Prof. Dr. Tarık Yılmaz liderlerin hitabet karnesini çıkardı
22 Mart 2009 Akşam Gazetesi
Cuma günü Taha Akyol'un CNN Türk'teki 'Eğrisi Doğrusu' adlı programında anlatılanlar çok çarpıcıydı. İlginç bir araştırmanın sonucu açıklandı. 'Lider Koçluğu' konusundaki çalışmalarıyla pek çok patron ve CEO'ya da danışmanlık hizmeti veren psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Tarık Yılmaz, diğer uzman arkadaşlarıyla yürüttükleri bir 'benchmarking' (kıyaslama) çalışmasının sonuçlarını açıkladı...
Önce Prof. Dr. Tarık Yılmaz kimmiş; ona bir bakalım... Çünkü bu tür araştırmalar açıklandığında sonuçlardan pek haz etmeyenlerin verdikleri ilk tepki, ya araştırmanın bilimselliğini reddetmektir; ya da araştırmayı yapanın iyi niyetli olduğunu...
Örnek bir kariyer
Yılmaz'ın özgeçmiş özeti şöyle: İstanbul Erkek Lisesi... Cerrahpaşa Tıp... Psikiyatri uzmanlığı. Doçentlik ve Profesörlük... Basel Üniversitesi'nde klinik şefliğine kadar giden ve 11 yıla yayılan bir kariyer. ETH (Zürih), Heidelberg (Almanya) ve Stanford (ABD) üniversitelerinde yürütülen çalışmalar. Evli. Eşi de İstanbul Erkek Lisesi'nden. O da hekim. Dermatolog. Amerikan Hastanesi'nde görevli. Kızları Alman Lisesi'nde okuyor. Oğulları ilköğretim aşamasında...
Yılmaz ailesinin AK Parti'ye bir yakınlıkları yok. İlle de bir siyasi kimlik aranırsa, Yılmaz'ın liberal demokrat görüşe yakın olduğu söylenebilir. Bunu niçin belirtiyorum? Sıfırlamak mümkün değil ama, kendisine gelecek suçlamaları biraz olsun hafifletmek için... Şerbetliyiz çünkü. Bir keresinde, Selim Oktar'ın Strateji Mori'deyken yaptığı bir araştırmadan söz etmiştik. Hani partisinin başından ayrıldığı anda partisinin oylarını artıran tek lider olarak Baykal çıkmıştı... Bunun üzerine CHP Antalya Milletvekili bana veciz ve bilimsel bir not göndermişti: 'Siz poponuza bir ampul takın, mutlaka yanar!'... Hocanın kariyeri ile ilgili bir miktar bilgi, belki onu bu tür melanetten bir nebze olsun koruyabilir...
30 binden fazla kelime karşılaştırıldı
Profesör Yılmaz ve arkadaşları iki liderin, Erdoğan ve Baykal'ın 8 mitingde yaptıkları konuşmaları ele almışlar... İkisinin de kullandıkları kelime, cümle ve kavramlara bakmışlar. Toplam 30.485 kelime taranmış... Bunları nereden bulmuşlar? Partilerin web sitelerinden. Kimse onlara bir şeyleri 'servis' etmemiş yani...
Sonuçlardan bazıları şöyle:
R. Tayyip Erdoğan CHP'nin adını 35 kez ağzına alırken. Baykal kendi partisine 8 kez gönderme yapmış...
Değişim kavramı Başbakan'ın konuşmalarında 9 kez geçmiş. Baykal'da 0... Yani hiç ağzına almamış Deniz Bey o sözü...
Karşılaştırmanın kolay anlaşılması için bir tablo yapabiliriz. 8 açık hava toplantısında iki lider hangi kavramları kaçar kez kullanmışlar bakalım:
Kavramlar R. Tayyip Erdoğan Deniz Baykal
CHP 35 8
AK Parti 86 37
Değişim 9 0
Allah, İnşallah 56 49
Proje 51 7
Sorun, sıkıntı, problem 25 106
Yolsuzluk 5 190
Ekonomi, kriz, borç 106 161
Ben 293 253
Biz 1.260 367
Herhangi bir yorum yapmadan önce bir de Adana mitinginde kullanılan bu kez 'cümlelerin' (Erdoğan'da 350, Baykal'da 706) yüzdeler bazında karşılaştırmasına göz atalım:
Erdoğan Yüzde Baykal Yüzde
Olumlu cümle 193 55,14 65 9,21
Olumsuz cümle 65 18,57 270 38,24
Yöresel konulara değinme 52 14,85 4 0,56
Bu tablolar ne diyor?
Taha Akyol'un 'Siz CHP'ye ücretsiz danışmanlık yapmışsınız!' dediği bu tablolar bir şey söylüyor... Liderin etkisinin pek çok ülkeye oranla çok daha fazla olduğu Türkiye'de, bir liderin bir nebze olsun kendisinin her şeyi herkesten daha iyi bilmek zorunda olmadığının farkına varmasının ne kadar önemli olduğunu söylüyor; algılamayı yönetmek, hedef kitlenin oy verme davranışlarını değiştirmeye çalışmak için hamaset edebiyatının yeterli olmadığını söylüyor...
Araştırmanın tamamını buraya alamadık. Profesör Yılmaz'ın ifadesine göre CHP'de bazı ikinci kademe yöneticilerin durumu yukarıdaki kadar evlere şenlik değilmiş galiba...
Yılmaz araştırması, 'Türkiye'de iktidar sorunu yok; muhalefet sorunu var!' diyenlerin saptamasını bir adım ileri götürüyor: 'Türkiye'de muhalefetin değil muhalefet liderlerinin sorunu var!'.. Oysa ülkede güçlü (kavgacı, çazgır değil) iktidarı doğru yönlendiren, iktidara her an alternatif olabileceğini gösterip ensesinde soluğunu hissettiren bir muhalefete ne kadar ihtiyaç var.
Yazık, bir seçim daha muhalefet adına kaçırılmak üzere...
Cuma günü Taha Akyol'un CNN Türk'teki 'Eğrisi Doğrusu' adlı programında anlatılanlar çok çarpıcıydı. İlginç bir araştırmanın sonucu açıklandı. 'Lider Koçluğu' konusundaki çalışmalarıyla pek çok patron ve CEO'ya da danışmanlık hizmeti veren psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Tarık Yılmaz, diğer uzman arkadaşlarıyla yürüttükleri bir 'benchmarking' (kıyaslama) çalışmasının sonuçlarını açıkladı...
Önce Prof. Dr. Tarık Yılmaz kimmiş; ona bir bakalım... Çünkü bu tür araştırmalar açıklandığında sonuçlardan pek haz etmeyenlerin verdikleri ilk tepki, ya araştırmanın bilimselliğini reddetmektir; ya da araştırmayı yapanın iyi niyetli olduğunu...
Örnek bir kariyer
Yılmaz'ın özgeçmiş özeti şöyle: İstanbul Erkek Lisesi... Cerrahpaşa Tıp... Psikiyatri uzmanlığı. Doçentlik ve Profesörlük... Basel Üniversitesi'nde klinik şefliğine kadar giden ve 11 yıla yayılan bir kariyer. ETH (Zürih), Heidelberg (Almanya) ve Stanford (ABD) üniversitelerinde yürütülen çalışmalar. Evli. Eşi de İstanbul Erkek Lisesi'nden. O da hekim. Dermatolog. Amerikan Hastanesi'nde görevli. Kızları Alman Lisesi'nde okuyor. Oğulları ilköğretim aşamasında...
Yılmaz ailesinin AK Parti'ye bir yakınlıkları yok. İlle de bir siyasi kimlik aranırsa, Yılmaz'ın liberal demokrat görüşe yakın olduğu söylenebilir. Bunu niçin belirtiyorum? Sıfırlamak mümkün değil ama, kendisine gelecek suçlamaları biraz olsun hafifletmek için... Şerbetliyiz çünkü. Bir keresinde, Selim Oktar'ın Strateji Mori'deyken yaptığı bir araştırmadan söz etmiştik. Hani partisinin başından ayrıldığı anda partisinin oylarını artıran tek lider olarak Baykal çıkmıştı... Bunun üzerine CHP Antalya Milletvekili bana veciz ve bilimsel bir not göndermişti: 'Siz poponuza bir ampul takın, mutlaka yanar!'... Hocanın kariyeri ile ilgili bir miktar bilgi, belki onu bu tür melanetten bir nebze olsun koruyabilir...
30 binden fazla kelime karşılaştırıldı
Profesör Yılmaz ve arkadaşları iki liderin, Erdoğan ve Baykal'ın 8 mitingde yaptıkları konuşmaları ele almışlar... İkisinin de kullandıkları kelime, cümle ve kavramlara bakmışlar. Toplam 30.485 kelime taranmış... Bunları nereden bulmuşlar? Partilerin web sitelerinden. Kimse onlara bir şeyleri 'servis' etmemiş yani...
Sonuçlardan bazıları şöyle:
R. Tayyip Erdoğan CHP'nin adını 35 kez ağzına alırken. Baykal kendi partisine 8 kez gönderme yapmış...
Değişim kavramı Başbakan'ın konuşmalarında 9 kez geçmiş. Baykal'da 0... Yani hiç ağzına almamış Deniz Bey o sözü...
Karşılaştırmanın kolay anlaşılması için bir tablo yapabiliriz. 8 açık hava toplantısında iki lider hangi kavramları kaçar kez kullanmışlar bakalım:
Kavramlar R. Tayyip Erdoğan Deniz Baykal
CHP 35 8
AK Parti 86 37
Değişim 9 0
Allah, İnşallah 56 49
Proje 51 7
Sorun, sıkıntı, problem 25 106
Yolsuzluk 5 190
Ekonomi, kriz, borç 106 161
Ben 293 253
Biz 1.260 367
Herhangi bir yorum yapmadan önce bir de Adana mitinginde kullanılan bu kez 'cümlelerin' (Erdoğan'da 350, Baykal'da 706) yüzdeler bazında karşılaştırmasına göz atalım:
Erdoğan Yüzde Baykal Yüzde
Olumlu cümle 193 55,14 65 9,21
Olumsuz cümle 65 18,57 270 38,24
Yöresel konulara değinme 52 14,85 4 0,56
Bu tablolar ne diyor?
Taha Akyol'un 'Siz CHP'ye ücretsiz danışmanlık yapmışsınız!' dediği bu tablolar bir şey söylüyor... Liderin etkisinin pek çok ülkeye oranla çok daha fazla olduğu Türkiye'de, bir liderin bir nebze olsun kendisinin her şeyi herkesten daha iyi bilmek zorunda olmadığının farkına varmasının ne kadar önemli olduğunu söylüyor; algılamayı yönetmek, hedef kitlenin oy verme davranışlarını değiştirmeye çalışmak için hamaset edebiyatının yeterli olmadığını söylüyor...
Araştırmanın tamamını buraya alamadık. Profesör Yılmaz'ın ifadesine göre CHP'de bazı ikinci kademe yöneticilerin durumu yukarıdaki kadar evlere şenlik değilmiş galiba...
Yılmaz araştırması, 'Türkiye'de iktidar sorunu yok; muhalefet sorunu var!' diyenlerin saptamasını bir adım ileri götürüyor: 'Türkiye'de muhalefetin değil muhalefet liderlerinin sorunu var!'.. Oysa ülkede güçlü (kavgacı, çazgır değil) iktidarı doğru yönlendiren, iktidara her an alternatif olabileceğini gösterip ensesinde soluğunu hissettiren bir muhalefete ne kadar ihtiyaç var.
Yazık, bir seçim daha muhalefet adına kaçırılmak üzere...