Reform mu; devrim mi?
11 Nisan 2019 - Yeni Şafak
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak, Yeni Ekonomi Paketi kapsamındaki “'Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019” başlıklı reform paketini açıklar açıklamaz karpuz efekti devreye girdi. Kimileri reform paketini alkışlarken malum çevreler, “dağ fare doğurdu” kafasına girdiler.
Türkiye buna alıştı. Hükümet ne derse desin, hemen zıddını savunmak bazı çevrelerde refleks haline geldi.
Paket içeriği uzun süre tartışılacaktır. Hele de pakette sözü edilen somut adımlar atıldıkça…
Bütünün yanı sıra tekil adımlar tek tek tartışıldığında, ortada reform mu var yoksa devrim mi, o zaman daha iyi anlaşılacak.
Eyfel Kulesi yıkılıyor
Fransa’da ya da dünyanın herhangi bir yerinde, Eyfel Kulesi’nin gereksiz bir yapı olduğunu ve kaldırılması, hatta hiç inşa edilmemesi gerektiğini ciddiyetle savunacak bir kişi bulabilir miyiz?
Veya bir politikacı çıkıp bunu savunsa, politik hayatının yanı sıra sosyal hayatını da sonlandırmış olmaz mı? Aklından bile şüphe edilmez mi?
Bugün savunulacak yanı olmayan, komik ve saçma bulacağımız bu itiraz bir dönem çok popülermiş…
Kule yükselmeye başladığı günlerde, Fransa’daki sanatçı, yazar ve eleştirmenlerde de bir huzursuzluk başlamış... Kuleyi, estetik açıdan “zevksiz” bulmuşlar… Ve bir araya gelerek açık bir mektupla bu projeyi kınadıklarını duyurmuşlar…
Devasa bir fabrika bacasına benzettikleri yapının Paris’teki her şeyden daha yüksek olmasından rahatsız olmuşlar… Yirmi yıl boyunca (Başlangıçta Kule’nin yapıldıktan 20 yıl sonra sökülmesi planlanmış) bu “çirkinliği” seyretmek istemiyoruz demişler…
Fransız yazar ve hikayeci Guy de Maupassant da bu grubun içindeymiş… Kendisine atfedilen bir hikâyeyi duymuş olabilirsiniz…
Her öğle yemeğini Eyfel Kulesi’nin altındaki restoranda yiyen yazar, bu restoranın, Paris’te Kule’yi görmeden oturulacak birkaç yerden biri olduğunu, o nedenle her öğlen yemeğini burada yediğini söylüyormuş soranlara…
Gelin görün ki Eyfel Kulesi, dünyanın en ilgi uyandıran yapılarından biri… Paris’in ve Fransa’nın sembolü. Yapımının tamamlandığı 1889 yılından bu yana 300 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlamış…
Avrupa’nın en değerli anıtlarından biri Eyfel… 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre, yılda 16 milyona yakın turistin gördüğü ve 7 milyon turistin de ziyaret ettiği kule, 545.6 milyar dolar değere ulaşmış...
Ziyaretçi sayısı her yıl artan Eyfel’in şimdi, bundan da değerli olduğunu düşünebiliriz… Yani, Fransa ekonomisi için hayati bir önem taşıyor…
Eyfel Kulesi’nin tarihiyle ilgili bu itirazları okuyunca aklıma İstanbul Yeni Havalimanı geldi…
Tabii bizdeki itiraz, estetik kaygılardan çok daha farklı bir zeminden doğdu. İftira ve yalan dolu haberlerle havalimanına muhalefet edilmeye çalışıldığı çok oldu. Bu muhalefet etme işi öyle aşamalara geldi ki ‘ülkenin gelişmesini, teknolojiye ayak uydurmasını, istihdam yaratmasını istemiyoruz’ deseler daha dürüst bulunabilirlerdi.
Öyle ya da böyle İstanbul Yeni Havalimanı’na kavuştu. Birinci Boğaz Köprüsü, İkinci Boğaz Köprüsü, Üçüncü Boğaz Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli’ne karşı çıkanlar buna da karşı çıktılar.
Bundan sonra tüm bu projelerle ve tabii Eyfel Kulesi’yle ilgili ne yaşandıysa yine o olacak. Eleştiriler hiç yapılmamış, iftiralar atılmamış, aleyhte sözler hiç söylenmemiş gibi devam edecekler…
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak, Yeni Ekonomi Paketi kapsamındaki “'Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019” başlıklı reform paketini açıklar açıklamaz karpuz efekti devreye girdi. Kimileri reform paketini alkışlarken malum çevreler, “dağ fare doğurdu” kafasına girdiler.
Türkiye buna alıştı. Hükümet ne derse desin, hemen zıddını savunmak bazı çevrelerde refleks haline geldi.
Paket içeriği uzun süre tartışılacaktır. Hele de pakette sözü edilen somut adımlar atıldıkça…
Bütünün yanı sıra tekil adımlar tek tek tartışıldığında, ortada reform mu var yoksa devrim mi, o zaman daha iyi anlaşılacak.
Eyfel Kulesi yıkılıyor
Fransa’da ya da dünyanın herhangi bir yerinde, Eyfel Kulesi’nin gereksiz bir yapı olduğunu ve kaldırılması, hatta hiç inşa edilmemesi gerektiğini ciddiyetle savunacak bir kişi bulabilir miyiz?
Veya bir politikacı çıkıp bunu savunsa, politik hayatının yanı sıra sosyal hayatını da sonlandırmış olmaz mı? Aklından bile şüphe edilmez mi?
Bugün savunulacak yanı olmayan, komik ve saçma bulacağımız bu itiraz bir dönem çok popülermiş…
Kule yükselmeye başladığı günlerde, Fransa’daki sanatçı, yazar ve eleştirmenlerde de bir huzursuzluk başlamış... Kuleyi, estetik açıdan “zevksiz” bulmuşlar… Ve bir araya gelerek açık bir mektupla bu projeyi kınadıklarını duyurmuşlar…
Devasa bir fabrika bacasına benzettikleri yapının Paris’teki her şeyden daha yüksek olmasından rahatsız olmuşlar… Yirmi yıl boyunca (Başlangıçta Kule’nin yapıldıktan 20 yıl sonra sökülmesi planlanmış) bu “çirkinliği” seyretmek istemiyoruz demişler…
Fransız yazar ve hikayeci Guy de Maupassant da bu grubun içindeymiş… Kendisine atfedilen bir hikâyeyi duymuş olabilirsiniz…
Her öğle yemeğini Eyfel Kulesi’nin altındaki restoranda yiyen yazar, bu restoranın, Paris’te Kule’yi görmeden oturulacak birkaç yerden biri olduğunu, o nedenle her öğlen yemeğini burada yediğini söylüyormuş soranlara…
Gelin görün ki Eyfel Kulesi, dünyanın en ilgi uyandıran yapılarından biri… Paris’in ve Fransa’nın sembolü. Yapımının tamamlandığı 1889 yılından bu yana 300 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlamış…
Avrupa’nın en değerli anıtlarından biri Eyfel… 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre, yılda 16 milyona yakın turistin gördüğü ve 7 milyon turistin de ziyaret ettiği kule, 545.6 milyar dolar değere ulaşmış...
Ziyaretçi sayısı her yıl artan Eyfel’in şimdi, bundan da değerli olduğunu düşünebiliriz… Yani, Fransa ekonomisi için hayati bir önem taşıyor…
Eyfel Kulesi’nin tarihiyle ilgili bu itirazları okuyunca aklıma İstanbul Yeni Havalimanı geldi…
Tabii bizdeki itiraz, estetik kaygılardan çok daha farklı bir zeminden doğdu. İftira ve yalan dolu haberlerle havalimanına muhalefet edilmeye çalışıldığı çok oldu. Bu muhalefet etme işi öyle aşamalara geldi ki ‘ülkenin gelişmesini, teknolojiye ayak uydurmasını, istihdam yaratmasını istemiyoruz’ deseler daha dürüst bulunabilirlerdi.
Öyle ya da böyle İstanbul Yeni Havalimanı’na kavuştu. Birinci Boğaz Köprüsü, İkinci Boğaz Köprüsü, Üçüncü Boğaz Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli’ne karşı çıkanlar buna da karşı çıktılar.
Bundan sonra tüm bu projelerle ve tabii Eyfel Kulesi’yle ilgili ne yaşandıysa yine o olacak. Eleştiriler hiç yapılmamış, iftiralar atılmamış, aleyhte sözler hiç söylenmemiş gibi devam edecekler…