy kullanıyor da ondan. Hangi birini etki altına alacaksınız? Aynen Oscar’da olduğu gibi… O yüzden Yeşilçam ödüllerinin arkasından “Onun hakkı yendi; hayır ödül buna verilmeliydi” diye itiş kakış çıkmıyor. Bu nedenle, seçilen filmler ticaretin içinde yer alıyor. Belki de hepsinin toplamının etkisiyle geceye herkes çapaçul ‘hırtı pırtı’ ile değil, geceyi ve kendini ciddiye alarak gereken saygıyı gösterip adam gibi giyinip geliyor.
Kimsenin izlemediği filmler ödül alamaz mı? Tabii ki alabilir. Almalıdır da. Sadece SİYAD’a tavsiyem, ödülün başına tek bir sözcük eklemeleri: Sanat. ‘Sanat Filmleri Ödülleri’ dersin olur biter. Kimse de ağzını açıp tek laf edemez, “TİM’in salonunun dörtte üçü boştu, o pespaye saygısız kılık kıyafetler de neydi?” diye eleştirmez… Aslında her festivalde boy gösteren bu ‘gezici profesyonel jüri’ aynı adımı Antalya ve Adana’da da atarsa, sorun kökten hallolur… ‘Ticarî sinema’ (biz eskiden ‘tecimsel’ derdik) ödülleri ise TÜRSAK’ın ‘Yeşilçam Ödülleri’ gibi işin içinde ve yakın çevresinde bulunanların oylarıyla sahiplerine verilebilir…
İşte CHP için bir fırsat daha… Antalya Belediyesi sizde değil mi? Türkiye’nin tamamını hatta tüm Avrupa’yı kucaklayan, Oscar ayarı dört başı mamur bir festival yapın; biz de sizi yere göğe koymayalım…
İşte CHP için üçüncü fırsat
Habitat için Gençlik Derneği, Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Ulusal Gençlik Parlamentosu biraraya gelmiş ve sivil bir inisiyatif başlatmışlar: Gençlere yer vermeyene oy vermiyoruz!
Sloganları da, Geç değil Genç! Şu tespiti yapmışlar: “Ortalama yaşı 29 olan ülkemizde nüfusun %26’sını 15-29 yaş arası gençler oluşturmaktadır. Buna rağmen, 23. Dönem TBMM Milletvekillerinin yaş ortalaması 54’tür. Ülkemizde 30 yaş altı 15 milyon genç seçmen bulunmaktadır.”
Bunu daha önce de belirtmiştim. Siyasi partiler gençler konusunda suskun… Y kuşağı geliyor. Hem de iyi geliyor… Bu konuda CHP’nin bir fırsatı var; tabii bir stratejisi varsa…
The Kennedy Center Honors etkinliği çerçevesinde o gün, “Amerikan kültürüne hizmet etmiş” toplam beş sanatçı nişanlarını almışlar. Brubeck dışında Mel Brooks, Grace Bumbry, Robert De Niro ve Bruce Springsteen… Başkan Obama konuşmasında, “Bu sanatçılar ulusal hayatımızın bir parçası değil, tam da kalbidir” diyor… 1977’den beri düzenlenen törenlerin 2010’daki son gecesinde bu kez ödülleri şu sanatçılar almış: Merle Haggard, Jerry Herman, Bill T. Jones, Paul McCartney ve Oprah Winfrey… Sir Paul McCartney’in Birleşik Krallık vatandaşı olduğunu hatırlatmakta yarar var…
Bizdeki devlet sanatçılığına benziyor. İki büyük farkı var: 1. Son 33 yıla baktığınızda göreceğiniz gibi sanatçılar herhangi bir partiye yakınlıklarına göre değil, milli kültürün oluşumunda tuttukları yere göre seçilmişler. 2. Her yıl sadece beş kişi seçildiği için olayda dikkat dağılmıyor, örnek ve önder olma görevi yerine geliyor.
Video’yu izleyin. İnsanların giyim kuşamına bakın. Dave Brubeck All Star Quintet’e eşlik eden The Jazz Ambassadors of the US Army Field Band’in konserinin tadına varın. Son bölümde de Brubeck’in dört oğlunun finaline tanıklık edin. Gözleriniz yaşarmazsa para yok…
Sonra da isterseniz SİYAD ödül gecesinin videolarına bir göz atın… Ve kendi kendinize sorun:“Popüler kültür alanında CHP için bir siyasi iletişim fırsat alanı var mı?” Tabii ki var. Ancak bu fırsatı görebilmesi için CHP’nin ‘milli kültür’ ile ‘ulusal kültür’ arasına konmuş suni bariyerleri kaldırmayı başarması lazım. Hani bana “CHP’yi eleştiriyorsun ama ne yapması gerektiğini yazmıyorsun?” diyorlar ya; onun için bir hatırlatayım dedim…
Sinema ödüllerini kurtarmanın yolu…
Bu yıl da geldi. Yeşilçam ödüllerinin jüri zarfı… Yeterli zaman var. Düşünüp taşınıp oy kullanacağım… Neden açıkça yazıyorum da, bana yüklenip “Şuna oy ver, buna oy ver” diye ısrar etmelerinden çekinmiyorum? Çok basit…
Çünkü benim gibi yüzlerce insan oy kullanıyor da ondan. Hangi birini etki altına alacaksınız? Aynen Oscar’da olduğu gibi… O yüzden Yeşilçam ödüllerinin arkasından “Onun hakkı yendi; hayır ödül buna verilmeliydi” diye itiş kakış çıkmıyor. Bu nedenle, seçilen filmler ticaretin içinde yer alıyor. Belki de hepsinin toplamının etkisiyle geceye herkes çapaçul ‘hırtı pırtı’ ile değil, geceyi ve kendini ciddiye alarak gereken saygıyı gösterip adam gibi giyinip geliyor.
Kimsenin izlemediği filmler ödül alamaz mı? Tabii ki alabilir. Almalıdır da. Sadece SİYAD’a tavsiyem, ödülün başına tek bir sözcük eklemeleri: Sanat. ‘Sanat Filmleri Ödülleri’ dersin olur biter. Kimse de ağzını açıp tek laf edemez, “TİM’in salonunun dörtte üçü boştu, o pespaye saygısız kılık kıyafetler de neydi?” diye eleştirmez… Aslında her festivalde boy gösteren bu ‘gezici profesyonel jüri’ aynı adımı Antalya ve Adana’da da atarsa, sorun kökten hallolur… ‘Ticarî sinema’ (biz eskiden ‘tecimsel’ derdik) ödülleri ise TÜRSAK’ın ‘Yeşilçam Ödülleri’ gibi işin içinde ve yakın çevresinde bulunanların oylarıyla sahiplerine verilebilir…
İşte CHP için bir fırsat daha… Antalya Belediyesi sizde değil mi? Türkiye’nin tamamını hatta tüm Avrupa’yı kucaklayan, Oscar ayarı dört başı mamur bir festival yapın; biz de sizi yere göğe koymayalım…
İşte CHP için üçüncü fırsat
Habitat için Gençlik Derneği, Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Ulusal Gençlik Parlamentosu biraraya gelmiş ve sivil bir inisiyatif başlatmışlar: Gençlere yer vermeyene oy vermiyoruz!
Sloganları da, Geç değil Genç! Şu tespiti yapmışlar: “Ortalama yaşı 29 olan ülkemizde nüfusun %26’sını 15-29 yaş arası gençler oluşturmaktadır. Buna rağmen, 23. Dönem TBMM Milletvekillerinin yaş ortalaması 54’tür. Ülkemizde 30 yaş altı 15 milyon genç seçmen bulunmaktadır.”
Bunu daha önce de belirtmiştim. Siyasi partiler gençler konusunda suskun… Y kuşağı geliyor. Hem de iyi geliyor… Bu konuda CHP’nin bir fırsatı var; tabii bir stratejisi varsa…