Referandum iletişimi ‘ana tespitle’ başlar…
23 TEMMUZ 2010
Türkiye’de referandum sürecini siyasi iletişim adına izlemek hayli eğlenceli olabilir. Pek çok şey öğrenmek, derinlik kazanmak, zenginleşmek mümkün…
Sadece neyin nasıl olacağına dair değil, belki daha çok neyin nasıl olmayacağına ilişkin görüş zenginliği kazanmak işten bile değil…
Bütün mesele ilk tespitle başlıyor; ‘ana tespitle’...
Seçmen neye oy verecek? Anayasa değişikliğinin içeriğine, gerekçelerine, mantığına mı?.. Yoksa hangi parti ne diyor, ne istiyor, ona göre mi?
***
Bizce ikisi de var…
Ancak birincilerin sayısı, Türkiye’de Nutuk’u başından sonuna kadar kaç kişi okumuşsa onlar kadar… Ya da Orhan Pamuk’un en azından benim başından sonuna okuyabildiğim tek kitabı ‘Cevdet Bey ve Oğulları’nın içinde ne yazdığını ‘özetle’ de olsa bilenler kadar… Nefes filmini izlemiş olanlar veya yılda en az bir kere operaya, 3 kere tiyatroya, 6 kere konsere, 30 kere sinemaya gidenler; Alkım Yayınlarının K dergisini okuyanlar (hadi abartmayalım, şöyle ya da böyle edebiyatla ilgilenenler diyelim); evinde kütüphanesi, müzik CD’leri ve video arşivleri bulunanlar kadar… Bunlar bakacak içeriğe, gerekçeye, işin mantığına, evet ya da hayır’ın ülke geleceğini nasıl etkileyeceğine…
Gerisi küllüm ‘primer’ (birincil) algılarına; ‘tarafeyn’ önyargılarına, beyinlerinde oluşmuş filtrelere göre oylarını kullanacaklar…
***
Şimdi bu ‘ana tespitin’ doğru olduğunu var sayıp ona göre mevcut yaklaşımları değerlendirmeye çalışalım… Hangi parti şu sıra iletişim yolunu açıkladı? AK Parti değil mi? Ona bakalım mesela…
AK Parti MKYK, Ahmet Kaya’nın seslendirdiği “Şafak Türküsü”nün kampanyada kullanılmasını kararlaştırmış.
Doğru karar…
Sayın Başbakan kürsüden şiir okuyup ağlamış.
Doğru tavır… Halkımız ‘damardan’ etkileşimi sever…
Ana slogan, “Sevdamız Millet; Oyumuz Evet” olarak belirlenmiş.
Gayet iyi… Yukarıdaki ‘ana tespite’ uygun…
“Her Evet; Demokrasiye Evet; Özgürlüğe Davet.”
Hiçbir işe yaramaz. Bunun için harcanan para boşa gider… Duygulara değil düşünceye hitap ediyor…
***
Kampanya rengi için “beyaz”da karar kılınmış. İlan panolarında beyaz zemin üzerinde “evet” mührü bulunan afişler kullanılacakmış.
Beyaz üzerine kırmızı kullanılacaksa tamam... Yoksa olmaz… Bizim millet ‘Neyse farkı verelim kırmızı olsun’ duygusundadır…
Gelecek haftadan itibaren “evet” isimli, Anayasa değişikliklerinin anlatıldığı haftalık bir gazete çıkarılıp, ücretsiz dağıtılacakmış.
Boşa harcanacak para, zaman ve insan kaynağı… Geçiniz…
Ramazan’da sahura kadar, vatandaşlara Anayasa değişikliği anlatılacakmış.
Bkz. Bir önceki maddeye getirdiğimiz yorum…
Zurnadan kemençeye, Anadolu’nun farklı çalgılarıyla seslendirilen özel bir “evet” şarkısı hazırlanmış. Ayrıca, Başbakan’ın sesinden, “Söz Milletin; Karar Milletin” gibi ifadelerin yer aldığı remiksler kullanılacakmış.
Çok güzel… Aslanlar gibi işe yarar… Ayrıca Başbakan’ı ne kadar devreye sokarlarsa; o ne kadar en iyi bildiği işi yaparsa, yani duygulara hitap ederse, o kadar iyi sonuç alınır…
***
Sonuç; şimdilik ‘Evet cephesinde’ planlanan işlerde durum %50 - 50… Doğrular kadar yanlışlar var…
Hayır’dan ise hiç ses çıkmıyor… CHP ‘ısınıyor’, ‘hazırlanıyor’ herhalde… Daha koskoca 1,5 ay var nasılsa değil mi?..
Bahçeli’nin konuşmalarını da dinliyorum. Son 7,5 yıl içinde herhangi bir Salı sabahı kaydedilmiş ve şu sıra gösteriliyor olabilirler… Sar geri; bas ’oynat’ tuşuna… Bir şey değişmezdi doğrusu…
Sadece neyin nasıl olacağına dair değil, belki daha çok neyin nasıl olmayacağına ilişkin görüş zenginliği kazanmak işten bile değil…
Bütün mesele ilk tespitle başlıyor; ‘ana tespitle’...
Seçmen neye oy verecek? Anayasa değişikliğinin içeriğine, gerekçelerine, mantığına mı?.. Yoksa hangi parti ne diyor, ne istiyor, ona göre mi?
***
Bizce ikisi de var…
Ancak birincilerin sayısı, Türkiye’de Nutuk’u başından sonuna kadar kaç kişi okumuşsa onlar kadar… Ya da Orhan Pamuk’un en azından benim başından sonuna okuyabildiğim tek kitabı ‘Cevdet Bey ve Oğulları’nın içinde ne yazdığını ‘özetle’ de olsa bilenler kadar… Nefes filmini izlemiş olanlar veya yılda en az bir kere operaya, 3 kere tiyatroya, 6 kere konsere, 30 kere sinemaya gidenler; Alkım Yayınlarının K dergisini okuyanlar (hadi abartmayalım, şöyle ya da böyle edebiyatla ilgilenenler diyelim); evinde kütüphanesi, müzik CD’leri ve video arşivleri bulunanlar kadar… Bunlar bakacak içeriğe, gerekçeye, işin mantığına, evet ya da hayır’ın ülke geleceğini nasıl etkileyeceğine…
Gerisi küllüm ‘primer’ (birincil) algılarına; ‘tarafeyn’ önyargılarına, beyinlerinde oluşmuş filtrelere göre oylarını kullanacaklar…
***
Şimdi bu ‘ana tespitin’ doğru olduğunu var sayıp ona göre mevcut yaklaşımları değerlendirmeye çalışalım… Hangi parti şu sıra iletişim yolunu açıkladı? AK Parti değil mi? Ona bakalım mesela…
AK Parti MKYK, Ahmet Kaya’nın seslendirdiği “Şafak Türküsü”nün kampanyada kullanılmasını kararlaştırmış.
Doğru karar…
Sayın Başbakan kürsüden şiir okuyup ağlamış.
Doğru tavır… Halkımız ‘damardan’ etkileşimi sever…
Ana slogan, “Sevdamız Millet; Oyumuz Evet” olarak belirlenmiş.
Gayet iyi… Yukarıdaki ‘ana tespite’ uygun…
“Her Evet; Demokrasiye Evet; Özgürlüğe Davet.”
Hiçbir işe yaramaz. Bunun için harcanan para boşa gider… Duygulara değil düşünceye hitap ediyor…
***
Kampanya rengi için “beyaz”da karar kılınmış. İlan panolarında beyaz zemin üzerinde “evet” mührü bulunan afişler kullanılacakmış.
Beyaz üzerine kırmızı kullanılacaksa tamam... Yoksa olmaz… Bizim millet ‘Neyse farkı verelim kırmızı olsun’ duygusundadır…
Gelecek haftadan itibaren “evet” isimli, Anayasa değişikliklerinin anlatıldığı haftalık bir gazete çıkarılıp, ücretsiz dağıtılacakmış.
Boşa harcanacak para, zaman ve insan kaynağı… Geçiniz…
Ramazan’da sahura kadar, vatandaşlara Anayasa değişikliği anlatılacakmış.
Bkz. Bir önceki maddeye getirdiğimiz yorum…
Zurnadan kemençeye, Anadolu’nun farklı çalgılarıyla seslendirilen özel bir “evet” şarkısı hazırlanmış. Ayrıca, Başbakan’ın sesinden, “Söz Milletin; Karar Milletin” gibi ifadelerin yer aldığı remiksler kullanılacakmış.
Çok güzel… Aslanlar gibi işe yarar… Ayrıca Başbakan’ı ne kadar devreye sokarlarsa; o ne kadar en iyi bildiği işi yaparsa, yani duygulara hitap ederse, o kadar iyi sonuç alınır…
***
Sonuç; şimdilik ‘Evet cephesinde’ planlanan işlerde durum %50 - 50… Doğrular kadar yanlışlar var…
Hayır’dan ise hiç ses çıkmıyor… CHP ‘ısınıyor’, ‘hazırlanıyor’ herhalde… Daha koskoca 1,5 ay var nasılsa değil mi?..
Bahçeli’nin konuşmalarını da dinliyorum. Son 7,5 yıl içinde herhangi bir Salı sabahı kaydedilmiş ve şu sıra gösteriliyor olabilirler… Sar geri; bas ’oynat’ tuşuna… Bir şey değişmezdi doğrusu…