Rıza Çalımbay olayından çıkarılıcak dersler
23 aralık 2023 yeni şafak
Beşiktaş, peş peşe yenilgiler yaşayınca, Türk futbolunda genellikle başvurulan yöntemi uygulamış ve teknik direktörleri Rıza Çalımbay ile yolları ayırmış.Gazetemizin spor sayfalarında genişçe yer alacak bu konunun bizim sütunumuzda ne işi var; değil mi?..
Çok işi var…
İş, ilişki ve iletişim yönetimi açısından son derece öğretici bir vaka analizi olarak ele alınacak derecede ‘işi’ var… Çünkü bu üç kavram için geçerli olan ‘süreç yönetimi’ yaklaşımı burada da başrolde…Rıza Hoca görevi kabul ettiğinde ne transferleri kendisi yapmıştı ne takımın stratejik yapılanmasıyla ilgili fikri sorulmuştu ne de bunları yapacak vakti vardı… Bütün bunları bilerek görevi kabul etti… Ayrıca takımda pek çok sakat oyuncu vardı. Hoca daha gelir gelmez, bunların sayıları 7’ye yükseldi. 11 kişilik takımda 7 kişi eksikti…
Mağlubiyetler başlayınca Hoca’nın sakatlıklara odaklı açıklamaları herkeste bahane ürettiği algısını yarattı…
Avrupa kupalarına veda eden takım, Trendyol Süper Lig’de ‘yol geçen hanı’ hâline geldi… Hoca, başta kaleci olmak üzere bu sefer de oyuncuları suçladı.Gelelim çıkarılacak derslere…
Ders 1: “Hayır!” demek de bir yanıttır. Bazen de çok kıymetlidir. Çünkü, değerler “Evet”lerle değil, “Hayır”larla, olumsuz cümlelerle oluşur. Hırsızlık yapmaz, yalan söylemez, kibirli değildir, aşağılık kompleksi yoktur, sahtekârlık yapmaz, tembellik etmez vb.
Rıza Çalımbay elbette ki değerleri gelişmiş bir spor insanıdır. Beşiktaş gibi hem de bir zamanlar kendisinin de futbolcusu olduğu bir takımı yönetmek, kolay kolay “Hayır” denebilecek bir teklif de değildir. Ancak işte bu gri alanlarda doğru kararı vermek çok kritiktir.
Ders 2: Hayır demeyi engelleyen ve şiddetle mücadele edilmesi gereken davranış biçimlerinden biri de “Aman ayağıma gelen fırsatı tepmeyeyim” ruh hâlinin sonuçlarıdır… Hani siyasi boyutta ‘oportünizm’ (eyyamcılık) kavramıyla anlatılan durum… Vakamızda olduğu gibi sert ve yıpratıcı sonuçları olabilir… Kıymetli Hoca’nın böyle bir sonucu hak ettiğine kesinlikle inanmıyoruz.
Ders 3: Holistik (bütüncül) bakış açısıyla konuyu ele almamak, insanı yanlış sonuçlara götürebilir. Dijital ortamda “Football Manager” oynamış olanlar bile işin özünün farkındadırlar. Olay, yönetim kurulundan ve başkandan başlar… Teknik direktör ve nihayet oyuncularda biter. Yani, teknik direktör ve oyuncularla başlamaz.
Beşiktaş’ın çiçeği burnunda ancak deneyimli başkanı Hasan Arat, kucağında çelişkiler yumağı bulmuştur. Nereden başlayacağını çok iyi bildiğini tahmin ediyoruz…Yolu açık olsun…
Günün sözü
“İyi kararlar tecrübe sayesinde alınır.Tecrübe ise kötü kararlar sayesinde kazanılır.” Will Rogers, ABD’li komedi sanatçısı
Gözümüze takılanlar…* Marmara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ergün Köksoy ve Doç. Dr. Samet Kavoğlu’nun son aylarda yürüttükleri yoğun çalışma meyvesini vermiş. Köksoy ve Kavoğlu hocaların editörlüğünü üstlendiği “Türkiye Perspektifinden Kamu Diplomasisi” kitabı Nobel Akademik Yayıncılık’tan çıkmış. Bizim de “Ülke İtibarının ve Algılamanın Kilit Taşı: Yumuşak Güç” başlıklı makalemizle hasbelkader katkıda bulunduğumuz eser, Türkiye’nin kamu diplomasisi görünümünü, gelişiminin ana dinamikleri, aktörleri, uygulama alanları ve etki üretme kapasiteleriyle ele alarak sorgulama amacını taşıyor.
* Bir arkadaşımız anlattı… Zaman zaman duygulanarak, zaman zaman zafer duygusuyla gülümseyerek millî mücadelenin önemli anlarının aktarıldığı bir tiyatro oyununu izliyorlarmış. Sahnede İsmet Paşa’nın Lozan görüşmeleri anlatılıyor. İsmet Paşa, Lord Curzon karşısında kararlı, haykırıyor; “Bu sınırlar bizim şehitlerimizin kanlarıyla çizildi!”… O sırada izleyiciler arasından bir ses yükseliyor: “Allah’ına kurban senin!” Bu olay Bora Severcan’ın yazdığı ve yönettiği, Millî Eğitim Bakanlığı’nın Cumhuriyetin 100. yılı projeleri kapsamında Vakıfbank’ın katkılarıyla sahnelenen “Cumhuriyete Doğru” adlı tiyatro oyununun Zorlu PSM’deki gösteriminde yaşanmış. Arkadaşımız, kendisinin ve çevresindekilerin seyircinin tepkisiyle daha da duygulandığını aktardı. Anadolu irfanı böyle bir şey işte… Tarihini izlerken, okurken, dinlerken bir daha yaşar, ona sahip çıkar…
* Banvit, yeni yıl akşamı için yemek tariflerini “Banvit’le Hoş Geldin 2024” adlı YouTube kanalından yayınlamış. Bu türden haberlere özellikle Ramazan ayı ve bayramı öncesinde de çok sık rastlarız. İletişim terminolojisinde ‘gündem yönetimi’ dediğimiz bu teknikle firmalar, hedef kitlenin gündemine uygun içeriklerle onlara ulaşmanın, hatta Banvit örneğinde olduğu gibi ürünlerini tanıtmanın yollarını ararlar… (Osman Kurt, Ogilvy)
* Fütüristlerin, teknolojik belirlemeciliği (technological determinism) abartanların öngörülerine çoğunlukla mesafeleri yaklaşırız. “İnsanlık yok olacak… Hepimiz işsiz kalacağız” gibi yorumlara da açıkçası safsata olarak yaklaşırız… Yapay zekâ ve analitik firması olan SAS’ın uzmanlarının, bu konudaki spekülasyonlara verdikleri gerçekçi yanıtlar dikkatimizi çekti… Bizi nelerin beklediğine dair mantıklı ve bilimsel yaklaşımları merak edenlerle bazılarını paylaşalım: Yapay zekâ istihdam yaratacakmış; ayrıca sorumlu pazarlamayı geliştirecekmiş. Kamuda yapay zekânın önemi artacak ve üretken yapay zekâ hasta bakımına destek olacakmış. Bunların yanı sıra sigortacılıkta ve finans alanında da bu teknolojiye adapte olmayanların işi bir hayli zorlaşacakmış. (F5 İletişim)
Çok işi var…
İş, ilişki ve iletişim yönetimi açısından son derece öğretici bir vaka analizi olarak ele alınacak derecede ‘işi’ var… Çünkü bu üç kavram için geçerli olan ‘süreç yönetimi’ yaklaşımı burada da başrolde…Rıza Hoca görevi kabul ettiğinde ne transferleri kendisi yapmıştı ne takımın stratejik yapılanmasıyla ilgili fikri sorulmuştu ne de bunları yapacak vakti vardı… Bütün bunları bilerek görevi kabul etti… Ayrıca takımda pek çok sakat oyuncu vardı. Hoca daha gelir gelmez, bunların sayıları 7’ye yükseldi. 11 kişilik takımda 7 kişi eksikti…
Mağlubiyetler başlayınca Hoca’nın sakatlıklara odaklı açıklamaları herkeste bahane ürettiği algısını yarattı…
Avrupa kupalarına veda eden takım, Trendyol Süper Lig’de ‘yol geçen hanı’ hâline geldi… Hoca, başta kaleci olmak üzere bu sefer de oyuncuları suçladı.Gelelim çıkarılacak derslere…
Ders 1: “Hayır!” demek de bir yanıttır. Bazen de çok kıymetlidir. Çünkü, değerler “Evet”lerle değil, “Hayır”larla, olumsuz cümlelerle oluşur. Hırsızlık yapmaz, yalan söylemez, kibirli değildir, aşağılık kompleksi yoktur, sahtekârlık yapmaz, tembellik etmez vb.
Rıza Çalımbay elbette ki değerleri gelişmiş bir spor insanıdır. Beşiktaş gibi hem de bir zamanlar kendisinin de futbolcusu olduğu bir takımı yönetmek, kolay kolay “Hayır” denebilecek bir teklif de değildir. Ancak işte bu gri alanlarda doğru kararı vermek çok kritiktir.
Ders 2: Hayır demeyi engelleyen ve şiddetle mücadele edilmesi gereken davranış biçimlerinden biri de “Aman ayağıma gelen fırsatı tepmeyeyim” ruh hâlinin sonuçlarıdır… Hani siyasi boyutta ‘oportünizm’ (eyyamcılık) kavramıyla anlatılan durum… Vakamızda olduğu gibi sert ve yıpratıcı sonuçları olabilir… Kıymetli Hoca’nın böyle bir sonucu hak ettiğine kesinlikle inanmıyoruz.
Ders 3: Holistik (bütüncül) bakış açısıyla konuyu ele almamak, insanı yanlış sonuçlara götürebilir. Dijital ortamda “Football Manager” oynamış olanlar bile işin özünün farkındadırlar. Olay, yönetim kurulundan ve başkandan başlar… Teknik direktör ve nihayet oyuncularda biter. Yani, teknik direktör ve oyuncularla başlamaz.
Beşiktaş’ın çiçeği burnunda ancak deneyimli başkanı Hasan Arat, kucağında çelişkiler yumağı bulmuştur. Nereden başlayacağını çok iyi bildiğini tahmin ediyoruz…Yolu açık olsun…
Günün sözü
“İyi kararlar tecrübe sayesinde alınır.Tecrübe ise kötü kararlar sayesinde kazanılır.” Will Rogers, ABD’li komedi sanatçısı
Gözümüze takılanlar…* Marmara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ergün Köksoy ve Doç. Dr. Samet Kavoğlu’nun son aylarda yürüttükleri yoğun çalışma meyvesini vermiş. Köksoy ve Kavoğlu hocaların editörlüğünü üstlendiği “Türkiye Perspektifinden Kamu Diplomasisi” kitabı Nobel Akademik Yayıncılık’tan çıkmış. Bizim de “Ülke İtibarının ve Algılamanın Kilit Taşı: Yumuşak Güç” başlıklı makalemizle hasbelkader katkıda bulunduğumuz eser, Türkiye’nin kamu diplomasisi görünümünü, gelişiminin ana dinamikleri, aktörleri, uygulama alanları ve etki üretme kapasiteleriyle ele alarak sorgulama amacını taşıyor.
* Bir arkadaşımız anlattı… Zaman zaman duygulanarak, zaman zaman zafer duygusuyla gülümseyerek millî mücadelenin önemli anlarının aktarıldığı bir tiyatro oyununu izliyorlarmış. Sahnede İsmet Paşa’nın Lozan görüşmeleri anlatılıyor. İsmet Paşa, Lord Curzon karşısında kararlı, haykırıyor; “Bu sınırlar bizim şehitlerimizin kanlarıyla çizildi!”… O sırada izleyiciler arasından bir ses yükseliyor: “Allah’ına kurban senin!” Bu olay Bora Severcan’ın yazdığı ve yönettiği, Millî Eğitim Bakanlığı’nın Cumhuriyetin 100. yılı projeleri kapsamında Vakıfbank’ın katkılarıyla sahnelenen “Cumhuriyete Doğru” adlı tiyatro oyununun Zorlu PSM’deki gösteriminde yaşanmış. Arkadaşımız, kendisinin ve çevresindekilerin seyircinin tepkisiyle daha da duygulandığını aktardı. Anadolu irfanı böyle bir şey işte… Tarihini izlerken, okurken, dinlerken bir daha yaşar, ona sahip çıkar…
* Banvit, yeni yıl akşamı için yemek tariflerini “Banvit’le Hoş Geldin 2024” adlı YouTube kanalından yayınlamış. Bu türden haberlere özellikle Ramazan ayı ve bayramı öncesinde de çok sık rastlarız. İletişim terminolojisinde ‘gündem yönetimi’ dediğimiz bu teknikle firmalar, hedef kitlenin gündemine uygun içeriklerle onlara ulaşmanın, hatta Banvit örneğinde olduğu gibi ürünlerini tanıtmanın yollarını ararlar… (Osman Kurt, Ogilvy)
* Fütüristlerin, teknolojik belirlemeciliği (technological determinism) abartanların öngörülerine çoğunlukla mesafeleri yaklaşırız. “İnsanlık yok olacak… Hepimiz işsiz kalacağız” gibi yorumlara da açıkçası safsata olarak yaklaşırız… Yapay zekâ ve analitik firması olan SAS’ın uzmanlarının, bu konudaki spekülasyonlara verdikleri gerçekçi yanıtlar dikkatimizi çekti… Bizi nelerin beklediğine dair mantıklı ve bilimsel yaklaşımları merak edenlerle bazılarını paylaşalım: Yapay zekâ istihdam yaratacakmış; ayrıca sorumlu pazarlamayı geliştirecekmiş. Kamuda yapay zekânın önemi artacak ve üretken yapay zekâ hasta bakımına destek olacakmış. Bunların yanı sıra sigortacılıkta ve finans alanında da bu teknolojiye adapte olmayanların işi bir hayli zorlaşacakmış. (F5 İletişim)