Profesyonel, ‘seçilmiş davranış’ sergiler
24 Haziran 2021 - Yeni Şafak
Giyim-kuşam da ‘seçilmiş davranış’ kategorisindedir. İtibarı oluşturan en önemli anlardan biri olan ‘ilk intiba’da çok önemli yeri vardır. Bildiğiniz üzere beden dili ve onun bir parçası olan giyim-kuşam, insanın kültür ve değerleri, karşısındakine ve işine olan saygısıyla ilgili ipuçları verir. Tabii okumasını bilene… Hz. Mevlânâ, Fih-î Mâh Fîh’de ne demiş: “Söz, gerçeğin gölgesidir, parça-buçuğudur.”
Nasreddin Hoca’nın “Ye kürküm, ye” fıkrası da giyim ve beden diliyle ilgili mükemmel bir örnektir. Bu nedenle, millî takımlarımızın giydikleri formalar, uluslararası iletişimde büyük öneme haizdir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı, bu konuda çok ciddi bir çalışma yapmış. Tüm dünyanın izleyeceği Tokyo2020 Olimpiyat Oyunları ve Paralimlik Oyunları’nda yer alacak sporcuların kıyafetleri için Vakko ve Nike gibi Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen moda markaları ve tasarımcıları ile anlaşılmış.
İki yıllık çalışmanın ardından, seyahat, seremoni ve sportif kıyafetlerini kapsayan “Team Türkiye Koleksiyonu” ortaya çıkmış.
Vakko’nun hazırladığı seyahat ve seremoni giysileri için kişiye özel dikim yapılmış. Ana renklerde, elbette, bayrağımızdaki kırmızı ve beyaz kullanılmış. Tokyo Olimpiyatları’nın ana rengi olan lacivert de ince çizgiler hâlinde tasarıma eklenmiş. Pandemi şartları unutulmayarak maskeler de özel olarak hazırlanmış.
Sportif kıyafetleri oluşturan Nike koleksiyonunda, ülkemizi uluslararası arenada başarıyla temsil eden genç tasarımcı Bünyamin Aydın’ın imzası varmış… Türk sporcuların formalarında, kültür mirasımızın temel taşlarından biri olan halı ve kilim motiflerinden ilham alınmış; özgünlük, birlik, yaratıcılık ve çeşitlilik kavramlarına vurgu yapan desenler bir araya getirilmiş…
Gençlerimize, Olimpiyat yolunda başarılar diliyoruz. Ne demiş filozof: “Yürümeye devam et, yol insanı terbiye eder.”
Sivas’tan Türkçe ve iletişim dersi
Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin bir açıklama yapmış:
"Belediye olarak şimdiye kadar ses bayrağımız olan Türkçemize sahip çıkmak ve toplumda bu konuda bir farkındalık oluşturmak için birçok hizmeti hayata geçirdik. Bu yıl, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 'Yunus Emre ve Türkçe Yılı' olarak ilan edildi. Bu kapsamda da 'Dünya Dili Türkçe' adıyla yurt içinde ve dışında etkinlikler düzenlenmesine karar verildi. Biz de şehrimizde bir farkındalık oluşturmak adına tabelalarında Türkçe isim kullanan işletmelerimize ilan reklam vergisinde yüzde 75 indirim uygulayacağız."
Şimdi siz Sivas’ta bir esnaf olsanız, tabelanızı Türkçe bir isimle değiştirmez misiniz?
‘İkna’, iletişimin temel meselesidir. Onu ‘değişim’ izler… Diğer bir deyişle, iletişim çalışmalarında amaç, hedef kitleyi ‘davranış değişikliği’ oluşturmak için ikna etmektir.
Soru, bunun nasıl, hangi yollarla ve araçlarla yapılacağı ile ilgilidir: Ceza mı; ödül mü? Olumlu teşvik mi; korkutma mı?
Bilişsel nörobilim uzmanı Tali Sharot, ‘ciddi’ uyarılara rağmen insanların değişime direnmesinin temelinde, uyarıların, dirençle karşılaşılacağı bilinen mesajlarla yapılmasının yattığını söylüyor.
Sharot’un TEDxCambridge kapsamında yaptığı “Davranışınızı Değiştirmek için Kendinizi Nasıl Motive Edersiniz” başlıklı konuşmaya internetten erişmek mümkün.
Sharot, Amerikalı sağlık çalışanlarıyla yapılan bir deneyi de aktarıyor. Önce, herkesi haberdar ederek hastaneye yerleştirilen kameralarla sağlık personelinin hasta odalarına girip çıkarken el yıkayıp yıkamadıklarına bakmışlar ve personelin yalnızca yüzde 10’unun ellerini yıkadığını görmüşler.
Bunun üzerine sosyal teşvik, ödüllendirme, gelişimin izlenmesi aşamalarından oluşan yönteme başvurulmuş…
Sağlık çalışanlarına “ne kadar iyi gittiklerini” gösteren elektronik pano duvara yerleştirilmiş. Çalışanlar ellerini her yıkadığında, ekrandaki rakamlar yükseliyormuş; ayrıca sayaç, aynı vardiyada çalışanlar arasındaki dereceler ile çalışanların haftalık performanslarını da gösteriyormuş.
Sonuç ne mi olmuş? Çalışanların el yıkama prosedürüne uyumu yüzde 90’a yükselmiş…
Dönelim Sivas’a… Hilmi Bilgin Bey’in bu çalışması hem insan psikolojisine hem de toplumsal yapıya uygun olarak tasarlanmış, ‘olumlu’ mesaj üzerine kurulu ve teşvik içeren son derece doğru bir iş olmuş… Bundan sonraki adım, ‘gelişimin izlenmesi’ olmalı… O da başka şehirler için örnek olabilir; ‘sosyal teşvik’ vazifesi görebilir… Sonuçta Türkçemiz kazanır; fena mı?..
Nasreddin Hoca’nın “Ye kürküm, ye” fıkrası da giyim ve beden diliyle ilgili mükemmel bir örnektir. Bu nedenle, millî takımlarımızın giydikleri formalar, uluslararası iletişimde büyük öneme haizdir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı, bu konuda çok ciddi bir çalışma yapmış. Tüm dünyanın izleyeceği Tokyo2020 Olimpiyat Oyunları ve Paralimlik Oyunları’nda yer alacak sporcuların kıyafetleri için Vakko ve Nike gibi Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen moda markaları ve tasarımcıları ile anlaşılmış.
İki yıllık çalışmanın ardından, seyahat, seremoni ve sportif kıyafetlerini kapsayan “Team Türkiye Koleksiyonu” ortaya çıkmış.
Vakko’nun hazırladığı seyahat ve seremoni giysileri için kişiye özel dikim yapılmış. Ana renklerde, elbette, bayrağımızdaki kırmızı ve beyaz kullanılmış. Tokyo Olimpiyatları’nın ana rengi olan lacivert de ince çizgiler hâlinde tasarıma eklenmiş. Pandemi şartları unutulmayarak maskeler de özel olarak hazırlanmış.
Sportif kıyafetleri oluşturan Nike koleksiyonunda, ülkemizi uluslararası arenada başarıyla temsil eden genç tasarımcı Bünyamin Aydın’ın imzası varmış… Türk sporcuların formalarında, kültür mirasımızın temel taşlarından biri olan halı ve kilim motiflerinden ilham alınmış; özgünlük, birlik, yaratıcılık ve çeşitlilik kavramlarına vurgu yapan desenler bir araya getirilmiş…
Gençlerimize, Olimpiyat yolunda başarılar diliyoruz. Ne demiş filozof: “Yürümeye devam et, yol insanı terbiye eder.”
Sivas’tan Türkçe ve iletişim dersi
Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin bir açıklama yapmış:
"Belediye olarak şimdiye kadar ses bayrağımız olan Türkçemize sahip çıkmak ve toplumda bu konuda bir farkındalık oluşturmak için birçok hizmeti hayata geçirdik. Bu yıl, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 'Yunus Emre ve Türkçe Yılı' olarak ilan edildi. Bu kapsamda da 'Dünya Dili Türkçe' adıyla yurt içinde ve dışında etkinlikler düzenlenmesine karar verildi. Biz de şehrimizde bir farkındalık oluşturmak adına tabelalarında Türkçe isim kullanan işletmelerimize ilan reklam vergisinde yüzde 75 indirim uygulayacağız."
Şimdi siz Sivas’ta bir esnaf olsanız, tabelanızı Türkçe bir isimle değiştirmez misiniz?
‘İkna’, iletişimin temel meselesidir. Onu ‘değişim’ izler… Diğer bir deyişle, iletişim çalışmalarında amaç, hedef kitleyi ‘davranış değişikliği’ oluşturmak için ikna etmektir.
Soru, bunun nasıl, hangi yollarla ve araçlarla yapılacağı ile ilgilidir: Ceza mı; ödül mü? Olumlu teşvik mi; korkutma mı?
Bilişsel nörobilim uzmanı Tali Sharot, ‘ciddi’ uyarılara rağmen insanların değişime direnmesinin temelinde, uyarıların, dirençle karşılaşılacağı bilinen mesajlarla yapılmasının yattığını söylüyor.
Sharot’un TEDxCambridge kapsamında yaptığı “Davranışınızı Değiştirmek için Kendinizi Nasıl Motive Edersiniz” başlıklı konuşmaya internetten erişmek mümkün.
Sharot, Amerikalı sağlık çalışanlarıyla yapılan bir deneyi de aktarıyor. Önce, herkesi haberdar ederek hastaneye yerleştirilen kameralarla sağlık personelinin hasta odalarına girip çıkarken el yıkayıp yıkamadıklarına bakmışlar ve personelin yalnızca yüzde 10’unun ellerini yıkadığını görmüşler.
Bunun üzerine sosyal teşvik, ödüllendirme, gelişimin izlenmesi aşamalarından oluşan yönteme başvurulmuş…
Sağlık çalışanlarına “ne kadar iyi gittiklerini” gösteren elektronik pano duvara yerleştirilmiş. Çalışanlar ellerini her yıkadığında, ekrandaki rakamlar yükseliyormuş; ayrıca sayaç, aynı vardiyada çalışanlar arasındaki dereceler ile çalışanların haftalık performanslarını da gösteriyormuş.
Sonuç ne mi olmuş? Çalışanların el yıkama prosedürüne uyumu yüzde 90’a yükselmiş…
Dönelim Sivas’a… Hilmi Bilgin Bey’in bu çalışması hem insan psikolojisine hem de toplumsal yapıya uygun olarak tasarlanmış, ‘olumlu’ mesaj üzerine kurulu ve teşvik içeren son derece doğru bir iş olmuş… Bundan sonraki adım, ‘gelişimin izlenmesi’ olmalı… O da başka şehirler için örnek olabilir; ‘sosyal teşvik’ vazifesi görebilir… Sonuçta Türkçemiz kazanır; fena mı?..