Rakamlar yalan söylemez
01 temmuz 2020 - Z Raporu
Ortada iki büyük iddia var…
İlki, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ekonomi alanındaki kişilerle yaptığı toplantılardan sonra açıkladıkları… İkincisi ise başta Kemal Kılıçdaroğlu ve onun meclisteki başkan vekilleri olmak üzere muhalefetin yaptığı konuşmalar… Bir de yanılmakla maruf ekonomistlerin yazdığı masallar…
Bakan Albayrak’ın açıkladığı paketlerle küçük esnaf da piyasalar da nefes aldı… Neydi bunlar?
Millî üretim yapan sektörlere destek… Turizmi canlandırmak için kredi verilmesi… Konut satın almak isteyenler için uzun vadeli, ödemesiz seçenekler… Kısa Çalışma Ödeneği… Esnaf Destek Paketleri… İstihdam Kalkanı… Rahatlatıcı destekler saplamaları için bankaları devreye sokmak için atılan adımlar… Ve daha pek çok tedbir ile uygulama…
Bütün bu çalışmalar sonucunda, Bakan Albayrak, ülkemizin içinde bulunduğu güncel tabloyu, Türkiye Bankalar Birliği’nin 63. Genel Kurul toplantısında açıkladı: “Türkiye, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ile mücadelede aldığı önlemler sayesinde, normalleşme dönemine en hazır, ekonomik açıdan en az etkilenmiş şekilde giren ülkelerden biri…”
Bakan Albayrak daha önce de pandeminin etkilerini açıklamak için bir karşılaştırma yapmış ve “Dünyaya tır çarptıysa, bize motorsiklet” demişti…
Memnuniyet verici, değil mi? Ancak, ne zamanki ülkemizle ilgili olumlu bir gidişat olursa, yukarıda saydığımız ikinci ‘iddia grubu’ devreye giriyor ve başlıyor bağırmaya:“Türkiye yönetilemiyor…”, “Ülke batıyor…”
Hatta yakın geçmişten hatırlayacağınız gibi “Türkiye’de can ve mal güvenliği yok” diyerek “Türkiye’ye yatırımcı olarak da turist olarak da gelmeyin” imasına bile dayandırabiliyorlar işi…
Yanılmayalım… Bu yalnızca ekonomiyle ilgili bir tavır değil… Pandemi başladığında da böyle olmadı mı?! Koca koca uzmanlar çıkıp da “Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı sayıları altıyla çarpın”, “Hastanelerde yatacak yer kalmadı”, “Türkiye’deki vakaları Dünya Sağlık Örgütü’nden para almak için açıklamaya başladılar” demediler mi?! Ülkemizdeki Kovid-19 saygınının bir kriz değil de kaos olduğunu iddia ederlerken asıl amaçları, “Süreç yönetilemiyor” demek değil miydi?
Onlar bu iddialarla insanların kafasını karıştırmaya çalışırken Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’nin başarılı çalışmalarını örnek gösteriyor, ülkemiz ise aralarında dünya devlerinin de olduğu 125 ülkeye yardım gönderiyordu…
Son gelişmeler de kimin haklı olduğunu ortaya koyuyor… İngiltere’deki Oxford Üniversitesi, 45 ülke ve 25 bin vaka üzerinde yaptığı araştırma sonucunda koronavirüste ikinci dalga ihtimali en yüksek 10 ülkeyi açıkladı… Sırasıyla, Almanya, Ukrayna, ABD, İsviçre, Bangladeş, Fransa, İsveç, İran, Endonezya ve Suudi Arabistan’ın sayıldığı listede ülkemiz yok… Araştırmaya göre Türkiye, tedbirlerin gevşetilmesine rağmen vaka sayılarında büyük artışların görülmediği ülkeler arasındaymış… Buyurunuz! “Yönetilemiyor, bu bir kaostur” diye bağıranlara en güzel cevap, işte böyle bilimsel gerçeklerdir…
Ekonomiye dönersek, ortalığı bulandıran iddialara neyle cevap vermeli, nereye bakmalıyız? Mevcut durumu nereden öğrenmeliyiz?
Rakamlara bakacağız… İstatistikler ve toplanan data ile siyasi angajmanı olmayan, tarafsız ve resmî kurumlarca ortaya konulan sonuçlara…
Mesela, Tüketici Güven Endeksindeki artışa… Düşen faizlere… Elbette tüm dünyayla birlikte etkilenen, ancak kontrol altına alınan enflasyon rakamlarına… Belli bir seviyede tutulan işsizlik oranlarına…
Çevremizde olan bitene hakim olmak, her esen rüzgarla savrulmamak istiyorsak, ekonomik ortama, siyasi tartışmalardan sıyrılarak bakmak gerekiyor… Bu konuda sığınılacak yegâne liman ise Batılılar’ın ‘fact and figures’ dediği kesin rakamlardır.
İlki, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ekonomi alanındaki kişilerle yaptığı toplantılardan sonra açıkladıkları… İkincisi ise başta Kemal Kılıçdaroğlu ve onun meclisteki başkan vekilleri olmak üzere muhalefetin yaptığı konuşmalar… Bir de yanılmakla maruf ekonomistlerin yazdığı masallar…
Bakan Albayrak’ın açıkladığı paketlerle küçük esnaf da piyasalar da nefes aldı… Neydi bunlar?
Millî üretim yapan sektörlere destek… Turizmi canlandırmak için kredi verilmesi… Konut satın almak isteyenler için uzun vadeli, ödemesiz seçenekler… Kısa Çalışma Ödeneği… Esnaf Destek Paketleri… İstihdam Kalkanı… Rahatlatıcı destekler saplamaları için bankaları devreye sokmak için atılan adımlar… Ve daha pek çok tedbir ile uygulama…
Bütün bu çalışmalar sonucunda, Bakan Albayrak, ülkemizin içinde bulunduğu güncel tabloyu, Türkiye Bankalar Birliği’nin 63. Genel Kurul toplantısında açıkladı: “Türkiye, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ile mücadelede aldığı önlemler sayesinde, normalleşme dönemine en hazır, ekonomik açıdan en az etkilenmiş şekilde giren ülkelerden biri…”
Bakan Albayrak daha önce de pandeminin etkilerini açıklamak için bir karşılaştırma yapmış ve “Dünyaya tır çarptıysa, bize motorsiklet” demişti…
Memnuniyet verici, değil mi? Ancak, ne zamanki ülkemizle ilgili olumlu bir gidişat olursa, yukarıda saydığımız ikinci ‘iddia grubu’ devreye giriyor ve başlıyor bağırmaya:“Türkiye yönetilemiyor…”, “Ülke batıyor…”
Hatta yakın geçmişten hatırlayacağınız gibi “Türkiye’de can ve mal güvenliği yok” diyerek “Türkiye’ye yatırımcı olarak da turist olarak da gelmeyin” imasına bile dayandırabiliyorlar işi…
Yanılmayalım… Bu yalnızca ekonomiyle ilgili bir tavır değil… Pandemi başladığında da böyle olmadı mı?! Koca koca uzmanlar çıkıp da “Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı sayıları altıyla çarpın”, “Hastanelerde yatacak yer kalmadı”, “Türkiye’deki vakaları Dünya Sağlık Örgütü’nden para almak için açıklamaya başladılar” demediler mi?! Ülkemizdeki Kovid-19 saygınının bir kriz değil de kaos olduğunu iddia ederlerken asıl amaçları, “Süreç yönetilemiyor” demek değil miydi?
Onlar bu iddialarla insanların kafasını karıştırmaya çalışırken Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’nin başarılı çalışmalarını örnek gösteriyor, ülkemiz ise aralarında dünya devlerinin de olduğu 125 ülkeye yardım gönderiyordu…
Son gelişmeler de kimin haklı olduğunu ortaya koyuyor… İngiltere’deki Oxford Üniversitesi, 45 ülke ve 25 bin vaka üzerinde yaptığı araştırma sonucunda koronavirüste ikinci dalga ihtimali en yüksek 10 ülkeyi açıkladı… Sırasıyla, Almanya, Ukrayna, ABD, İsviçre, Bangladeş, Fransa, İsveç, İran, Endonezya ve Suudi Arabistan’ın sayıldığı listede ülkemiz yok… Araştırmaya göre Türkiye, tedbirlerin gevşetilmesine rağmen vaka sayılarında büyük artışların görülmediği ülkeler arasındaymış… Buyurunuz! “Yönetilemiyor, bu bir kaostur” diye bağıranlara en güzel cevap, işte böyle bilimsel gerçeklerdir…
Ekonomiye dönersek, ortalığı bulandıran iddialara neyle cevap vermeli, nereye bakmalıyız? Mevcut durumu nereden öğrenmeliyiz?
Rakamlara bakacağız… İstatistikler ve toplanan data ile siyasi angajmanı olmayan, tarafsız ve resmî kurumlarca ortaya konulan sonuçlara…
Mesela, Tüketici Güven Endeksindeki artışa… Düşen faizlere… Elbette tüm dünyayla birlikte etkilenen, ancak kontrol altına alınan enflasyon rakamlarına… Belli bir seviyede tutulan işsizlik oranlarına…
Çevremizde olan bitene hakim olmak, her esen rüzgarla savrulmamak istiyorsak, ekonomik ortama, siyasi tartışmalardan sıyrılarak bakmak gerekiyor… Bu konuda sığınılacak yegâne liman ise Batılılar’ın ‘fact and figures’ dediği kesin rakamlardır.